Öncelikle play off wild card maçlarının analizi ile yazıma başlamak istiyorum. Boğaziçi son derece zorlu bir dönemeçte az daha elim bir kaza ile şarampole yuvarlanıyordu ki, Cats kalan son mermisini de kendi ayağına sıkarak bu fırsatı elinden kaçırdı. Son derece çekişmeli geçen karşılaşmada, son drive’da 4 oyuncusu atılan Cats, pek çok kişi için sürpriz olabilecek bir galibiyete imza atma şansını elinden kaçırdı. Sahaya oldukça kısıtlı ve birkaç as oyuncusundan yoksun çıkan Cats, güçlü ve tecrübeli rakibi karşısında etkili pas oyunları ve koşu oyunlarına hızlı cevaplar vererek uzun süre maçın kontrolünü elinde tutmasını bildi. Maçın son anlarına önde giren Cats, Boğaziçi’nin son dakikalarda gelen touchdown’u sonrasında enerjisini rakibi yerine hakemlere yönlendirince 4 oyuncusu maçtan men edildi ve son drive’a bu oyuncuları ve motivasyonunu kaybederek çıkınca da üstünlüğü tekrar ele geçirme şansını elinden kaçırdı. Neticesinde Boğaziçi Sultans daha önce ligde kıl payı yenildiği Gazi Warriors ile mücadele etme şansını yakaladı. Bu sene Gazi hücumunu en etkili şekilde durduran Sultans ile ligin son haftasına kadar namağlup lider olan Warriors maçının Ankara’daki seyirciler için nefes kesecek bir mücadele olacağı kanaatindeyim.
ODTÜ Falcons’u evinde konuk eden İTÜ Tigers ise wild card mücadelesinin ardından sezon kapatan bir diğer kulüp oldu. Son 3 yıldır Ankara’da, nefes kesen mücadeleler sonucunda, sahadan galip ayrılan Tigers rakibi karşısında net bir skorla maçı ve yarı final vizesini kaçırdı. Aynı zamanda kicker olan RB Okan’ın Stallions maçında aldığı ceza belki de maçın kaderini etkiledi. Zira her iki takımın da toplam hücumu neredeyse eşit olduğu halde ODTÜ farkı açmayı bildi. Tigers her hücumuna kendi red zone’undan başlarken, Falcons hemen her drive’ına Tigers 40 yard’ından başladı. İlk 3’ü ilk çeyrekte olmak üzere, yapılan 7 turnover da Tigers’ın hücum etkinliğini ve direncini kıran hatalar oldular. Field posession’ın önemini anlamak ve anlatmak için kaynak niteliğinde bir karşılaşma oldu diyebilirim.
Falcons’un uzun pass’ları end zone’un içine atılır ve TD olurken, Tigers’ın pass’ları rakibin 40 ve 30 yardline’ına atıldı ve 1st down oldu. Neticesinde maç konsantrasyonu, saha içi ve saha dışı organizasyonu ile execution’ı daha iyi olan Falcons maçı kazandı. Tigers son 3 yıldır gelen galibiyetlerin verdiği rahatlıkla sahaya çıktı. Önemli eksiklerle çıktığı karşılaşmada konsantrasyon eksikliğinin de verdiği hatalarla maçı kaybetti. Günümüzde gelinen noktada her takım rakibinin hatalarını lehine kullanabilecek güçte. Falcons da Tigers’ın hatalarını iyi kullandı ve maçı kazanıp yarı finalde Cavaliers’ın rakibi olmayı bildi.
