Merhaba NFLTR, takipçileri sizlerinde bildiği gibi geçen hafta bu sene ki Draft’da seçilen Running Back’leri sizlere tanıtmıştım. Bu hafta ise Football da topu ileri taşımanın diğer bir yolu olan pas oyunlarının kahramanlarından yani top tutuculardan Receiver’lardan bahsedeceğim.
Her sene NFL’e büyük umutlarla gelen çoğu zaman içlerinden sadece beş tanesi kaybolmadan NFL’de kalan WR’ler aslında tamamen doğru zamanda doğru yerde olmanın sonucu olarak bu lige tutunuyorlar diyebilirim. NFL’de geçen yoğun koç değişiklikleri özellikle onları çok tehlikeli bir silaha dönüştüren QB’lerin kalite farkları ve o QB’leri koruyan O-Line’ların kalitesinden koçların pas oyunlarını koşu oyunlarına tercih etmelerine kadar uzanan nedenlerden dolayı büyük umutlarla gelen WR bazen kaybolabiliyorlar. Bazen de son sıralardan seçilen WR’lar tam ters bir çıkışla ligin zirvesine oturuyor diyebiliriz.
İşte sizlerin WR’lari değerlendirirken yapması gereken en önemli şey hangi takımdan lige geldiği değil daha çok hangi takıma gittiğine bakmanız gerektiğidir. Amerika’da yetişen birçok insan bu topu çok rahatlıkla tutmakta ve atmakta, ülkemize gelen birçok yabancı oyuncuyla tanışma fırsatı bulduğum dönemlerde Linebacker veya Safety oynamış birçok oyuncuya top atma şansı buldum ve onların bizim ülkemizde oynayan çoğu WR’dan daha iyi top tuttuğunu söyleyebilirim.
Ee peki Amerika’da daha çok bakılan WR özellikleri ne derseniz benim görüşümce ilk olarak QB’sine verilen sürede koşusunu yani rotasını tam olarak doğru bir şekilde koşması ilk sırayı almakta. İkinci sıraya baktığımda NFL takımlarından çoğunun oyun sırasına baktığımızda ilk tercihin koşu olması iyi bir WR olmak için ligde kalabilmek için iyi birde blokçu olmayı gerektirmesi. Oyun kurucusu ile iyi bir diyalogda olması çok sık kullanılan Cover 2 gibi oyunlarda QB’sine boşa çıkacak şekilde rotasını kendine özgü hareketler katması WR’ler arasında fark yaratan özellikler diyebilirim.
Kısaca bu bilgileri verdikten sonra WR’lar arasında bu sene 2. sıradan lige giren Atlanta tarafından draft edilen Julio Jones ile başlamak istiyorum. NCAA kariyerini Alabama’da geçiren Jones iyi bir takımın parçası olup sistemli oyunda kendine çok iyi yer bulmuş ve bundan sonraki kariyeri için de benim düşünceme göre çok doğru bir takıma gelerek kendisine çok iyi bir gelecek hazırlamıştır.
NCAA kariyerine baktığımız zaman sadece üç yıl oynayıp lige girme kararı alan Jones ilk yılında yani freshman yılında 58 top tutup takımına 924 yardla beraber toplam 4 TD kazandırmış ve 2008 yılında All-Frehsman Team’e seçilerek kariyerine müthiş bir başlangıç yapmıştır. Sonraki yıl biraz düşüş yaşasa da NCAA’de oynadığı son yılında 78 top tutup 1133 yardla beraber takımına 7 TD kazandırmıştır. Bu yıl yani 2010 yılı hem ona hem de takımına BCS Natıonal Champıonship’i kazanarak bütün emeklerinin karşılama fırsatı da vermiştir. Son olarak da bu yıl ona başka bir özelliğini keşfetme şansı vermiş ve toplamda 8 denemede 135 yarda koşarak iki tane de koşu touchdown’ı yapmasını sağlamıştır.
