Fantasy football, podcast’lerde ortamlarında sıklıkla konuştuğumuz bir konu. Ancak yıllardır bu işi sitede pek yazıya dökmüyoruz. Hiç bilmeyenler için fantasy football’u, oynayanların sezon başında seçtikleri oyunculardan takımlar kurup, haftalık olarak sahadaki performanslara göre puan aldığı ve rakipleriyle maç yaptığı bir tahmin oyunu olarak tanımlayabiliriz.
Bir oyunmuş deyip geçmeyin, fantasy oyunları ve başta fantasy football, Amerikan spor dünyasının önemli bir aktörü. NFL’in yanında NBA, MLB, NHL gibi ligleri dahil ettiğimizde 13.9 milyar dolarlık bir endüstri oluşturan fantasy, Amerika’da çoğu spor sever tarafından oynanmakta. Fantasy Sports Gaming Association verilerinde, 2017 yılında 59 milyon Amerikalı fantasy spor oyunları oynadığı ve bu rakamın yüzde 80’inin NFL fantasy oynadığı belirtiliyor. Fantasy football, oyunculara başlı başına NFL’i takip etmek için bir sebep verirken, ligin vasat takımları arasındaki müsabakalarda reytinglerin belli bir seviyenin üstünde kalmasını sağlıyor. NFL’de fantasy football’a ilginin ne kadar büyük olduğunu, yıllardır NFL’in resmi internet sitesi menüsünde “Fantasy” başlığının, haberler, skorlar ve maç takvimi gibi başlıkların önüne yer almasından anlayabilirsiniz. Gerçi son tasarım değişikliği ile fantasy başlığı sağ tarafa kaydırılsa da bu fantasy sporlarına her yıl milyonlarca kişinin dahil olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İzlediğiniz herhangi bir NFL maçında skorların altında oyuncuların fantasy puanlarının altyazı olarak geçildiğini de görebilirsiniz.
Fantasy football ile ilgili kısa ve öz bilgilerin yer aldığı bu ufak girizgahtan sonra gelelim yazımızın konusuna. Bu satırlarda birazdan 2019 NFL sezonunun ilk beş haftası boyunca fantasy’de büyük hayal kırıklığı yaratan beş ismi okuyacaksınız. Bu isimleri belirlerken oyuncuların fantasy draft’larından yüksek sıralar ve turlardan seçilen isimler olması birinci kriterimdi. İkinci kriter ise doğal olarak kendilerinden olan beklentiler ve bu beklentilerin karşılanıp karşılanamadığı oldu. Sezon öncesi çoğu kişinin göz ardı ettiği ancak sizin büyük umutlarla draft’ın derinliklerinden bulduğunuz -sleeper- ve maalesef hayal kırıklığı yaratan (bkz. Darwin Thompson, Andy Isabella, James Washington) isimler burada yer almadı. Bahsedeceğim beş isim, standart 10-12 takımlı fantasy liglerinden bizim NFLTR Bowl gibi 20 takımlı liglere kadar sahiplerini üzmüş ve halihazırda üzmeye devam eden oyuncular…
*Yazıda belirtilen puanların, NFL.com standartlarından biraz farklı olarak Half PPR (pas yakalama başına yarım puan) ve touchdown pasına altı (6) puan verilen sistemde olduğunu belirtmekte fayda var. Sakatlık yaşayan, cezalı olan, holdout yapan veya fantasy draft’ları sonrasında sezonun başlamasına kısa bir süre kalan 29 yaşında emekliliğini açıklayan oyuncuların da bu listeye dahil edilmediğini de söyleyelim…
5- Aaron Rodgers, QB, Green Bay Packers
Sahadaki Amerikan futbolunun aksine fantasy football’un en önemli pozisyonu quarterback’ler değildir. Maç başına atılan yardların, touchdown paslarının fazlalığı ve bunların tek bir oyuncu tarafından yapıldığı düşününce, genel olarak da ligdeki 32 QB’den 25’inin yeri garanti olduğu da denkleme eklenince, QB’ler draft’larda RB ve WR’ların gerisine düşer. Sekiz, 10 takımlı liglerde ilk iki veya üç tur QB seçilmezken, 20 takımlı liglerde ilk turdan QB’ler pek tercih edilmez. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz. Aaron Rodgers da sezon başlamadan bu istisnalardan biriydi. Packers’ın yıldızı, çoğu ligde Patrick Mahomes’un arkasından seçilen ikinci quarterback oldu ancak gelin görün ki Rodgers ile Mahomes’un getirdiği puanlar arasında dağlar kadar fark var ve Rodgers sahipleri QB’lerinden hala 30-35 puanlık bir büyük performans göremediler.
