Bir sanat eserini güzel yapan şey nedir? Güzellik algısı dediğimiz şey bazen bizlerin de aklının hayal edemeyeceği birçok parametreye bağlı. Örnek olarak bir ressamı ele aldığımızda kullandığı boya malzemeleri mi onun ortaya koyduğu ürünü güzel yapar yoksa o ressamın aklındakini tuvale yansıtarak başka insanların duygularına dokunması mı? Eserini tek renkten oluştursa yine aynı şekilde beğenilir mi? Yahut radyoda çalan ilk defa duyduğumuz bir müziğin hoşumuza gitmesi sesin geldiği hoparlörden midir yoksa bestecisinin dokunuşlarından mı? Asıl soru bunlar da değil aslında: Peki tüm bu eserler “mükemmel” midir?
Peki, ben bir Amerikan Futbolu yazısında neden bunlardan bahsediyorum?
Bu düşüncüler aklıma sabaha kadar ayakta kaldığım ve büyük bir heyecanla takip ettiğim Super Bowl maçından sonra geldi. Uykusuzluk mu dersiniz yoksa yorgunluk mu dersiniz orası sizlere kalmış ama bunların aklımdan geçmesi de bence bir tesadüf değildi. Yarım asır sonra amacına ulaşan Kansas City Chiefs, tarihindeki ikinci Super Bowl zaferini elde ederken gerçekten de “mükemmel” bir sezon mu geçirmişti veya sezonun en iyisi miydi? Geçen yıl “mükemmel” işlere imza atan istatistik kâğıtlarını bol bol dolduran bu takım finalin kapısından dönmüştü. Belki de bu sezon mükemmeliyetçilik onlar için ne bir amaç ne bir araçtı. Sadece hedefe giden yolda doğruları yapmak onların sanatını icra etmesini için yeterli olacaktı ki bunu da layıkıyla başardılar. Boşuna dememiş Savaş Sanatı kitabında Sun Tzu, “Mükemmellik her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.” Çok iyi değildi Chiefs ama kazanmayı bildi.
Tüm bir yıl Missouri eyaletinin takımını izlerken herkesin aklının bir köşesinde mutlaka bu takımın kazanabileceği ihtimali vardı fakat bu sezon NFL’de o kadar çok hikâye yazılıp çizildi ki belki de Chiefs, bu hikâyelerin içinde küçük kısa anekdotlar olarak kaldı. Bir tarafta NFL’in adeta açığını bulan ve yüzükleri toplayan Tom Brady ve Bill Belichick; diğer yanda formasını asmaya yaklaştığı düşünülen ve “One Last Dance” misali ‘O kadar rekor kırdık emekli olmadan bir tane daha yüzük alsak fena olmaz’ diyen Drew Brees sezon başında adı sıklıkla anılan isimlerdi. Aynı şekilde NFL’in en yetenekli oyun kurucuları arasında gösterilen Aaron Rodgers’ta 36 yaşına gelmiş ve ‘Hadi bir şey yap artık, yetenek karın doyurmuyor’ baskısı başının etini kemirmeye başlamıştı. Amerika’nın takımı olan Dallas Cowboys’ta ise her sezon olduğu gibi tek hedefi Lombardi Kupası’ydı ve hedeflerine öyle körü körüne odaklanmışlardı ki kendi eksiklerini görmek akıllarına bile gelmemişti.
Nitekim sonuç en azından bu sene için beklenildiği gibi olmadı. Finalde ne Tom Brady’i ne Drew Brees’i ne de Aaron Rodgers’ı görebildik. Tamam, itiraf ediyorum benim gönlümde de bu üç isimden en az birini görmek vardı. Mesela Tom Brady – Drew Brees finali… Brees ilk Super Bowl’unu kazandığı Miami’de bu sefer Tom Brady’i yeniyor ve yüzük sayısını ikiye çıkarıp emekli oluyor. Tom Brady ise bu yenilgiyi hazmedemeyip football’u bırakmıyor, gelecek senenin hazırlıklarına hemen başlıyor. Güzel bir senaryo oldu cidden. Peki ya Aaron Rodgers – Tom Brady finali? Onun içinde artık senaryoyu başka zaman yazarız. Şu an Kansas City Chiefs’in sahnesinden daha fazla çalmayalım.
