Klasik bir giriş yapalım: Fırtına gibi gelip geçen, sosyal medya bildirimlerinin birbirini kovaladığı, Tweet’lerin adeta kapış kapış beğenildiği ve sayfaların sürekli yenilenip oyuncu haberlerinin takip edildiği bir off-sezonu geride bırakmak uzun araya hazırlandığımız şu dönemde ilaç gibi geldi. Zira bizler için takım değerlendirmelerine başladığımızda birçok konu ortaya çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii böyle bir sürecin ardından Kazanan-Kaybeden değerlendirmesi yapsak hiç de fena olmaz. Dinamiklerin iki üç gün içerisinde çok büyük ölçüde değiştiği ligde ne söylesek ne tahmin yapsak az kalabilir. İşin doğrusu, tüm bu sebep-sonuç ilişkilerinin sonunu görerek yorum yapmak ancak öncesinde de bir iki kelam etmek âdettendir değil mi?
Kazanan: Defansif tackle oyuncuları
Christian Wilkins’in 110 milyon doları ve Jason Madubuike’nin 98 milyonu sonrası interior defansif line denilen yani defansif tackle oyuncularının da piyasası bir hayli arttı. Hatta bu listeye farklı pozisyonlarda da oynayabilen Arik Armstead’i de ekleyebiliriz. Nitekim bu durumun her oyuncu için aynı olduğunu söylemek zor. Zira Armstead, Wilkins ve Madubuike’nin savunma hattında sadece tackle gibi değil zaman zaman 5-teknik pas rush gibi de oynamasıyla geçen sezon takımlarına kattıkları esneklik ve ortaya koyduğu rakamlar, bu pozisyon için beklentileri de artık bir başka seviyeye çıkardı. Bunun neticesinde güzel kontratla ödüllendirilmeleri de zaten ligin dinamiklerinin de durumun farkında olduğunun önemli bir göstergesi.
Kazanan: Hücum hattı oyuncuları ama içtekiler: Guard pozisyonu
Bir üstteki maddeyle ilintili olarak nasıl defansif tackle oyuncularının oyun stillerindeki değişimle birlikte kontratlarına da büyük ölçüde yansıyan değişiklik olduysa, benzer durum hücum hattında guard pozisyonunda oynayan isimler için de senaryo aynıydı. En bariz örneği olarak Carolina Panthers’ın Robert Hunt’a 100 milyon dolar; Damien Lewis’e de 53 milyon dolar vermesi söylenebilir. Nitekim bu oyuncuların da yine sadece A gap denilen center-guard arasındaki alanı savunması değil yeri geldiğinde tackle gibi pas blok yapması da beklentiler dahilinde. Yine benzer şekilde koşu oyunlarında da pin pull şemalarında guardların doğrudan ana blokçu oyuncu olması son yıllardaki koşu çeşitliliğine katkı sağlayan durumlardan. Eğer birden fazla görevi yapabilen guard oyuncuları gelmeye devam ederse bu kontratlar katlanmaya devam edecektir.
Kazanan: Howie Roseman
“Super Bowl kazanmak için ya en iyi oyunculara ihtiyacın var (Tom Brady gibi) ya da seni işinden edecek kararlara” sözünün sahibi olan Philadelphia Eagles genel menajeri Howie Roseman, ne kadar sözü eri olduğunu bir off-sezonda daha gösterdi. Geçen seneki büyük hayal kırıklığından sonra kadrosunu yine doldurmayı başaran Eagles’ta, Devin White gibi ucuza oynayan isimlerden tutunda ezeli rakibinin en iyi oyuncusunu yüksek kontratla takıma katmasına kadar hamle yapmayı başarmasıyla Philadelphia ekibi, tekrardan yeni sezonun şampiyonluk adaylarından birisi. Yani boşuna dememiş ünlü çalıştırıcı “Yaşamak cesurların hakkı” diye, eee Howie Roseman da kimleri izlediği ortada.
Kazanan: Caleb Williams
Justin Fields’in takaslanmasıyla birlikte Chicago Bears’ın da draft edeceği isim olan Caleb Williams, Illionis’e henüz adım atmamış olmasına rağmen artık hemen hemen bu seçime kesin gözüyle bakılıyor. Öyle ki Bears için sezon tahminleri bile yine USC çıkışlı oyuncunun oyun kurucu olduğu senaryoda kurgulanmaya başladı bile. Öte yandan Caleb Williams’in da aslında kâğıt üzerinde en azından geçen senelere göre güçlü bir kadroya geldiği söylenebilir. Hele ki son yapılan Keenan Allen hamlesinden sonra running back D’Andre Swift, Roschon Johnson; receiverda Keenan Allen ve D.J. Moore ve tight end’de Cole Kmet ile tüm silahlar dolu ve ateşlenmeye hazır bir ekip mevcut. Her ne kadar coaching konusunda net konuşulması zor olsa da önceki senelerdeki yapılanmalara göre daha sağlam adımlar atan Chicago ekibi için Williams, henüz Bears formasını giymeden bu oyuncu piyasası hareketliliğinin kazananı.
