Uzun bir aranın ardından yeniden merhaba. Sitemizin siz değerli takipçileri beni genellikle sevgili kardeşim Gökalp Öztürk ile birlikte yazdığımız Arizona Cardinals içerikli yazılarımızla tanıyorsunuz. Ancak geçtiğimiz off-season döneminde bir diğer sevgili kardeşim Mete Ertuğrul ile birlikte yazmış olduğumuz farklı içeriklere sahip dizi yazılarımıza sizlerden aldığımız güzel reaksiyonlar ve Arizona Cardinals’ı bekleyen sefil bir sezon öncesinde bu off-season döneminde de sitemize farklı konulara değinebileceğim içerikler üretmenin daha iyi olacağına karar verdim.
Off-season’daki bu ilk yazımda kendimce en etkileyici bulduğum stadyumları ve atmosferleri değerlendireceğim. NFL stadyumları, özellikle de son yıllarda çok büyük paralar harcanarak inşa edilenler gerek mimari açıdan gerekse seyircilere sundukları konfor açısından oldukça estetik görüntüler sunuyor. Her inşa edilen yeni stadyum tabiri caizse çıtayı biraz daha yükseğe çıkarıyor. Ancak stadyumları sadece modern görünümleriyle değerlendirmek doğru bir sıralama yapmaya yeterli olmaz diye düşünüyorum. Bu nedenle özellikle “kuduzluk potansiyeli” yüksek taraftarların oluşturduğu atmosferi de göz önüne almak gerekiyor. Bir stadyuma “mabet” tanımı yapabilmek için orayı dolduran seyircilerin stada kattıkları ruhun çok büyük önemi var. Bu nedenle yeni stadyumlarına taşındıklarında Buffalo Bills’in meşhur taraftarları Bills Mafia’nın oluşturacağı ortamı görmeyi dört gözle bekliyorum.
Gelin şimdi benim NFL’de en beğendiğim altı mabede sondan başa doğru bir göz atalım
6- State Farm Stadium – Arizona Cardinals
Durun! Hemen “Ne alakası var?” demeyin. Sadece bir şaka😊
Dürüst olmak gerekirse State Farm stadı açılır-kapanır çatısıyla mimari açıdan ligin en güzellerinden biri olsa da bu listeye girebilecek tek hikayesi, burada oynanmış olan üç Super Bowl (SB) maçının da (SB42 Giants-Patriots, SB49 Patriots-Seahawks ve SB57 Chiefs-Eagles) birbirinden heyecanlı maçlara sahne olmuş olması. Ancak kabul etmek gerekir ki, State Farm stadyumu sadece bu maçlar sayesinde bu tarz bir listeye girebilecek bir mabet değil.
O yüzden gelin şimdi gerçek listemizle devam edelim…
6- Acrisure Stadium – Pittsburgh Steelers
Yılların Heinz Field’ı geçtiğimiz sezonun başında sponsor değişikliğiyle yeni bir isme geçti. Açık söylemek gerekirse ben hala bu tuhaf isme bir türlü ısınabilmiş değilim. Ancak elbette sonuçta parayı veren düdüğü çalıyor. 21 yılın ardından sponsorluktan çekilen Kraft-Heinz’ın yerini kulübün ortaklarından birinin sahibi olduğu Michigan merkezli bir sigorta şirketi olan Acrisure aldı. Öte yandan bu tuhaf isim yine de buranın NFL’in en güzel ortamlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Ohio nehrinin yanı başında 2001 yılında açılan stadyum 68.400 kişilik kapasiteye sahip ve 281 milyon dolar (günümüz değerleriyle yaklaşık 500 milyon dolar) maliyet ile inşa edilmiş ve inşaatında takımın adına yaraşır şekilde yaklaşık 12.000 ton çelik kullanılmış.
Pittsburgh Steelers NFL’in en köklü organizasyonlarından biri ve kazandığı altı SB şampiyonluğu ile New England Patriots ile birlikte bu alanda liderliği paylaşıyor. Özellikle 1970’lerde kazanılan dört SB şampiyonluğu ile birlikte şehir genelinde “Steeler Nation” diye adlandırılan güçlü bir taraftar kitlesi oluşturan Pittsburgh Steelers, bu tutkulu taraftar grubu ile tüm iç saha maçlarında rakiplerine karşı ciddi bir avantaj elde ediyor ve belki de bu sayede son 19 sezonun tamamında galibiyet sayıları mağlubiyet sayılarının altına düşmedi.