Ne diyorduk? Evet, Kansas City Chiefs bu sene biraz önce saydığımız isimlerin gerisinde kaldı ki belki bunun nedeni normal sezondaki inişleri çıkışları ya da Patrick Mahomes’un sakatlığıydu. Lakin Andy Reid gibi bu ligin en kaliteli head koçlarından biriyle ligin son düzlüğünde toparlanıp playoff’larda baskın kimliklerini ortaya koydular. 24-0’dan geri geldikleri Houston Texans maçı, konferans finalinde karşılaştıkları freni patlamış kamyon gibi önüne geçeni ezen Tennessee Titans’ın koşucusu Derrick Henry’i durdurmaları, buna rağmen yine geriye düşüp, doğru bir şekilde kazanmaları belki de göz ardı edilmelerinin bir cezasıydı. Her iki takımd a Chiefs’i zafer yolundan edebilecek çok ciddi fırsatlar ellerine geçirmişti ama bir gerçek vardı ki o da Patrick Mahomes’tu. Formayı kaptığı ilk günden beri savaşçı kimliğini hiç elden bırakmayan, sakat olmasına rağmen takımının yanında olmak isteyip erkenden sahalara dönen ve her zaman kazanmayı arzulayan Patrick Mahomes az önce bahsettiğimiz Tennessee Titans karşısında şu cümlelerle karşımıza çıkıyordu:,“Let’s do something special” yani “Özel bir şeyler yapalım.” Tam da liderden söylenebilecek bir sözdü bu yanında savaşan arkadaşlarına Chiefs’in bu zaferini özel kılan yanı ise bence Patrick Mahomes’tu ve bu çocuk adını biraz önce saydığımız isimlerin arasında telaffuz ettirmeyi başardı.
Girişimin biraz uzun olduğunun farkındayım ama 50 yıl sonra gelen bu başarı öyküsünü kelimelere sığdırmak konusunda biraz cesur davranmam gerekiyor. Şimdi biraz daha derinlere inerek bir sezon incelemesi yapalım ki neler yaşandığını hatırlayalım.
Kansas City Chiefs’in Yolu
Bu kıymetli zaferin özetini geçmeden önce aslında yapmamız gereken şey filmi başa sarmak. Bu başa sarma işini de aslında bu sezonu kapsayacak şekilde değil de yaklaşık iki buçuk yıl önceye yani 27 Nisan 2017’e yaparsak daha doğru olur. Bu dönemde, Kansas City Chiefs yönetimi aldığı kararla, Buffalo Bills’te bulunan 10. sıra draft hakkını 2017 birinci ve üçüncü tur ile 2018 birinci tur seçim hakkını da vererek aldı. Chiefs yönetimi burada doğru bir kararla Texas Tech oyun kurucusu Patrick Mahomes’u seçerek adeta kendi kaderini belirledi ki takımın Mahomes ilgisi draft gününden önce de yazılıp çiziliyordu. Hazırlık kamplarında koçlar tarafından beğenileri toplayan Mahomes’un ne tesadüftür ki Chiefs forması altında ilk maçı bir sezon öncesi hazırlık karşılaşmasında bu sezon Super Bowl’da mağlup ettiği San Francisco 49ers’a karşı oldu. İlk senesinde ise Alex Smith’in arkasında oturan Patrick Mahomes, sadece bir maç oynayarak sezonu tamamlaması her çaylak oyun kurucu için muhtemel ve gerçekçi bir senaryo idi. Kansas City Chiefs o sezonu Alex Smith ile bitirdi ve 10-6 derece ile wild card oynamaya hak kazandı. Ancak Marcus Mariota’lı Tennessee Titans’a elenerek sezonu kapattı. Yine hayal kırıklığı, yine bir hüsrandı Chiefs taraftarları için. Lakin bu mağlubiyet olması gereken değişimin de bir habercisiydi.
