“Evet bunlar taraflı kelimelerdir. İsmi geçen tüm karakterler, kurumlar ve durumlar hayal ürünü olmaktan çok uzaktır. Duygu içerirler, fanatizm içerirler, organizasyonsuzluğa tepki gösterirler, şımarıklığa tahammülleri artık kalmamıştır. Bir başkent takımı için belki de biraz aşırıcıdırlar. Ancak tüm harfleri özenle seçilmiştir. Dört sezon üst üste hayal kırıklığı, sürekli takımın fazla otantik ismine yapılan saldırılar, sürekli değişen sistemler, ucuz brezilya dizilerini aratmayan dedikodular. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Ya şimdi yürüyüş zamanıdır, ya hiç. Ya şimdi dönüşüm zamanıdır, ya hiç.”
Ligin en iyi left tackle’ı Trent Williams siyah fiyakalı kamyonetini takımın Virginia tesislerinin garajına park edip enerjik bir biçimde aşağı iniyor. Yüzü güleç, kapıdan geçerken masörlere selam veriyor, holdeki birkaç hayranıyla fotoğraf çektiriyor, saha ekiplerine sataşma içeren birkaç kelimeyle takılıyor. Ardından adımlarını yavaşlatıyor, tesisin sahaya yakın olan kanadına giriyor. Yüzünden gülümsemesini siliyor, kapısı açık olan soyunma odasından içeri adımını atıp teker teker savunma takımındaki arkadaşlarıyla selamlaşıyor, sıra hücum hattına gelince bazı isimler sırtlarını bile dönüp bakmaksızın çantalarında çorap arar numarası yapmaya devam ediyor, bizim dev adamı görmemeye kararlılar. Trent sakince bunlara alışkın bir tavırla dolabının önüne oturuyor ve kulaklıklardan gelen müzik sesi dışında bir sesin duyulmadığı odada giyinmeye başlıyor.
Redskins kampının kimyevi özetini okudunuz.
İşin çekirdeğinde yaşanan bu bölünmenin tek bir sebebi yok aslında. Sezon bitimiyle iki-üç sezonda bir yeniden hortlayan “Redskins rahatsız edici bir isimdir.” kampanyası her şeyi hızlandıran etken olarak gösterilebilir, ancak o noktaya değinmeye çalışırsam bu bir pre-season yazısı olmayacak.
Soyunma odasındaki bu alakasızlığın sebebi çok başka bir orijine dayanıyor. Öyle bir orijin ki Shanahan döneminin tüm yaralarını hatırlatıyor. Robert Griffin III’den başka bir şeyden bahsetmiyorum elbette. Geçen sezon açılış maçına yetiştirelim derken 13 maçı da neredeyse rehabilitasyonsuz oynayan, Shanahan’ın sancılarını çeken, bağırma zincirine uygun olarak da bu durumu tüm takıma yansıtan isim işin merkezi. Jay Gruden’ın takımı baştan aşağı restorasyona sokmasıyla tüm sistemlerin değiştiği bu pre-seasonda ise hoşnutsuzluğu tavan yapmış durumda. 2012 sezonunda “bunu oynamayalım, istemiyorum” dediğini de hatırlıyoruz, ancak Shanahan saçmalıkları bunları hasıraltı etmişti. Şimdi ise umutları yeniden yeşerten Gruden sistemi ona tümden ters geliyor ve sesini çıkarttığında bunu hasıraltı edecek daha büyük bir “sorun” yok. DeSean Jackson, Pierre Garçon ve Alfred Morris inanılmaz bir kamp geçirseler de RGIII uyum sağlamakta hayli zorlanıyor. Playbook’ta en sevdiği bölüm olan “Read Option WK” sayfaları hayli azalmış durumda. Kirk Cousins onun kaybettiği hayli ismi kazanmış durumda.
Hiç beklemediğimiz bir QB savaşı, değil mi?