Kazanan: Baker Mayfield
2018 NFL draftının birinci sırası olan Baker Mayfield, ilk iki senesini güzel geçirse de sonrasındaki düşüşle birlikte tarih sayfalarında yerini almaktaydı ki Florida macerasında işleri en azından şimdilik yoluna koymasıyla lige yeniden merhaba dedi. Buccaneers’tan iyi bir kontrat alan ve kadroda da Mike Evans gibi önemli oyuncuların takımda kalmasıyla Mayfield’in bundan sonrası için fırsatlar daha da devam edecek gibi. Şayet bu sezon kariyerindeki en büyük sıkıntılardan olan mental çöküşü hemen hemen az yaşamasıyla işleri yolunda koymuştu; bundan sonra da aynı kafa yapısıyla Bucs’u playoff takımı yapacaktır.
Kazanan: David Mulugheta
Bu ismi daha önce duymamış olabilirsiniz ancak kendisi NFL’deki aktif menajerlerden birisi. Athletes First isimli şirketin kurucusu olan Mulugetha’nın diğer menajerlerden farkı 29 müşterisinin toplam kontrat değerlerinin diğerlerinden yüksek olması. Evet, toplamda 29 oyuncunun menajerliğiyle Mulugetha, toplamda 917 milyon dolarla zirvede yer alıyor. Tabii bu başarıya geçen seneki DeShaun Watson ve bu seneki Christian Wilkins kontratlarıyla ulaştığını söyleyelim. Zenginin malı züğürtün “musculi masticatorii”sini yorarmış diyerek konuyu kapatalım (musculi masticatorii, Latince’de çene anlamına geliyor).
Kazanan: Atlanta Falcons “skill position” oyuncuları
Kyle Pitts, Drake London ve Bijan Robinson… Atlanta Falcons’un büyük umutlarla yukarılardan seçtiği bu üç oyuncundan ilk beklentisi Georgia ekibini ligin en iyi hücumlarından birine dönüştürmesiydi. Lakin geldiğimiz noktada arada sırada yapılan nüanslar dışında bu üç oyuncudan “big three” çıkmadığı Falcons’un da bir arpa boyu ilerleyemediği aşikâr. Neyse ki Kaptan Kirk, devasa kontratıyla geldi de bu takımda mevzubahis oyuncu grubunun neler yapabileceğini göreceğiz. Şayet kolej kariyerlerine ve ligde ufak parlamalarla yaptıklarına baktığımızda Kirk Cousins ile iyi bir çıkış göstereceklerdir. Nitekim Cousins’in de hem Washington hem de Vikings yıllarında oynadığı oyuncuların yakaladığı istatistikler ortadayken beklenti bu çizgide seyrediyor. Haa tabi Super Bowl olur mu? Biraz muallakta.
Kazanan: NFC Batı hücumları
Çok farklı bir oyuncuydu. En başta bunu belirtelim. Oynadığı pozisyon dışında savunmada oynayıp ligde büyük fark yaratmış oyunculara baktığımızda Lawrence Taylor, Reggie White, Ray Lewis, Troy Polamalu, Charles Woodson ve Bruce Smith gibi adını sığdıramayacağımız efsaneler ne anlam ifade ediyor ise Aaron Donald da zaten bunların yanında yer almayı hak eden bir kariyer arkasında bıraktı. Şüphesiz grubun diğer takımlarında da ufak bir partileme olmuştur diye düşünüyorum ki Donald’ın yıllardır baş ağrısı olduğunu yakinen takip eden herkes bilecektir.
