Hani bir söz vardır “Eylül’ün günahı olmaz” diye ne oldu o söze? Evet, ligde ikinci hafta geride kalırken iyiyi, kötüyü, güzeli ve çirkini hızlı bir şekilde öğrenmiş olduk. Galibiyet alamayan takımlardan özellikle Cincinnati Bengals ve Baltimore Ravens gibi takımlar çok şaşırtırken namağlup giden Los Angeles Chargers da aynı derecede şaşırttı. Tabii lig dinamikleri değişecek ve bu tablo belki Kasım ayının başında çok farklı bir hal alacak lakin “Nasıl başlarsan öyle gider” sözü de yine burada söylenmesi gereken özlü sözlerden biri.
Öte yandan hafta özellikle saha içi olaylarla dolu dolu geçti. Kimi maçlar satranç gibi taktik savaşı olarak geçerken kimi maçlar da “halı saha” maçı gibiydi. Fakat hakem hatalarının konuşulduğu, Kirk Cousins’in primetime’da geri dönüş yaparak maç kazandığı ve Taylor Swift’in Travis Kelce’den daha çok ekrana geldiği ikinci hafta da çabucak bitti. Bu haftanın not defterinde de aslında belki çok konumuz yok ancak en belirgin olanlara değinmiş olalım.
Artık nerede ve nasıl durman gerektiğini öğren Tua!
Henüz iki sezon önce geçirdiği ağır beyin sarsıntısı nedeniyle emekli olma durumu konuşulan Tua Tagovailoa, geçen seneyi temiz geçirerek herhangi bir vukuata karışmamıştı. Ancak bu sezon daha ikinci maçtan yine kafasına aldığı temastan dolayı ağır bir beyin sarsıntısı geçirdi ve maça devam edemedi. Gelen bilgilere göre Tua’nın emekli olmaya niyeti yok; bu yazıyı okuduğunuz hafta içerisinde nörolojistlerle görüşme planlayan 27 yaşındaki oyun kurucu, bay haftasından sonra sahaya dönmesi en olur takvim olarak gözüküyor.
Tua’nın emekli olup olmaması tamamen kendisinin kararıdır. McDaniel da maç bitimindeki ve sonrasındaki basın toplantısında bunun vurgusunu yaptı. Lakin Tua, mesajım sana: Böyle bir şekilde rakip savunmacının üstüne koşmak olamaz. Ligde bu kadar süredir olan, maç sayısı belli bir rakama ulaşmış bir oyun kurucu, nerede ne zaman ne yapacağının farkına varması gerekiyor. Mevzubahis pozisyonda dördüncü hak olmasına karşın skor zaten almış başını gitmiş. Koşarak ilerlemeye çalıştın, baktın oyuncu var. Hemen koru kendini, almayı ver o ilk hakkı. Belki bir maç kaybedilir ancak diğer maçlarda sağlıklı kalıp hatalarını telafi edersin. Bak ne oldu şimdi? Hem sağlığın sorun hem de takımını yalnız bıraktın… ” mesajım bitmiştir. Umarım bendeniz de anlaşılabilmişimdir
Sihirbaz mısın be adam! (New Orleans Saints hücum koordinatörü Klint Kubiak’a ithafen)
New Orleans Saints, geçen sezon Derek Carr’ı yüklü kontratla takıma katmış ancak vasatı aşamamıştı. Hem Carr müşkül altında kalmış hem de Saints adına ne kadar yanlış bir karar verdiği konusunda hemen hemen fikir birliğine varılmıştı. Lakin Gary Kubiak’ın oğlu Klint Kubiak’ı takıma katan Lousiana ekibi, adeta küllerinden yeniden doğdu.
Öncelikle Kubiak’ın son derece yenilikçi hücumu olduğunu söyleyelim. En başta personel seçimleriyle ve sahadaki oyuncu grubunu doğru kullanımla iki maçtır hem koşuda hem de pas oyunlarında ciddi fark yaratıyor. İş koşuya düştüğü zaman Taysom Hill ve fullbackli bir dizilim yapabilirken yeri geldiğinde doğrudan Taysom Hill’i koşucu yapıp bir başka koşucu ve iki tight end ile savunmanın “Yav bunlarla nasıl eşleşeceğiz biz şimdi. Sahada iki RB, iki TE var. Taysom geçen snapte TE oynamıştı şimdi back oynadı. Bir dakika ya” dedirtmesi zaten kilit nokta. Carr’ın da bu sistemde rahatlaması, eski gunslinger günlerine dönüp ikili coverage’a 60 yardlık pas atması ve yine kısa yardlarda uzun opsiyonu değerlendirmesiyle tecrübeli oyun kurucu “Biz bu aleme yeni gelmedik, geri geldik” mesajını da verdi. Şu an için işleyen sistem Saints’in fark yaratmasına sebep olurken bu patlayıcılığı ne kadar daha göreceğiz.
Bu takımın üzerinde göz var: San Francisco 49ers üzerindeki sakatlık kâbusu
Önce antrenman kampları sırasında gelen bir haber… “Christian McCaffrey (Bundan sonra CMC olarak anılacaktır) bugünkü antrenmanlarda yer almadı.” Sonra bir haber daha “CMC sezon başını kaçırabilir”. Yetmedi “CMC ilk maç oynamayacak” dendi. Ve en sonunda CMC sakat listesine gönderilmek zorunda kaldı haberi… Kısa ama öz olduğunu düşündüğüm kısımda ligin yıldız koşucusu CMC’nin, taa yaz döneminden başlayan sakatlığı ligin başlangıcına tesir ederken hem sezon başını kaçırdı hem de en az altı hafta oynamaması bekleniyor. Şüphesiz ki Kaliforniya ekibi için asıl husus bu sezon artık Super Bowl’a misafir olarak gitmek değil, kazanan taraf olarak dönmekti. Ancak CMC’in yokluğunda hücumun tutukluğu ve akıcılığından yoksun olması da net bir şekilde gözüktü.
