Amerikan Futbolu Türkiye’de fazla bilinmiyor, en azından bizim istediğimiz kadar değil. Bu yazımda, sporu bizzat yapmayanları oyuncuların kafasının içerisine sokmaya ve düşüncelerini okumaya davet ediyorum.
Futbol karışık bir oyun. Bu işi NFL’de profesyonel olarak yapan adamların çoğu daha ilkokul yıllarında oynamaya başlıyorlar. Orada işin temellerini öğrenip, lise ve üniversitede gittikçe daha derinlemesine iniyorlar. Profesyonel seviyede ise çoğu işi artık düşünmeden yapıyorlar.
Türkiye’de ise yıllardır oynayıp hakemlik ve koçluk yaparken gördüklerim, bana oyuncuların dahi futbol bilgisinin yüzeysel olduğunu farkettirdi. Bir oyuncunun sahada kontrol etmesi ve tepki vermesi gereken değişkenlerin sayısı çok fazladır. Ne kadar derseniz, aşağıda mevki mevki görelim, bugün wide receiver ve running back posizyonlarına bakacağız:
(Not: Bunlar sadece benim görüşlerim değil, okuduğum ve dinlediğim eski/yeni NFL oyuncularının da katkıları var.)
Wide Receiver (Top Tutucu): Hücumda en dıştaki adamdan başlayalım. Huddle sırasında oyunu dinleyen receiver’ımız line’da (veya bir adım geride) yerini alır. Topun kalkması öncesi oyun kurucusunun sözle verdiği sinyalleri duyması özellikle kalabalık stadlarda çok zor olabilir. Oyun değişikliğinde (audible) ve motion yapması gerektiğinde görsel işaretlere bakar (bu bir el işareti olduğu gibi oyun kurucunun ayağını yere vurması da olabilir). Genelde durduğu yerden topun kalkma sinyalini de duyamazsa topun kalktığını görerek çıkmak zorunda kalır, ki bu yüzden takım arkadaşlarının sahip olduğu o çeyrek saniyelik tepki süresi avantajından yoksundur. Duruşu ve bakışlarıyla oyunun koşu veya pas olduğunu rakibe belli edemez. Koşu oyunlarında blok yapacağı adama giderken diğer oyunculara oranla nazik beden yapısının farkındadır. Üstelik hemen her zaman karşısında olan cornerback’in sahanın en çevik adamlarından biri olduğunu, ve bloğu kaçırdığı zaman tehlikeye soktuğu dış koşularda azar işiteceğini de bilir. Kendi koşacağı zaman (reverse) kendisinin 1,5 katı ağırlıktaki defans çizgi oyuncularının gazabıyla karşı karşıyadır. Pas oyunlarında zor route’ları (koşması gereken rota) koşmadan önce önündeki adamın bloğundan sıyrılmalı, ve çok keskin dönüşler yapmalıdır. Kendisine pas atıldığı zaman ne kadar kötü atılırsa atılsın, mümkün olan en iyi denemeyi yapmalıdır. Bazuka gibi kollara sahip oyun kurucunun attığı topları dibinde savunma oyuncuları olduğu halde tutamazsa haftalar boyu televizyonlarda dalga geçilmeye hazırdır. 1 metre üzerinden geçen bir pası tutmak için zıpladığında boşlukta kalan kaburgaları 100 kiloluk bir linebacker için güzel bir hedeftir. 50 yard koştuktan sonra ise kısa sürede huddle’a dönmek zorundadır. Üstelik bir sonraki hakta yine aynı mesafeyi gidecektir.
Running Back (Koşucu): En kötü muameleye maruz kalan adamlar koşuculardır. Takımın koşu yükünü çekerler. Tipik bir koşu oyununda koşucumuz huddle’da oyunu dinler, ve sayıyı aklının bir yerine not eder. Bundan sonra yerini alan oyuncu, koşacağı yeri belli etmeden deliklerin ve karşıdaki adamların durumlarına bakar. Oyun kurucunun sinyaliyle top kalktığında gitmesi gereken yere doğru yola çıkar. Oyun kurucunun yanına geldiğinde kollarını açar ve gözlerini gideceği yerden ayırmadan topun karnına vurulmasını bekler. Topu aldıysa sorun yok, alamadıysa suçu olmamasına rağmen çoğu zaman fumble ona yazılır. Topu aldıktan sonra çizgi oyuncularının delikleri açmasını umut ederek yoluna devam eder. Yanlış bir blok sonucu daha oyunun başladığı çizgiye (line of srimmage) gelemeden dev gibi rakip çizgi oyuncularının altında kalabilir. Diyelim şansı iyi gitti ve gideceği yer açık. Bu noktadan sonra bilir ki rakip takımın irili ufaklı 11 oyuncusu onun peşindedir. Diğer oyunculara temasın çok sınırlı olduğu oyun kurallarında tackle (topa sahip oyuncuyu düşürme) için epey tolerans vardır. En basitinden vurma, ısırma, kasktan kavrama ve bunlar gibi bariz yasaklar dışında kalan her yol mübahtır tackle için. Karşı karşıya çarpışmalarda yerçekimin bir kaç katı bir ters ivmeye maruz kalırlar ve genelde daha çok geri giden kendileri olur. Rakiplerinin doğrudan çarpma çabalarından sıyrılsa da, 360 derece etrafından herhangi bir yönden herhangi bir tarafı yakalanabilir. Sakatlık olasılığı belki en yüksek olan mevkidir koşucu ve doğal seçim sayesinde sadece en dayanıklıları en üst seviyede futbol oynayabilir. Pas oyunlarında kendisi pas tutmayacağı zaman ya rakibe koşu aldatması yaparlar, ki bu haybeye dayak yemelerine sebep olur, ya da oyun kurucuyu korumak görevini alırlar. Bu koruma, bu oyun stiline ve vücut yapısına sahip biri için zordur ve başarısızlık hemen belli olur.
Bugünlük sadece bu iki mevkiye yerim ve zamanım var. Bu yazı dizisine hücumun diğer mevkileriyle devam edeceğiz.
Bu veya diğer yazılarımla ilgili yorum, eleştiri, önerilerinizi veya merak ettiklerinizle ilgili sorularınızı hilmic@yahoo.com e-mail adresime, veya NFL TR Forumunda bekliyorum.
Futbol sevginiz azalmasın.