Hadi Cowboys ve Giants arasında oynanan maçların yüksek gerilim altında oynandığını biliyoruz da daha maçın başındaki huddle’larda iki takımında sahanın ortasında birbirine girmek üzere olması pek alışık olduğumuz bir görüntü değildi. Maçın Cowboys’un düşüşte, Giants’ın da çıkışta olduğu bir zamana denk gelmesi ve Gaints’ın alacağı bir galibiyetle ezeli rakibi ile durumları eşitleyecek olmasının da bunda büyük etkisi vardı şüphesiz. New York Gaints, kendi evindeki bu karşılaşmaya sezona 0-6 başladıktan sonra üst üste dört maç kazanarak geldi ve momentumu arkasına alan ekip kesinlikle onlardı. Üstelik sezon başından beri running back problemleriyle uğraşan Coughlin ve ekibi Andre Brown’ın harika dönüşüyle elini daha da rahatlatmıştı. Ancak Giants’ın bu dört maçlık galibiyet süresinde kazandığı maçları yakından analiz edecek olursak, hatta küçücük bir dikkatli bakış atacak olursak düşmek üzere olan maskelerini görürüz.
Giants’ın söz konusu seride galip geldikleri takımlara bakalım; Minnesota Vikings, Philadelphia Eagles, Oakland Raiders ve Green Bay Packers. Şimdi de bu takımların o maçlardaki oyun kurucularına bakalım; Josh Freeman (Vikings ile ilk maçı, üstelik imzaladıktan bir hafta sonra), Matt Barkley (NFL kariyerindeki ilk starter çıktığı maç), Terrelle Pryor (Kariyerindeki dokuzuncu starter çıktığı maç), Scott Tolzien (Kariyerinin ilk starter maçı). Yani çok tecrübesiz oyun kurucular karşısında alınan galibiyetlerden bahsetmek mümkün. Bu sefer ise karşılarında buldukları isim ligin en çok kazanan ve en tecrübeli oyun kurucularından Tony Romo idi.
Yuklarıda bahsettiğim maskenin düşmesi kaçınılmazdı ancak bunun kolay olacağını kimse iddia edemezdi. Yakın geçmişe bir bakacak olursak iki takım arasında oynanan maların büyük bir bölümünün yedi veya daha az sayı ile sonuçlandığını görüyoruz ve bunların daha az bir bölümünün kazananı Dallas Cowboys’tu. Yeni stadı Cowboys Stadium’da ezeli rakibine karşı ilk defa bu sezon kazanmayı başaran bir takımdan bahsediyoruz. Ancak güzel haber şu ki Dallas, bu hegamonyayı tersine çevirmeye başladı. 2011’de iki maçı da kaybeden Kovboylar, 2012’de iki maçtan birini ve 2013’te bu karşılaşmayla beraber iki maçı da kazanmayı başardı.
Şimdi maça dönecek olursak başlarda sanki sezonun ilk maçındaki senaryoya benzer bir görünüm oluşacak gibiydi. Top kayıpları yine önemli bir faktör oldu. Top kaybı dediysek yanına Tony Romo’yu da yazmadan olmaz. Evet, ilk hatayı yapan Romo’ydu ancak ilk Giants maçındaki interception pası gibi bunu da Romo’ya yüklemek doğru olmaz. Reciever’ın elinden seken top Antrel Rolle’un kucağına gitti. Tabi Romo’yu burada tight covarege’a pas attığı için suçlayabiliriz ama bu Romo işte. Cover’ları okumaktansa aklına koyduğu hedefe topu gönderen bir oyun kurucu. Bu biraz da kendine güveninden kaynaklanıyor ama çoğu zaman bu güvenin ters teptiğini ve başına büyük işler açtığını biliyoruz. Neyse ki Giants bu top kaybından yararlanamadı ve Romo’nun top kaybı fazla göze batmadı.
Bu sezon Monte Kiffin yönetimindeki Cowboys defansının ilk hedefinin rakibi top kaybına zorlamak olduğundan önceki yazılarımda bahsetmiştim. Sezona da bu doğrultuda çok güzel bir başlangıç yapan Big D savunması haftaların ilerlemesiyle başta ben olmak üzere birçoğumuzu tatmin etmemeye başladı. Rob Ryan’ın rakibe yard vermeme odaklı savunması bir yerden sonra daha doğru bir savunmaymış gibi gelmeye başladı çünkü Tampa 2 savunması doğru bir şekilde işlemediği zamana gerçekten izleyene eziyet veriyor (bknz. Broncos ve Saints maçları). Dallas savunması sezonun en iyi savunmalarından birisi kesinlikle değil. Üst düzey oyun kuruculara karşı düştükleri durum ortada. Brees ve Peyton Manning durdurulamaz oynadılar, hatta bu gruba Lions maçı ve Matthew Stafford’ı da katabiliriz. Savunmada yaşanan sakatlıklar elbette çok etkiledi bu tabloyu.