Takvimimizi biraz ileri sarıp 9 Eylül 2018’e geldiğimizde ise belki de bir devrin başladığına sessizce tanıklık ettiği bir maçla yeni sezonu karşılaşmıştı Chiefs’e gönül verenler. Kansas City Chiefs, kendi evinde Los Angeles Chargers’ı ağırlıyordu ve geçen yıl sadece sezonun son maçında oynayan Patrick Mahomes artık direksiyonu eline almıştı. Beklentiler büyüktü, hasret 49 yıla çıkmıştı fakat kimse Mahomes’un bırakın tarih yazacağını bu kadar büyük oynayacağını bile düşünmüyordu. İlk maçında 15-27 pas isabeti ve dört TD pası ile takımına galibiyeti getiren genç oyun kurucu, kimseden habersiz bir devrin başlangıcı olmayı başarmıştı. Bu noktadan sonraki hikâyeyi hepimiz biliyoruz. 50 TD pası, New England Patriots’a kaybedilen AFC Finali derken hemen ardından kazanılan MVP ödülü…
Patrick Mahomes, MVP ödülünü aldığı konuşmada takımını destekleyenlere şu açıklamaları yapıyordu: “Bu sadece bir başlangıç. Daha gidecek çok yolumuz var.” Gerçekten de gidecek daha çok yolu vardı Chiefs ve Mahomes’un ve bu yolun hazırlıkları 2018 sezonunun tamamlanmasıyla birlikte hemen başlamıştı.
İlk olarak geçen sezon savunmada gösterdiği kötü performansın bir benzerini yaşamak istemeyen Chiefs yönetimi 2013 yılından beri savunma koordinatörlüğü görevini üstlenen emektar Bob Sutton ile yollarını ayırdı. Bob Sutton gibi tecrübeli ismin ardına ise 2007-2008 ve 2015-2017 yılları arasında New York Giants’ta savunma koordinatörlüğü yapmış Steve Spagnuolo’yu getirdi. Takıma gelişi ile birlikte olumlu hava estirmeyi başaran 60 yaşındaki çalıştırıcı için en önemli nokta savunmaya yapılacak hamlelerdi.
Bu hamlelerin en dikkat çekeni ise safety Tyrann Mathieu oldu. Eric Berry’nin sakatlığından dolayı o bölgede ciddi eksikleri olan Chiefs, Houston Texans ile yoluna devam etmeme kararı alan 27 yaşındaki oyuncuyla üç yıllık 42 milyon dolarlık sözleşme imzalayarak takıma kattı. Sosyal medyayı en sık kullanan oyuncular arasında yer alan nam-ı değer Honey Badger, Chiefs ile anlaşmadan yaklaşık bir ay önce attığı bir tweette “Para kazanmak güzel ama ben yüzük istiyorum.” Şeklinde açıklama yapmıştı. İstediğini de bu sezon Chiefs ile elde eden Tyrann Mathieu, sezon boyunca gösterdiği performansla da hem takımının lideri oldu hem de 2015 yılından sonra ikinci defa All-Pro olmayı da sonuna kadar hak etti. Yeri geldiğinde bir safety’den fazlası olan Mathieu bu sezon dört interception ve iki sack ile de takımının ihtiyacı olan her yerde mücadeleyi sürdürdü. Özellikle AFC Finali’nde Titans’a karşı ortaya koyduğu oyun belki de kariyerinin en iyi maçlarından biriydi. Steve Spagnuolo’da Tyrann Mathieu’nun gelişinden o kadar memnun kalmış ki tecrübeli koçuna sadece oyun anlamında değil aynı zamanda takım içi iletişimde de bir hayli yardımcı olduğunu yaptığı tüm açıklamalarda dile getirmeyi ihmal etmedi.
Takımın secondary’sine bir diğer hamle olarak da Bashaud Breeland takıma katıldı. Washington Redskins’in dördüncü tur seçimi olan Breeland, burada dört yıl forma giydikten sonra 2018 yılında Green Bay Packers’ın yolunu tutmuş lakin sadece yedi maç oynayabilmişti. Mart ayında ise bir yıllık beş milyon dolarlık sözleşmeyle Chiefs ile anlaştı. Son olarak takıma 2019 NFL Draftı’ndan safety Juan Tornhill ve cornerback Rashad Fenton takıma dâhil olan çaylak isimlerdi.
Tabii sadece arka tarafa hale yapmak Chiefs’in çok istediği şampiyonluk için yeterli olmayabilirdi. Bu yüzden ön alana da yine lider karakterli, gerektiğinde inisiyatif alabilecek bir oyuncu şarttı. Bunun için Chiefs takımının yöneldiği isim Seattle Seahawks’lı Frank Clark oldu. 26 yaşındaki defansif end’e karşılık Chiefs, birinci tur 29. Sıra ve üçüncü tur haklarının değiştirilmesi ve 2020 ikinci tur draft haklarını verdi. Chiefs, hemen akabinde ise Frank Clark ile beş yıllık 105 milyon dolarlık sözleşme yaparak onu kendi pozisyonunda ligin en çok kazanan savunma oyuncusu konumuna getirdi. Bir bakıma artık hazırdı bu takımın savunması. Chris Jones, Derrick Nnadi ile oluşan defensive tackle hattı da zaten Chiefs’in sırasıyla 2016 ve 2018’de draft ettiği isimlerdi. Tüm bu oyuncuların yanına Frank Clark’ı eklemekten daha iyi bir seçim olabilir miydi? Pek sanmıyorum.
