Şimdi, herkesin aklında iki soru var: Bir, Indianapolis Colts nedir; iki, bu takımın neden bu haftaya kadar bu sitede yazısı yoktu? İlk sorunun cevabını bilmiyorsanız bile 1 Şubat’ta kupayı kaldırınca öğrenirsiniz. İkincisi için de özür, valla yazacaktım, değerli medya patronu Kaan Özaydın beni aramaz, bira içmeye çağırmaz, gelip Madden oynamak istemez oldu bu yazıyı yazmadığım için, yazacaktım ama işte kılı çıktı, tüyü bitti, yan yattı, suya battı, utanç hissetmeden NFL maçı bile izleyemez oldum. :(

Neyse, konumuz Colts, ve neden Colts’un bu yıl Super Bowl’un en önemli adaylarından biri olduğu. İki yıldır “geleceğimiz çok iyi olacak” diyen ben ne oldu da bu yıl bu kadar iddialı bir hale geldim? Yazımıza buyurun:

Geçen sezona göre ne değişti, önce onu hızlıca bir toparlayayım: SS Antoine Bethea 49ers’a gitti, takımın en önemli kaybı bu, yerini Mike Adams aldı. Hücum çizgisinin kanayan yaraları C Samson Satele ve G Mike McGlynn’le yollar ayrıldı, çaylaklar G Jack Mewhort ve C Jonotthan Harrison onların yerini aldı. Bunun dışında, Vontae Davis’e yıldız CB kontratı verdik, zaten sağlam olan savunma çizgisine Arthur Jones eklendi, ILB ekibinde Jerrell Freeman’ın yanına D’Qwell Jackson geldi. Donnie Avery ve Darrius Heyward-Bey’in ardından tek senelik kontratla gelen WR’ler kontenjanıdan Hakeem Nicks takıma katıldı.

Sezon başında yine can sıkıcı sakatlıklar yaşadık: RB Vick Ballard ve starter olacak G Donald Thomas yine sezonu kapattılar, keza Bethea’nın yerini alması beklenen S Delano Howell da öyle, ancak en önemlisi, geçen yıl takımın pass rush üretiminin neredeyse tamamını sağlayan Robert Mathis önce dört maç ceza aldı, ardından aşil tendonunu yırttı.

Madem takımın halini toparlıyoruz, madem sezonun başından beri yazmamış olmayı telafi ediyoruz, hikaye anlatmaktansa takımı parça parça analiz etmeyi tercih edeceğim bu yazıda.

Hücum

QB: Sıfır sıkıntı. Andrew Luck MVP seviyesinde oynuyor –ki kendisi apayrı bir yazının konusu olacak-, şu anda yard, touchdown pası, pas denemesi ve tamamlanan pas kategorilerinde ligin lideri, NFL’in maç başına en çok sayı atan hücumunun kontrolünde kendisi. Tahtaya vurun ama olası bir sakatlık durumunda yedeği Matt Hasselbeck, NFL’in en iyi yedek QB’si, hatta muhtemelen AFC South’un Luck’tan sonra en iyi oyun kurucusu. En ufak bir soru işareti bile yok bu konuda.

WR: Reggie Wayne, TY Hilton, Hakeem Nicks ve Donte Moncrief. Reggie Wayne, Bengals maçında ufak bir sakatlık yaşadı, bir iki hafta sahada olmama ihtimali var, ama onun dışında burası da olabilecek en iyi durumda. Reggie Wayne zaten ileride Hall of Fame’in bir parçası olacak, üstelik Manning’den sonra Luck’la da alıştığımız performansını devam ettiriyor. TY Hilton, inanılmaz bir derin top tehdidi, kaldı ki kısa-orta mesafeli hücumlarda da route running’i inanılmaz bir seviyede. Geçtiğimiz yıl, Reggie Wayne sakatlanınca #1 WR olabileceğini de gösterdi, Manning’in Harrison’ı vardı, Luck’ın da TY’ı olacak kariyeri boyunca. Nicks beklenenin altında, bu sezon bizde iyi oynayıp istediği kontratı almasını bekliyorduk ama işi kolay değil. Moncrief ise bu sezon draftın üçüncü turunda geldi, hız ve güç açısından çok önemli bir potansiyele sahip. Birkaç olağandışı drop dışında bu ekip de oldukça sağlam.