Sezonun ilk beş maçında sadece altı touchdown pası atabilen Rodgers, kendi standartlarının oldukça gerisinde kaldı. Dördüncü haftada oynanan Philadelphia Eagles maçı dışında 20 puana dahi yaklaşamayan Aaron Rodgers, bu haftaki Dallas Cowboys karşılaşmasıyla tek haneleri gördü. Normalde eşleşmesi kiminle olursa olsun oynaması gereken bir QB olan yıldız oyuncu, fantasy’de eski günlerinin çok uzağında. Şu anda puan bakımından Jameis Winston, Gardner Minshew, Marcus Mariota ve Josh Allen gibi isimlerin gerisinde ki bu isimler bırakın yüksek turları çoğu liglerde draft bile edilmeyen oyuncular.
4- James Conner, RB, Pittsburgh Steelers
Geçtiğimiz sezon Le’Veon Bell’in holdout yapması sonrasında James Conner, Pittsburgh Steelers’ın imdadına yetişerek çoğu maçta gösterdiği performans ile ‘Acaba Le’Veon Bell’e ihtiyaç yok mu?’ dedirmişti. Her ne kadar Bell gibi ‘game changer’ bir oyuncu olmasa da sezonu 973 yard, 12 TD koşusu, 55 pas yakalama, 497 yard ve bir receiving TD ile tamamlayan Conner, bir fantasy football kahramanına da dönüşmüştü. Öyle ki Conner; Todd Gurley, Saquon Barkley, Christian McCaffrey, Alvin Kamara ve Ezekiel Elliott beşlisinden sonra en çok puan getiren running back olmayı başarmıştı.
Yeni sezonda haliyle Conner’dan beklentiler büyüktü ve 24 yaşındaki oyuncunun performansının artarak devam etmesi bekleniyordu. Fantasy liglerinin genelinde ilk 10-15 sıra içerisinde seçilen Conner, sezonu yavaş açtı ve ilk üç hafta sırasıyla 8.50, 12.00, 5.70 puan getirerek büyük hayal kırıklığı yarattı. Ligin belki de en kötü takımı olan Cincinnati Bengals karşısında toparlayan ve 22.50 puan getiren oyuncu, bu hafta tekrar vasatı aşamayarak 11.50 puanda kaldı. Henüz daha bir maçta 55 koşu yardını geçemeyen Conner, sezonun en büyük hayal kırıklığı yaratan running back’leri arasında ikinci sırada.
3- Stefon Diggs, WR, Minnesota Vikings
Off-season’da beş yıllık 72 milyon dolarlık dev bir kontrat alan Diggs, bu sezona kadar performansıyla bu kontratının hakkını verecek izlenimi yaratıyordu. Son yıllarda Minnesota’da Adam Thielen ile birlikte ligin en iyi wide receiver ikilisini oluşturan oyuncu, biraz Thielen’ın gölgesinde kalsa da bu sezon çıkış yapacak oyuncular arasında gösteriliyordu. Gel gelelim, Minnesota Vikings sezona öyle bir başladı ki hem Thielen hem de Stefon Diggs unutuldu. İlk başlarda Vikings’in koşu odaklı sistemi Dalvin Cook’un muhteşem performanslarıyla tatlı gelse de kaybedilen maçlar sonrası işler çığırından çıktı. Thielen ve Diggs, medyanın karşısına çıkıp üstü kapalı olarak QB Kirk Cousins’i eleştirirken, Diggs’in takasını istediği söylentileri bile konuşulmaya başlandı.
Sezon öncesi tüm wide receiver’lar arasında 12. sırada gösterilen Diggs’in draft ortalaması 30. sıra civarlarındaydı. Buna rağmen Diggs, dördüncü haftada 108 yard ve bir fumble ile oynadığı Chicago Bears maçı dışında çift haneli puanlara dahi çıkamadı. Hem Thielen’ın hem de Diggs’in mutsuzluklarını dile getirmesinin ardından Cousins bu hafta pasları Thielen’a gönderirken Diggs, üç pas yakalayıp 44 yardda kaldı. Cousins’in istikrarsız performansları ve de ilk iki tercih olan Dalvin Cook ve Adam Thielen’ın varlığı düşünülünce Diggs için gelecek pek parlak gözükmüyor.
2- DeAndre Hopkins, WR, Houston Texans
All-Pro wide receiver DeAndre Hopkins, çoğu kişiye göre ligin en iyi wide receiver’ı. En iyi demeyenlerin bile ilk üçe doğrudan sokacağı Hopkins, yıllardır fantasy’nin de en iyi wide receiver’ıydı. Geçtiğimiz yıl en çok puan getiren ikinci wide receiver olan Hopkins, bir yıl önce ise bu kategoride zirvedeydi! Bu sezon ise tanınmaz halde.