İşin hücum kısmında ise aslında tıkır tıkır işleyen bir ekip vardı. 2018 yılında maç başı 35 sayı gibi mükemmel bir istatistik elde etmişlerdi. 2019 sezonunda da bu kadar olmasa da yine üst sıralarda olabileceklerini tahmin etmek çok zor değildi. Kısacası Andy Reid’in geniş playbook’unu sahada eksiksiz uygulayan bu ekibe çok büyük bir hamle yapılması gerekmiyordu. Draft’tan seçilen çaylak isimler yeterli olurdu. Fakat takımın yüzleştiği iki tane önemli sorun vardı…
2018 sezonun ortasında, bir otelde bir kadına tekme attığı görüntüleri ortaya çıkan takımın yıldız koşucusu Kareem Hunt’ın gidişinden sonra Chiefs, koşu oyunlarında bir hayli eksik kalmıştı. Chiefs koç ekibi de bunun farkında olacak ki head koç Andy Reid bu soruna çözüm olarak yıllar önce Philadelphia Eagles’ta beraber çalıştığı LeSean McCoy’u bir yıl dört milyon dolar karşılığında takıma kattı. Bununla beraber geçen yıldan takımda olan Damien Williams ile koşu oyunlarını idare edebileceğini düşünüyordu çünkü Chiefs hücumu yine Patrick Mahomes üzerinden çeşitlenecekti. Lakin koç Reid’in düşüncesi pek öyle olmadı. En azından hücum yine Mahomes’un üzerinden şekillendi ama koşu oyunları normal sezonda çok eksikti ve istatistik kâğıtlarında da bu alanda hep alt sıralarda kaldılar.
İkinci belki de en önemli sorun ise hücumun Travis Kelce ile beraber ana parçasını oluşturan Tyreek Hill’in çocuğuna şiddet gösterdiği gerekçesiyle ligden ceza almasının gündeme gelmesiydi. Netice ise beklenildiği gibi olmadı. Lig yönetimi Tyreek Hill’e herhangi bir ceza vermeyi uygun görmedi. Bu sonuç tabii ki de Chiefs tarafını çok sevindirmişti ancak ilk haftadaki Jacksonville Jaguars maçındaki Hill’in sakatlık haberi 25 yaşındaki wide receiver’ı beş hafta sahalardan uzak tutacaktı.
Yaşanan bu sezon öncesi hazırlık döneminden sonra lige Jacksonville Jaguars’a karşı aldığı 40-26’lık galibiyet ile merhaba diyen Andy Reid’in öğrencileri, ikinci haftadaki Oakland Raiders’ı yenmek için sadece Patrick Mahomes’un bir çeyrek oynamasına ihtiyaç duymuştu. Arkasından gelen Baltimore Ravens maçı ise belki Chiefs’in ilk gerçek sınavlarından biriydi. Her ne kadar Lamar Jackson karşısında sorun yaşamış olsalar da 33-28 kazanıp yollarına devam ettiler. Dördüncü haftadaki Detroit Lions maçı ise heyecan fırtınası şeklinde geçmişti. Maçın son iki dakikasına 30-27 geride giren Chiefs, Darrel Williams ile bitime 20 saniye kala bulduğu TD sonucu maçı 34-30 kazandı ve ilk dört maçından dört galibiyetle ayrılıp güç sıralamalarında üst sıraları zorladı. Ayrıca bu bahsettiğimiz Lions maçı aynı zamanda Patrick Mahomes’un TD pası atmadığı tek maç olarak kayıtlara geçmişti.
