Bazı maçlar vardır, ne kadar kötü oynarsan oyna, kazan, kaybet, o maç her zaman hatırlanır. Bazı maçların arkasında sadece sayılar yoktur, duygular vardır. İşte o maçların hikayesi vardır. Bu haftaki Chargers – Raiders maçı da o maçlardan birisiydi. Zaten bu ikisi arasında oynanan maçlar (nerdeyse hiçbir zaman iki takım da aynı anda playoff’lara oynamıyor olsa da) hep özeldir. Sezonu kötü geçen takım, alacakları 3-4 galibiyetten birisin bu olmasını ister, ona göre oynar. Genelde de sezonun en iyi maçını çıkartırlar. Pazar günü de aynen böyle oldu.
Boş geçirdikleri haftanın ardından, sakat çaylak QB’leri Derek Carr’ı geri almış olan Raiders, defansta büyük zaaflar gösterse de hücum gerçekten etkileyiciydi. Tabii bu maça kadar maç başına 14 sayı civarı atabilen Raiders’ın bu 28 sayılık performansı tek maçlık mıydı, yoksa Carr gerçekten “real deal” mıdır bunu sezonun geri kalanı gösterecek.
Ele Güne Karşı Yapayalnız
Rakibin oyun kurucusundan bizim oyun kurucumuza geçelim. Rivers bu maçla beraber beş maç üst üste 120’nin üzerinde bir QB reytingiyle oynamış oldu, böylece Kurt Warner ve Johhny Unitas’ın dört maçlık rekorunu kırdı, birçoklarına göre de NFL tarihinin istatistik bakımından (ve beş maçta beş galibiyetle %100 galibiyet oranı) en etkili beş maçlık performanslarından birisini gösterdi. Hem de bunu Branden Oliver’ın patlamasına kadar olmayan bir koşu oyunu, dördüncü center ve geçen yılkinin yarısı kadar performans sergileyemeyen bir ofansif line ile yaptı. “Sen de abartma” diyebilirsiniz ama sayılara bir bakalım. Raiders dışındaki dört maçta da %72’nin üstünde pas tamamlama yüzdesi vardı, bu maçta %64’e düştü ki bu bazı oyuncular için iyi bir istatistik olarak görülen bir sayı. Taban puanın bu olması büyük bir başarı. Beş maçta 14 TD pasına karşılık sadece bir INT attı ve toplamda 1,518 pas yardı kazandırdı. Bunun dışında arka arkaya 26 maçta en az bir TD pası atarak kendisine ait olan 24 maçlık takım rekorunu geliştirdi. Bu aynı zamanda tarihin en uzun 12nci, aktif olarak da Peyton’ın 44 ve Romo’nun 34’ünden sonra üçüncü.
Gene sayılarla sizi yorduğuma göre, maçın hikâyesi hakkında konuşalım biraz da. Maç öncesinde takım otobüsüne yumurta atan NFL’in en saygılı taraftarları, aslında dördüncü çeyreğin sonunda Jason Verrett’in maçı garantileyen interception’ına kadar susmadılar. Bu da biraz en büyük rakipleriyle oynadıkları maçta sezon boyunca ilk kez son dakikalara kadar maçın içinde kalmaları nedeniyleydi ama biz Chargers taraftarları için o anda tribündekilerin yüz ifadesini izlemek hepsine değdi. Jason Verrett demişken bu sezonun birinci tur seçimi Oakland’da büyümüş ve çocukluğundan beri Raiders’ı tutmuş. Hatta ailesi uzun yıllardır kombine bilet sahibi ve abisi Raiders’ın stadyumu Black Hole lakaplı O.co Coliseum’da çalışıyor. Sen git rakip tarafından seçil, sonra da ilk kariyer interception’ını tuttuğun takımın maçı kazanmasına engel olarak yap. İşte spor böyle hikâyelerle güzel.
Hani Sen Hep Benimdin, Şimdi Nerdesin Nerde?
