Indianapolis Colts’tan bahsederken her şeyden önce belirtmem gereken bir husus var: Andrew Luck dev bir kedi.

Kariyerinin 17.normal sezon maçında sekizinci game winning drive geldi Luck’ın komutasında. Takım için ne kadar önemli bir yeri olduğunu kanıtladı herkese. Oakland Raiders maçı da Luck’ın takıma kazandırdığı bir maç oldu. Ancak buna ihtiyaç kalmamalıydı, o kesin.

Colts, oldukça iyi bir ilk çeyrek oynadığı Raiders maçında, Terrelle Pryor’ın koşmaya başlamasıyla beraber ne yapacağını şaşırdı. Pas savunması maç boyu hiç fena değildi (gerçi Jeron Mastrud birazcık koşabilse tarihin en kek touchdown’ını yiyecektik son drive’da), koşu savunması da Darren McFadden’ı durdurmak konusunda oldukça başarılıydı. Ama Pryor’ın koşularının neredeyse tamamen göz ardı edilmesi akıl alır gibi değil.

Chuck Pagano, bu takımın başına defansı adam etmesi için getirildi. Hücumla ilgili neredeyse tüm sorumluluk da zaten Pep Hamilton’ın elinde. Ama ne yazık ki safety’ler dışında savunmada parlayan hiçbir pozisyon yok. Oyuncular konusunda suç GM Ryan Grigson’da da olabilir biraz, ama defansta yapılan oyun tercihleri göze batıyor.

Sanki McFadden’ı durdurmak için Pryor’ın koşularını feda etmiş gibiydi takım. E hadi Raiders’a karşı yaptık bunu, iki hafta içinde 49ers’la, ondan iki hafta sonra da Seahawks’la oynuyoruz. Kaepernick ve Wilson bu defansı ham yaparlar. Taktiğin adı “read” option, savunma taktiklerin bu kadar kolay okunursa hiç şansın yok. “Ask Madden” yapsak daha başarılı olabilirdik.

Neyse ki secondary oldukça başarılı bir oyun sergiledi. Safety’ler Antoine Bethea ve LaRon Landry ellerinden gelenin en iyisini yaptılar, özellikle Landry’nin Pro Bowl yılından sonra kontratın üstüne yatmadığını görmek önemli. Biri son oyunda Bethea, öteki de ilk drive’da cornerback Greg Toler’dan gelen interception’lar her ne kadar daha çok pas hataları olsa da rakip takımı top kaybına zorlamamız güzel.

Yalnız safety’ler ne kadar iyi oynadıysa pass rusher’lar da o kadar kötüydü. Oakland’ın son drive’ına kadar hiç sack bulamadı Colts savunması. Robert Mathis, karşı tarafında Dwight Freeney yokken maalesef aynı seviyede değil. Freeney demişken, “3-4’e uyamadı” denilen adam, Chuck Pagano’nun kardeşi John’un defansif koordinatör olduğu ve Colts’a çok benzer bir hibrid 3-4 sistemiyle oynayan Chargers’ta hiç de fena oynamıyor. İki yıllık kontratının toplam değeri 8.75 milyon dolar, bu yıl aldığı maaş ise sadece 1.5 milyon. Indianapolis halkı para toplayıp Freeney’e verebilirdi o parayı.

Onun yerine Erik Walden’a 4 yıl için 16 milyon dolar vermek tercih edildi. Pass rush’ı sıfır olan ve üstüne üstlük koşan quarterback’lere karşı inanılmaz başarısız olan Erik Walden’a. Kaepernick ve Wilson defansı ham yapmaya Walden’dan başlayacak gibi. Björn Werner dedik, ilk tur draft hakkı dedik, o da Mathis’in başarısız yedeği durumunda şu an.

Raiders süreyi çok etkili kullandı, o kesin, ama hücumun son kneel down’lar hariç sadece yedi drive yapabilmiş olması da savunmanın suçu. Luck’ın eline top değmeden maç kazanmamız pek olası olmadığına göre rakibi 3-and-out’lara zorlayabilmek, red zone dışında da top çalabilmek şart.
Bunların dışında Pagano’nun yine 14 sayılık bir farkı inanılmaz tutucu ve hatta yer yer gerici oyunlarla eritmeyi başarmış olması var. Her ne kadar hücum sistemi tamamen Pep Hamilton’ın eseri olsa da geçtiğimiz yılki ikinci hafta, Minnesota Vikings maçında da hemen hemen aynı senaryonun gerçekleşmiş olması suçu Pagano’ya atmaya itiyor beni. Fatih Terim’in iyi bir teknik direktör olmasının sebebi belli, 1-0’a yatmaktansa ikinci golü kovalıyor. Pagano niye 14-0’ya yatmaya çalışıyor o çok ilginç.