Her şey günlük gülistanlıktı kırmızı beyazlı takım için. Ta ki beşinci haftaya kadar. Rakip takım geçen yıl AFC yarı finalindeki Indianapolis Colts’tu. Arrowhead stadyumundaki 19-13’lük Colts lehine olan skor bu sezonki ilk mağlubiyet olmuştu Chiefs adına. Bu mağlubiyet bir bakıma zorlu bir ay geçireceğinin de habercisiydi. Altıncı haftadaki 31-24’lük Houston Texans yenilgisi ise hiç hesapta yoktu. Özellikle skorun 17-3’e gelmesinden sonra oyunu tutamaması Chiefs’e gelen yoğun eleştirilerden en başındaydı. Ancak bu yenilginin bir de olumlu yanı vardı. İlk hafta sakatlanan Tyreek Hill sahalara geri dönmüş ve oynadığı oyunla sakatlığının etkisini artık taşımadığı da dikkatlerden kaçmamıştı. Dedik ya bir kere zorlu bir ay geçecek diye, daha yeni başlıyorduk…
Yedinci hafta, rakip Denver Broncos… Maçın favorisi kesin olarak Kansas City Chiefs olmasına rağmen ilk çeyrekten geriye düşmüşlerdi. Yine ilk çeyrek içerisinde toparlanan Chiefs üstünlüğü ele geçirmişti ve farkı açması gerektiğini çok iyi biliyordu. İkinci çeyreğin dokuzuncu dakikasında ise Chiefs adına en son gerçekleşmesi gerek durum vuku buldu ve Patrick Mahomes, Broncos end zone’una beş yard kala oynanan “4 ve 1” sırasında sağ ayak diz kapağından sakatlandı. Sahaya giren sağlık ekibi hemen Mahomes’un diz kapağını yerine oturttu ama takımın yıldızı kenara gelmek zorunda kaldı. Andy Reid ve öğrencileri o maçı kazansa da Patrick Mahomes’u kaybetmişlerdi. Ne zaman döneceği ise ilk gelen haberlerde Chiefs’in 12. haftadaki maç oynamadan geçireceği haftadan sonra ancak gerçekleşebilir denmişti. Ancak Kansas City ekibinin bu süreçte Green Bay Packers, Minnesota Vikings ve Tennessee Titans gibi zorlu rakipleri vardı. Bu noktadan sonra head koç Andy Reid çözümü ise yaz döneminde yedek oyun kurucusu Chad Henne’nin sakatlığından dolayı takıma kattığı Matt Moore’da bulmuştu. NFL’de yedek oyun kurucu dendiği zaman akıllara gelen isimlerden olan Matt Moore, 2018 yılında formasını asmış hem bir lisede asistan koçluk yaparken aynı zamanda Miami Dolphins içinde oyun kurucu scout’lığı görevine getirilmişti. Ancak kader onun bir kez daha sahalara dönmesini istedi. Bu belki de Chiefs için erken bir sezon finali olabilir miydi..?
Kendi statlarında Green Bay Packers’a oynadıkları karşılaşmada takım olarak çok iyi mücadele etseler de Aaron Jones’un maçın bitimine sekiz dakika kala yaptığı TD’a engel olamayıp sahadan 31-24 mağlubiyetle ayrılmak zorunda kalmışlardı. Ancak oynadıkları oyun, ortaya koydukları ruh “Biz daha ölmedik” der gibiydi. Nitekim daha bitmemişti hiçbir şey. Bir sonraki hafta rakip yine güçlü ve savunmasıyla öne çıkan Minnesota Vikings’ti. Kuzey ekibine karşı son çeyreğe 23-20 geride başlasalar da kicker Harrison Butker’ın biri 54 diğeri 44 yard olmak üzere iki alan golüyle maçı 26-23 kazandırdı.
Bu galibiyetle kendisine gelen Chiefs için bir güzel haber daha vardı. Patrick Mahomes hafta içi antrenmanlarında yer almış ve sahalara dönmenin hesaplarını yapıyordu. Bu, “Acaba bitti mi?” denilen Chiefs sezonunu canlandırabilecek bir durumdu. Nitekim Patrick Mahomes, 10. haftadaki Tennessee Titans maçıyla beraber yine 15 numaraları formasıyla taraftarların huzuruna çıkmıştı. O maçta hala sakatlığının etkilerini yüzde yüz atlatamamış olduğu gözüken oyun kurucu yine de takımının 29-20 öne geçmesinde önemli bir rol oynamıştı. Lakin maç daha bitmemişti. 32-27 skor Chiefs lehineyken alan golü fırsatından yararlanamayan kırmızı beyazlılar, son saniyede gelen Titans TD’ına ve Ryan Tannehill’in iki puanlık oyununa engel olamadılar ve maçtan 35-32 mağlup olarak sahadan ayrıldılar. Tam iyileşemeyen Mahomes ise 446 yard pas ve üç TD ile oynamış ve maç boyunca cep içinden çıkmamayı tercih etmişti. Ancak bu mağlubiyetin Chiefs adına geri kalan maçlardaki sonuncusu olacağı daha o zamanlar kimsenin aklına gelmemişti. Evet, Chiefs en son maçını 10 Kasım’da Titans’a karşı kaybetti ve sonraki süreçteki tüm maçlarını da kazanmayı bildi.