Bu kadar sancılı iki sezonun ardından RGIII bireysel olarak kendini eski formuna getirmeyi başardı, hatta bazı otoriteler eskisinden de iyi olduğunu söylüyorlar. Ancak bu yeni Gruden sistemine uyarlanınca pek de bir şey ifade etmiyor. Gruden “elbette ki RGIII gibi inanılmaz bir potansiyelin meyvelerini kullanacağım, ama bizim tek silahımız o değil” tadındaki açıklamalarıyla durumu daha önceden sezdirmişti ve RGIII’de mücadeleyi kabul etmişti. Hala yılmadı ve çalışıyor, ancak pek sağlıklı bir mücadele yaşadığını söylemek zor. Son haftaki idmanlar dizisinde bazı oyuncular üzerinde oldukça olumsuz etkiler yarattı, takımda bariz yabancılaşmalar var ve RGIII bunu düzeltmek adına herhangi bir adım atmıyor. D-Jax ile iyi bir senkronizasyon yakaladılar, bu doğru, ancak sahadaki tek receiver o değil.
İşin bir diğer boyutunda ise RGIII çok daha haklı bir konumda duruyor. Çaylak sezonunda ligin defanslarını yıkıma uğratıp, playoff’ta iki çapraz bağını da yırtmış, ikinci sezonuna yetişmeye adeta zorlanmış, saçmalıklarla dolu bir sezon geçirmiş, elindeki playbook sürekli değişmiş ve beklentilerin dibine vurulan bir sezon geride bırakılmış. O ise yılmayıp üçüncü sezonuna “better than ever” mottosuyla hazırlanmış, yeniden değişen sisteme ayak uydurmaya çalışıyor.
Gruden sistemi uzun soluklu olacak şekilde inşa etmeyi planlasa da Redskins taraftarı ve yönetimi başarıyı hemen istiyor. Temel ayrım burada yaşanıyor; RGIII kendisine uyum süreci için bir periyot tanınmasını hakkediyor ve buna ihtiyacı da var. Ancak takım bunu kaldıracak durumda değil. Hali hazırda en fazla para harcayan dördüncü takım konumundalar ve artık sistem haricinde bir eksiklerinin bulunduğunu düşünmüyorlar.
Oldukça sorunlu ve hayal kırıklıklarıyla dolu sezonlar geçirdiler, artık ellerinde RGIII olduğu için yeniden umutlular ve panayırın kasabaya dönmesini dört gözle bekliyorlar. Kusursuz bir gösteri izlemek gibi bir dertleri yok, sadece hayal kırıklığı istemiyorlar. Jonglörler dört yerine üç labut çevirse de olur, yalnızca labutları düşürmesinler.
Bu faktörleri göz önüne alıp asıl soruna odaklanırsak, Mevcut durumda Cousins’ı sahaya sürmek olayların akışına yardımcı olmayacaktır. Evet, sistem onun oyun stiline daha yatkın, ancak RGIII bu oyun sistemine alışırsa takımı taşıyabileceği nokta çok daha yukarılarda.
“You can’t learn anything by sitting on the bench. You only learn sitting by sitting on the bench!” – Mike Ditka
Bu sözü ters köşeye yatıran birkaç istisna varolsa da Ditka hoca haklı. Zaten hocaya küfretmediği sürece RGIII’nin starter olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak Cousins hiç hesapta yokken sahneye fırlamış durumda. Özellikle Theismann’ın geçen gün yaptığı “RGIII’yi keser, Cousins’i oynatırdım. Çok daha iyi performans gösteriyor, hazırlık dönemini daha iyi geçirdi ve hazırlık maçlarında çok daha iyi oynadı. Jay kesinlikle onunla başlamalı” özetli açıklaması karışık olan durumu daha da gergin konuma taşıdı.
Eğer RGIII güvenoyunu arkasında hissetmezse bu Redskins’in sezona olduğundan geride başlaması demek. RGIII çok rekabetçi bir ruha sahip evet, ancak takımın durumu bu rekabeti kaldıracak seviyede değil. İpleri eline alıp soyunma odasındaki işleri düzeltmeli ve liderliğini kabul ettirmeli. Elbette hemen gerçekleşmesini beklemiyorum, ancak ligin başlamasına iki hafta kaldı ve en geç ligin ikinci haftası işler yoluna koyulmuş olmalı. Geri dönüş kovalayan takım sayısı fazla, hedeflerinde yalnız olmayacaklar. Bu yüzden ellerini çabuk tutmak zorundalar. İşler bu kadar yolunda giderken işleyişi kesintiye uğratmak gibi bir lüksleri bu kez yok. Bu lüksü bu sezon onlara tanımıyoruz.
Sonuç olarak, hayal kırıklığından önceki son çıkışa sadece 28 günlük yolumuz kaldı.