Jones’un fiziki özelliklerine baktığımızda 191 cm 101 kg ağırlığındaki çok ender bulunan bir WR olduğunu söyleyebilirim. Ender bulunmasının nedeni bu kadar kalıplı bir oyuncu olmasına rağmen inanılmaz hızlı hızlanan ve çok süratli bir sporcu olmasıdır. Bu sene Combine’larda 40 yardı 4.39 koşarak bunu kanıtlayan Jones ayrıca 17 tane press yaparak ne kadarda güçlü olduğunu göstermiştir. Bunların üstüne birde inanılmaz dikey zıplama yeteneği olan Jones 98 cm zıplayabilmekte ki Kobe’nin en iyi yıllarında ölçülen değerinin 102 cm olduğunu düşünülürse ne kadar inanılmaz bir atlet olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Peki, Jones bu saydığım özellikleri oyun zekâsı ve bilgisiyle birleştirebiliyor mu? Evet, kesinlikle birleştirebiliyor eğer onu NCAA’de izleme şansı bulduysanız topu bir kere eline aldığı zaman neler yapabildiğini izlemişsinizdir. Her şeyi yapabilme özelliğine sahip olan Jones topla bir RB gibi rahat koşabilmekte ve topu tuttuğu andan itibaren o sahada olan herkesin nefesini kesmekte. Bir WR’da olması gereken en önemli özelliklerden biri olan topu tutmak kadar topu tuttuktan sonra takımına ekstra yard’lar kazandırmak onun diğer bir özelliği diyebilirim.
Sizlerinde bildiği gibi bütün WR’ların korkulu rüyası olan POST rotası Jones için çocuk oyuncağı olmakta, rotanın genel özelliği nedeniyle tam Safety’lerin kucağına atılan bir top olduğu için topu tutanın tam kör noktasına gelmekte ve bütün beyin sarsıntıları neredeyse bu rota da gerçekleşmektedir. Jones için sarsıntı pek sorun olmuyor çünkü genel de ona vuran o sarsıntıyı hissediyor. Benim görüşüme göre Atlanta inanılmaz doğru bir tercih yapıp kendine hazır bir NFL oyuncusu aldı. Atlanta yönetimi çok iyi bir tercih yaparak güçlü bir pas takımı oluşturmakta ve Matt Ryan için ellerinden geleni yapmaktalar. Bakalım Jones benim onun için kafamda yarattığım kariyere sahip olabilecek mi?
İkinci olarak bu sene WR’lar arasında bu seneki draft’ın 1.tur 4.sırasından lige giren yeni Bengals yıldızı A.J. Green‘i sizlere tanıtacağım. Green lige Georgia üniversitesinde üç yıl oynadıktan sonra son yılını oynamadan gelmiş ve oynadığı yıllarda NCAA’i domine ederek uzun yıllar boyunca zor görebileceğimiz bir yeteneği bize izleme şansı vermiştir. Green’in NCAA kariyerine baktığımızda ilk yılında ki yaptığı 56 top tutma 963 yard ve 8 TD ile All-Freshman first team’e girdiğini ve gelecekte nerelere gelebileceğini bütün koçlara gösterdiğini görüyoruz. Diğer kalan iki yılda da buna yakın istatistiklere sahip olan Green kariyerinde 166 top tutmuş 2619 yard ve toplamda 23 TD’la NCAA tarihine ismini yazdırdı.
193 cm boyunda ve 96 kg olan Green her ne kadar çok hızlı olmasa da uzun boyu, kolları ve zıplama yeteneği ile inanılmaz toplar tutarak oynadığı dönemdeki bütün D-Back’leri oyundan soğuttu diyebilirim. Boyuna göre baya zayıf görünen Green aldığı darbelerden yinede etkilenmiyor gibi gözüküyor, kariyerinde sadece birkaç ufak sakatlık geçiren Green eğer NFL’de oynamak istiyor ise biraz daha iyi bir vücuda sahip olmalı diye düşünüyorum. Benim düşünceme göre Green’in tek kötü özelliği de bu diyebilirim.