Sezon öncesi fantasy’nin en iyi wide receiver’ı olarak gösterilen Hopkins’in draft ortalaması da tüm oyuncular genelinde ilk beş sıradaydı. Çoğu ligde Saquon Barkley, Christian McCaffrey, Alvin Kamara ve Ezekiel Elliott’ın arkasından seçilen Hopkins şu anda wide receiver’lar arasında Courtland Sutton, Tyler Boyd, Allen Robinson, Sammy Watkins gibi isimlerin arkasından 17. sırada yer alıyor. Sezonun ilk haftasındaki New Orleans Saints karşısında iki touchdown pası yakalayan Hopkins, o gün bugündür touchdown yapabilmiş değil. İkinci haftadan itibaren sırasıyla 40, 67, 41 ve 88 yard pas yakalayabilen Hopkins kendi standartının çok çok uzağında. Üstelik bu performanslar arasında DeShaun Watson’ın üç ve beş TD pası attığı maçlar da söz konusu. DeShaun Watson’ın fantasy’nin en çok puan getiren üçüncü QB’si olduğu sezonda, DeAndre Hopkins’in bu halde olması, onu draft’ta yüksek sıralardan seçenleri pişman etmişe benziyor.
1- Joe Mixon, RB, Cincinnati Bengals
Aslında bu yazıyı geçen hafta planlıyordum ama Eylül’ün günahı olmaz mottosuyla bir hafta daha bekleyip şu isimlere bir şans daha vermeye karar verdim. Her şeye rağmen geçen hafta da listemin birinci sırasına koyduğum isim Joe Mixon’dı, yine öyle. Sezonun ilerleyen haftalarında da bir başka fantasy football hayal kırıklıkları değerlendirmesi yaparsam büyük ihtimalle Mixon yine burada olacak. Hayır, ben Mixon’ı 15. sıradan seçtiğim için öyle düşünmüyorum. Şahsen onu, ilk ayın sonunda kendisini gönderdim ve kurtuldum ama hakkında söyleyeceklerim var…
Öncelikle bir oyuncunun kötü bir takımda oynaması onun fantasy’de çok iyi seçenek olmasını engellemiyor. Geçtiğimiz yıl Saquon Barkley bunun en güzel örneğiydi. Yıllar yılı ise Maurice Jones-Drew kötü Jacksonville Jaguars takımlarında, Steven Jackson ise kötü St. Louis Rams takımlarında fantasy’nin en çok puan getiren running back’leri arasında yer aldılar. Her ne kadar sezon başlarken Cincinnati Bengals ligin en kötü takımları arasında gösterilirse de -ki kimseyi yanıltmayarak sezona beşte sıfır ile başladılar- Mixon’ın iyi bir sezon geçirmesi için tüm taşlar yerli yerindeydi.
Los Angeles Rams’ten gelen yeni koç Zac Taylor’dan, Rams’tekine benzer veya en azından onu andıran bir hücum oturtması bekleniyordu. Sean McVay’in iki sezondur Todd Gurley üzerinden yürüyen sistemi, 2016’da çok kötü bir yıl geçiren Gurley’i fantasy’nin bir numaralı ismi haline getirmişti. Üstüne üstlük Mixon, A.J. Green’in sakat olduğu Bengals’ta hücumun istisnasız bir numarası olacaktı. 23 yaşındaki oyuncu ilk iki sezonda bizlere gösterdikleriyle adeta küçük bir Le’Veon Bell izlenimi çizmişti. Oyun tarzından giyim tarzına her yönüyle Bell’den esinlenen Mixon, geçtiğimiz yıl oynadığı 14 maçta 1,168 yard koşu, sekiz TD koşusu, 43 pas yakalama, 296 receiving yard ve bir TD pası yakalama ile oldukça güzel bir sezon geçirmişti. Green’in sakatlığı, Zac Taylor’ın gelişi, Mixon’ın her yıl artan performansı derken, çok iyi bir yıl için her şeyin hazır olduğu Mixon için kullanılan tabir, ‘superstar in the making’ idi, yani superstar olmak üzere olan oyuncu…
Sezon başlamadan önce tüm RB’ler arasında 11. sırada olan Mixon’ın draft ortalaması 18. sıraydı ve sezon başladı. İlk maç; 10 yard koşu, 17 yard pas yakalama, 2.70 puan. İkinci maç; 17 yard koşu, 10 yard pas yakalama, 4.20 puan. Üçüncü maç; 60 yard koşu, 34 yard pas yakalama, bir TD pası yakalama, bir fumble, 16.40 puan. Dördüncü maç; 62 yard koşu, bir (1) yard pas yakalama, 8.30 puan. Beşinci maç; 93 yard koşu, 16 yard pas yakalama, 11.40 puan. İlk beş maçın sonunda Mixon’ın touchdown koşusu sayısı: SIFIR! Siz de benim gibi ilk turdan Mixon seçenlerdenseniz, fantasy’de sezonun en büyük hayal kırıklığına şahit ediyorsunuz, geçmiş olsun. İkinci veya üçüncü turdan seçenlerdensiz, evet siz de bir Mixonzedesiniz ama unutmayın onu ilk turdan seçenler de var…