12.Adamın başkentinden soğukların Edirne’den yavaş yavaş seksen ilimize doğru hareket ettiği şu günlerde herkese sevgiler. Maç öncesi yazılarımı İngilizceye çevirtip teknik yönetime gönderesim var. Koşu oyunu, pas oyunu, rakip hücumunda içerideki numaralar başta olmak üzere iki takımın zayıf ve güçlü yönlerine değinmiştim. Halı saha turnuvasında boy gösteren takımlar bile daha ciddi hazırlıklara sahip oluyorlardır. Ağır konuştuğumu düşünmüyorum zira geçen seneden beri bir Seattle savunması, bir secondary, bir Legion of Boom diyip yüksek perdeden konuşuyorduk. Bu sene ezber bozan bir Seahawks izliyoruz.
Yalnızca San Antonio Spurs
Geçen sene Amerika’da şampiyonlar hep batı yakasından çıktı. Los Angeles Kings buz hokeyi ligi NHL’de; San Francisco Giants beysbol ligi MLB’de, San Antonio Spurs basketbol ligi NBA’de ve biz de NFL’de mutlu sona ulaştık. NHL şampiyonundan Willie Mitchell “coast to coast” yapıp Florida Panthers’e transfer olurken, MLB’de Pablo Sandoval serbest kalıp şampiyon takımıyla yolunu ayırırken biz de Red Bryant ve Chris Clemons doğu yakasına Jacksonville Jaguars’a giderken adından anlaşılacağı üzere altın oyuncumuz Golden Tate Detroit Lions’a gitti. Kadrosunu bütünüyle koruyan tek şampiyon San Antonio Spurs, iki gün önce deplasmanda Lebron James ve arkadaşlarını yenmeyi bildi. Bunları neden anlatıyorum: Şampiyon olmak zordur. Daha zoru ise şampiyonluğu korumaktır.
Şampiyonluğu korumak -NFL gibi başarının çok zor olduğu arenada en azından playoff takımı olmak- için başarıyı getiren kadro korunmalı ve üstüne bir iki cilalayıcı hamle yapılmalıdır. Biz oyun mantalitemizi iki alanda korumaya çalışırken bunu sahada skora çevirecek oyuncuları tutmaktan, gidenlerin yerini doldurmaktan aciz kaldık. Paranın içinde yüzüp de paraya kıymayan ve ikinciliklerin hocasını yıllardır göndermeyen Arsenal futbol takımına benziyoruz. Head koçumuzu, Arsene Wegner ile bir tutmuyorum ama paraya kıyamayan bir yönetim var. Böyle giderse Marshawn Lynch, Russell Wilson, Richard Sherman gibi yeteneklere maksimum kontratı veya onları takımda tutabilecek paraları verebilecek miyiz? Şehirde nereye park etsen Seahawks’ımız için otopark parası diye para toplamayı biliyorlar ama. Şaka bir yana takımın parası, geliri kaliteli oyuncu transferinde harcanmalıydı. 2014 sezonu için yapılamadı, yapılmadı. Üstüne çok para verdiğimiz ve takımda –muhtemelen- bundan dolayı kutuplaşmaya neden olan Percy Harvin ülkenin diğer ucuna yollandı.
Şimdi diyeniniz veya düşüneniniz olacaktır: Senin eleştirdiğin takım 4 Eylül 2014’te Green Bay Packers’ı eze eze yenmişti… Yenmiştik fakat şampiyonluğun getirdiği takım içi rehavet, rakiplerdeki ekstra motivasyon ve mental sorunlar bizi o günlerden bugünlere getirdi. İsterseniz az biraz da maçı konuşalım.
Koşu Savunmasında Birinciyiz (!)
Maç öncesi yazımla, oynanan maçı karşılaştırdığımızda özellikle savunmada yapmamız gerekenleri yapamadığımızı, taktiksel kararlılıktan uzak olduğumuzu görüyoruz. Jamaal Charles’ın kalitesi ortada fakat onu 159 yard koşturan savunmanın kalitesi nerede? Biz bunu CenturyLink’te DeMarco Murray’a karşı da izlemedik mi? İzledik. Ne demiştik; Jamaal Charles’i ilk metrelerde durduramazsak işimiz yaman. Charles, 159 yardın 128’ine müdahale olmadan ulaştı. İki touchdown yaptı ve iki touchdown koşusunda parkta yürür gibi rahat ve dingince koştu. Yani kimse ona müdahale edemedi.
Yine ne demiştik; Kansas City quaterback’i Alex Smith’in ilk hakkı getirecek mesafe içinde daha başarılı olduğunu ve uzağa top atmakta başarısız olduğunu, bunu nadiren denediğini söylemiştik. Sezonun en düşük pas atma girişiminde bulunan Alex Smith 16’da 11 isabetle touchdown pası veremedi. Wide receiver’larıyla pas iletişimi yetersiz olan bir sistemde oynuyor demiştik ama işi koşu oyunuyla bitirdiler. Koşu düzgün gibi savunulsaydı pas hücumunda zorlanan Alex Smith muhtemelen secondary’mize güzel toplar hediye edecekti. Gelin görün ki maçın Kansas’ın maçın başındaki 86 yardlık opening drive’ı son 10 maç içinde Seattle savunmasına karşı yapılan en fazla yardlık hücum oldu. Ayrıca 9.01 dakikalık oyun Dallas Cowboys maçındaki 9.45 hücumundan sonra bize karşı en uzun süreli hücum oldu. Son iki yıldır, Kansas City Chiefs’in hücum kimliğinde süre olarak hacimli oyunlar var ama geçen seneki savunmamız altı bilemediniz yedi dakikanın üzerinde hücum süresine izin verir miydi? Hem de iki kere… İlk iki touchdown’larının geldiği hücumların ikisi de 80 yard üzeriydi.
