NFL’de 11.Haftayı geride bıraktık. Peki bunun anlamı ne? Bu haftayla birlikte bay haftalara “bye bye” dedik ve herkes eşitlendi. Artık adamların çocuklardan ayrılma zamanı, artık yiğidin kıllı göğsü meydanda. Play off yolunda çok kritik son düzlüğe girdiğimiz bu dönemde keyifli bir haftayı da geride bıraktık. Panthers ve Patriots yine yenilmedi, yoksa iki takımdan da perfect season mı göreceğiz dersiniz? Bu hafta geride kalan haftanın öne çıkan olaylarını irdeleyeceğiz. Kaskınızı ve kemerinizi taktıysanız başlıyoruz.

Sahada “KıllaCam” saha dışında “SuperCam”

Haftaya damga vuran olayların başında kuşkusuz Panthers’ın Redskins’i sahaya çıktığına pişman ettiği maçta Cam Newton’ın sergilediği performans geliyor. Newton kusursuza yakın oynadığı maçta beş touchdown pası atarak Steve Beuerline’a ait olan bir maçta en çok touchdown pası atma rekorunu egale etti. Daha önemlisi ise bu beş touchdown pasını beş farklı reciever’a atmış olması. Cam Newton lige girdiği sezondan beri her zaman özel bir oyuncuydu ancak o ince istikrar çizgisi üzerinde yürümeyi bir türlü başaramıyordu. Bu sezon ise oynadığı olgun ve efektif oyunu tüm sezona yaymaya başladı şimdiye kadar, sonuç ise namağlup bir Panthers ekibi. Değinmeden geçemeyeceğim kendisinin en sevdiğim özelliği ise her touchdown sonrası topu tribündeki bir çoçuğa vermesi. Kendisi touchdown’ı yapmasa bile bu geleneği tüm takıma aşılamış durumda. Kendisinin saha dışında yardıma muhtaç çocuklarla da çok yakından ilgilendiğini biliyoruz. Sadete gelecek olursak saha içinde bir katil saha dışında ise bir süpermenden bahsetmek gayet mümkün. Son zamanlarda touchdown sevinçleri kimilerine göre biraz abartıya kaçmış ve rakip takım oyuncuları tarafından sert tepkilerle karşılaşmış olsa da tüm bunlara cevabı oldukça mantıklı; “Eğer bu hareketleri yapmamı istemiyorsanız endzone’a girmeme izin vermeyin.”

Maça tekrar dönecek olursak sahada adeta ağır siklet boks şampiyonunun cılız rakibini maç boyunca yumruklamasını izledik. Redskins’in maç boyunca takım olarak elde ettiği toplam koşu yardı sadece 14 ki bu da garbage time dediğimiz işin işten geçtiği zamanda geldi. Bunu Redskins’in toplamda 12 kez koşmasına bağlayabilirsiniz ama ben o kadar iyi niyetli düşünemiyorum. Ayrıca Panthers savunması maç boyunca rakibini beş kez fumble’a zorlarken bunların dördünü kazandı ve Cousins’ı altı kez yerle buluşturdu. Panthers’ın zaten taş gibi bir defansa sahip olduğunu biliyorduk fakat bir hafta önce Saints’e karşı şov yapan Redskins hücumunu rezil etmek ve ‘işte siz aslında busunuz’ demek için sahaya çıkmış gibilerdi. Topun hücum tarafında hala çok büyük defoları olmasına rağmen Panthers’ın hala kayıpsız devam etmesi bu sezonun en saygı duyulası hikayelerinden biri. Açıkçası kendilerini Super Bowl’da sahada görmekten zevk alacağım sanırım.

Umut-Şans-İhtimal Üçgeni

Dallas Cowboys dört gözle yolunu gözlediği Tony Romo’ya sonunda kavuştu. Sonuç olarak da iki aydır maç kazanamayan takım sonun da galibiyet yüzü gördü. Hayır, ne Romo mükemmel oynadı ne de Dallas ancak Romo’nun sahadaki varlığı tüm takıma ikinci hafta kaybettiği umudu ve özgüveni geri getirdi. Cowboys şuan 3 galibiyet ve 7 mağlubiyet ile hala NFC East’in dibinde ancak en uzak rakipleri New York Giants ile aralarında yalnızca 2 maç var. İki aydır maç kazanamayan takım play off’tan hiç bir zaman uzaklaşmamışçasına yakın. İşte NFC East bu kadar kötü bir division. Redskins ve Eagles rakip quarterback’lerin beşer touchdown attıkları maçlarda madara oldular ve fazla bir şey vadetmiyorlar. Giants ise yenilmez bir takım gibi görünmüyor. Bu da ligin orijinalinde en iyi kadroya sahip takımı Dallas Cowboys’u son sırada olmasına rağmen belki de gruptaki en güçlü play off adayı yapıyor. Bu tabi ki zor bir görev ama imkansız değil ancak bunun için Dallas’ın bu hafta Panthers’tan başlayarak kalan tüm maçlarını kazanması gerekiyor. Hepsini kazanamasa bile şanları mevcut ancak en kestirme yol bu. Tony Romo’nun normal formunu yakalaması biraz zaman alabilir ama sahadaki varlığı bile takımın kalanını bir kaç seviye yukarı çekmiş durumda.

