Üzgünüm Detroit Lions, yüz kızartıcı rekorunuza ortak bulmak için en azından bir sezon daha beklemek zorunda kalacaksınız ve senin için de üzgünüm Hilmi abi, gündemde soracak başka sorular bulman gerek artık çünkü gönüllerin takımı Oakland Raiders’ınız sonunda kazandı!
Bu galibiyetin Kansas City Chiefs gibi ezeli rakiplerden birine karşı alınması da galibiyete ayrı bir tat kattı. Zaten yazılarımı veya gündem köşesini takip ediyorsanız Chiefs’e karşı bir galibiyet bekliyor ve istiyordum. Sezon başlarındaki bir yazımda yaşayan efsane Charles Woodson’ın bir sözünü alıntı yapmıştım, bu galibiyetin ardından da yine Woodson’a kulak vermek istiyorum; “Bu galibiyete nefes kadar ihtiyacım vardı.” Evet, Mark Davis’ten tutun yukarıdan izleyen Al Davis’e, Reggie McKenzie’den tutun Tony Sporano’ya, Oakland sokaklarındaki Raiders taraftarından tutun Türkiye’deki Raiders taraftarlarına kadar herkesin bu galibiyete çok ihtiyacı vardı. Zaten maçın son bölümlerinde ve maçın sonundaki enstantanelerden bunu net olarak anlayabilirsiniz. Bu galibiyetin seri galibiyetlerin başlangıcı olmasını umuyorum. Gelin öncelikle biraz maçta neler olduğundan bahsedelim.
368 Gün Sonra Gelen Galibiyet
Geçtiğimiz haftalarda Oakland Raiders ismini gündemi yine gereksiz bir haberle meşgul ettiğini görmüşsünüzdür. Raiders’ın son galibiyetinin üzerinden tam bir yıl geçmişti ki bu seri daha fazla uzamadan son buldu. Son haftalara baktığımız zaman Raiders’ın ilk galibiyetini almaya çok yaklaştığı anlar olduğunu gördük. Bu sezon çok eleştirdiğim koçlardan biri olan Jason Tarver’ın gösterdiği gelişim bunda en büyük pay sahibi. Raiders defansı son zamanlarda ligdeki her savunma kadar iyi oynamaya başladı, özellikle de koşu savunmasında.
Sezon başında yerden gelen hiç bir şeyi savunamayan Raiders, özellikle Khalil Mack’in sezon içinde maçtan maça gösterdiği gelişim ve Jason Tarver’ın rakip hücumları daha iyi okumaya başlamasıyla koşuyu savunmada ligin üst tarafındaki takımlar arasına kadar yükseldi. Burada dediğim gibi Khalil Mack’e parantez açmak gerek. Çaylak oyuncunun istatistiklerine baktığınız zaman tatmin olmayabilirsiniz ama onun katkısı istatistiklerin ötesinde. PFF’ye göre ligdeki tüm 4-3 linebacker’lar arasında koşuyu durdurmada ilk sırada yer alıyor. Kağıt üzerinde sadece bir sack’i olabilir ama QB pressure’da da ligin en iyilerinden. Savunma koşuyu durduğu kadar pas savunmasında da seviye arttırmaya başladı. Bundaki en büyük etken ise 2013 NFL Draftı’nın ilk turunda seçilen ve seçilmesi çeşitli tartışmalara neden olan cornerback DJ Hayden’ın ilk defa sağlıklı olarak oynaması. Hayden’ın takıma dahil olmasıyla pas coverage’larda daha etkili bir Raiders görüyoruz. Geçen hafta Peyton Manning’i intercept ettikten sonra Chiefs karşısında da çok iyi bir oyun sergiledi ve yavaş yavaş olmasını umduğumuz oyuncuya dönüşme sinyalleri veriyor. Bunların hepsi Raiders’ın ilk galibiyetini kazanmasında yardımcı oldu ama en büyük etken daha önce sahip olmadıkları ve yeni keşfettikleri bir şeydi; koşu oyunu.