Bu yenilginin yaralarını sarmak için Los Angeles Chargers karşısında hata yapmaması gereken Chiefs, maçı 24-17 kazandı ve bay haftasına umutlu gerdi. Bu ara hem sakatların iyileşmesi hem de takımın daha güç toplaması için önemliydi. Ayrıca head koç Andy Reid, bu zaman dilimini iyi değerlendirmişti. İlerleyen haftalarda göreceğimiz farklı hücum varyasyonları üzerinde kafa yorduğu sonradan anlaşılmıştı…
40-9 ile Oakland Raiders’ın mağlup edilmesi Chiefs’i tekrardan lige döndürmüştü. Hem hücumda hem de savunma sergilenen dominant oyun, bay haftasından sonra olabilecek en iyi senaryoydu. Ancak en büyük sınav 14. haftada New England Patriots deplasmanında verilecekti. Bu bir anlamda geçtiğimiz yılın rövanşı niteliğindeyken aynı zamanda da AFC playoff tablosu adına önemli bir maçtı çünkü Baltimore Ravens’in birinciliğe oturmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Maçı alan bir bakıma ikincilik için önemli bir adım atacaktı.
Maçın başında Julian Edelman’ın bulduğu TD ile geriye düşseler de Mecole Hardman, Travis Kelce ve üç alan golünü sayıya çeviren Harrison Butker ile Boston’da 23-7 gibi farklı bir skorla öne geçmişlerdi. Maçın geri kalan bölümünde Patriots dokuz sayı daha bulsa da buı kazanmaya yeterli olmamış, Chiefs karşılaşmadan 23-16 ile ayrılıp değeri playoff zamanında anlaşılacak bir galibiyet almıştı. Bu maça da hakemlerin Jakobi Meyers’ın yaptığı şu TD’ı Meyers çizgiye bastığı gerekçesiyle iptal etmeleri damga vurmuştu.
New England Patriots’un mağlup edilmesinin verdiği moralle sırayla Denver Broncos, Chicago Bears ve Los Angeles Chargers’ı da yenen Chiefs artık playoff’taydı. Son hafta Miami Dolphins’in deplasmanda New England Patriots’u yenmesiyle birlikte ev sahibi avantajını ve ilk tur bay hakkını da kazanan Chiefs, sallantılı geçen sezonu olabilecek en iyi yerde bitirmişti.
Kansas City Chiefs’in AFC yarı finalinde ve konferans finalinde neler yaşadığını hepimiz çok yakından takip ettik. Gerçekten olağanüstü iki karşılaşma oynayan Andy Reid’in öğrencileriyle ilgili maç yazılarıma da şuradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Super Bowl LIV: Mahomes Bitti Demeden Bitmez
Gelelim Super Bowl’a…
Maça Robbie Gould’un alan golüyle geride başlayan Chiefs, yaklaşık sekiz dakikalık bir oyunla 49ers savunmasını da yıpratarak istediği TD’a Patrick Mahomes’un bir yardlık koşusu ile ulaşmayı başardı. Bu dakikadan sonraki en güzel şey 49ers aleyhine bir top kaybı olmasıydı ki Jimmy Garoppolo’nun attığı pası yakalayan Bashaud Breeland topu Chiefs’e kazandırdı. Fakat ikinci çeyrekte bu top kaybını iyi değerlendiremeyen Chiefs, ancak alan golüyle pozisyonu bitirip sadece 10-3 öne geçirecekti. Bu üstünlük ise fazla uzun sürmedi ve Kyle Juszczyk 15 yardlık TD’ı ile yine skor eşitlendi.
