Merhaba değerli okurlar. Free agency, draft dönemi derken off-season’ın en ölü periyodundan geçmekte olduğumuz Haziran ortası itibarıyla takımların yeni sezon kadrolarının büyük oranda şekillenmiş olması nedeniyle artık önümüzü biraz daha net görebiliyoruz. Özellikle NFLTR Discord grubumuzda önümüzdeki yıl için Arizona Cardinals adına ligin en diplerindeki sonunculuk beklentimi çokça defa paylaşmış olduğumdan Cardinals için yazacağım bir yazının pek de ilgi çekmeyeceğini düşünüyordum. Ancak sevgili Kaan Özaydın benim düşüncemin tam tersine, yola sıfırdan başlayacak bir takımın uzun soluklu hikayesinin daha ilgi çekici olabileceğini söyleyince genel bir off-season değerlendirmesi için yazmanın iyi olacağına ikna oldum. En azından Cardinals, birkaç sene içinde yeniden iddialı bir takım haline gelirse “takımın en sefil döneminde de biz buradaydık” diyebilmek adına kötü günde varlığımı göstermiş olmanın memnuniyetiyle şimdilik kendimi avutabilirim.
Tabii bu yazıyı yazabilmek için, böylesine ıstırap dolu geçmesi beklenen bir yıl öncesinde geleceğe dair bir takım umutlarınızın olması lazım. İşte bu yazıda bu umutları yeşerten tüm gelişmeleri değerlendirmek istiyorum.
Çöldeki Kel Adam
Bu bölüme “click bait” bir alt başlık atmasam olmazdı. :) Geçtiğimiz sezonun ortasında işler tepe taklak gitmeye başlayınca önce GM Steve Keim’i zorunlu izne çıkaran ve sezon bitişiyle birlikte de koç Kliff Kingsbury ile birlikte her ikisini de kovan Arizona için dört yıllık bir dönem sona ermiş ve geriye sezonu dört galibiyetle tamamlayabilen, geçen off-season’da 230,5 milyon dolarlık (160 milyonu garanti) dev kontrat verdiği QB’sini ağır bir diz sakatlığına kurban vermiş, savunmanın liderlerinden J.J. Watt’ı emekliliğe göndermiş ve salary cap yüzünden elindeki bazı oyuncuların da ayrılması beklentisiyle adeta enkaza dönüşmüş bir takım kalmıştı. Böyle bir durumda da kaçınılmaz olarak her şeye baştan başlamak gerekiyordu.
Tesadüf eseri Arizona Cardinals’ın bu yılki Super Bowl’un ev sahibi olması nedeniyle takım sahibi Michael Bidwill’in işleri başından aşkındı. Bir yandan organizasyon hazırlıkları ile uğraşırken öte yandan da takıma en uygun GM ve koçu bulmaya çalışıyordu. Super Bowl’a kadarki süreçte henüz takımın GM’i de olmadığı için head koçluk için en büyük adayı olan eski New Orleans Saints head koçu Sean Payton ile tüm müzakereleri kendisi yürüttü. Ancak burdaki temel müzakere noktası, Sean Payton’ın head koçluk ile beraber GM’liği de üstlenerek her şeye tek başına karar verecek şekilde iş başına gelmek istemesiydi. Öte yandan Payton üzerindeki haklarından vazgeçmek için New Orleans Saints’in de iki tane ilk tur draft hakkı istemesi işleri iyice zorlaştırıyordu. Ayrıca Denver Broncos’un da Payton için devrede olması Bidwill’in pazarlık gücünü azaltmıştı. Tüm bu zorlu süreçte ben dahil çoğu Cardinals taraftarı ne pahasına olursa olsun Payton ile anlaşılmasını beklerken Bidwill, B planına geçerek yeni GM olarak 16 Ocak tarihinde Tennessee Titans “Oyuncu Personel Direktörü” Monti Ossenfort’u iş başına getirdi. Bu atamayla birlikte Sean Payton’ın Cardinals koçu olma ihtimalinin kalmadığı anlaşılmış oldu ve Payton da kısa bir süre içinde Denver Broncos’un yeni head koçu olarak açıklandı.
