Bilen bilir, takım kötü giderken, mağlup olmuşken atıp tutmak ve düşene bir tekme vurmak zevklidir, kolaydır. Önceki yıl bu şansı bana toplam sekiz kez veren San Diego Chargers organizasyonuna teşekkürler fakat bu yıl bir değişiklik var. Sağ olsunlar içimi ferah tutayım diye ilk hafta güzel bir spor camiasında “choke” olarak tabir ettiğimiz yenilgiden tattırdılar, ben de rahat durur muyum sitem dolu, öfke kustuğum yazımı yazıp yolladım. Yalnız o zamandan beri takıma bir haller oldu, üst üste dört galibiyet alındı, quarterback’imiz MVP ödülüne şimdiden aday oldu, vs… Bu sürede ben de sırf sakatlıklar üzerinden negatif cümleler kurabildim ama her hafta öyle performanslar ortaya koyuldu ki, insan gerçekten hayret ediyor. Bu hafta da bahsettiğim performans Branden Oliver’dan geldi.
Maça ağırlığını koyduğu dakikalarda telefonuma yedi tane Robin Williams’ın “Jumanji” filminden “What year is it?” resmi geldi. Dikkat etmişsinizdir kendisi 2005-10 yılları arasında Chargers’da oynayan Darren Sproles’a çok benziyor. Hatta numarası bile aynı. Onun gibi hızlı ve çevik. Tek farkları Sproles’un 5’6, Oliver’ın 5’8 olması. Zaten şu ana kadar ayakta durmakta oldukça başarılı olduğunu gösterdi. Aralarındaki en büyük benzerlik ise bana göre ikisinin de “Yapamazsın” lafını hayatlarında çok duymuş olmaları gene de yılmadan çalışıp nispeten küçük fizikleriyle NFL’de oynamaya hak kazanmaları. Ayrıca belki de undrafted olduğu için oluşturduğu süper bir karakteri var. Sahada ve saha dışında çok olgun gözüküyor ki bu Telesco’nun onu takıma alması ve McCoy’un 53 kişinin içinde altıncı tur draft seçimi Marion Grice’dan bile fazla güvenerek tutmasının baş nedenlerinden. Sproles kendini kanıtlamış bir oyuncu, Bo’nun önünde ise daha çok uzun bir yol var. Şu ana kadar çok kısa bir kısmını gidebildi bu yolun. Doyumsuz olması ve Ryan Mathews geri döndüğünde bile sahada kendine fazla şans bulması lazım. Mathews demişken, bu kadar pozitiflik yeter, biraz sakatlıklardan konuşalım.
Sezonun başından beri “sıradaki adam” mentalitesiyle oynuyor Chargers fakat artık öyle bir durum ki center ve RB pozisyonlarındaki sıra pide kuyruğuna döndü. RB’lere bakacak olursak sezonun başında “Üç başlı canavar” dediğimiz Mathews-Woodhead-Brown üçlüsünden hiçbiri bu haftaki Raiders maçında oynayamayacak. (Neyseki rakip Raiders) Onların yerine bir anda starter olan Branden Oliver, geçen hafta takıma eklenen Shaun Draughn ve hafta içinde Texans’dan geri alınan tanıdık bir isim Ronnie Brown kadrodaki ilk üç RB durumunda. Brown’un durumundan anlayabileceğiniz gibi, Chargers bir sakatlık sonra LaDainian Tomlinson’ı arayacak duruma geldi.
Center olarak ise sezona 11 yıllık starter Nick Hardwick ile başlayan Chargers’da, sonrasında Rich Ohrnbergr onun yerine geçti. Onun kısa süreli sakatlığı sonrasında Hardwick yerine takıma eklenen Doug Legursky bu maça başladı, fakat dizini parçalayarak IR’ye gönderildi. Maça devam eden ise bu sezonki dördüncü center, üçüncü tur seçimi rookie Chris Watt’dı. IR’ye yollanınca açılan boşluğa ise Bengals antrenman kadrosundan Trevor Robinson alındı. Ohrnberger neyseki bu hafta sahalara dönecek ve maça o başlayacak. Böylece starting RG pozisyonu için Clary’nin PUP listesinde olmasıyla oraya yerleştirilen ama O-Line’ın en büyük zaafı olarak görülen Troutman ile kapışmaya Watt devam edecek. Geçen sezonun birinci tur seçimi ve sezonun flaş isimlerinden D.J Fluker ise bu maçta bileğinden sakatlandı. İyileşmemesi durumunda onun yerine Willie Smith oynayacak. (Ek bilgi: Smith, Raiders tarafından kesilip bizim takıma eklenmişti, siz düşünün) İster Chargers Park’a Beşiktaş Nevzat Demir tesisleri diyin, ister Medical Park hastanesi, takım sakatlıklarla boğuşuyor. Neyse ki oradan buradan bir şekilde bulunan oyuncular iyi performans sergiliyor ve Rivers tek başına üç-dört ortalama QB’nin bir sezonda yapacağı işi beş maçta yapıyor.