Oyun özelliklerine baktığımızda Green’in inanılmaz şekilde doğru rota koşması kimsenin cesaret edemeyeceği yerlere girerek çok önemli topları tutması ve uzun kollarını kullanarak RB’lerine koşu oyunlarında gayet yeterli bloklar yapması onun en iyi özellikleri olarak gözüme çarpıyor. Topu tuttuktan sonra takımına kazandırdığı yard’lara baktığımızda da pek fazla yön değiştirme yeteneği olmayan Green genelde birini geçmek istiyorsa sadece doğru yere basarak bunu yapabiliyor. Açıkçası onu bu kadar iyi anlatmış olsam da aklımda yinede şüpheler yok diyemeyeceğim umarım her zaman alıştığımız iki kişinin Cover’ladığı Chad Ochocinco’nun yerini Bengals’da doldurabilir.
Son olarak da hepinizin şuanda takip ettiği ve bildiği Patriots WR’ı Wes Welker’a çok ama çok benzettiğim draft’larda seçilemeyen ama draft sonrasında Bears ile anlaşan Dane Sanzenbacher‘i tanıtacağım. Neden Wes Welker’a benzettiğime gelince de iki oyuncuda lige undrafted olarak dâhil oldu ve iki oyuncunun da Combine değerleri birbirine çok yakın olmakla beraber, benzer fiziki yapı ve oyun stilleriyle oynamaları benim bu şekilde düşünmeme neden oldu diyebilirim.
Sanzenbacher’ın fiziki özelliklerini incelersek 180 cm ve 83 kg ağırlığındaki oyuncu çok seri bacaklara sahip olup bu bacaklarını yön değiştirmelerinin de inanılmaz kullanması onu özel bir beyaz oyuncu haline getirmekte. Sizlerinde bildiği NFL’in bu boy ve kiloda pek fazla beyaz WR bulundurmaması Sanzenbacker’ın da bu sene draft’da seçilememesine neden oldu diyebilirim.
NCAA kariyerinin dört yılını da Ohio State de geçiren oyuncu ilk yılında beklenen süreleri alamayıp sadece 12 top tutmuş ve 89 yard da 1 TD yapabilmişti. İkinci yılında 21 top tutma 272 yard 1 TD, üçüncü yılında 36 top tutma 570 yard 6 TD yapan Sanzerbacher son yılında hiç de hafife alınmayacak bir istatistik yaparak 55 top tutup 948 Yard ve 11 TD yaparak diğer anlattığım iki oyuncu kadar başarı elde etmişti. Tabi ki diğer anlattığım iki oyuncu Sanzerbacher’ın son yılında ulaştığı rakamlara her yıl ulaşarak farklarını belli etmişlerdi.
Sanzerbacher’ın oyun özelliklerine baktığımız zaman özellikle ülkemizde kullanılan sevilen WR özelliklerine sahip olması şuan da bu yazıda bulunma nedenlerinden de biri. Bu özelliklere gelince ilk önce topla çok iyi koşabilmesi yani bizim ülkemizin vazgeçilemeyen bir parçası olan Reverse oyunlarının gözdesi olması, bu spora başladığım yıllarda Boğaziçi’nin değerli eski WR’ı İlker ve genelde onun üzerinden dönen WR Screen ve WR Bubble oyunları, aynı şekilde son yıllarda koç Flowers’la beraber ülkemize gelen spread offence’in de parçası olan bu oyunlar (WR screen ve WR bubble) tam olarak da Sanzerbacher tarzı oyuncular için yaratılmış diyebilirim.
Son iki yılındaki neredeyse bütün maçlarını izlediğim Ohio’nun göz bebeği olan Sanzerbacher sadece bu tarz oyunlarda başaralı değil ayrıca çok fazla akrobatik tutuş kabiliyeti olan da bir oyuncu olduğu söylenebilir. Açıkçası bu sene Bears’da çok fazla süre alamasa da ilerleyen yıllarda aynı Wes Welker gibi değer kazanacak ve onu izlemek istediğim yerlerde kendine yer bulacaktır.
Gelecek hafta sizlere eski bir oyun kurucu olarak her zaman izlemekten heyecan duyduğum uçuk Safety’lerden lige geçen sene giren Taylor Mays ve D-Back’lerle ilgili yazımla geri döneceğim ama sizlerden isteğim Youtube’da ben onu anlatmadan “Taylor Mays lays the wood on Penn State Receiver” videosunu izlemenizdir. Bence bu adam sizin de artık her maça çıkmadan izleyeceğiniz kişi olacaktır.