Ware sakatlıktan daha yeni geliyor, Spencer tüm sezonu kaçıracak, takımda hala adam gibi bir safety yok ve Saints maçında da Sean Lee kaybedildi. Jay Ratliff’i saymıyorum bile. Eldeki malzemeden en iyi bu çıkıyor görüşüne de katılmıyorum çünkü geçen sezon Rob Ryan elinde sadece 5 starter defans oyuncusuyla daha başarılı savunmalar yaptırıyordu. Ancak yine de bu savunmanın ve özellikle de defans line koçu Rod Marinelli’nin hakkını yemeyelim. Sezon başından beri neredeyse isimsiz oyunculardan oluşan bir grupla harikalar yaratıyor. Jason Hatcher’dan bir Pro Bowler yarattı, Giants karşısında da iki sack ile en dikkat çeken isimlerdendi. Onun dışında Nick Hayden, George Selvie, Kyle Wilber, Drake Nevis neredeyse ilk defa duyduğumuz isimler ve Dallas sezonun büyük bölümünü bu oyuncularla oynadı.
Bu isimsiz kahramanlardan bir diğeri de CB Orlando Scandrick. Kariyer sezonunu oynayan Scandrick, yaptırdığı fumble ile fitili ateşleyen oyuncu oldu. Cowboys savunması bu kez Eli Manning’i top kaybına zorlayamasa da Cruz’un fumble’ı sonucu yine savunma kaynaklı skor üretmiş oldu. Super Bowl’un da oynanacağı Met Life Stadyumunda oynanan karşılaşmada soğuk hava ve rüzgârın bu mevsimde bile oyuncuları etkilediğini gördük. Super Bowl’da nasıl bir tablo oluşacağını kestiremiyorum açıkçası. Ancak bu tarz saha dışı etkenlerin olduğu maçlar mücadele açısından daha hoşuma gidiyor, onu da belirteyim. Olumsuz hava koşullarına rağmen hem Romo hem de Manning iyi iş çıkardılar. Romo’nun 250 yard pası iki TD ve bir INT’i normal standartlarında, o yüzden zor koşullardan etkilendiğini söyleyemeyiz. Romo’nun etkilenmediği diğer nokta ise maçın kırılma anıydı. Romo’nun bu anlarda işleri berbat etmeyi ne kadar sevdiğini hepimiz biliyoruz.
Giants geriden gelip bitime üç küsür dakika kala skoru eşitlediğinde bütün Cowboys taraftarları nefeslerini tuttu, çünkü Romo’nun zamanı gelmişti. Fakat beklenenin aksine Romo çok soğukkanlı bir şekilde her defasında en iyi reciever’ı Dez Bryant’ı bularak kendisinden beklenen liderliği gösterdi. Bu drive’da aslında Jason Garrett ve Bill Callahan de Romo’ya hata yaptırmak için ellerinden geleni yaptılar. Takım, Giants 30 yardının içindeyken bile pas oyunu seçimleri geldi, oysaki koşarak hem süre eritilir hem de iyi bir pozisyon alınabilirdi. Özellikle de Murray’nin iyi bir akşam geçirdiği düşünülürse. Hep dediğim gibi tekrar söylüyorum; DeMarco Murray, Cowboys hücumunun x elementi. Sağlıklı bir şekilde sahada olduğu zaman yarattığı etkiyi yadırgamak olanaksız. Ancak Murray sakatlıktan döndüğünden beri fazla kullanılmıyor. Bu maçta da sadece 14 kez top taşıdı ve 86 yard koştu. Koşu başına 6.1 yard çok güzel bir ortalama. İlerleyen maçlarda daha fazla kullanılması gerektiğini düşünüyorum.
Şu noktada Dallas Cowboys’un geleceğiyle ilgili sağlıklı bir yorum yapmak çok zor. Her ne kadar ligin en çok skor üreten beş takımından biri de olsalar, rakibi en çok top kaybına zorlayan takımların başında da gelseler her hafta farklı bir savunma ve hücum performansı izliyoruz. Bu gidişatın yakın zamanda değişeceğini de sanmıyorum. Ancak henüz division içinde yenilgisiz olan Cowboys’un kalan iki division maçları Eagles ve Redskins karşısında da kazanmaması için bir neden göremiyorum. Tüm olumsuzluklara rağmen kendi ayaklarına sıkmadıkları süre Dallas, hala bu grubun favorisi ve yüksek ihtimalle playoff yapacak takımı. Oradan sonrası oyunlarını ne kadar stabile edeceklerine bağlı. Beni okuduğunuz için teşekkür ediyorum ve hepinize güzel bir hafta diliyorum.
Ha son olarak, eğer sizde iyi bir NFL izleyicisi olursanız Dez Bryant’ı bir yerlerde kavga ederken görebilirsiniz…