Açıkçası bu durum Cardinals çevrelerinde ilk etapta biraz hayal kırıklığı yaratsa da bugün geriye dönüp baktığımızda organizasyonun tüm anahtarını Payton’a vermenin ötesinde onu ligin en fazla kazanan koçu yapacak miktarda ödenecek bedelin yanı sıra, iki ilk tur draft hakkı da verilince takımın nasıl yeniden yapılanacağı da büyük bir soru işareti olarak kalacaktı. Bu açıdan bakıldığında Payton’ın gelmemiş olması belki de hayırlı olmuştur. Ancak insan yine de Kyle Shanahan, Pete Carroll ve Sean McVay gibi hücum dâhisi koçların olduğu bir grupta bizim de bir başka hücum dâhisi koça sahip olmamızı görmek çok güzel olabilirdi diye düşünmeden edemiyor.
Her neyse, biz yine işin GM’lik boyutuna dönelim. Ossenfort’un kariyerine baktığımızda ilk yıllarında Minnesota ve Houston’da çalıştıktan sonra 2004- 2019 arasında yaklaşık 15 yıl boyunca New England Patriots’da oyuncu gözlemciliği yapmış olduğunu görüyoruz. Cardinals öncesindeki üç yılında ise Tennessee Titans’da çalışmış olması kariyerini çoğunlukla “Kazanma Kültürü” içinde geçirdiğini gösteriyor. Bu açıdan aynı kültürü Cardinals’da da oturtabilmesini umuyoruz.
Çaylak Koçlar Devri
Ossenfort’un GM’liğe gelişiyle birlikte head koçluk konusundaki nihai kararın super bowl sonrasında netleşeceği açıklandı ve yeni koç adayları ile görüşmelere başlandı. En nihayetinde karar anı yaklaşırken Cincinnati Bengals savunma koordinatörü Lou Anarumo ve New York Giants hücum koordinatörü Mike Kafka arasında bir karar verileceği haberleri ortada dolaşmaya başlamıştı. O sırada hiçbir yerde Philadelphia Eagles savunma koçu Jonathan Gannon’dan bahsedilmiyordu. Bu nedenle Super Bowl maçından hemen iki gün sonra sürpriz bir şekilde Jonathan Gannon yeni head koç olarak açıklandığında herkes büyük bir şaşkınlığa uğradı. Süreç boyunca Gannon’un ismi oldukça iyi saklanmıştı ve sonradan iki taraf arasındaki görüşmenin Philadelphia Eagles’ın NFC şampiyonluğunu kazandığı San Francisco 49ers maçının ertesi haftası içerisinde yapıldığı ortaya çıktı.
Super bowl maçının ilk yarısını 24-14 ile çift haneli skorla önde kapatmış olan Eagles’ın maçın ikinci yarısında yaptığı kritik savunma hataları ile maçı kaybetmiş olması, ne yazık ki Jonathan Gannon’un doğru isim olup olmadığı ile kuşkular doğurmuş durumda. Chiefs’in maçın ikinci yarısındaki tüm drive’larında skor bulmuş olması, özellikle Eagles secondary’sinin Chiefs wide receiver ekibini bomboş bıraktıkları pozisyonlar ve Patrick Mahomes üzerinde doğru düzgün bir baskı kurulamamış olması gibi konular maalesef Jonathan Gannon’ın head koçluk için doğru isim olup olmadığı konusunda Cardinals taraftarının kafasını iyice karıştırmış gibi görünüyor. Jonathan Gannon’un hücum ve savunma koordinatörü tercihleri de kafaları daha fazla karıştırdı diyebiliriz. Hücum koordinatörlüğüne Clevaland Browns QB koçu Drew Petzing, savunma koordinatörlüğüne ise Philadelphia Eagles linebacker koçu Nick Rallis getirilirken, önceki dönemden yerini koruyan tek isim ise special teams koordinatörü Jeff Rodgers oldu.
Yeni koç ekibi açısından da önümüzdeki seneyi bir öğrenme yılı olarak geçireceklerini değerlendirebiliriz. En azından önümüzdeki sezon için beklentilerin düşük olması üzerlerindeki baskıyı da hafifletecektir. Dolayısıyla kendilerinden önümüzdeki yıl için büyük beklentilerimiz bulunmuyor.
Cardinals’ın draft hamlelerini ve off-season gelişmelerini irdeleyeceğim bir sonraki yazıda yeniden görüşmek üzere…