Beşinci haftada New York Jets ile oynanan maça geçersek, konuşulacak pek bir şey yok. Sonuç olarak 31-0 bitti. 2010’dan beri ilk kez bir maçta Chargers’a karşı rakibi sayı atamadı, bu sezon ise ilk kez bir maç shutout ile bitti. Jets’e bakacak olursak, sorun Geno Smith değilmiş. Her ne kadar 12 pasın sadece dördünü isabetli atabilse de, sonradan oyuna giren Michael Vick hiçbir fark yaratamadı. “Ama redzone’a girdiler!” dediğinizi duyar gibiyim. Bu lafa tek cevap yetecektir, o drive’da Chargers defansında oynayan oyuncuların yarısının adını ya ilk kez duydum ya da o kadar uzun zamandır oynamıyorlardı ki unutmuştum. Çok heyecanlanmanın lüzumu yok yani, bir garbage time ne kadar garbage olabilirse onun beş katı daha garbage idi ve gene de Jets sayı bulamadı. Bilmiyorum anlatabildim mi? Defans hakkında son bir bilgi: Şu anda ligin maç başına en az sayıya izin veren takımı Chargers (12,4 ppg)
Ofansa bakacak olursak Rivers’ın, Gates’in, Oliver’ın, Royal’ın ve diğerlerinin kırdığı rekorlar ve çok uzun süre sonra elde ettikleri başarılar var. Koşu oyunu yukarıda bahsedilen sakatlıklar nedeniyle ligde 22.sırada olsa da maça gelirken bir numaralı koşu defansı olan Jets’e ortalamaları olan 63 yardın iki katından fazlasını atan Chargers, birkaç kez de büyük koşular buldu. Şu ana kadar bu oldukça nadirdi. 19 kez taşıdığı topu 114 yard ilerleten ve bir tane de touchdown yapan Oliver, taşıma başına altı yard ortalamayla oynamış oldu. Bu, maça gelirken topu snap başına 2.4 yard ilerleten Chargers RB’leri içinde sezonun en iyi istatistiği. Ayrıca dört kez topu yakalayan Bo, bunlarda 68 yard kazandı ve bir touchdown da böyle attı. Böylece Oliver 2009’da bunu başaran efsane LaDainian Tomlinson’dan sonra bir maçta 50 yardlık catch ve rush yapan ilk Chargers oyuncusu oldu. Ayrıca toplam 182 yardı 2007 yılında 197 yard kat eden LT’den sonra en fazla oldu. Oliver’ın bu istatistikleri henüz ilk kez starter olduğu (aslında tam bir starter bile değildi) maçta yapmış olması ise önünün ne kadar parlak olduğunu gösteriyor.
Son olarak şu anda NFL standing’lerine girdiğinizde Chargers bütün lig içinde birinci gözüküyor. Bizim takıma gönül verenler bunun tadını çıkarın, power ranking’lere de bolca bakın, NFL analizcilerinin ve Fox Sports’un listelerinde birinci, diğer hepsinde de ilk üçte şuan San Diego. Haftaya rakip Raiders, eğer geçen yılki gibi skandal maç zamanları vs. olmazsa bu sefer Oakland’dan galibiyetle dönme şansımız yüksek. İkinci haftada tahmin ettiğim 6-1 record’una adım adım ilerliyoruz, sakatlar yavaştan iyileşiyor, yerlerine alınan daha kötü oyuncular sakatlanıyor, umarım bu iyi bir şeydir. Gelecek hafta güney California’nın soğuk okyanus sularında deniz yatağına uzanan, elinde viski 5-1’lik record’a bakıp mutlu olan San Diego’lu hemşehrilerimin bolca olduğu bir haftaya! Sağlıcakla kalın.