Son haftaların gözde konusu olan hakem hatalarına değinmeden de yazımı noktalamak istemiyorum. Zira Tigers olarak bizi sezonu kapatmaktan çok, etkili oyuncularımız olan Erkin Palaz ve Baret Binatlı’nın sakatlıkları etkiledi. Falcons defansı genelde 3, yer yer 4, çok ender olarak da 5 man rush ile arka alanı kalabalık tutan bir pass defense şeması ile sahaya çıktı. Ancak yapılan pass interference’lara atılmayan bayraklar rakibi daha agresif bir pass savunmasına itti. Maçın başlarında top havadayken WR’in tutulması, tackle edilmesi ile başlayan interference’lar maçın ikinci yarısında havadaki topu takip ederken blind side’dan gelen hit’lere dönüştü. Kendi görev alanındaki tüm bu interference’ları görmeyen hakemin yönetimi neticesinde İTÜ temsilcisi EFAF Challange Cup’taki güçlü rakibi Györ Sharks karşısına eksik bir kadro ile çıkmak zorunda kaldı. Elbette ki hiç bir galibiyet gibi, hiç bir mağlubiyet de hakem hatalarına bağlanamaz. Bu kabul edilemez bir spor anlayışı olur. Ancak sporcu sağlığı konusunda hakemlerin daha etkili olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim EFAF Challange Cup macerasına. EFAF Top 20’de 19. sırada yer alan güçlü Macar takımı Györ Sharks ile yapılan maç tam bir centilmenlik ve şölen havasında geçti. Maçın henüz 38. saniyesinde Györ Sharks skoru 14-0’a taşımayı bildi. Bunda Avrupa maçlarının işleyiş hızının etkisi büyük. Kick off’tan sonra chain set ve top hemen yerine konuyor ve rakip takım direkt oyuna başlıyor. Tigers special team’i henüz sahadan çıkmış ve defans takımı tam yerleşememişken sahaya çıkan Sharks bu zaafı kullanmayı bildi ve 60 yard’lık bir koşu ile Tigers 2 yard’ına kadar ilerledi. Daha sonra da 2 yard TD run ve PAT ile maça 7-0 önde başladı. Topu kendi red zone’unda alan Tigers hücumu ise 2. Down’da gelen fumble ve neticesinde 3 yard fumble return TD ve PAT ile maçın 38. saniyesine 14-0 mağlup girdi. Neden sonra kendine gelen ve maça ortak olan Tigers 2 primary WR’ının sahada yer almamasına ve TE’nin sakat oynamasına rağmen etkili pass oyunları ile 2 TD buldu ve ilk yarıyı 21-14 geride tamamladı. İkinci yarıya hücum başlayan Tigers ilk drive’ında yine etkili ve dengeli bir hücum ile TD kaydederek maçı 21-20’ye taşıdı. Place kicker’ı maç kafilesinde yer almadığı için tüm TD’lar sonrası 2 point attempt denemek zorunda kalan Tigers için maçın kırılma anı da bu extra sayı denemesi oldu diyebilirim. İlk kez üstünlüğü ele geçirme fırsatı yakalayan Tigers hücumunda bu deneme başarısız olunca rakip takımın motivasyonu arttı. Son derece hızlı, güçlü ve etkili koşu oyunları ile 2. yarıda 2 TD daha bulan ve süreyi işleten tecrübeli Sharks hücumuna yanıt vermekte zorlanan Tigers defansına hücumdan gelen 2 interception da eklenince geçen yılın EFAF Challange Cup finalisti Györ Sharks maçtan 34-20 galip ayrılan taraf oldu.
Maçla ilgili akılda kalan en önemli notlarıma ise Macarların football seviyelerinin analizi ile başlamak istiyorum. Gerek oynadığımız Györ Sharks maçı, gerekse ertesi gün izlediğimiz Zagreb Raiders @ Budapest Cowboys maçlarında ve son yılın Macaristan şampiyonu Belgrad Wolves B takımı @ Budapest Cowboys B takımı müsabakalarından da edindiğim izlenimlere göre size ve speed Macar football’unda çok önemli bir yer kaplıyor. Zira tüm takımlardaki oyuncular uzun boylu, son derece kaslı, oldukça süratli ve çevik. Györ Sharks’ın en etkili oyuncusu # 42’lı RB’leri Ferenc Schwarz 182 boyunda ve 110 kilo ağırlığında. Bu bilgi bile size olarak ne derece büyük oldukları hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. Genelde I-formation oynanıyor. Sadece 3rd and long durumlarda pass oyunlarına gidiliyor. Onda da TE out yada WR post route’lar tercih ediliyor.
