12.Adamın başkentinden, bu yazıyı okuyan herkese merhaba. Bundan on yedi sene evvel Super Bowl’un galibi ve mağlubu sonraki sezonda birbirleriyle oynama şerefine erişmişler. Tarih bir iki sene sonra değil tam on yedi sonra tekerrür etti ve 2014 Şubat’ında New York MetLife Stadyumu’nda karşılaşıp dağıttığımız Denver Broncos ile sezon içinde yeniden oynayacaktık. Medyada re-Super Bowl, The Rematch gibi adlandırmalar dönüp dursa da maç tam anlamıyla Premature Bowl’du. Hayatının en ağır yenilgilerinden sonra rövanş maçlarında intikamını almayı bilen Payton Manning bu sefer sahadan yine üzgün ayrılacaktı. Bundan önceki beş şampiyon ve kaybeden eşleşmesinde üç kez şampiyonlar kazanmıştı, son durum 4-2. İki takımı Şubat 2015’te sahada görmek çok kolay değil ama olursa da şaşılacak şey değil.

Seattle D’si Payton Manning’e Karşı

Denver Broncos, Super Bowl kadrosundan on farklı isimle şampiyonluk hayallerine yelken açarken bizim ilk on birimizde şampiyonluk yüzüğü takmayan tek oyuncu çaylak Justin Britt’ti. Biraz yaşlanan ama güçlenen Denver Broncos’a karşı coşkulu seyircimizin desteğiyle maça hızlı başlamak gayesindeydik. Hücum beklesin, bizim için birinci mevzu: savunmamız. Super Bowl’daki gibi top kaybıyla başlattığımız Denver hücumuna üç çeyrek boyunca kolay nefes aldırmadık. Maçın genelinde Earl Thomas en iyi savunmacımızdı. İç tackle ve back tackle’da birçok pozisyona baktığımız zaman kadranın odak noktasında o vardı. Richard Sherman maç genelinde başarılıydı, fakat maçın uzatmaya gitmesine neden olan 2 sayılık ekstra oyunda Demaryius Thomas’un topu yakalamasına engel olamadı. Kariyerinde iki sayılık ekstra oyun denemesini dokuz kere denemiş sadece üç başarıya ulaşmıştı efsane QB. Manning’in istatistiği 4/10’a döndü.

Koşu hücumlarında duvara toslayan rakibimiz son çeyrekte varını yoğu pas oyunlarıydı. Maç genelinde koşu oyunları negatif yard olarak onlara savunmamızın hediyesi oldu sadece ve sadece bir kez koşu oyunuyla first down yapmalarına müsaade ettik. İlk iki maçın birinci yarılarında kırk beş sayı üreten Denver’ı ilk yarım saatlik dilimde üç sayıda tutan savunmamız, hücumda top kayıpları olmasaydı Payton Manning’in art arda TD pası atma serisini tarihin derinliklerine gömebilirdi. Peyton Manning’in gümbür gümbür Denver kariyerinde ilk yarıda TD pası atamadığı ve/veya Denver’ın yedi sayılık oyun yapamadığı iki maç var: Biri bu Pazar oynandı, biri şubatta New York’ta yine bize karşı… Elinde sazıyla Payton Manning’in yönettiği Denver hücumunu ikinci ve üçüncü çeyrekte toplam 84 yardda tuttuk. Denver’ı oyun anlamında üç çeyrek -sayıların diliyle de iki çeyrek- sahadan silmek kolay iş değil. Üst üste beş kez punt yapmak zorundaydılar.