5- AT&T Stadium – Dallas Cowboys
Steelers’ın SB’lardaki ezeli rakibi Dallas Cowboys’un da böyle bir mabetle bu listede olmaması elbette düşünülemez. 2009 yılında açılışı yapılan 1,15 milyar dolarlık maliyetiyle NFL tarihinin ilk milyar dolarlık stadı olan Cowboys stadyumunun ismi 2013 yılında yapılan anlaşma ile AT&T olarak değiştirildi. 80.000 kişilik koltuk kapasitesine sahip stadyum istendiği takdirde 105.000 kişilik bir kapasiteye yükseltilebilme imkanına da sahip ve böylece potansiyel olarak NFL’in en geniş kapasiteye sahip stadı olma ünvanını taşıyor. Stadın en önemli özelliklerinden biri de kurulduğu sırada dünyanın en büyük HDTV ekranına sahip olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş olması. Ancak daha sonra bu unvan Texas Motor Speedway’deki daha büyük bir ekrana geçmiş. Böylesine büyüklükte bir ekranın özellikle punt vuruşları sırasında sorunlara yol açma riski var. Bugüne kadar 4 kez punt vuruşları bu dev ekrana çarptı ve bu oyunlar tekrarlanmak zorunda kalındı.
Bu staddaki ilk normal sezon NFL maçı Dallas Cowboys ile ezeli rakibi Ney York Giants arasında oynanmış ve 105.121 kişilik rekor bir kalabalığın ilgisini çekmişti. Maçtan sonra Giants QB’si Eli Manning, misafir takım soyunma odasının duvarını “Yeni Stadyumda ilk galibiyet” mesajıyla imzalamıştı.
Stadyumun en büyük sorunu olarak ise tribünlerin sahaya olan uzaklığı nedeniyle taraftarların gürültüsünün saha içine yeterince ulaşamaması olarak gösteriliyor.
Bildiğiniz gibi bulunduğu yakın çevresi haricinde tüm ülke genelinde en fazla taraftara sahip olduğu için Dallas Cowboys’a “Amerika’nın Takımı” deniyor ve Forbes dergisi tarafından sekiz milyar dolarlık değeriyle Dünya’nın en değerli spor kulübü olarak gösteriliyor. Böyle bir kulübün taraftarı olmak da bir ayrıcalık olsa gerek.
4- Lincoln Financial Field – Philadelphia Eagles
Her ne kadar mimari açıdan fazla bir albenisi olmasa da tutkulu Eagles taraftarı bu stadı önemli bir NFL mabedi haline getirmeye yetiyor.
Stadyumun tasarımı, doğu ve batı tribünlerinin üzerinde kanat benzeri kanopiler ve kuzey uç bölgesinin ötesindeki Kartal Yuvası balkonuyla takımın simgesi kartalı çağrıştırmayı amaçlıyor. Ayrıca stadyumun üstünde yer alan 11.000 civarı solar panel ve rüzgâr türbinleri sayesinde tükettiği elektriğin %30’unu kendisi üreten stadyum, NFL’in en yeşil ve çevre dostu stadyumları arasında yer alıyor.
Bu stadın aynı zamanda Türk futbol (ayakla oynananı) tarihi açısından da bir özelliği var. 2010 FİFA Dünya Kupası hazırlıkları çerçevesinde ABD ile Türkiye arasında oynanan ve ABD’nin 2-1 galibiyetiyle sonuçlanan maç da burada oynanmıştı.
NFL’in orta yaşlı stadları arasında yer alsa da, Eagles taraftarının NFL’in en tutkulu ve agresif taraftarları arasında yer alması sayesinde yarattıkları ortam burayı rakipler için zorlu bir hale getiriyor. Eagles, Philadelphia şehrinde NFL konusunda böylesine tutkulu bir hayran kitlesiyle oynamanın hem avantajlarını hem de dezavantajlarını görüyor. Özellikle son yıllarda taraftar kitlesi için “Iggles” lakabı ortaya çıktı. Rakipler tarafından argo bir lakap olarak görülse de, taraftarlar bir süredir bu isme takılıp kalmış durumdalar.
