İnsanın bir kere ters gitmeye işi, muhallebi yerken kırılırmış dişi. San Francisco 49ers’ın 2018 sezonu da aynen bu mottoda başladı ve daha üçüncü haftanın sonunda çok erken bir şekilde sona erdi. Evet, daha sezonun ilk maçı öncesi sene başında büyük ümitlerle takıma eklenen running back Jerrick McKinnon’u sakatlığa kurban veren San Francisco ekibi hafta sonu Arrowhead stadyumunda Kansas City Chiefs’a karşı oynadığı maçın son çeyreğinde de 137 milyon Amerikan doları karşılığı sözleşme imzaladığı yıldız adayı quarterback’i Jimmy Garoppolo’yu kaybetti. Üstelik yine sezon öncesi Seattle Seahawks’tan ayrılan ve şu anda sallanan 49ers secondary’sinin ayakta kalan tek oyuncusu olan Richard Sherman’ın ne zaman takıma döneceğinin belirsizliği de işin cabası.
Tam da linebacker Reuben Foster takıma dönmüş, 2017 yılı undrafted free agent running back Matt Breida, McKinnon’ın sakatlığını aratmayacak performanslar ortaya koyuyor, tight end George Kittle, Pro Focus Football’ın haftanın takımına girecek kadar iyi oynuyor, şimdi sıra takımın geri kalanında derken yaşanan bu sakatlık, 2018 sezonun playoff hayallerine de (evet böyle bir hayalimiz yok değildi) elveda anlamına geliyordu. Her ne kadar ununu eleyip, eleğini asmış QB’ler Tom Savage, Kellen Clemens, T.J. Yates ve Matt Moore’un Salı günkü QB antrenmanına davet edildiği yazılsa da koç Shanahan dördüncü hafta takımın başında geçen yılı yedi maç 224 denemede 123 başarılı pas, 1430 yrd ve 69,2 QB rating ortalamasıyla tamamlayan C.J. Beathard’ın olacağını açıkladı. Şu ana kadar ortaya koyduğu performans soy isminin nasıl okunduğu kadar konuşulmamış olan Beatheard’a maç içinde bir şey olursa QB pozisyonuna kimin geçeceği tam bir muamma zira şu andaki depth chart’da ikinci QB olarak hala Garoppolo görünüyor. Practice squad’dan Nick Mullens’in (kiim?) as takıma yükseltildiğine dair herhangi bir haber de henüz çıkmadı (Yazı yazıldıktan sonra Mullens, as takıma yükseltildi). Camiada hemen Kaepernick sesleri yükselmiş olsa da Shanahan, Kaepernick’i düşünmediklerini net bir şekilde ifade eti.
38-27 kaybedilen Kansas City Chiefs maçına gelecek olursak. 49ers’ın sezonun ilk iki haftasını harman yerine çeviren çaylak sayılabilecek Chiefs quarterback’i Patrick Mahomes’u çözene kadar atı alanın Üsküdar’ı çoktan geçtiğini söyleyebiliriz. Üç maçtır üst üste ilk hücumundan touchdown çıkarmayı başaran Chiefs maçın ilk çeyreği boyunca, görece zayıf, 49ers secondary’sine rağmen ilk maçların aksine uzun pas yerine kısa ve orta mesafe paslarla ilerlemeyi tercih etti. Kelce ve Hill’in pişirdiklerini end zone hücumlarında Kevin Hunt yedi ve ilk çeyrek daha ne olduğunu bile anlamadan skor 0-14’e geldi.
Aslında “daha ne olduğunu bile anlamadan” kelimesi 49ers için maçın özeti anlamına geliyordu. İkinci çeyrek Mahomes’un 49ers secondary’sinin zaaflarını kullanmaya karar vermesi ile birlikte adeta kâbusa dönüştü. Çeyreğe harika çizilmiş Garoppolo-Juszczyk oyunuyla touchdown yaparak başlayan 49ers daha sonrasında rakibinin derin toplarını savunamayarak bir çeyrekte verdiği üç touchdown ile çeyreği 21-10, devreyi de 35-10 geride kapattı. Yalnız burada özellikle attığı üçüncü td pasındaki Mahomes performansını takdir etmeden geçmeyeyim. 49ers savunmasının cebi çökerttiği ve Mahomes’a baskı uygulamayı başardığı nadir anlardan birinde önce sola sonra sağa doğru koşarak savunmadan kaçmayı başarıp koşarken attığı Aaron Rodgers’vari TD pası görülmeye değerdi.
Üçüncü çeyrek birden bire 49ers için her şeyin yoluna girdiği bir hal aldı. Hücumda işini yapmayan yok gibiydi. O-Line (her ne kadar maç boyunca Garoppolo yine dört kez sack olsa da) hem QB koruması hem de running back için defansta gedik açma işlevini bu sezon hiç olmadığı kadar iyi yapınca hem Breida koşmaya hem de Kittle, Goodwin tutmaya başladı. Burada NFL kariyerinin daha ikinci yılındaki TE George Kittle’a açmak istiyorum. Son yıllarda NFL’de tight end sayalım denince akla hep aynı iki, üç kişi gelir, Gronk, Kelce ve bir de Ertz. Bana göre gerek fiziği, top yakalama ve blok özellikleriyle yakın bir gelecekte Kittle da bu isimler arasına girmeye aday. Tam da takım içinde ritmini bulmaya başlamışken Garoppolo’nun sezonu kapatması ve Beatheard’ın kısıtlı pas yeteneği muhtemelen onun da gelişimini geciktirecek. Sezonun ilk maçında Vikings’in maçın süresini yemekten başka hiçbir şey yapmadığı son periyotu saymazsak ilk kez ciddi ciddi bir periyotu rakibine sayı şansı vermeden kapatan savunma performansını da görünce son periyota umut verici 24-35’lik skorla girildi.