DeMarco Görünümlü Latavius Murray
Raiders’ın bütün sezon boyunca yaptığı şey Derek Carr’dan tek başına maçları kazanmasını beklemekti. Çünkü Oakland Raiders’tan koşu oyunu adına bu sezon hiçbir şey görmedik. Chiefs maçını saymazsak NFL tarihinde sadece dört oyun kurucu ilk on hafta boyunca Derek Carr kadar fazla pas denemiş ve bu oyun kurucular arasında en kötü koşu hücumuna sahip olan isim ise Derek Carr. Diğer isimlere baktığımız zaman Andrew Luck, Peyton Manning, Sam Bradford ve Brandon Weeden isimlerini görüyoruz. En yakın örnek olan Andrew Luck’ın çaylak sezonuyla kıyas yaptığımız zaman ilk on maçta Luck’ın Carr’a göre neredeyse iki katı koşu desteği aldığını (1104 yards-630 yards) ve buna rağmen Carr’ın daha iyi TD-INT oranına sahip olduğunu görüyoruz (Carr: 13-9 Luck: 12-12). Bu gelecek adına içime su serpen bir durum, daha iyi koşu hücumuyla Carr’ın yapabileceklerini heyecanla bekliyorum. Yine Raiders’ın Chiefs maçına kadar tek bir maçta takım olarak 100 koşu yardını geçtiğini görüyoruz ve bu da Derek Carr’ın en iyi maçına tekabül ediyor, yani Chargers karşısında dört TD’lık performansına.
Gelelim Chiefs karşılaşmasına. Raiders neredeyse bir sene sonra ilk defa bir maçta 14-0 öne geçti, bunu son yaptıkları maç son galibiyetlerini aldıkları 2013 sezonundaki Texans karşılaşmasına tekabül ediyor. Nasıl oldu da Raiders 14-0 öne geçti? İşte burada sahneye Latavius Murray giriyor. Denver ve San Diego maçlarında kısıtlı top taşımalara rağmen umut veren performans gösteren Murray, Chiefs karşısında patlama yaptı. Murray açık ara farkla Raiders kadrosundaki en yetenekli running back olarak görünüyor. Özellikle 90 yard olan ikinci touchdown koşusu bana DeMarco Murray’nin çaylak sezonunda St.Louis Rams karşısındaki touchdown koşusunu hatırlattı.
Zaten kısıtlı oyun süresinde yaptıklarıyla sahadaki Murray sanki DeMarco’ymuş gibi hissettirdi. Kısıtlı diyorum çünkü Murray dördüncü taşımasında beyin sarsıntısı geçirerek bir daha oyuna dönemedi ve Chiefs’in yaptığı geri dönüş de bundan sonra başladı. Murray’den sonra ne McFadden ne de Jones-Drew bırakın aynı etkiyi, o etkinin yarısını bile gerçekleştiremedi. Neyse ki Sporano çok akıllıca bir hareketle son periyotta Marcel Reece’i running back olarak kullandı ki koşu hücumu bir kez daha işlemeye başladı. Şimdi kim bu Murray diye sorabilirsiniz, anlayışla karşılarım. 2013 draftında McKenzie’nin son turda bulup çıkardığı bir başka umut veren yetenek (bknz TJ Carrie). Murray 6-3 boyunda ve 223 pound ağırlığında. Pro day’indeki 40 yard dash süresi ise 4.38. Evet, yanlış okumadınız 4.38 saniye. 90 yardlık koşusunda ise yeni jenerasyon istatistikler sağ olsun saatte 22 km hızla koştuğunu gördük. Fiziksel olarak inanılmaz bir oyuncu Murray ve neler yapabileceğini gösterdi. Murray bandwagon’ı büyük bir hızla doluyor, bir an önce sizin de yerinizi ayırtmanızda fayda var.
Bitirmeden önce az kalsın maçı kaybetmemize neden olacak o çok ilginç olaydan da bahsetmek istiyorum. Sio Moore ve Khalil Mack, Raiders’ın uzun uzun yıllardır sahip olmadıkları yeniden yapılanmanın en önemli blok taşları ama hala çok gençler. Hem Justin Tuck hem de Charles Woodson, Moore’un o düşüncesiz hareketi sonrasında genç oyuncuyla kavga etmek noktasına geldiklerini söylediler. Ancak Moore’un verdiği cevap kendisini affettirmeye yettiği kadar bir o kadar da masum; “Benim yaşadığım olayı daha önce yaşayanlar yanlış yaptığımı söyleyebilirler ama gerçek şu ki ben ilk defa böyle bir şey yaşadım.” Genç oyuncularımızın bu hırsı ve heyecanından memnunum ama biraz daha kafalarını kullanmaları gerekiyor.
Oakland’da birden bire işler artık daha iyiye gitmeye başladı. Her şeyden önce takım galibiyetin tadını aldı. Tony Sporano’nun dediği gibi bu galibiyetin tadını unutmayın çünkü bu tat gelecek galibiyetlerin öncüsü olacak. Kim bilir belki de artık Sebass’ın her yerden FG vurabilmesi ve Ice Cube’un Raider olmasından başka gurur duyabilecek bir şeyimiz olur.