Oyun dinamikleri son derece oturmuş, sistemleri kusursuz çalışıyor. Tek bir saçma bayrak, gereksiz bir time-out, oyun disiplininden kopma, basit hata görmek mümkün değil. Bunda hakemlerin de payı çok büyük. Oyun biter bitmez top konuyor ve süre işlemeye başlıyor. Sahada oynanan oyuna müdahale edilmiyor. Sadece oyuna etki eden, kural dışı durumlarda bayrak atılıyor ve karar çok çabuk veriliyor. Herhangi bir itiraza olanak tanınmıyor. Maçı o kadar hızlı oynattılar ki hakemler, toplamda 2,5 saat gibi bir sürede bitiş düdüğü çaldı. Ülkemizde 6,5 saat sahada kalmış bir oyuncu olarak ilk kez sahadaki hakem farkını yakından gördüm diyebilirim. En büyük dezanantajları ise yaşları. Gerek Sharks, gerek Cowboys son derece yaşlı oyunculardan kurulu, veteran takımlar. Tecrübeleri, fizik gelişimleri ve fiziksel kapasiteleri son derece büyük olmasına rağmen, 2. ve 4. çeyreklerde performanslarında gözle görülür bir düşüş yaşanıyor. Bunda fiziksel bir oyun sistemi ve ağırlıklı olarak koşu oyunu tercih etmelerinin de son derece önemli bir payı olduğu kanaatindeyim.
Bunun dışında her maça bilet satılıyor. Her maçta 100-200 civarı bir seyirci katılımı var. Her takımın cheerleader squad’ı ve cheerleader coach’u var. Flag football programı, B takım ve kalabalık bir altyapı mevcut. Maçlarda ses sistemleri ve sahadaki oyuna etki etmeden seyircilere oyunu aktaran sunucular ve yorumcular bulunuyor. Bizim maçımızda scoreboard vardı, ancak kullanılmadı. Budapest Cowboys’un son derece farklı bir skorla sıfıra karşı kazandığı Zagreb Raiders maçında ise scoreboard yoktu. Her iki maç da kireçle çizgileri çizilmiş sahalarda, soccer kalesine eklenmiş H şeklindeki goal post’larla ve el yapımı chain set’lerle oynandı. Hash mark’lar ve 5 yard çizgileri çizili değildi. Ancak her takımın Coaching Box’unda 5-6 kişilik Coaching Staff’ı, istatistikçileri, ball boy’ları, 12 fotoğrafçı ve en az 1 kameramanları bulunuyordu. Cheerleading squad’ı da hesaba kattığımız takdirde, saha içindeki oyunculardan daha kalabalık bir organizasyon kardosu mevcuttu diyebiliriz. Ticket desk’lerde sadece bilet değil, takımların eşyaları da satılıyordu. Ayrıca catering hizmeti veren insanların da kulüp yararına bu işi yaptıkları aşikardı. Dolayısıyla, tesis ve football kalitesi olarak bizden çok önde olmamakla birlikte, football mentalitesi ve yapılanması bakımından bizden oldukça ilerideler.
Geçen yılın EFAF Euro Bowl şampiyonu, sevgili Taylan Egeli’nin takımı Berlin Adler’in 7. sırada olduğu Euro Top 20 listesinde bir Macar takımı olan Györ Sharks’ın 19. sırada yer alıyor olması bir sürpriz olmamalı. Şahsen seyir zevki, oynaması, izlemesi son derece keyifli bir lige sahipler. Organizasyonları keyif veriyor. Umarım bu yapılanmaya biz de kısa sürede geçer ve Avrupa seviyesini bir an önce yakalarız. Kişisel kanaatim, bu yıl EFAF Challange Cup’a Türk takımlarının damgalarını vuracağı yönünde. Zira 3 güçlü rakip dışında, takımlarımızı zorlayacak bir takım olduğunu düşünmüyorum. Tüm takımlarımızın da rakiplerini yenebilecek kadar güçlü olduğuna da inancım tam. Biz şahsen alabileceğimiz bir maçı kaybettik. Tecrübe eksikliği, basit hatalar ve oyun akışına ve hızına adapte olmakta zorlandığımız için yaptığımız birkaç basit hatayı rakip ağır bir şekilde cezalandırdı. Ancak kesinlikle yenilmeyecek takımlar olduklarını da düşünmüyorum. TAFL’de yarı final oynayan takımlarımıza ve EFAF’ta mücadele eden takımlarımıza başarılar dilerim.