Tabii bununla kaldı mı hayır. Takımın diğer yıldızı Deebo da sakatlık kurbanı olarak maç kaçıracağı açıklandı. Deebo, CMC’in koşu eksikliğini de doldurabilecek isimdi ancak o konuda yük Jordan Mason’a yüzde yüz olarak bindi. Nitekim genel tabloya bakıldığında önemli sakatlıklar arasına çaylak Rick Pearsall, Dre Greenlaw, Ambry Thomas, Jon Feliciano ve Talanoa Hufanga da dahil edilirse durumun ehemmiyeti belki anlaşılabilir. Bu kadar kilit ve yan parça ismin takımdan yoksun olmasıyla Kyle Shanahan ve koç ekibinin neler yapacağı da bu seneki aşması gereken bir başka dağ olarak öne çıkıyor.
Takım yapılanmasında savunma koordinatörlerinin yeri
Geride bıraktığımız iki haftada sıklıkla gördüğüm istatistikler toplam pas TD’ler sayısı. Şüphesiz oyun kuruculara ve receiverlara bu kadar rekor kontratlar havada uçuşurken herkesin de beklentisi maç başı en az 5 TD görmek olması ziyadesiyle haklı bir istek. Şayet olayın bir de arka planı da var ki bu pas TD’si olayın belki de temel direği: Savunma koordinatörleri.
Oyunun bu kadar pasa evrildiği yerde yenilikçi hücum koçlarının yanında savunma tarafı da hiç boş durur mu? Durmaz tabii. En bariz örneklerinden vermek gerekirse son şampiyon Chiefs’ın savunma koçu Steve Spagnaoulo, iki senedir savunmanın her üç kademesinde de değişimler, personel seçimleri, oyuncu görevleri olmak üzere inanılmaz şekilde detaylara hâkim bir şekilde rakipleri durdurmayı başaran savunmayı kurdu. En basiti, en derinde bekleyen safety’i okuyan oyun kurucu, snap sonrası bir bakmış ki karşısında bambaşka bir coverage var. Snap öncesi okuduğu safety ise orta alanda ya da kenarda pas atacağı ismin coverage’ına inmiş. Bu değişimlere adaptasyonun şipşak olması hem hücum koçları hem de oyun kurucular tarafından kolay değil. Ha bir de bu kontratlardan dolayı antrenmana çıkmama, daha fazla maç oynatalım diye kampların sayısını azaltma gibi durumlardan dolayı “yemeği pişirme süresi” ile ilgili düzenlemelerin de oyunu kötü etkilediği kısmı da var ki o başka bir konu.
Bryce Young’un yedeğe çekilmesi
Bu kısma değinirken iğneleyici, komik ve güldürürken düşündüren bir başlık düşünmüştüm ancak nedeni bilinmez bir şekilde bulamadım. O yüzden sade ve net bir şekilde ilerlemek istedim.
Durum nedir? Durum şudur Panthers birden fazla birinci tur hakkı, yine birden fazla alt tur seçimleri ve DJ Moore karşılığında birinci sıraya çıkıp geçen seneki draftan Bryce Young’u seçti. Beklentiler Panthers’ın franchise QB’yi bulduğuydu ancak takım yapılanmasındaki bariz eksiklerden dolayı Young’un bir bilemediniz iki seneye ihtiyacı olduğuydu. Bu süreç içerisinde de süre alarak oyununu geliştirmesi ve bir iki “ohohohoh” dedirtecek hareketler yapmasıydı. Peki biz ne elde ettik? Bryce Young’un gözyaşları. Bu süreçte Panthers’ın girdiği dönüşüme girmeye gerek yok; koç değişiklikleri cart curt… Ancak Young’un gelişim göstermeyip daha da geriye gitmesi işleri çıkmaza sürüklerken Panthers yönetimi de kenara çekip veteran Andy Dalton’u sahaya sürme kararı verdi.
Karar Dave Canales’ten çıkmış gibi gözükse de perde arkasında takım sahibi David Tepper’ın olduğu bilinen bir gerçek. 2018’de takımı satın almasından bu yana düşüşte olan Tepper, her ne kadar döneminde Marty Hurney, Scott Fitterer ve şu anki Dan Morgan genel menajerlik yapmış olsa da takım üzerindeki etkisi ve kararlara doğrudan karışıyor olması bilinen bir etken. Matt Rhule’un gelişi, Frank Reich’in gönderişi… az biraz mazide yapılacak bir haber turu işin boyutunu ortaya çıkaracaktır. Bir örneği buraya bırakayım. Matt Rhule’un gönderildiğini açıkladığı toplantıda Şüphesiz uzun yıllardır bu takım karışmalarının Panthers’ta “toksik” bir ortam oluşturduğu da bilinen yahut konuşulan bir gerçek. Nitekim bu noktadaki beklentilerden de anlaşılacağı gibi Young’un kenara çekilişinde Tepper’ın de parmağı yok değil. Ama tabi tüm hata Young’un mu? Kötü oyunu sadece temel mekaniklerle ilgili mi yoksa bu moral bozucu ortamın psikolojik olarak dışa vurumu mu? Yakında çıkar kokusu…