TE: Dwayne Allen döndü, bir döndü, pir döndü. Geçtiğimiz yılı sakatlık yüzünden kaçırmıştı Dwayne Allen, ancak bu yıl neden tam olarak aradığımız TE olduğunu kanıtladı. Muhteşem bir blocker, pas konusunda da gayet sağlam ellere sahip, tackle yedikten sonra kolay kolay yere düşmüyor, hızı da gayet iyi. Jimmy Graham gibi WR olarak sahaya yerleşirken görmeyeceğiz kendisini hiç, ama pozisyonunu gayet iyi oynuyor. Coby Fleener ise biraz daha pas alıcı TE konumunda. Luck’la Stanford’dan kalan bir kimyaları var, tutması gereken topları düşürse de savunmaların üzerine düşünmesi gereken bir tehdit. Jack Doyle ise bu grubun sürprizi, kendisinden çok bir şey beklenmezken özellikle FB olarak oynadığı snap’lerde harikalar yarattı. Fullback kullanmaktan vazgeçmiş olmamız çok iyi bir haber tabii, Jack Doyle veya Dwayne Allen bu görevi üstleniyorlar gerektiğinde. Bu üçlüden en az ikisinin gerek çift TE, gerekse FB-TE olarak çoğu snap’te sahada olduğunu belirtelim.

RB: Beyler, Trent Richardson sonunda adam gibi oynamaya başladı, buraya çok dikkat! Geçtiğimiz sezon birinci dur draft hakkı karşılığı almıştık T-Rich’i, bu arada o hak Philadelphia’ya gitti ve Eagles Marcus Smith’i aldı, büyük hayal kırıklığı ve son birkaç haftaya kadar Richardson tarihini en büyük bust’larından biri olacak gibi duruyordu. Ta ki son haftalara kadar. Takımın diğer RB’si Ahmad Bradshaw’ın hücum süresi giderek yükseldi, Richardson’ın yükü azaldı, yükü azaldıkça verimi ve performansı arttı. Şu noktada T-Rich tek başına bir takımı sırtlayabilecek bir adam değil, ama Bradshaw’la birlikte hem koşu hem de pas oyunlarında ligin en iyi RB komitelerinden biri olma yolundalar. Tabii koşu oyununun gelişmesinin bir sebebi de hücum çizgisinin çok gelişmiş olması.

OL: Takımın kanayan yarasıydı offensive line geçen yıl. LT Anthony Castonzo ve RT Gosder Cherilus, özellikle pass proctection konusunda çok iyilerdi ama guard’lar ve center’lar yerlerde sürünüyordu. Center olarak öncelikle Samson Satele’yi takımdan gönderdik (olası en doğru hamle), ardından Phil Costa takıma katıldı, parasını aldı ve emekliliğini açıkladı (epic fail) işler çok iyi gözükmüyordu. Starter olması beklenen Khaled Holmes da preseason’da sakatlanınca dibe çökmüş gibiydik. Ama ilk olarak AQ Shipley takıma geri döndü (adı AQ evet), ardından da UDFA Jonotthan Harrison çok ciddi bir potansiyel olarak kendisini gösterdi ve hiç de kötü oynamayan Shipley’i takımdan kesti. Guard’larda da Donald Thomas yine sakatlanınca iş çaylak Jack Mewhort’a kaldı ve Mewhort kendisinden bekleneni verdi. RG Hugh Thornton ise geçen seneki performansının üstüne koymayı başardı.

Şu anda bir tek geçen yılın en iyilerinden Gosder Cherilus kötü oynuyor, en azından NFL’in çok para kazanan right tackle’ına göre. Ama hücum çizgisi istikrarı yakaladı ki bu en önemlisi. Özellikle Jack Mewhort harika bir pulling guard haline geldi koşu oyunlarında da, ki pas korumasında da Luck’ın blindside’ını korurken Castonzo’yla adam paylaşımları harika. Buna TE’lerin gerek kendi pozisyonlarında, gerekse de FB olarak harika oynamalarını eklersek, bu denkleme beklenenden çok iyi çalışan misdirection koşuları ve toss sweep’leri de katarsak, koşu oyunu çok ciddi bir gelişme kaydetti, bu da tabii ki play action pasları çok daha ciddi bir tehdit haline getirmiş durumda.

Defans

Secondary: Vontae Davis! Sezon başı kendinine dört yıllığına 39 milyon dolar verip NFL’in en çok para kazanan altıncı cornerback’i yaptığımızda infial oluşmuştu takım çevrelerinde ama Vontae, aldığı parayı son kuruşuna kadar hak ettiğini gösterdi. Revis Island gibi, Sherman Island gibi, takımın secondary taktiği şu anda Vontae Island üzerine kurulu. Sezon boyunca sadece 32 kez Vontae Davis’in savunduğu receiver’a pas denemesi yapıldı, Patrick Peterson ve Darrelle Revis gibi yıldızlarla aynı seviyede. Vontae, henüz rakip receiver’lara TD izni vermedi, 20 tackle, 12 broken pass, iki interception’la oynuyor. Rakip QB’lerin Davis’e doğru pas atarken QBR ortalamaları 35.2, Vontae’in Pro Football Focus notu +12.0. Rakamlar konuşuyor. Greg Manusky’nin adam adama coverage’larında harika bir iş çıkartıyor Vontae Davis.

