Herkese merhaba. Football benim icin gerçek bir tutku. 1990 yılların başında HBB televizyonu sayesinde tanıştığım bu spora olan ilgi ve tutkum, ABD’de yasamaya başladığım dönemde doruk noktasına ulaştı. Son yıllarına yetişmeme rağmen Joe Montana, Steve Young- Jerry Rice is birliği, Dan Marino’nun muhteşem kolu ve olağanüstü becerileri, John Elway’in asla bitmeyen kazanma azmi, Troy Aikman, Michael Irwin ve Emmitt Smith’in yeniden alevlendirdiği “The Boys” efsanesi bu sporun ben de tutku haline gelmesinin başlıca sebeplerinden. 1960’larin Vince Lombardi’li efsane Packers’i, 1970’lerin Steel Curtain’i, 1980’lerin olağanüstü takımı 49’ers. Bunları yaşayamadım belki ama geçmiş dokumanlar bu dönemlerle de aramda sıkı bir bağ oluşmasını sağladı. Özellikle NFL Films’in geçmiş Super Bowl takımları serisini herkese tavsiye ederim.
‘End Zone’ adli köşem de sizlere her hafta coğrafi bölgesinde ikamet ettiğim ve fırsat buldukça maçlarına gittiğim Tampa Bay Buccaneers ve Jacksonville Jaguars takımlarının maçlarının analizlerini yapmaya çalışacağım. Ayrıca izlediğim diğer maçlar ve NFL’in tamamına ilişkin gözlem ve yorumlarımı da sizlere aktarmaya çalışacağım.
Hazırlık maçlarıyla yavaş yavaş yaklaştığını hissettiğimiz bugünlerde takımlar 53 kişilik kadrolarında yer alacak oyuncuları belirlemekle meşgul. Hal böyleyken birçok takımda starting yani asıl QB belirleme çalışmaları devam ediyor. Ben de bugünkü yazımda hala devam etmekte olan QB mücadelelerine değinmek istiyorum.
Cleveland Browns:
Notre Dame Üniversitesi’nin parlak QB’si Brady Quinn Browns tarafından draft edileli 2 sene oldu. 3. sezonuna hazırlanan Brady geri de kalan 2 sezonda gerek ilk sene ki hold-out gerekse geçen sene sezonu erken kapatmasına sebep olan sakatlıktan ötürü bekleneni veremedi. Starting QB’lik için çekiştiği isim ise 2007 sezonunun başarılı QB’si Derek Anderson. O sezon 10 maç kazanmasına rağmen play-off’lara kalamayan Browns oynadığı footballa herkesin dikkatini çekmiş ve 2008 sezonunun iddialı takımlarından biri olarak gösterilmişti. Ne yazık ki Koç Crennel’in berbat ve bazı maçlarda komediye varan kenar yönetimi, D.Anderson ve arkadaşlarının kotu performansları, özellikle 1 numaralı WR olarak görülen Braylon Edwards’in kendine atılan hemen hemen her topu düşürmesi, defansın korkunç oyunuyla koca 2008 sezonu bir New York Giants maçı hariç Browns için kabus gibi geçti. Son 6 maçta tek bir TD yapamadılar ve pek tabii beklenen oldu ve koç Crennel’in görevine son verildi.
Browns yönetimi yine korkunç bir kararla Jets’den kovulan, hoca olarak asla beğenmediğim Eric Mangini’yi takımın başına geçirdi. Hazırlık kampı ve geri de kalan hazırlık maçlarına bakarsak Quinn ve Anderson birbirlerinden çokta ustun değillerdi. Eşit kaldıkları surece 1.turdan seçilmiş ve camia’nin göz bebeği olan Brady Quinn’nin ipi göğüsleyeceğini düşünüyorum.
Detroit Lions:
0-16 derecesiyle tarihe gecen ve Bucs’in 32 yıllık rekorunu kiran Lions, haliyle Rod Marinelli’nin görevine son verdi ve takımın başına Titans’in başarılı Defans koçu Jim Schwartz’u getirdi.