Kazanan: Serbest oyuncu olan Running back’ler
Geçen sezonun tartışma konularından biri olan running backler, bu sezonki maaş bütçesi artışından nemalanmış olacaklar ki genel olarak iyi kontratlara da imza attılar. Josh Jacobs, Saquon Barkley ve D’Andre Swift bu listenin başını çekerken Tony Pollard, Derrick Henry ve Aaron Jones da yine görece yüksek kontratlara imza attılar. Şüphesiz bu pozisyon için eleştiriler çok da bir yere kaybolmadı; halen daha buradalar. Ancak hani denk gelişler vardır ya, mesela ay tutulması veya güneş tutulması gibi, heh işte burada tam da bundan oldu. Rakamların artışı birçok koşucunun kontratının bitişine denk gelince sonuç oyuncular adına karlı bitti. Bir daha görür müyüz? Bir kez daha “ay tutulması” olması lazım.
Kazanan: Çaylak Oyun kurucu kontratında kadro yapılandıran takımlar
Aslında bu başlığı “Houston Texans” olarak açmak istemiştim. Sonuçta geçen seneki C.J. Stroud’un çıkışından sonra gelecek sezonunda büyük playoff adaylarından ve bu off-sezonda da önemli isimleri kadrolarına kattılar. Ancak bu gelişmenin Texans özelinde değil de henüz oyun kurucusuna devasa kontrat vermemiş takımlar ekseninden bakarsak, büyük resmi görebileceğimizi düşündüm. Elle tutulur bir oyun ortaya koyabilen ve sizi playoff’a çıkarıp üstüne maç kazandıran genç ve çaylak bir oyun kurucunuz varsa takım kurmak daha kolay olabiliyor. Bunun güzel örneklerinden Bengals da verilebilir. Joe Burrow’un çaylak kontratı varken hayat günlük güneşlikti ancak sonrasındaki ayrılıklar kaçınılmaz oldu. Bu noktada takımların yapılırken oyun kurucu seçimlerinde ne kadar hassas davranması gerektiğini bir kez daha anlamışızdır diye düşünüyorum.
Kazanan: Amerikan siyaseti
Burayı çok kurcalamamak gerek lakin Aaron Rodgers’ın siyaset işlerine girmemesi Amerikan politikası için büyük bir kazanç. Şayet bizler son yıllardır “A-Rod yine ne demiş?”, “Yok onu dememiştir artık.” ve “Geleneksel Aaron Rodgers inziva sezonu başladı mı?” gibi sözlere alıştık ama Amerikan futbolu takip etmeyen bir kitlenin de olduğunu düşündüğümüzde onlar için bu kadar karmaşanın içine girmemek kazanç. Sen Pat McAfe’ye konuş biz seni dinleriz A-Rod.
Kaybeden: New York Jets
Hazır Aaron Rodgers demişken New York Jets’ten devam edecek olursak, geçen sene yıldız oyun kurucularının daha sezonun ilk snaplerinde sakatlanıp sezonu kapatmasıyla hevesi kursağında kalan New York’un yeşilleri için bu off-sezon kötü geçmedi. Mike Williams ve Tyron Smith kâğıt üzerinde elle tutulur veteranlar ve tecrübe anlamında takıma büyük katkıları olacaktır. Ancak Jets için hedef Super Bowl olmakla birlikte geçen seneki hype yani Türkçesi ile “gazı” kaybetmişler gibi gözüküyor. Rodgers’ın her ne kadar aşil sakatlığı sonrası iki ay içerisinde sahaya çıkıp top attığı gözükse de bu yaştaki bir oyuncunun ne denli oyuna uyum sağlayabileceği şu noktada muamma. Öyle ki takımdaki soru işaretleriyle birlikte Jets için beklentilerin altında kalan bir sezon olabilir.
Kaybeden: AFC Batı takımları
2023 Chiefs takımı ile ilgili akılda kalan en önemli nokta top tutmak konusunda ne kadar beceriksiz olduklarını göstermeleri denebilir. Lakin Patrick Mahomes’un bu kadroyla bile şampiyon olması tabii ki eleştirileri unutturdu. Tam da bu noktada “bu çark böyle dönmez” diyen Chiefs yönetimi Marquise Brown’u takıma katarak dördüncü Super Bowl zaferinin ateşini de yakmış oldu. Her ne kadar AFC Batı takımları güçlenmek için hamle yapsalar da Chiefs’in her zaman iki veya üç adım önde olması pek de can sıkıcı bir durum. Neyse bundan sonrasını onlar düşünsün, biz de izleyip keyiflenelim.
