Uzun bir offseason döneminden sonra tekrar merhaba. Futbol sezonunu bekleme sezonu kapandı ve durumları malum bazı takımların taraftarları dışında hepimizin beklediği zaman Perşembe günü itibariyle geldi. Fakat bu yazının amacı o maçı konuşmak değil. Bizim için Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece bu uzun bekleyiş tam olarak bitecek. Chargers, çöle gidecek ve geçen yıl playoff yapamamalarına rağmen onlardan daha fazla maç kazanmış Cardinals ile karşılaşacak. Maça geçmeden önce ise Chargers’ı geçen sezondan daha iyi yapan eklemelerden konuşalım.
Aslında değişen çok bir şey yok. Takımın iskeleti tek bir fark ile yerinde. Ofansif koordinatör Ken Whisenhunt bu sezon Tennessee Titans’ın baş antrenörlüğünü yapacak. Onun yerine gelen isim ise tanıdık birisi, geçen sezonun QB koçu Frank Reich. İçeriden birisinin ofansif koordinatör görevine yükseltilmesi sistemde bir değişiklik olmayacağını gösteriyor, hele ki Mike McCoy gibi ofansif yönden güçlü bir baş antrenör ve ne yaptığını bilen Philip Rivers gibi bir quarterback’iniz varsa.
En radikal değişiklikler ise beklendiği gibi geçen yıl vasatın altında seyreden secondary’e yapıldı. Draft’ta ilk roundda CB Jason Verrett’i seçen ve Chiefs’in bıraktığı Pro Bowler Brandon Flowers’ı takıma ekleyen Chargers, safety pozisyonunda ise zaten sağlam bir durumdaydı. Defansın kaptanlarından Eric Weddle FS pozisyonuna kök salmış durumdayken, 2013-14 sezonunun undrafted rookie sıfından Jahleel Addae ve artık iyice tecrübe kazanan Marcus Gilchrist SS için gayet yetetli iki oyuncu gibi gözüküyorlar. Derek Cox – Shareece Wright ikilisini düşününce bu yeni grup çok daha iyi bir yılın önümüzde olduğunu gösterir gibi.
Fazla değişiklik olmasa bile kadroların 53 kişiye indirildiği geçen hafta en büyük şoklardan birisini (New Orleans Saints’den sonra) Chargers yaptı. Üç yıl öncesinin draft’ında üçüncü turdan seçilen Vincent Brown’u kesen Chargers, Kanada’dan gelen Dontrelle Inman’ı takımda tuttu. Brown ise waiver sürecinde kimse tarafından alınmayınca Chargers’ın reserve/injured listesine eklendi. Inman’ın alınması ben dahil birçok kişi tarafından doğru görünen hareketti. Preseason maçlarında antrenman kadrosuna eklenen ve gene CFL’den gelen OLB Cordarro Law ile birlikte iyi bir performans göstermişlerdi fakat Law o pozisyondaki yüksek rekabet nedeniyle aktif takımda bulunmuyor. Preseason demişken, o dört haftaya da bir göz atalım.
1. Hafta – Dallas Cowboys 27-7
Belki de hazırlık maçlarının en iyi performansının gösterildiği karşılaşma bu olabilir. Ligin en kötü defansının karşımızda olması bunun nedenlerinden birisi olsa da geçen yıla oranla ne kadar derinlikli bir takım kurulduğunun çok net bir gösterimiydi bu maç. Yeni penaltı kuralları nedeniyle defans maça çok fazla flag ile başlasa da sonradan kendine geldi. Ofansa gelince ise geçen yıl bıraktıkları yerden devam ediyorlar. RB Donald Brown’un eklenmesi ile oluşturulan üç başlı canavar starter’ların sahada olduğu bölümde iyi gözüktü. Oyunları karıştırma ve defansın neyin geldiğini tahmin etmesini engelleme açısından bu durum çok fayda sağlayacak gibi. Kötü gözüken tek nokta ise Ryan Mathews’un bir yard line’daki fumble pozisyonu. Bana kalırsa bunların preseason’da olması normal sezonda olmasından daha iyi. Geçen sene Mr. Fumble lakabını neyse ki unutturan Mathews, bu pozisyonla beraber tekrar aklını başına alacaktır. Bu maçta yenilenen secondary’nin önemli parçaları oynamasa da genel olarak daha iyi bir takım izlenimi verdi Chargers.
2. Hafta – Seattle Seahawks 14-41
Açık ara farkla preseason’ın (ve umarım normal sezonun da) en kötü performansı buydu. Önceki yılın şampiyonları ile 12. Adamın önünde oynanan maç her açıdan kötüydü. Defans, uzun süre oyunda kalan Russell Wilson ve starting offense’i durdurmakta çok zorlandı. Legion of Boom’a karşı ise hareketlilik gösteren fakat Cowboys maçı kadar etkin gözükmeyen bir ofans vardı. Bunun en büyük nedenlerinden birisi ise hazırlık maçı dinlemeden şampiyonluktan sonraki ilk iç saha maçında takımlarına destek olan Seahawks taraftarlarıydı. Rivers sahada olduğu kısa sürede ses tellerini kaybetmediyse ne mutlu bize.
3. Hafta – San Fransisco 49ers 7-21
Bu maça gelince bana kalırsa skor çok yanıltıcı. Yeni yapılan Levi’s Stadyumunda oturmamış çimlerde oynanan maçta geçen haftadan pay çıkartan Chargers başlangıç defansı, özellikle guard Alex Boone’dan yoksun 49ers offensive line’ını rencide eden Corey Liuget mükemmel bir performans sergiledi. Uzun bir süre first down bile alamayan Kaepernick’in ofansı preseason boyunca olduğu gibi gene kötü gözüktü. Chargers’ın ofansif starterları ise sahada oldukları birkaç drive boyunca güçlü 49ers defansına karşı sade bir performans sergiledi.
4. Hafta – Arizona Cardinals 12-9
Normal sezonun ilk haftasının denemesinde field goal savaşı vardı. Aslında bu maça deneme demek yanlış olur çünkü iki takımın da başlangıç oyuncuları tek bir snap oynamadı. Kadroyu 53 kişiye düşürmeden önceki son maç olan bu karşılaşmada bütün yedek oyunculara kendilerini göstermeleri için şans verildi. Parlayan isimler ise RB’ler altıncı tur draft seçimi Marion Grice ve yeni Darren Sproles undrafted rookie Branden Oliver’dı.
Son Eklemeler
Önceki sezon olduğu gibi Chargers gene preseason’ı iki galibiyet ve iki mağlubiyetlik performansla bitirdi. Belki de bu dört takımın arasında en kolay gözüken rakip olan Cowboys dışındaki bütün takımlar ile normal sezonda karşılaşacak olan Chargers şuan için önündeki uzun yola hazır gözüküyor. Her ne kadar Dave Dameshek yazılarında Chargers AFC West’i alır diyorsa bile, bunu NFL’de değil de N-if-L’de kullansa daha iyi olur. Broncos’un arkasından wild card ile (bu kez bir numaralı) playoff’lara kalacağımızı düşündüğüm sezon öncesinde record tahminim 10-6. Sezon sonunda rezil olmamak umuduyla, gelecek hafta görüşürüz.