Hücumda, istikrarsız oyun düzeni dışında göze batan tek nokta TY Hilton’ın çok çok az kullanılmış olması. Fullback Stanley Havili, Hilton’dan fazla snap gördü. Takımdaki ikinci WR eski takımı Raiders’a karşı hiç de fena oynamayan Darrius Heyward-Bey olacaksa bile TY Hilton’ın sadece derin toplara koşan adam olarak kullanılması çok yanlış. Üç tane kalburüstü WR’ın varsa üçünü de kullanman gerekir. WR’lardan bahsetmişken Reggie Wayne’e de bir parantez açmak lazım, o da oldukça büyük bir kedi.

Bunun dışında, pas oyununda TE Coby Fleener’ın etkisizliği görülüyor. Fleener’ın esas işi blok yapmak değil pas yakalamak, Andrew Luck ve Pep Hamilton’la da kaç yıllık mazisi var Stanford’dan, bu sistemde oynayamazsa nerede oynar bilinmez. Running back’lere bakarsak da Ahmad Bradshaw’ın uzun sakatlık dönüşü, Colts formasıyla ilk maçı olduğu için yargılanması pek doğru değil. Vick Ballard çok daha etkili bir oyun sergiledi bu Pazar, ancak sezonu biraz akışına bırakmak lazım.

Pep Hamilton’ın No Coast hücumunu da beğendiğimi söylemem gerekir. Biraz çekingen yaklaşıyordum ama istikrarlı drive’lar yaratmayı başardı bu sistem genel olarak. Andrew Luck için çizilen bootleg hücumları örneğin, tam olarak istenilen amaca ulaşıyor.

Luck demişken, kendisinin dev bir kedi olduğunu söylemiş miydim? 12 numarayı Peyton Manning ve RGIII’yle karşılaştırmak çok moda bildiğiniz gibi. Bu aslında ayrı bir yazının konusu, ve zaten gelmiş geçmiş en iyi quarterback’le (evet, Manning) karşılaştırılması biraz gaddarca, hele ki Peyton başkanın yedi touchdown pası bulduğu bir haftada. Yine de, tek başına takıma maçı kazandırabilme yeteneği inanılmaz Manningvari.
“Pro-style”, geriye düşüp pas vermeyi seven ve bunu nesildaşlarından çok çok daha iyi yapan bir oyun kurucu Luck, RG3’yle ayrıldığı nokta da burası zaten. Ama gözden kaçan nokta, gerektiği takdirde Luck’ın da gayet iyi koşabildiği. Son touchdown’da, beş receiver’lı sette, önündeki büyük boşluğu görüp 19 yarddan touchdown’a gitmesi takdire şayan Luck’ın. RG3 ve Wilson’ın aksine sadece akıllı koşular yapıyor ve sakatlanma riskini almıyor Luck, ki sakatlansa biteriz zaten.

Luck’ın sakatlanmaması için görev tabii ki hücum çizgisine düşüyor. Geçen seneye göre iyileşmiş gözükse de hücum çizgisi offseason’da harcanan parayı hak etmiyor gibi. Resmi kayıtlarda dört sack gözüküyor, bunların biri Luck’ın line of scrimmage’ın gerisinde saha dışına koşmuş olması olsa da yine de daha iyiye gitmek gerekiyor bu konuda.

Toparlamak gerekirse, önümüzdeki Dolphins maçından önce, ama özellikle 49ers ve Seahawks’la karşılaşıncaya kadar çalışılması gereken tonla şey var. Diğer türlü eğer playoff’a gitmeyi başarırsak Luck MVP’lik yarışına girecek demektir.. Luck’ın MVP olmasını ister miyim, evet, ama bu şartlarda değil, takımı sadece Luck sırtlarken değil.

Bu bi takım oyunu,  ııııı-aaaaaa :)