Elde Var Hücumumuz…
Takımın günden güne kendini geliştiren yönü ise hücumu. Çelimsiz ön hat ve belki de kalburüstü pas tutucularımızla devam ettiğimiz bu yolda her maç biraz daha iyi oluyoruz. Russell Wilson’a snap sonrası yapılan ağır baskıyı son maçlarda azalttık. Wilson, bulduğu güvenli ortam ve ideal sürelerde güzel paslar atıyor. Bunu maçtaki hücumların hepsine yayamıyoruz lakin San Diego maçından bugüne kadar işlerin biraz daha düzeltilmiş olduğunu görmek sevindirici. Russell Wilson sezonun gizli MVP’lerinden. Takımın derecesi geçen seneki seviyede olsaydı bu ödül için en çok söylenen isimlerden biri de üç numaramız olabilirdi. Pas seçimleri yerinde. Ligin en iyilerinden olan Kansas City Chiefs savunmasına karşı hızlı kararlar verdiğini, baskıyı gördüğü read option’larla çıktığını; ilk haklar getirdiğini bu hafta da bir güzel izledik… Ayağı yere sağlam basan O-Line’ı, Russell Wilson’ın önüne, kaliteli bir iki pas tutucuyu da sağına soluna dizdiniz mi asıl o zaman izleyin; nasıl canlar yakıyor. Buradan tekrar sesleniyorum: Calvin Johnson’ı kulübümüzde görmek isteriz. Yanına da A.J. Green eklense ne güzel olurdu… Bir bakıma 81&18 forma uyumu.
Marshawn Lynch maçta iyi oynayan isimlerimizden biriydi ama bir Beast Mode değildi. Ligde Perşembe günü oynanan Oaklan Raiders maçına kadar koşu touchdown’ına bir kez bile izin vermeyen Kansas City Chiefs savunmasına bu ayrıcalığı yaşatabilecek bir numaralı isimdi. İki kez ucu ucuna kaçırdık, tıpkı geçen hafta Buffalo Bills hücumunda kaçan fırsatlar gibi. Ortadan, sağdan ve soldan her türlü koşan, affetmeyen Marshawn Lynch bu maçta ‘X’ harfinin iki kolları misali eğimli hatlarla ilerledi. Ne yazık ki Jamaal Charles’ın iki touchdown’lık ve 159 yardlık performansının az biraz berisinde kaldı dersek yanlış olmaz çünkü Jamaal Charles’a tek seferde 47 yard koşma izni veren Seahawks kadar hoşgörülü olmayan Kansas savunması yirmi dört numaramıza en fazla 17 yardlık mesafe izni verdi.
Maçı kaybettiren mi desem, kazandıramayan mı desen; hücumdaki iki dördüncü hak kararıydı. Endzone’a önce iki yard, sonra 36 yard kala dördüncü hakta pas denediğimiz ve başarısız olduğumuz oyunlar yerine field goal deneseydik düz mantık ile altı sayı alırdık ve maçı kazanırdık. Tabii maçın akışı, skorun kırılışı elbette farklı olacaktı ama az tamah çok zarar getirebiliyor. Marshawn Lynch ve Russell Wilson elinizdeyken iki yard mesafede pas denemek yerine koşu oyunu denemeniz gerekir. Bu tercihleri taktiksel hata olarak yorumluyorum.
‘Kazan ya da Evine Git’ Maçı
Kansas’a kaybedilen maç sadece bir maç değildi. Rakibimiz San Francisco 49ers, Eli Manning’in yıldızlaştığı(!) maçta kazandı, Arizona Cardinals bildiğiniz gibi. Playoff zora girdi. Hem derece anlamında hem takımın playoff/başarı algısı anlamında. Bu sezon ulaşabileceğimiz en iyi derece 12-4 olacak. Son hafta içeride Rams maçını saymazsak tüm maçlarımız NFC’nin en güçlü ekiplerinden üçüne karşı olacak. Başta Russell Wilson olmak üzere kimse pes etmedi, hala inanıyoruz.
NFC North’un birincisi ilk turu maç yapmadan geçecek gibi görünüyor. Biz NFC West lideri olursak -zor ama imkanlı- NFC East’ten Dallas Cowboys ve Philadelphia Eagles ile ilk turu maç yapmadan geçmek için çekişeceğiz. Son haftalarda Dallas ve Philadelphia’nın bolca maç kaybetmesini bekleyeceğiz. NFC South’tan bahsetmeye gerek yok. Bu hafta yenersek Ocak için yolculuğumuz devam edecek. Kaybedersek ise sizinle Eli Manning mimikli yazıda buluşacağım. 12.Adamın başkentinden şampiyona kendini topla ve geçen seneye dön diyorum.