Geçmişten gelen bazı kötü örnekler (1987’deki NFL lokavtı sırasında normal sezon maçını yalnızca 4.000 kişinin seyretmesi, 99 sezonundaki 49’ers maçı kaybedilince bir taraftar tarafından atılan işaret fişeği nedeniyle bir çok taraftarın yargılanması sürecinde yaşanan şiddet olayları, Draft edildiği sene kendilerinin seçilmesi istedikleri Ricky Williams yerine seçilen Donovan McNabb’in yuhalanması, Cowboys’un meşhur WR’i Michael Irvin’in kariyerini bitiren boyun sakatlığı sırasında yerde yatarken dakikalarca yuhalanması, karlı bir Cowboys maçında rakibin günümüzde Hall of Fame seçilmiş olan koçu Jimmy Johnson’un kar topu yağmuruna tutulması) nedeniye pek çok insan Philadelphia’nın kavgacı haydutlarla dolu bir şehir olduğunu düşünse de aslında bu şehir duygusal insanlarla dolu. Onlar Kartallarını seviyorlar ve batsalar da çıksalar da o geminin hep içinde olacaklar.
3- Lambeau Field – Green Bay Packers
Geldik “Romantik” arkadaşlarımızın en sevdiği takımın mabedine. Wisconsin eyaletinin ufacık bir şehrinin büyük bir hikayesi olan takımı olan Green Bay Packers bildiğiniz gibi herhangi bir sahibinin olmaması nedeniyle de diğer takımlardan ayrı bir özelliğe sahip. Her ne kadar bu konuda tartışmalar olsa da Packers’ın mali hesaplarının şeffaflığı konusunda sevgili Kaan Özaydın’ın araştırmalarının devam ettiğini biliyoruz ve kendisi her şeyin göründüğü kadar masum olmadığı konusunda ısrarcı. Neyse bunlar bu yazının konusu değil.
Cheesehead lakabıyla tanınan Packers taraftarlarının “The Temple” olarak adlandırdığı Lambeau Field, maçlara bilet bulmanın oldukça zor olduğu stadlardan biri. Şehrin tek eğlencesi ve derdi Packers olunca, orda yaşayan herkesin bu stadda bir koltuk sahibi olmak istemesi çok normal. O nedenle bir kombine bilet sahibi olmak isteyen kişiler binlerce kişinin arkasında yıllarca sıra beklemek zorundalar. Babadan kombineyi devralanlar ise çok şanslı. Green Bay’de yaşayan bir babanın oğluna bırakabileceği belki de en değerli miras bu olsa gerek. İlla burda maç izleyeceğim diyenler için ise karaborsada 5-6 katı fiyatla bilet almak dışında pek seçenek yok gibi.
New City Stadium adıyla 1957’de açılan 66 yaşındaki stadyum, 1965 yılında takımın kurucusu, oyuncusu ve uzun yıllar koçu olan Earl “Curly” Lambeau’nun adını aldıktan sonra sonuncusu 2013 yılında yapılan bir takım yenilemelerle günümüze kadar ulaşmış durumda.
Bu ortamdan bahsederken “Lambeau leap”’e değinmezsek olmaz. Her TD sonrası Packers oyuncularının endzone’daki seyircilerin arasına zıplayarak atlamaları ve seyircilerin içinde TD’u kutlamaları buranın en karakteristik görüntülerinden birisi.
Israrla üstü açık bir stadyumda oynamayı tercih eden Packers, özellikle kış aylarında -20 °C’leri bulan Tundra soğuğunda rakiplerine karşı avantaj sağlamayı hedefliyor. Ama elde edilen post-season sonuçları bu durumu pek de avantaja çevirebildiklerini göstermiyor.
Bakalım 30 yıllık Favre-Rodgers dönemi sonrasında yeni franchise QB’lerini bulabilecekler mi? Ama her ne olursa olsun Packers taraftarının takımlarına olan sevgisi ve bağlılığı asla azalmayacak.
2- Lumen Field – Seattle Seahawks
Yeni ve bir başka garip ismiyle Lumen Field (Eski isimleri, Qwest Field ve Century Link Field), taraftarı olduğum Arizona Cardinals’ın her yıl burada oynuyor olması nedeniyle yakından takip ettiğim ve taraftarının enerjisine gıpta ettiğim bir mabet. Buna rağmen biraz buruk da olsa ikinci sıradan listeye almaktan hiç çekinmedim.