Savunmamızı övsem de yine aynı savunmamızın üstünü uçan mürekkepli kalemle hafiften çizmemiz gerekecek. Sekiz sayılık oyunu ihtiva eden TD ve ekstra oyuna izin vermemesi gereken A+++ enerji seviyesindeki savunmamız, o anlarda oyun kimliğinden büyük esler verdi. Özellikle touchdown’ın gelişiminde Peyton Manning neredeyse hiç sağ kanada bakmadı. Evet, top atmadı demiyorum; bakmadı bile. Seaatle köşe/kanat savunmasının algısal etkisini somutlaştırma adına şu sayılardan bahsetmek istiyorum. Manning’in kanatlara yüzdesel olarak en az top attığı ikinci maç %31.4 ile 2012 Cincinnati Bengals deplasmanı. Kırk dokuz pas denemesinin sadece dokuzunda kanatlara top atan 18 numara; numarası gibi %18.4 ile Super Bowl maçında kariyerinin oransal olarak en kötü kanata pas atma performansını sergiledi. Son on deplasmanda 25+ sayı bulan rakibimize basit hatalarımız olmasaydı 20 sayı bile göstermezdik. Cornerback anlamında, elit quaterback’lere, üst düzey takımlara neler yaptığımızı ortaya koymak hususunda bilgilendirici sayılar. Bu dediklerim, winning game drive’da unutulmuş olacak ki Denver quaterback’i maden bulmuşçasına sol kanattan işledi oyununu. Savunmamızın canını en çok yakan isim Emmanuel Sanders oldu, 149 yard. Yeni takımına üç haftadır fırtına oyunlarıyla merhaba diyen wide receiver’ı durdurmakta çok zorlandık. Seattle Seahawks formasına karşı on dört maç sonra ilk kez bir hücumcu 100 ve üzeri yarda ulaştı.

Efsanelere Karşı Efsaneleşen Russell Wilson

Saygıdan ve efendilikten ötürü önceliği savunmamıza verdim yazımda. Sıra hücumumuzda… Hazırlık maçlarında opening drive’larımız sayı olarak skor tabelasına yansıyordu. İlk üç haftada ise first down almaktan uzağız açılış hücumlarımızda. Savunma katkısıyla kazanılan toplarla ilk sayılarımızı bulduk. Russell Wilson oyununa her maç bir şeyler katmaya devam ediyor. En önemlisi Aaron Rodgers, Peyton Manning, Tom Brady gibi efsane oyun kurucular ve onların takımlarına karşı hiçbir zaman silik bir oyun izletmedi bize. İki TD pası da kaliteli paslardı. Adam sadece iki TD pası atmakla kalmadı. Maç uzatmaya gittiğinde ve hücumda pas kanalları Denver savunması tarafından kapatıldığında play-option koşularıyla first down’lar kazandıra kazandıra endzone kadar takımı taşıdı. Özellikle maçın sonunda kendi pocket’ına hakim bir quaterback şovu izletti. Redzone seferlerimiz sekiz ve üzeri dakikalara ulaşmıyor genelde. Hücum kimliğimizde bu yok! Russell Wilson sahanın ortasından redzone veya endzone’a uzun paslar atmayı seviyor ve bu uğurda denemeler yapmaktan çekinmeyen biri. Maç kazandıran dört koşusunda 21 yard’ı iki first down ile süsledi; ek olarak altıda bei pas isabetiyle de üç first down’ı da endzone yolunda, maç kazanma yolunda takımımıza kazandırdığını söylemeliyim. Uzun lafın uzun olmayanı: Russell Wilson uzatmada konuşulacak tek oyuncuydu.

Çizgisellikte zikzaklar çizerek maç hikayesinde tekrardan oyunun başına dönüyoruz. Koşu oyunlarıyla sürekli koşturduğumuz Beast Mode ilk yarının Russell Wilson ile birlikte en iyi hücumcusuydu Şahinler adına. Montee Ball, Ronnie Hillman ve C.J. Anderson’un –haliyle tüm Denver Broncos hücumunun– toplam koşu mesafesi 37 yard. Marshawn Lynch ise tek başına 88 yard. Marshawn Lynch koşu mesafesi olarak 100 yarda ulaşamadı ve 3.8 yardlık ortalama ile düşük seyirli bir hücum izletti desem de maç kazandıran touchdown’a imza atıp bu maçı da boş geçmedi. Marshawn Lynch çok boyutlu bir silah olmakla birlikte yedeği Turbin pek güvenebileceğimiz bir isim değil. San Diego maçında kariyerinde ilk kez endzone’a topla birlikte girebildi. Takımımızın zayıf karnı denebilecek noktalarından biri de yedek RB pozisyonu… Maçın son hücumunda gard J.R. Sweezy endzone koşusunda güzel bir arazi sundu Marshawn Lynch’e. Sweezy demişken O-Line’ımıza da bir iki cümle yazayım. Bu maç daha sağlam durdular. Geçen haftaya göre daha kötü olmaları imkânsızdı orası da ayrı bir mevzu. Miami Dolphins O-Line’ı gibi de olmasın hepten kardeşim. Denver’ın O-Line’ı ise PEyton Manning’in hak ettiği, başka deyişle onun hak eden bir O-Line. Sack’a izin vermeyip adamın önünde ağır abiler gibi sağlam durdular. Rakibimiz koşu savunmasında iyiydi diyelim gönülleri hoş olsun fakat kendi sol kanatlarındaki hava trafiğine engel olamadılar. İki pas TD’ımız da o kanattan geldi. Üç numaramız ortadan ziyade kanatlara top atmayı tercih ederken Denver backline’ı çapraz koşularla kanatlara pas almaya gelen Şahinlere engel olma hususunda sınıfta kaldı.