Takımın ikinci CB’i Greg Toler, özel bir oyuncu olmasa da safety’lerin, özellikle de Mike Adams’ın yardımıyla fena bir oyun çıkarmıyor. Darius Butler ise belki ligin en iyi slot corner’larından birisi. Sezon başlarken en çok takımın korkutan yönlerinden biriydi secondary, ancak endişeleri boşa çıkarmayı başardılar.

Safety’lere gelirsek, sezon başlamadan sakatlanan Delano Howell’ın yerine ilk 11’e giren veteran SS Mike Adams şu ana kadar beklentilerin üstünde bir performans gösteriyor. Vontae Davis’in bundaki etkisi tartışmasız. İstikrarlı oyununu sürdürüyor Adams. Ancak FS pozisyonunda soru işaretleri var.

LaRon Landry. Geçen sezon takıma katılmıştı Landry, bir önceki yıl Pro Bowl’da oynama payesini üstünde taşıyarak. Ancak takım için yaptığı en yararlı iş belki de dört maçlık doping alıp yerini Sergio Brown’a bırakması oldu. Kabul, koşu savunması için önemli bir isim LaRon Landry, ama pass savunmasında yaptığı hatalar saç baş yolduruyor. Şimdilik onun yerini almış olan Sergio Brown ise yine Adams gibi, özel değil, ama istikrarlı ve minimum hatayla oynuyor. Secondary iyi bir performans gösterdikçe de savunma takımın geri kalanının işi önemli bir ölçüde kolaylaşıyor.

Pass Rush: Aslına bakarsanız aslen OLB’lerden bahsedeceğim, ancak blitz’leri bir kenara ayırmak mümkün değil. Özetle, geçtiğimiz yılın yıldızı Robert Mathis’in önce dört maç ceza alması, ardından da aşil tendonunu kopararak sezonu kapatması şok etkisi yaratmıştı takımda. Rakip oyun kurucuya ulaşabilen tek adamdı Mathis geçtiğimiz yıl, Freeney’siz oynadığı ilk sezonda canavar gibiydi. Onun yokluğunda bir adım öne atan isim ise Björn Werner oldu. 2013 draftının ilk turunda seçilmişti Werner ve bir miktar hayal kırıklığıydı. Ancak bu yıl, özellikle biraz yükün omuzlarından kalkmasıyla oldukça iyi oynamaya başladı, hele ki Mathis’in cezası bittikten ve takıma koçumsu bir rolde katıldıktan sonra. Keza Erik Walden’ın da gerek koşu savunmasında, gerekse pass rush konusunda oyununu geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Ancak OLB’lerin bu kadar rahat oynamasının en önemli sebebi, secondary’ye olan güvenin artmasıyla oldukça agresif bir şekilde oynanan blitz’ler. Genelde ILB’lerden (sıkça double-A gap blitz gördük örneğin), ara ara da corner’lardan gelen blitz’lere savunma çizgisinin oyunu da eklenince şu anda toplam 21 sack’e ulaşmış durumdayız. Geçen yıl bütün sezon Robert Mathis’inkiler dışında 22.5 sack vardı takımda.

D-Line: Arthur Jones sezon başında takıma katılınca oldukça sevinmiştik, ancak şu ana kadar sadece bir buçuk maç oynayabilmiş olması biraz can sıktı. Bu da savunma çizgisinin geçen yılkiyle hemen hemen aynı ekip olmasını beraberinde getirdi: Cory Redding, Ricky Jean-François ve Josh Chapman. Yıldız bir NT olması beklenen Chapman hayal kırıklığı yarattı, bu kesin. Takımdaki yerini de yavaş yavaş Zach Kerr ve Montori Hughes’a bırakıyor. Burada impact player olan isim Cory Redding. Redding, maalesef sezon sonu emekli olacak gibi gözüküyor, ancak savunmadaki liderliği, 33 yaşında olmasına rağmen gösterdiği performans yeri doldurulacak gibi değil. Takımın bu kadar “takım” olmasında Redding’in yeri çok büyük.