İkinci yarıya ise ağrılığını daha fazla koyan bir 49ers takımı sahadaydı. Robbie Gould ikinci kez başarılı alan golüyle skoru 13-10 yaparken hemen akabindeki Chiefs hücumunda Patrick Mahomes, kalitesine hiç yakışmayan bir interception atarak topu tekrardan 49ers’a vermesi belki de umutları tüketen bir eylemdi. İkramı geri çevirmeyen Kyle Shanahan’ın öğrencileri ise Raheem Mostert ile 20-10 öne geçip artık zafer turu atmanın hesaplarını yapıyordu. Geriye düşmenin verdiği stres Mahomes’u hataya zorluyordu ki ikinci interception da son çeyrekte geldi. Artık San Francisco 49ers “Şampi” idi ve geriye sadece birkaç harf kalmıştı fişi çekmek için. Fakat Mahomes bitti demeden bitmezdi bu maç.
Son sekiz dakika kala 10 sayı geride olan Chiefs hücumunu ateşleyecek şey yine Patrick Mahomes’un kolundan geldi. Tyreek Hill’e ulaştırdığı 44 yardlık pas tam da aradıkları bir oyundu. Hızlı adamlarını kullanarak geniş alanı savunmaya zorladıkları 49ers savunmasını bu oyunla çökerten Chiefs hücumu için bu bir başlangıçtı. Bahsettiğimiz bu hücumu Travis Kelce’nin TD’ı ile tamamlayan Chiefs farkı da üçe indirmişti. Bir sonraki 49ers hücumunun verdiği yanlış kararları iyi değerlendiren Chiefs savunmasının, topu tekrardan Patrick Mahomes’un eline teslim etmesi gelecek olan sayının da bir habercisiydi. İlk önce Travis Kelce ardından da Sammy Watkins ile end zone’a yaklaşan Chiefs’te Damien Williams, maçtaki ilk TD’ı takımını öne geçiren sayı olması herkesin işine gelmişti. Artık Chiefs 24-20 öndeydi ve maçın bitmesine yaklaşık iki dakika vardı. Bu nokta da savunma da Chris Jones üst üste müdahaleleri ile 49ers hücumunu durdurmayı başardı. İbre artık tam anlamıyla Chiefs’e dönmüş ve 50 yıllık hasretin bitmesine sadece bir dakika 25 saniye kalmıştı. Ne Chiefs taraftarları için ne de oyuncular için kalan saniyeler geçmek bilmezken, 49ers savunması arasından ok gibi fırlayan Damien Williams, 38 yardlık TD ile maça noktayı koymuştu. Kansas City Chiefs, Lombardi Kupası’nın sahibiydi ve 50 yıllık hasret artık son bulmuştu.
Kapanış: Hanedanlığın Başlangıcı
Peki, bu sürecin devamı yeni bir hanedanlık mı?
Bu sorunun cevabını şu an söylemek çok zor. Fakat bu konuda iyimser yaklaşmam konusunda bir gerekçem var. “Kutlama ve hazırlık arasında bir denge kurmamız lazım.” diyor Chiefs head koçu Andy Reid. Super Bowl sonrası Salı günü tesislere gelen ve rutin çalışma programına devam eden tecrübeli çalıştırıcı, yeni sezonda da hedefin yine aynı olacağını fakat daha fazla çalışmaları gerektiğinin de o kadar farkındaki bu azmi görenler ister istemez “Neden Chiefs hanedanlığı olmasın ki?” diye mutlaka içlerinden geçiriyorlardır. Bu konuda Andy Reid gibi bir isme güvenmemek de elde değil.
Bir de tabii Patrick Mahomes var… “Bahse girerim Super Bowl’u kazandıktan sonra ‘Ben Disney World’e gidiyorum.’ diyen oyun kurucu olmak inanılmaz bir duygudur.” 25 yaşındaki oyun kurucu bu Tweet’i attığında tarihler 7 Şubat 2013’ü gösteriyordu. Mahomes, Super Bowl sonrası Disney World’e bir Super Bowl MVP’si olarak adım attı. Doğuştan gelen bir oyun kurucu yeteneği olmasının dışında çalışkanlığı ve zekâsı da onu buralara kadar getirdi ve yine onu daha iyi yerlere taşıyacak olan bu karakteristik özellikler…
Kansas City Chiefs’in şampiyonluğuyla da bir sezonu daha geride bıraktık. Super Bowl bir son değil, bir başlangıçtır. Bir yandan geçtiğimiz sezona elveda derken bir yandan da yeni sezona merhaba demektir. O zaman “hoşça kalın” yerine “herkese merhaba yeni sezona hoş geldiniz” diyelim…