Dördüncü periyot ise malumunuz, sadece maçın değil tüm sezonun kaybedildiği bir periyot oldu. Maçın bitimine yaklaşık altı dakikalık bir süre kalmışken topla koşan Garoppolo, dışarı çıkmak yerine sadece birkaç inç fazla almak uğruna iki adım fazla atınca Chiefs cornerback’i Steven Nelson’un omuz darbesi öncesi sol ayağını yere ters basarak torn ACL (ön çapraz bağların kopması) sakatlığı ile hem maçı hem de sezonu terk etmiş oldu. Burada sanki sakatlığın sorumluluğunu Garappolo’ya atmışım gibi bir ifade kullanmış olsam da ACL’in ne zaman ve nasıl olacağı, herhangi bir darbe olmaksızın bile maruz kalınabileceği için suçlu Garoppolo’dur diyemem. Ancak tıpkı geçen sene Carson Wentz’in başına geldiği gibi burada da bu kadar zorlaması riski arttırmıştır. Oyuna giren C.J. Beatheard’ın Kittle’a attığı touchdown pası da offensive pass interference cezasıyla sonuçsuz kalıp devamında alan golüne razı olunca maç da orada bitti. 49ers Garoppolo kadar ciddi ve sezonu etkileyecek olmasa da dördüncü periyotta kasığından sakatlanan cornerback Richard Sherman’ı da birkaç hafta kullanamayacak gibi. İki sene önce San Diego’daki son sezonunda Chargers’ın, geçen yıl da Cardinals’ın başına gelen sakatlık serisi bu sezon da 49ers’ı vurmuşa benziyor.
Bundan sonra ne olura bakacak olursak. Bu şekilde lig yarışının uzağında kalmak dışında bir de daha yeni 137 milyon Amerikan dolarını bağladığınız adamın bir yıl sonra nasıl döneceği tam bir muamma. Bu zamana kadar oynamış, veteran sayılabilecek kariyerde olsa dönüşünde karşılaşabileceğiniz durumla ilgili umutlu bir bekleyiş içine girilebilir. Ancak beş sezonda toplam 26 maça çıkmış, son 9 maç hariç hep yedek QB statüsündeki bir adamın nasıl döneceği konusuna, Carson Wentz ve Deshaun Watson örnekleri ortadayken pek de umutlu bakılmıyor. Öte yandan Polyannacılık oynayacak olursak bundan sonra eldeki malzemeyle üç, dört galibiyeti aşabileceğimizi sanmıyorum. Bunun da anlamı 2019 draft’ında daha yüksek seçme hakkı. Belki bu sefer daha şimdiden eksikliği bilinen pass rush özelliği olan defans, end zone tehditi olan WR ve secondary’ye takviye yapılır.
Üçüncü hafta geneline bakacak olursak, benim gibi Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan sabaha karşı uykusundan fedakârlıkta bulunup da mahmur gözlerle televizyon karşısına geçenler 635 gün sonra bir Cleveland Browns galibiyetine canlı olarak şahit olma şansını elde ettiler. Benim gibi NFL’i istatistikler, taktikler, analizlerden öte hikâyeler için sevenler açısından birden çok hikayeyi içinde barındıran bir maç oldu Browns – Jets maçı. Öncelikle iki yıla yakın maç kazanamama serisinin dışında belki de yıllar sonra “Hey gidi hey, ben bu Mayfield’in ilk maçını, hatta ilk snap’ini bilirim” deme lüksüne sahibiz artık. Maçın ilk yarısı bitmeden fark Jets lehine 14-0 iken Tyrod Taylor’un sakatlanması! Sonucu sahaya adım atan Mayfield ilk pasında hedefini bulup ikincide az kalsın fumble yapacakken işi kotarınca kader ağlarını örmeye başlamış gibiydi. 0-14’den maçı çevirmek, üstelik bunu belki de kariyeri boyunca en çok karşılaştırılacağı adama, 2018 draft’ının üçüncü sıra ama pek çoğuna göre birinci sırası olması gereken, Sam Darnold’a karşı yapmak, bütün bunları galibiyet için ağaca tırmanan bir takımın formasıyla yapmak. Bunların hepsi başlı başına birer hikâye. Buradan sonrası ne olur, sezon Browns ve Mayfield için nasıl devam edip sonuçlanır bilemem ama başlangıcı tam da Amerikan halkının sevdiği Hollywood filmleri gibi oldu.
Sürprizlerle dolu bir haftaydı… Zaten Browns’un galibiyeti başlı başına bir sürprizken ligin maç kazanamaz denilen takımı Buffalo Bills’in bu yıl benim de Super Bowl adaylarımdan olan Vikings’i hem de Minesota’da neredeyse sıfıra karşı götürüp adeta denize dökmesi, Patriots’un Lions’a yenilerek Brady komutasında 16 yıl aradan sonra ilk kez iki maç üst üste kaybetmesi, Packers, Vikings ve Lions’un olduğu NFC Kuzey’de ligin tepesinde grubun en zayıf halkası denilen Bears’ın olması, sadece 107 yard pas atan Titans’ın ligin favorilerinden Jaguars’ı Jacksonville’de yenmesi, Oakland’ı yenen Dolphins’in sezona üçte üç ile başlamasının hepsi sürpriz olarak değerlendirilebilecek skorlar. Bakalım gelecek haftalar bize daha ne sürprizler vaat edecek…