Paniğe Gerek Yok, Her Şey Kontrol Altında

Geçen hafta topla oynama süremize bu hafta üçüncü çeyrekte ulaştık ve topu daha çok kontrol edip oyuna yön verdik. İlk yarıyı 17-3 önde kapayıp üçüncü çeyrek savunmada vidaları daha sıkıp Denver’ı kitlemiştik. Üçüncü çeyrek punt çeyreği olarak geçti. Steven Hauscka ile kaçırılan saha içi sayı denemesi sonrası momentum rakipte. Hücumda ikramlarımız bununla kalmayıp safety ve sonraki hücumda interception ile devam etti. Maç uzatmaya gitti ama rakibin hücum hattının kaskını giymesine, sahaya girmesine müsaade etmedik. Saha içi sayısının heba olmasıyla birlikte momentumu yanına almasına aldı Denver, lakin seyircimiz o anlarda ve uzatmadaki afili dakikalarda heyecanından, desteğinden taviz vermedi.

Percy Harvin geçen haftaya göre biraz açılmış gibiydi ama bir iki CatchanRun yeteneğinden fazlasını vermedi. On bir kez topla buluşturulan Percy Harvin sezonda 100 catch’e ulaşabilecek mi, bu da benim kendi çapımdaki fantasy game’im. Harvin 11 top tutuşta sadece 42 yard ilerleyebildi. Genç Bryan Walters punt dönüşlerinde orta şekerli mesafeler kat etti. Nefes almakta zorlandığımız dördüncü çeyrekte art arda yakaladığı paslarla azıcık soluklandırdı hücumumuzu.

Eşsüremsel Vedalar

2014 yılının akılda kalıcı maçlarından biri daha geride kaldı. Benim yorumum ‘Premature Bowl’ olsa da ligin akışına göre ad değişikliği yapılıp ‘Prep Bowl’ unvanını da üstlenebilecek bir maçtı. 2012’nin beşinci haftasında New England Patriots’a karşı en son underdog olduğundan beri 31 maç oynamış Denver Broncos ve bizim maça kadar bir kez bile underdog sıfatına layık görülmemiş. En uzun aktif seriyi de böylece bitirmiş olduk. Sıra yine 2012 senesinin dördüncü haftasından beri tam 30 maçtır underdog olmaktan kurtulup da bir kerecik favori takım olarak sahaya çıkamayan Jacksonville Jaguars’ta…

NFLTR.com okuyucuları, bilhassa Seattle’severler ve Seahawks’severler yazım sizlerle geç buluştu: İnanın buzdolabı, koli taşırken ve yeni taşınılan evde eşya yerleştirirken insanın yazı yazmaya fırsatı olmuyor. Hafta sonu Kuzey Pasifik’te dinlenip beşinci haftanın Monday Night Football’u için Washington’da Redskins ile oynamayı bekleyeceğiz. Washington maçına gidecek taraftarlarımız için ‘Atlantik’in memur şehrinde ne yemeden, ne almadan dönme’ tarzındaki şehir rehberine değineceğim. Sadece midemizi düşünmeyeceğiz elbette. Bununla yetinmeyip maç öncesi iki takımın son haberlerini, NFC West’in dördüncü hafta sonu fotoğrafını ‘Seattle odaklı olarak’ size sunmaya çalışacağım yazımda, görüşmek üzere sağlıcakla kalın ve asansörlerde NFL running back’lerinin indiğini görmeden asansör kabinlerine binmeyin lütfen.