Her ne kadar endzone arkasındaki tribünler biraz tuhaf görünse de (illa kötüleyecek bir şey bulmam lazımdı😊) Kendilerine ithafen kulübün 12 numaralı formayı emekliye ayırdığı 12.Adam lakaplı Seahawks taraftarının çıkardığı gürültü ve yarattığı atmosfer gerçekten çok etkileyici. Tabii bu gürültünün oluşmasında stadyumun mimari yapısının da önemli bir katkısı var. Oturma katları ve kısmi tavan, olağanüstü miktarda gürültüyü hem yakalayıp hem de yükseltiyor ve sahaya geri yansıtıyor. Bu gürültü muhtemelen rakip takımlar için verilen “false start” cezalarının artmasına da katkıda bulunuyor. Çünkü rakip hücumlar kendi içlerindeki önemli sesleri ve ani sayımları kaçırabiliyorlar ve ayrıca QB’nin oyunları hücuma iletmedeki etkinliğinin azalması nedeniyle “delay of game” cezalarına da neden olabiliyor. 2013 itibariyle, stadyum o zamandan beri ligde en yüksek sayıda false start’a sahne olma özelliğini de taşıyor.
2013-2104 yıllarında Seahawks taraftarlarının Kansas City Chiefs taraftarıyla giriştiği Guinness Rekorlar Kitabı’nda en yüksek desibelli ses rekoruna sahip olma mücadelesi rekorun birkaç sefer el değiştirmesine neden oldu. Rekor iki sefer, 136.6 ve 137.57 desibel ile Seahawks taraftarları tarafından ele geçirilmiş olsa da en nihayetinde Chiefs taraftarları tarafından 29 Eylül 2014’te Kansas City Chiefs ve New England Patriots arasındaki Pazartesi Gecesi Futbolu maçında Arrowhead Stadyumu’nda 142.2 desibel ile nihai olarak kırıldı.
Böylesine zor şartlar altında oynayan başta Cardinals, 49ers ve Rams oyuncuları olmak üzere tüm takımlara kolaylıklar dileyerek zirveye geçiyorum.
1- GEHA Field at Arrowhead Stadium – Kansas City Chiefs
Bir önceki sıranın bitişinden de anlaşıldığı üzere listenin zirvesine Arrowhead stadını tereddütsüz bir şekilde koyuyorum. NFL’in en eski stadlarından biri olmasına rağmen gerek mimari yapısının gerekse taraftarının yarattığı ambiansın güzelliği ile Arrowhead’in daima korunması gereken mabetlerin en başında geldiği muhakkak. 1972 yılında inşa edilen stadyum çeşitli yenilemeler sonrasında ulaştığı 76.500 kişilik kapasitesiyle NFL’in en büyük stadyumlarından birisi olma özelliğini koruyor.
Ancak bu stadı da böylesine değerli hale getiren unsur elbetteki Chiefs taraftarı. Onların yarattıkları bu eşsiz ambiyansın temelinde elbette gürültü var. Chiefs taraftarının bu meşhur gürültüleriyle iligili en muşhur olaylardan birisi 1990’da Denver Broncos’a karşı oynanan bir maçta yaşanmış ve Chiefs taraftarı sakinleşmezlerse takıma ceza verilmekle tehdit edilmişti. Broncos QB’si John Elway kendi kale endzone’unda oyunu yönetemez hale geldikten sonra, hızlı bir şekilde hakeme şikayete gitmiş, Elway’i dinledikten sonra hakem, “Daha fazla gürültü devam ederse, bu durum Kansas City’ye karşı bir mola hakkı cezası ile sonuçlanacaktır. İşbirliğiniz için teşekkür ederiz” anonsunu yapmıştı.
Hali hazırda Guinness Rekorlar kitabındaki desibel rekoruyla ilgili yerini koruyan Chiefs taraftarı Andy Reid gibi usta bir head koça sahipken, Patrick Mahomes’un draft edilmesinin ardından gelen başarılar ile birlikte gayet mutlu ve mesut bir dönemden geçiyorlar keyifleri gayet yerinde. Her başarı sonrası koçlarıyla birlikte meşhur “How Bout Those Chiefs” sloganını atmaya uzun yıllar devam edecekler gibi görünüyor.
Son yılların en büyük QB bustlarını inceleyeceğimiz bir sonraki yazımda yeniden görüşmek üzere…