Değerli Amerikan futbolu severler bir önceki yazımın üzerinden iki hafta geçti ve sitemizin, sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek Jacksonville Jaguars ve St. Louis Rams taraftarlarına söylemek istediğim şeyler de epeyce bir birikti. Öncelikle geçtiğimiz hafta niye yazmadım, biraz bundan bahsedelim çünkü geçtiğimiz hafta (3.hafta) NFL’in şu ana kadarki en normal haftasıydı. Nitekim ondan da önceki hafta -yani 2. hafta (Eh be kardeşim beynimizi yaktın.)- Bucs, Raiders, Browns, ve Jags rakiplerini devirmeyi başarmış ve o hafta, bu dört takımın da aynı anda maç kazandığı ilk hafta olarak NFL tarihine geçmişti.
Ancak üçüncü hafta her şey, aslında gayet normal bir şekilde, tersine döndü ve bu dörtlünün tek kazananı Raiders oldu ki o da NFL’in “kümeden kurtulma maçı” sayılabilecek karşılaşmasında Browns’ı mağlup etti. Jags ise ağır favori New England Patriots’a 51-17 gibi farklı bir skorla yenilerek, ikinci haftadaki Dolphins galibiyetinin ardından “Başımıza taşlar yağacak.” diye Jacksonville’deki hocalara koşup kurşun döktürten şehir sakinlerinin içini rahatlatmış oldu. Kısacası geçtiğimiz hafta NFL’de oldukça sıradan şeyler yaşandığı için yazı yazma gayretinde bulunmadım.
Bu çocuğu atın dışarı…
Jaguars ile başlayalım. Önce malum New England Patriots karşılaşması… Bu karşılaşmanın özeti aslında Patriots hücumunda gizli, maç boyunca Patriots down’ları şu şekilde sonuçlanmış: TD-FG-FG-TD-FG-TD-TD-TD-TD ve son hücumda da Kneel yapmışlar. Bu da demek oluyor ki Pats karşılaşma boyunca ne bir interception atmış, ne bir fumble yapmış hatta sayıyla sonuçlanmayan tek bir hücumları bile olmamış. Bunun Jags adına ne kadar vahim bir durum olduğunu anlatmak için şöyle bir örnek vermek sanırım uygun olacak: Diyelim ki bir sezon Major League Soccer’a Tallahassee Cougars ve Boston Chauvinists diye iki takım yükselmiş olsun (Dikkatli okuyucu bağlantıyı anladı) ve MLS’in üçüncü haftasında Chauvinists, Cougars’ı Boston’da ağırlasın. Karşılaşma boyunca Chauvinists hücumu her beş dakikada bir Cougars kalecisiyle karşı karşıya kalıp her 10 dakikada bir de gol atarsa, işte bu Patriots hücumunun Jags defansına maç boyunca neler ettiğinin güzel bir benzetmesi olur. Ancak 51-17 biten bu maçta Jags’i suçlamanın çok da bir manası yok gibi. Nitekim iki takım arasında dağlar kadar fark olduğu aşikar (Bu arada cidden de Jacksonville, Florida ve Boston, Massachusets arasında tam 480 milyon yıldır Appalaş Dağları vardır). O yüzden Jags’i bu maça göre değerlendirmek pek de doğru olmaz ancak bu hafta Andrew Luck’sız Colts’a karşı oynanan maça göre değerlendirmek baya bir doğru olur.
Jags, geçtiğimiz Pazar günü büyük bir fırsatı elinden kaçırdı. Rakip, kalitesi yerlerde sürünen divison’da tiranlığını ilan etmiş bir ekipti ve son yıllarda yetişen en önemli quarterback’lerden Andrew Luck sakatlığı sebebiyle maçta forma giymeyecek onun yerine, bugün ölse arkasından “Az da yaşamadı şimdi” diyebileceğimiz Matt Hasselbeck (ki Hasselbeck draft edildiğinde Bortles daha ilkokula bile başlamamıştı) sahada olacaktı. İşin en tatlı kısmıysa yıllardır gerek evinizde gerekse de deplasmanda darmadağın olduğunuz bir takımı seyircisinin önünde kıstırmıştınız. Ancak söz konusu Jags olduğunda önceden bir şey iddia etmenin ne kadar yanlış bir tutum olduğu tecrübeyle sabit. Bu kadar geyiğin ardından aslına bakarsak Jags karşılaşma boyunca o kadar kötü değildi. Quarterback Bortles, sene başından beri yakalamış olduğu standardı bu maçta da devam ettirdi ve etkili bir oyun çıkardı. O-Line, hem koşu oyunlarında running back TJ Yeldon’a güzel gap’ler açma, ki Yeldon 107 yardlık rush ile kariyer maçı çıkardı, hem de pas oyunlarında Bortles’a sağlam pocket’lar yaratma konusunda oldukça iyiydi. İşin savunma kısmındaysa büyük sıkıntılar yaşandı. Mesela D-Line, San Derrick Marks gibi tecrübeli oyuncuların yokluğu sebebiyle özellikle pass rush konusunda ciddi zaaflar gösterdi ve pass rush, blitzler üzerinden yürütülmeye çalışılsa da Colts quarterback’i Hasselbeck, maç boyunca üzerinde zerre kadar bir baskı hissetmedi.
