Ne maçtı ama! Müthiş hızlı gelişen bir hücum, son anda gelen bir interception, inanılmaz bir final. Amerikan futboluna doymuş olarak evine gittin, artık bir saat falan uyudun, sabah uykulu gözlerle işyerinde birkaç Super Bowl haberi okudun (Seattle taraftarıysan bir hafta bekleyip öyle okudun). İki gün böyle geçti, yok yüzük, yok kupa, yok Brady’nin kamyoneti vs. Peki sonra?
Bir sezon bu kadar zirvede bitemez. Alıştıra alıştıra bıraksaydık keşke, mesela Pro Bowl bu hafta sonu oynansaydı da herkesin ağzında güzel bir tatla bitseydi sezon ama hayır, NFL’in öyle huyları yok. Unutulmaz bir finali yumruk gibi yapıştırır, sonra da “Dağılın bakayım, Eylül’e kadar görünmeyin ortalıkta!” taraftar bunu kaldıramaz.
Üzülmeyin, Hilmi Abi sezon bitti diye sizi unutmuş değil. Bizim gibi Amerikan futbolu bağımlıları beysbol, kriket, kroket (bu son ikisi ayrı spordur ha) gibi kötü huylar edinmiyorsak demek ki bir yerden futbol açlığımız doyuyor. Sofraya buyurun, beraber yiyelim. Önümüzdeki sezona kadar futboldan nasıl kopulmaz, hep beraber görelim. (Bill Gates’e not: Türkçe’de “kopulmaz” diye kelime vardır, inatla Word’de altını kırmızıyla çizmeyin!)
Koçluk Değişiklikleri:
Aslında koçların değişikliği Kara Pazartesi denilen, normal sezonun son maçının ertesi günü başlar, ama Super Bowl ve playoff oynayan takımların yardımcı koçlarına epeyce rağbet olduğu için bütün yeni koçların belli olması bugünlere kalır. Chicago’da John Fox, Oakland’da Jack Del Rio devirleri başladı örneğin. Sizin takımlarınız da koçunu yeni değiştiyse, gidin yeni koçunuzla bir tanışın. Eski takımlarını okuyun. Oyunculuğu varsa maç görüntülerine bakın. Mesela Jack Del Rio, USC mezunuymuş, NFL’de linebacker’lık yapmış. Koçunu iyi tanırsan sene içinde maç zevkin bir o kadar artar.
NFL Combine:
Kombine biletlerin satışa çıktığı… Yok, pardon o değil. Nisan sonunda NFL takımları arasında paylaşılacak üniversite mezunu oyuncuların kendilerini en son gösterecekleri yer. Bu sene 17-23 Şubat arasında yapılacak bu organizasyonda oyuncuların fiziksel ve ruhsal sağlıklarının ama daha önemlisi hız, güç ve yeteneklerinin ölçüleceği faaliyetler yapılacak. Aslında takımların üniversiteli oyuncuları takip eden ekipleri oyuncularla ilgili notlarını çoktan verdiler; Combine daha çok gözden kaçan son bir şey varsa onu görmek için yapılıyor. Taraftar ise memleketin ücra köşesindeki cornerback’leri iki senedir takip etmediği için burada ağzı açık bir şekilde oyuncuların olimpik atletler kadar iyi performanslarını seyrediyor. Özellikle 40 yard denilen bir koşu var ki, 36 metreyi 4.20 saniyede koşan süper kahramanları görmemize olanak sağlıyor. Bunu da canlı seyredebilirsiniz ama akşamları 15-20 dakika o günün sivrilenlerini, önceden tanıdığınız birkaç oyuncuyu seyretseniz yeter.
Free Agency:
Sözleşmesi biten adamların eski takımıyla ya da bir başkasıyla sözleşme imzalaması. Kaliteli (ve dolayısıyla pahalı) oyuncular ilk birkaç günde kapılırken, diğer oyuncular daha uzun sürede takım bulabiliyorlar. Bu sene 10 Mart’ta başlayacak bu sürecin ilk kısmında sözleşme imzalayamayan oyuncular, mahalle pazarı kapanmaya yakın ucuza giden domatesler gibi draft sonrasını bekleyecekler. Ayakla oynanan futbolda bütün sene süren transfer süreci NFL’de bir iki aya sığınca resmen fırtına gibi geçiyor.