ILB: Jerrell Freeman, iki sezon önce GM Ryan Grigson’ın CFL’den çekip çıkarttığı bir isim ve o yıl kendisinin Executive of the Year ödülünü kazanmasının kahramanlarından biri. Bu yıl ise yanına Browns’dan ayrılan D’Qwell Jackson eklendi. Pas savunmaları, özellikle de TE’lere karşı felakete yakın bir düzeyde, ama koşu savunmasıyla ve az önce bahsettiğim blitz’lerle takımı yukarı çeken bir ikili oldular.

Özel Takımlar

Colts’un en iyi oynayan ekiplerinden biri özel takımlar. K Adam Vinatieri yaşına rağmen hâlâ çok iyi, bu yıl FG kaçırmadı. Andy Studebaker ve starter olmadığı maçlarda Sergio Brown, coverage’da harika bir iş çıkartıyorlar, Pacman Jones dışında return tehdidi yaratan çok bir isim olmadı Colts’a karşı. Griff Whalen, çok kötü oynadığı bir maç olsa da güvenilir bir returner halinde. Ancak özel takımlarda bahsetmemiz gereken en önemli isim Pat McAfee.

McAfee’nin birincil görevi tabii ki punter’lık, ve net punt yarda ortalamasında şu anda ligin zirvesinde. 13 punt’ı rakibin 20 yard çizgisinin içinde kaldı ki özellikle coffin corner’lar McAfee’nin spesiyalitesi. Bunun yanında, takımın kickoff’larını da Patty Mac kullanıyor ve 36 touchback’le bu konuda da lider McAfee. Kendisini Adam Vinatieri’nin holder’ı olduğunu ve sıfır hatayla oynadığını da belirtmemiz lazım. Ancak, McAfee bir özelliğiyle öne çıkıyor: Onside kick’ler. Ligde ayağına bu kadar hakim olan başka bir kicker/punter yok. Bu sezon üç onside kick’i var, üçü de nokta atışı. İki tanesi muhteşem, ki birini kendisi recover etti, sözkonusu gif’ler şurada ve şurada. Bu adam ayrıca 60 yarda ve üzerinden rahatça field goal atabiliyor (normal sezonda hiç denemesi gerekmese de), Vinatieri bırakınca takımın kicker’ı da olmak istiyor. Boomstick!

Koçlar

Koçları bir bütün olarak ele almak lazım, çünkü bu sezon öne çıkan gelişme playcall’ların agresifliği. HC Chuck Pagano, OC Pep Hamilton, DC Greg Manusky ve özel takımlar koordinatörü Tom McMahon, bu sezon agresif blitz’ler yaparak, derin paslar deneyerek, koşuyu inatla zorlayıp Luck’ın önünü kesmeyerek takımı olası en iyi şekilde yönetiyorlar. Ancak en ilginci, geçen sezon playoff’ta Patriots’a karşı, dördüncü çeyreğin başında, 21 sayı gerideyken 4th&1’de bile punt oynatan Pagano’nun maçın başında onside kick denemek gibi fantastik işler yapması. 2012 sezonunda Bruce Arians’ın takımı nasıl playoff’a taşıdığından, hatta bu yıl nasıl Cardinals’ı 5-1 götürdüğünden biraz ders alınmış olsa gerek. Takım o kadar kapalı oynuyordu ki, biraz agresiflik bile yeni bir soluk getirmiş durumda Lucas Oil Stadium’a.

Bu sezon neler olur?

O kupa buraya gelecek demiştim değil mi yazının başında? AFC South’ta oynadığımız için playoff yapmamız hemen hemen garanti. Hatta, bu yıl ilk turu bay geçmemizin bile ciddi bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. AFC’de playoff görecek altı takımın beşi az çok belli oldu bile, Ravens’ı da yendiğimize göre en kötü ilk turda altı numaralı seri başıyla oynayacağız ki divisonal roundda oynamamız demek bu. Kaderimizi maalesef şansımızın pek tutmadığı Patriots belirleyecek gibi gözüküyor, gerek seri başlığı açısından ligde 11. hafta oynayacağımız mücadele, gerekse de playoff’ta Brady ile ne kadar erken karşı karşıya geleceğimiz. Eğer öyle bir engele takılmazsak, ilk haftada Broncos’u yenmenin de kıyısından döndüğümüz göz önüne alınırsa, Colts bu yıl Şubat ayında Arizona’ya doğru bir seyahate çıkacak demektir.

Şampiyonluk maçının senaryosunu ise hepiniz az çok biliyorsunuz: Rakibimiz son çeyreğe 14 sayı önde girecek, gerisi Andrew Luck…