Bu maça gelene kadar ligin en az sayıya izin veren defansı maç başına 12 ile Chargers’dı. Fakat özellikle ikinci yarıda Brandon Flowers’ın kasığındaki gerilme nedeniyle oyunu terk etmesi ile birlikte zaten maça kötü başlayan defans iyice bozuldu, önceki hafta sakatlanan Shareece Wright bile onun yerine giremeyince NFL’in Derek Cox’dan sonra en kötü cornerback’i Richard Marshall oyuna girdi, ilk drive’da da onun kaçırdığı adam ile Oakland’ın TD’ını yaptı.
Hazır secondary’den bahsediyorken Jahleel Addae – Marcus Gilchrist ikilisini konuşmamak olmaz. Gilchrist SS pozisyonunda neredeyse bütün defansif snap’leri bu hafta da oynadı. İnsanın gözü Addae’yi arıyor. Geçen yılın undrafted rookie’si bu yıl beklediğim patlamayı (az oyun süresinden) bir türlü gerçekleştiremedi. İmparator McCoy duy sesimizi…
Neyse, sonuç olarak Cardinals maçı dışında son dört haftadır gördüğümüz o mükemmel defans yoktu. Bunu maçın oynandığı ortama ve kariyer maçı çıkartmaya çalışan Raiders oyuncularının yüksek derecedeki eforuna bağlıyorum. Bu kısmın başlığını umarım Pazar günkü Chiefs maçından sonra “Peki Peki Anladık” olarak değiştiririm.
Paramparça/Aşk Bu Kızılötesi, Yaralı Müzesi
Takım sakatlıklar boğuşuyor resmen. Chargers resmi sitesinin sakatlık raporu Jags ve Bucs’ın yeni ilk 11’ini oluşturabilecek isimlerle dolu. İster inanın ister inanmayın, aktif kadroda olup da sakatlık yüzünden antrenmanda tam katılım gösteremeyen 12 oyuncu var. Bunun yanında IR ve PUP listelerinde (bunlar Serdar Ortaç’ın ölümsüz eseri Poşet şarkısından başlığın ikinci kısmında kullandığım sözlerin devamını getiriyor: hareket edemem. Bu arada sözlerin manasını anlayan varsa bize de anlatsın, böyle olmuyor) takımın önemli isimlerinden Melvin Ingram, Nick Hardwick, Danny Woodhead, Jeromey Clary ve Doug Legursky (kendisi ilk center Hardwick sakatlanınca alınmıştı) dahil toplam 10 kişi var. Dile kolay toplam 22 oyuncu. Kelimeler büyüyor ağzımda…
Kutsal Toprak
Oakland’da takımdan nefret eden taraftarların önünde oynanan maçtan sonra sıra mabedimiz Qualcomm Stadium’a dönmeye geldi. (Daha ne kadar mabet olur bilinmez, bir, iki sezon içinde LA’e bir takım gidecek ama bu tamamen ayrı bir yazının konusu, hele bir maç kaybedelim bunun hakkında yazarak algı operasyonu yapacağım) San Diego’daki son altı maçını kazanan Chargers, bu hafta Chiefs karşısında bunu devam ettirmek isteyecek. Bana göre Seahawks maçından beri takımın ilk gerçek testi bu (Raiders maçı mental bir test olarak görülebilir).
Maç öncesinde birbiriyle kesişen iki tane çok ilginç istatistik var. Andry Reid kariyerinde (şu an olduğu gibi) bye week’ten sonra 13 maç kazanırken sadece iki maç kaybetmiş. Buna karşılık, Chargers bu sezon her maçta 22 ve üzeri sayı atmış. Chiefs son iki sezonda 22’den fazla sayı yediği maçların sadece birini kazanırken beşini kaybetmiş. Türk müziğinin en iyilerinden en kötülerine ligin en iyi takımlarından birinden en kötülerinden birine, bu hafta da sona geldik, gelecek hafta görüşmek üzere.