Anlatacak, üzerinde yazacak, farklı duygular yaşatacak bir takıma gönül vermek güzel şey vesselam. Chicago Bears, geçtiğimiz haftasonu bir “tuhaf” maç daha oynayarak Carolina Panthers karşısında sahadan yenilgi ile ayrıldı.
Gerçi maç öncesi düşüncelerimde, yenilgi ihtimali daha ağır basıyordu. Karşılaşma North Carolina’da idi, Cam Newton ilk haftayı kaçırdıktan sonra sağlam bir dönüş yapmıştı takıma, Carolina defansı her zamanki gibi iyi maçlar çıkarıyor; çaylak WR Kelvin Benjamin, çaylaklığından pek söz ettirmeyecek kadar olumlu işler yapıyordu.
Kısaca bir özet geçersek Bears ne yapıyordu peki? Alması gereken maçları kaybediyor, kazanmasının zor olduğu maçları ise kazanıyordu. Gerçi ilk yarı performansından sonra bu durumun Bears açısından pek değişmeyeceğini varsayıyordum tekrar. Karşılaşma aslında, son çeyrekte, Panthers’ın da son hücumunda kaybedildi, oraya kadar kör topal, bir önde bir berabere götürüyorduk maçı. Şimdi diyeceksiniz ki, her hafta bize Jay Cutler’dan bahsediyorsun, rakamları hiç de fena sayılmaz. Ben de olumsuz performans sergiliyor demiyorum zaten, bu karşılaşmayı ele aldığımız zaman Cutler, 36’da 28 pas isabeti ile oynadı. Sadece sekiz pası tutucular tarafından alınamadı, yalnız maharet başka, maharet, bu sekiz pasın ikisinin interception ile sonuçlanması. Cutler, iyi pas atınca atıyor da, kötü pas atınca da rakibe atıveriyor pasları, hani tamamlanmamış pas yüzdesi filan düşüktür, ileri istatistikler belki birkaç maç içinde bunu gösterirler bize. İlk beş maç dahilinde attığı 12 TD pası ise kendisine ve kariyerine baktığımız zaman muazzamdır, işte tam burada Marc Trestman’a pay biçmek gerek ancak gel-git’ler yaşayan Cutler’ın mental olarak stabil olamaması Bears’a maç kaybettirmekte sürekli.
Chicago Bears hakkında, tekrar ediyorum gibi olacak ancak koşu hücumunun etkinliğinin azalması, pas hücumunun ise abartılması bir sorun olarak önümüzde durmakta. İyi bir koşucu olan Matt Forte, koşudan 61 yard alırken, aldığı paslardan ise 105 yard kazandırdı son karşılaşmada. Elbette ki koşucular da pas opsiyonu olarak kullanılabilir karşılaşmalarda ancak bu gidişle Forte, sezon sonunda hem koşu hem pas olarak 1000’er yardı geçebilir, aldığı pas yardı ise koşusundan daha fazla olabilir, bir araştırıp bakmak lazım bu duruma benzer bir RB gelmiş midir tarihte diye, zor diyorum.
Hala punt ve kickoff return’ü yapma konusunda ihtiyatlı davranıyoruz. Santonio Holmes bu konularda geçmişi olan ve pozitif bir katkı veren bir oyuncu olmasına karşın, yılların getirdiği Devin Hester’a ait göz alışkanlığımız berbat olmuş durumda. Return’ler sıkıcı, banel ve heyecansız geçiyor, üstüne üstlük bu hafta özel takımın defansta da zorlandığını gördük.
Karşılaşmanın bir diğer önemli noktası da, Panthers neredeyse penaltısız ve haybeden kaybedilen yard olmadan karşılaşmayı tamamladı. Maç içinde çok fazla ritim tutturamamış olsalar da hücumları boşuna sekteye uğratmamış oldular. Cam Newton’ı pek de iyi olmayan bir gününde yakalamışken, Bears galibiyeti akşamı çok şenlendirirdi oysa.
Dediğim gibi Panthers’a deplasmanda yenilmemiz şaşırtıcı bir durum değil de takımın düzensizliği ve ne yapacağının belli olmaması sıkıntı veren bir durum. Genelde bizim gibi takımlar, arada önemli rakiplerinin canını yakar, bir türlü kendileri de dengede olamadığı için sezonu 8-8 civarında bitirirler. Chicago Bears’ın gidişatı da o gidişat. Aaron Rodgers’ın MVP’lik performansı, Green Bay’i hem NFC North’un zirvesinde tutacak, hem de playoff’larda adım attıracak kalibrede iken Bears, grubun geri kalanları ile ikincilik belki de (zor ama) wild-card mücadelesine girecek gibi. Anlayamadığım ve düzeltemediğimiz nokta, yerinde sayan bir takım olmaktan öteye gidemeyişimiz. İki sezon önce, 10-6 derece ile sezonu bitirip son karşılaşmada wild-card’ı kaçıran Lovie Smith koçluğundaki takımın ayarları bozuldu, hücum iki adım ileriye giderken defans iki adım geriye düştü, bu durumda Bears, ileriye hamle yapamadı. Bundan sonra, bay haftamıza kadar olan fikstürümüz zorlu, iyi takımlar ve deplasmanlarla dolu yine de tahminde bulunmak zor, Chicago Bears’ı 10.haftada 3-7 derecesi ile de görebiliriz, 6-4 derecesi ile de (7-3 demeye gönlüm el vermedi).
Bir de büyük resme bakmak lazım, Bears geçtiğimiz ölü sezonda Jay Cutler ile üç yıl ve 54 milyonu garanti, yedi yıllık 120 küsür milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bu durumda, ne olursa olsun Cutler’a bel bağlamış durumdayız, ha daha iyisi daha düşünülebilir bir alternatifi var mı, o da ayrı bir tartışma konusu.
Bir sonraki karşılaşma, iddialarını sürdürebilme açısından galibiyete ihtiyaç duyan Atlanta Falcons ile. Eski dost Devin Hester’ı bir Bears karşılaşmasında rakip takımda görmek burukluğa yol açacak. Üst üste üç hafta yenilgi yazmak istemeyen bir yazar olma dileği ile görüşmek üzere NFLTR.com okurları.