2009 Draft’inde oldukça başarılı isler yapan Lions, kağıt üzerinde bir NFL QB’de olması gereken birçok özelliğe sahip, müthiş kol kuvvetiyle dikkat çeken Uni of Georgia’dan Matthew Stafford’u 1.tur 1.sıradan seçti. Yaklaşık 42 milyon dolar garanti para olacak olan Stafford, ara sezonda tecrübeli QB Daunte Culpepper ile starting QB olmak için çekişiyor. Geçen sezon arasında Lions’a katıldığında QB’den çok sumo güreşişine benzeyen Culpepper, geçen sezona sünger çekti ve 35 pound kaybederek, son yıllarda hiç olmadığı kadar formda görünüyor. Maç ve idman performanslarına Gore Culpepper, Stafford’un önünde buna da en büyük sebep Stafford’un defans okuma yeteneğinin henüz oturmamış olması. Bu koşullarda Lions’in Culpepper’la başlayıp, play-off yarısından elendikten sonra ipleri Stafford’a vereceğini düşünüyorum.
Tampa Bay Buccaneers:
Geçen sezon son 4 maçta adeta elindeki play-off’u kaybederek elenen Bucs yönetimi 7 yıllık koçu, kazandığı Super Bowl’u efsane hoca Tony Dungy’e borçlu olan, Child’s Play filmindeki “Chucky” adlı katil bebeğin insan versiyonu Jon Gruden’nin görevine son verdi. Yerine, şahsen oldukça beğendiğim ama head coach olmak için henüz ham olan defensive back koçu 32 yasandaki Raheem Morris’i getirdi. Raheem, Jon Gruden gibi hücum değil defansif düşünceli bir hoca. Her ne kadar Gruden’a ofansif hoca desek de kadrosun da 5 QB tutan, hücum oyunun sağlam olsun da gerisi gelir diyen bir hocadır kendisi.
Morris, Bucs’ta 2002-2005 arasında defans kalite yönetiminden tutunda aklınıza gelebilecek bütün defansif görevlerde (pek tabi defansif koçluk hariç zira Monte Kiffin gibi bir deha vardı) bulunduktan sonra defans koçu olarak Josh Freeman’in freshman olduğu yıl Kansas State üniversitesinde çalıştıktan geri geldi ve son 2 senedir defensive back’lerin hocalığını yapıyordu. Monte Kiffin, oğlu Lane’in Uni Of Tennessee’nin başına geçmesi üzerine onun yanına defans koçu olarak gitti. Tabii bu Bucs için Gruden’dan çok daha büyük bir kayıp zira Kiffin, Dungy ile birlikte efsaneleşen Tampa-2 savunmasının mucidi ve bu organizasyonun sürekli kaybeden sıfatından sıyrılmasının ve haliyle Super Bowl 37’nin baş mimarlarından. Onu gerçekten arayacak Bucs camiası.
Bucs draft’te uzun zamandır yapmadığı bir işi yaptı ve güçlü fiziğiyle dikkat çeken Kansas State QB’si Josh Freeman’i 1.tur 17. sıradan draft etti. Freeman 1.98 boyunda ve oldukça atletik, çok güçlü bir kola sahip. Fakat kendinden önce seçilen Stafford veya Mark Sanchez gibi ülkenin en iyi programlarından birinden gelmeyen Freeman’nin QB yarışı içinde şuan için olması pek mümkün görünmüyor. Karar verme yeteneği ve defans okuma becerisi üzerine çok çalışması gerekiyor. Elbette organizasyon er ya da geç ipleri kendisine verecektir. Bu sezonun sonuna doğru bunu görebiliriz.
Ara sezonda takıma katılan tecrübeli Byron Leftwich, geçen sezon sakatlıktan arındığını, Steelers’da fırsat bulduğunda göstermiş, üstelik Steelers ile bir yüzük kazanmayı da başarmıştı. Gösterdiği performans sonrası kendine starting QB işi bakan Leftwich, doğru adreste kendini buldu ve Bucs’a 1 yıllık imza attı. Rakibi ise Bucs’ta 5.sezonuna giren Luke McCown ise hep umut vaat eden ama devamlılığı olmayan bir QB. İlk 2 hazırlık maçına bakarsak McCown özellikle ikinci hazırlık maçında Leftwich’ten çok daha iyi oynadı. Bütün QB mücadeleleri içinde belki de en zoru bu ve Raheem son maça kadar beklemek zorunda kalabilir. Leftwich’in her şeye rağmen eğer 3. maçta çok kötü oynamazsa bu işte 1 adım önde olduğunu düşünüyorum.
Herkese “football” dolu günler dilerim.