Sakatlıklar Bu Oyunun Parçası Mı?

NFL’in en yaygın klişelerinden birisidir bu. İlk organize takım antrenmanlarından tutun Super Bowl’a uzanana kadar gidilen yolda onlarca oyuncu sakatlığa kurban verilir. Sporun ağır bir spor olması bunda en büyük etken yani evet, sakatlıklar bu oyunun bir parçası ve onu tahmin edilemez kılan en önemli özelliği. Yalnız sakatlık belası bu sezon bazı takımlara daha acımasız davrandı. Baltimore Ravens’tan bahsettiğimi hemen anladınız, tebrik ederim. Kısa tarihinde (Ravens olarak) her zaman başarılı olduğunu gördüğümüz bir franchise Ravens. Belki bu alanda Patriots’ın hemen arkasındalar ancak bu sezon azrail daha sezon başlamadan tepelerine bindi ve en büyük darbesini geçtiğimiz hafta vurdu. Sezon başlamadan çaylak reciever Breshad Perriman’ı ve tight end Dennis Pitta’yı kaybeden kuzgunlar devamında sırasıyla Terrell Suggs, Steve Smith Sr., Justin Forsett ve Joe Flacco’yu da kaybettiler. Ben son zamanlarda bu kadar kilit oyuncusu bir sezonda üst üste sakatlanan başka takım hatırlamıyorum. Bu sakatlıklar olmasa ne kadar başarılı olurlardı apayrı bir mesele ancak şu bir gerçek ki Ravens çok şanssız bir sezon geçiriyor. Normalde buradan çıkaracağımız sonuç doğru kadro yapılanması olurdu ancak bu kadar çok sakatlığı hiç bir takımın hasarsız atlatabileceğini düşünmüyorum. Ravens’a tek eleştiri wide reciever pozisyonu derinliğinin yetersizliğinden yapılabilir fakat orada da Perriman’a çok güvenmişlerdi. Ne olursa olsun Ravens hala çok iyi bir genel menajer ve koça sahipken en kısa sürede ayağa kalkacaklardır.

Angry Birds

Son bir kaç sezondur ligin kızgın kuşları Seahawks’tı ancak bu sezon kimse Cardinals’tan daha kızmış değil. Dışarıdan bakıldığında veteranlar ordusu görüntüsü veren takım tam da bahsi geçen bu veteran üçgeni Carson Palmer-Chris Johnson-Larry Fitzgerald’ın ellerinde yükselerek çok özel bir sezon yaşıyor. Palmer’ın liderlik ettiği Cards hücumları sahada o kadar acımasız ki bu konuda Edelman ve Lewis’in hala sağlıklı olduğu Patriots ile yarışırlar. Hücum boyutunda ligdeki her takımla baş edebilecek seviyede olmalarının yanında fark yaratan bir savunmaya da sahip olmaları kendilerini doğrudan contender statüsüne koyuyor. Arians’ın kardinal kuşları iki hafta önce Seahawks’ı etkileyici bir biçimde mağlup ettikten sonra benzer bir galibiyeti de yine kalburüstü takımlardan biri olan Cincinnati Bengals karşısında da aldılar. Ligin en iyi savunmalarından ikisine karşı alınan yüksek skorlu galibiyetler şüphesiz rakipler için ciddi mesajlar içeriyor. Chris Johnson’ın emeklilikten geldiği noktayı geçtim Carson Palmer bu yaşında topu sahanın her noktasına eliyle koymuşçasına göndermesi ağızları açık bırakıyor, kendisini de MVP yarışında öne taşıyor. Geçen sezonki dramatik sondan sonra Cards bu sezon yarım kalan işleri tamamlama konusunda çok istekli.

Bu yazıda 11.Haftanın benim gözüme en çok takılan olaylarını kendi bakış açımdan yorumladım. Hayır, bunun Oakland Raiders’ın berbat performansı sonucu çok kritik bir mağlubiyet almasıyla pek alakası yok desem de inanmayın. Az alakası var, asıl neden bu hafta Raiders’ı yazı yazacak kadar sakin kafayla izleyememem. 12.Hafta erken başlıyor, malumunuz onlarda şükran günü geldi. Benim en sevdiğim NFL haftası bu diyebilirim. Perşembe günü oynanacak üç maçı da izlemenizi tavsiye ediyorum, keza bu maçların havası farklı oluyor. Esen kalın efendim.