Asıl büyük sorun savunmanın aldığı cezalardaydı ki bu cezalar bugüne kadar, Jags ile yaşadığı bütün o ağır yenilgilerin ardından çıktığı basın toplantılarında sakin, umutlu ve esprili halini koruyan head koç Gus Bradley gibi şeker bir adamı bile çileden çıkardı ve head koç, Colts karşılaşmasının ardından düzenlediği basın toplantısında, yenilginin sebebini soran bütün gazetecileri fırçaladı. Peki Bradley’nin bu kadar yakındığı durum neydi? Hemen anlatalım…
Bildiğiniz gibi karşılaşma 13-16 bitti ve Colts da Jags de maç boyunca yalnızca birer touchdown bulabildi. Colts’un touchdown bulduğu tek drive’da ise Jags defansı tam beş kez (evet evet yanlış duymadınız) tam beş kez ceza yedi ve bu cezalar 42 yarda mal oldu. Jags, hücum ve savunma takımı, karşılaşmayı toplam 92 yardlık 13 ceza ile kapadı. Herhalde sokaktan geçen 11 adama bir on dakika Amerikan futbolunun kurallarını kısaca anlatıp onları Colts karşısına koysak bu kadar cezayı bir drive’da alamazlardı. Ancak cezaların yanında, Jags adına maçı katleden bir oyuncu vardı ki, o isim çaylak kicker Jason Myers’ti. Bu sene ligin ilk PAT kaçıran kicker’ı Myers, karşılaşmanın normal süresinin bitiminde skor 13-13 iken, maçı Jags’e getirecek 53 yardlık field goal şansı buldu. Genç kicker “Ya Allah” deyip topa öyle bir vurdu ki top, daha mesafenin yarısında kamera kadrajından dışarı çıktı. Ancak pozisyonda Colts özel takımının hatası varmış bu nedenle vuruş tekrarlandı ve bizimki yine kaleyi bulamadı. Neyse, maç uzatmaya gitti ve Jags ilk drive’da 48 yardlık field goal şansı buldu. Sahnede yine Myers vardı ve insafsız kicker bu field goal’u da kaçırdı. Bu pozisyonun ardından Jacksonville taraftarları, Sadri Alışık’ın Ofsayt Osman filmindeki efsane “Allah rızası için söyleyin, bu da mı gol değil?” repliğiyle inledi ancak gerçekler Yeşilçam filmlerindeki gibi değildi malesef.
Medar-ı İftiharımız…
Ve geçelim bu senenin flash ekibi St. Louis Rams’e. İlk haftaki Seahawks galibiyetinin ardından bu hafta bir diğer Super Bowl adayı Arizona Cardinals’ı, hem de deplasmanda, dize getirmeyi başardılar. Tabi ki bundaki birinci etken savunmaydı. Rams savunması, şu an belki de ligin en formda ekibi ki özellikle D-Line muazzam oynuyor. Burada öyle bir D-Line’dan bahsediyoruz ki Nick Fairley gibi yıldız bir isim bile şu an Aaron Donald ve Chris Long’un arkasında kendine zar zor süre bulabiliyor. D-Line ile birlikte Trumaine Johnson’lı TJ McDonald’lı secondary de bu sezon oldukça iyi işler çıkarıyor ancak son iki karşılaşmada interception tutan cornerback Janoris Jenkins (Jags secondary’sinin bu sezon daha bir interception’ının bile olmadığını da belirtelim) şu an için secondary’nin yıldız ismi. Rams için en umut verici gelişme ise şüphesiz Todd Gurley.
Büyük beklentileri, Cardinals karşılaşmasında 150 yard koşarak fazlasıyla karşıladı. Eğer oldukça profesyonel bir şekilde zaman harcamak için touchdown’a beş yard kala kendini yere bırakmasaydı, istatistiklerinin yanına bir de touchdown ekleyecektik ve tabi ki genç running back’in yedi sülalesi fantasy owner’larının gazabını yaşamayacaktı. Rams’in tek sıkıntısı ise, wide receiver ekibindeki kalitesizlik gibi görünüyor. Ancak quarterback Nick Foles, her maç içlerinden bir tanesini coşturmayı biliyor ki Cardinals maçında bu isim Stedman Bailey oldu. Ancak genel olarak Rams bu sene için oldukça iddialı bir ekip ki içinde bulunduğu ölüm grubundan playoff’a yükselirse kimse şaşırmasın.
Haftanın Bonusu
Bu hafta Green Bay Packers-San Francisco 49ers karşılaşmasını seyrederken üç yıl önce Super Bowl, iki yıl önce konferans finali oynamış bir takımın ne kadar acınası bir duruma düştüğünü fark ettim. Hatta öyle bir hale düşmüşler ki, Blaine Gabbert gibi futbolun “f” sinden anlamayan bir adam takımın ilk 11 quarterback’i Colin Kaepernick’e playbook anlatıyor. Vah o takımın haline…