Kaybeden: “Justin Herbert bir gün Super Bowl kazanacak” diye inananlar
Hani bu sene Justin Herbert’in yılı olacaktı? Senelerdir head koçlardan çok çeken Herbert’in sonunda eli yüzü düzgün bir takım lideri olmuştu ki bu sefer Los Angeles ekibinin yapılanmaya gideceği tuttu. Yani bir taraftan bakılınca giden Ekeler, Allen ve Williams ile Super Bowl değil playoff galibiyeti bile gelmedi, bu doğru. Ancak gidenin yerinin o kadar çabuk dolmadığı bilindik bir gerçek. Her ne kadar drafttan oyuncu gelecek dense de bu sefer yeni gelenlerin adaptasyonu beklendiği kadar şakkadanak olmayacak. Anlaşılacağı üzere Chargers için derin bir geçiş dönemi göreceğiz gibi gözüküyor.
Kaybeden: New England Patriots
Bill Belichick’in ayrılmasıyla yepyeni maceralara yelken açan Patriots, her ne kadar eski kaptanlarından yoksun olsa da yeni kaptanın da eskisinden bir farkı yok. Son derece saçma bir off-sezon geçiren Patriots, önce running back takıma kattı ardından da senelerdir takımda olan ancak istikrar gösterememiş olan receiverina yüklü bir kontrat verdi. Evet, bir noktada zahmet olmazsa artık oyun kurucu seçecekler orası kesin, ancak gelecek olan oyun kurucu nasıl bir camianın işine düşeceği bu takımı yakın takip edenler için az çok biliniyor. Medyaya yansıyan kaçan fırsatları da göz önünde bulundurduğumuzda Boston ekibi için kötü bir off-sezon. Net.
Kaybeden: Dallas Cowboys’un playoff umutları
Unuttuk mu? Hayır tabii ki. Peki neyi unuttuk mu? Cowboys’un kâğıt üzerindeki “muhteşem” sezonundan sonra kendi evinde dolu stadyum karşısında oynadığı playoff maçında sahadan silindiğini unuttuk mu? Cevap yeniden “hayır tabii ki”. Hal böyle olunca aslında beklentiler Texas ekibinin neşteri vurup “woaw” denecek hamleler yapmasıydı ancak Jerry Jones’un boş kâğıdı sanatsal bir şekilde karalamasından anlayacağımız üzere eldeki malzemeye aman aman bir ekleme olmayacak. Öyle ki Dak Prescott’un kontrat konusunda yine bir anlaşmazlığa düşülmesinden sonra önümüzdeki sene oyun kurucu arayan bir Cowboys da göreceğiz. Gerçi Trey Lance vardı o olmaz mı? Neyse bu şimdinin konusu değil; şimdi Cowboys’un playoff umutlarının daha mart ayından nasıl bittiğini konuşalım…
Kaybeden: New Orleans Saints’in finans ve muhasebe bölümü çalışanları
En son hangi off-sezon öncesi New Orleans Saints’in maaş bütçesi rahatlıkla hamle yapılacak noktada olduğunu bilen varsa öne çıkabilir mi? Şayet son zamanlarda sıklıkla kontrat düzenlemeleriyle yoğun mesai harcayan Saints ekibinde bu off-sezonda da farklı bir senaryo gerçekleşmedi. Öyle ki bu kadar sıkışık bir takımın geçen sene Derek Carr’a 40 milyon dolar verdikten sonra hala daha Chase Young ve Tyrann Matheiu gibi oyunculara kontrat vermeye çalışması da ayrı bir nokta. Eldeki kadroyla vasat ve çevresinde gezinecekleri zaten malumun ilanı ancak artık şu takımın maaş bütçesini temizleyin ve elle tutulur draft seçimleriyle düzgün bir kadro kurun lütfen.
Kaybeden: Cleveland Browns maaş bütçesi
Ohio ekibinin geçen sene Joe Flacco ile yaptıkları uzun süre unutulmayacak. Yani beş farklı oyun kurucuyla playoff kolay iş değil. Ama madalyonun öteki yüzü 246 milyon dolarlık garanti kontrat verdikleri oyun kurucunun bu macerada hayal kırıklığı olduğu gerçeğini de es geçmemek gerek. Tam da bu noktada zaten kontrat konusunda Deshaun Watson’a bu kadar para bağlamışken henüz ligde 1,000 yard sezonu olmayan ve çaylak yılından beri düşüş gösteren Jerry Jeudy’e 58 milyon dolar kontrat vermeleri ise mevcut durumda pek mantıklı geldiği söylenemez. Elde zaten veteran bir Amari Cooper varken Jeudy’nin aynı veya yakın performansı vereceğini ummak büyük bir kumar. Tutarsa, “yaa ne oldu? Atıp tutuyordun bak Jeudy uçtu gitti” denilip tüm negatifi kabul ederim. Tutmazsa artık Andrew Berry düşünsün…