NFL Draftı:
Şubat, Mart derken Nisan’ı bulduk. Bu sene 30 Nisan – 2 Mayıs arasında, üniversite oyuncuları geçtiğimiz sezonki beceriksizlik sırası ile sıralanmış NFL takımları tarafından seçilecek. Üniversite futbolu sezonunu takip etmeseniz bile, combine’dan tanıdığınız adamların nerede oynayacaklarını görmek çok zevkli oluyor. Ayrıca burada yapılan seçimler, takımların gelecek seneki yapılarıyla ilgili ipucu verebiliyor. Örneğin Chicago ilk turdan oyun kurucu seçerse, idarecilerin Jay Cutler’a güvenlerinin azaldığı veya kendisinden tamamen vazgeçtikleri anlamına gelebiliyor. Bu da canlı seyredilebilen bir aktivite.
En azından 30 Nisan günü yapılacak ilk tur (yani ilk seçilen en kaliteli oyuncuların dağılımı) seyretmek çok zevkli olabiliyor. Bir sonraki takımın seçimini beklerken az önce seçilmiş oyuncunun maç görüntülerini ve ilginç bilgilerini veren bu yayınlar, maçlar kadar seyirci seçiyor. İki-üç sene draft’ın ilk gününü seyretseniz, bir de bakmışsınız ligde adını bilmeye değer oyuncuların %80’ini tanıyorsunuz. Ama yine de benim yazılarımı okursunuz değil mi?
Hazırlık Kampı:
Koçlar tamam, giden-gelen oyuncular belli oldu, çaylaklar ev kiralayıp yerleşti ve sezona hazırlanma takvimine girildi. Kadro üst sınırı 90’a çıktı. Çeşitli mini kamplar, hazırlık toplantıları, günde iki idman yapılan ağır bir süreç derken training camp’ın sonunda hazırlık maçları yapılıyor. Preseason dediğimiz ve dört hafta süren bu süreçte takımlar genelde kamp sonunda kimleri kadroda tutacaklarına karar veriyorlar ve kadrolar son halini alıyor. Bu dört hafta biter bitmez de yeni sezona girmiş oluyoruz.
Başka başka:
Arada başka önemli günler de var ama hepsiyle kafanızı şişirmeyelim şimdi. Örneğin Mart ayında bütün takım sahiplerinin toplanıp ligin gidişatını konuştukları bir toplantı var ki burada önümüzdeki sene uygulanacak kural değişiklikleri belirleniyor. Aslında “bütün takım sahipleri” derken Green Bay Packers’ı ayrı tutmak lazım. Ligin sahibi olmayan tek takımıdır Packers ama “takım sahipsiz kaldı” diye üzülmeyin, yönetim kurulu falan var. Bunların yanı sıra geçen sezonu sakat bitirenlerin dönüşlerini takip etmek de güzel oluyor.
Sonuçta NFL sezonu kısa, sadece dört-beş ay sürüyor. Ancak yukarıda gördüğünüz gibi, futbolu yeteri kadar seviyorsanız yapacak bir şeyler her zaman oluyor. İlle de maç istiyorsanız, gidin geçmişten efsane Super Bowl’ları seyredin. Fantasy football ligi kurun. Madden serisinden bir oyun oynayın. Ya da İnternet’ten bizimle temasa geçin, NFL konuşalım. Mayıs’ta bana Twitter’dan “Hilmi Abi, bu Tom Brady kaç sene daha oynar?” diye soranı “Lig bitti kardeşim, Eylül’e kadar bana bir şey demeyin” diye terslemedim şimdiye kadar. Futbol dediğin sene boyu, hatta ömür boyu sevilecek bir şeydir. Bunu hep beraber paylaşalım ki futbol zevkimiz azalmasın.