Chicago Bears’ın deplasmanda Kansas City Chiefs’i 18-17 yendiği karşılaşmanın akabinde tekrar merhaba NFLTR.com okurları… Yazılarımı takip edenler ya da arada okuyanlar yeni sezonda Bears’dan fazlasıyla umutsuz olduğumdan da haberdardırlar sanırım…

Pazar günü bu “umutsuzluk” zor bir deplasmanda galip gelinmesine rağmen tarafımca hala giderilebilmiş değil. Haklısınız, sezona üç yenilgi ile giren Bears’da yardım sirenleri çalıyor, takım neredeyse hücum edemiyor, Jared Allen ve John Bostic, altıncı tur hakları karşılığında başka takımların yollarını tutuyor, Cutler yine interception’dan sonra yapmaya çalıştığı müdahale sonrası sakatlanıyor, takımın WR pozisyonu için en önemli silahı Alshon Jeffrey de ilk karşılaşma hariç çim yüzü görmüyordu. Buna rağmen geçtiğimiz haftasonu Oakland Raiders, son olarak da bu hafta Kansas City Chiefs karşısında alınan galibiyetler “olabilir mi?” sorusunu yeniden akıllara getirdi.

Kansas City, Andy Reid yönetiminde üçüncü sezonuna girdi, takım yıldız RB Jamaal Charles’ın insan üstü performanslarıyla göz doldurdu, 2012 NFL Draftı’nın bir numarası (dolayısıyla 2011 sezonunun sonuncusu) olan takım defansta da Tamba Hali ya da Justin Houston gibi canavarlara sahipti. Sezona kötü girmişlerdi ancak Bears ile karşılaşacak olmak şeker gibi bir durumdu onlar açısından. Karşılaşma az skorlu geçti beklendiği gibi, zira Bears sezona üç yenilgiyle de girerken defans olarak vasat bir performans da ortaya koymayı başarabiliyordu. Rakiplerin toplam aldığı yarda bakıldığında Bears ligde 14.sıradaydı ve takımın en en en büyük derdi de hücum edememekti.

Hücum konusunda Bears’ın karşılaşmaya tutuk başladığını da eklemek gerek. Dördüncü çeyreğe girilirken skor 17-6 Kansas City lehineydi fakat üçüncü çeyrekte pek de beklenmeyen oldu ve Jamaal Charles sakatlandı, bunun akabinde Chiefs hücumu her drive’da bocaladı, koşamadılar, paslar isabetli olmadı ve bir zamanların birinci sıra seçimi Alex Smith’in neden hala “winner” olamadığı ile alakalı ufak bir fragman geçmiş oldu bir nevi.

Gelelim şu dördüncü çeyreğe. Aslında yine karşılaşma ile alakalı herhangi bir beklentim yoktu fakat Cutler’ın ne zaman top kaybedeceğini de merak ediyordum. Bears, çeyreğin ilk başındaki drive, Cutler’ın “gerçekten” güzel pası ile karşılaşmayı 17-12’ye getirip bir iki sayılık hücum fırsatından da yararlanamadı. Kansas City, sonraki hücumda koşmaya çalışsa da muktedir olamadı ve tekrar Bears hücumu izledik, Chiefs’in defansta yaptığı fauller ve hatalarla yardlar alındı ve sonucunda Matt Forte’nin Cutler’ın pasını yakalamasıyla beraber oyun Bears’a döndü.

Bu haftasonu izlenecek, heyecanlı geçen birçok karşılaşmanın yanında Bears da sezona tutunabilmeyi başardı. Jay Cutler’ı hep yazıyor, ondan hep bahsediyorum. Kesinlikle iki ucu keskin bıçak. Dördüncü çeyrekte attığı iki TD pası da “benim” diyen QB’nin cesaret edemeyeceği paslar (gerçi Cutler “benim” demiyor da olabilir, bir tuhaf adamdır kendisi). Nitekim pasları da doğru yollayınca Bears, galibiyete ulaşmayı bildi. Benim için hayal kırıklığı ise Jamaal Charles’ın bu sezon “muhtemelen” tekrar sahalara dönemeyecek olması çünkü özel bir oyuncu, pas alıyor, tackle arası koşuyor, handoff outside’da iyi, screen pas’ları zaten ondan soruluyor, bir RB ne kadar yük taşıyabilirse hepsini taşıyor aslında.

Geçtiğimiz hafta Bears’ın Center pozisyonunda sezona başlayan oyuncusu Will Montgomery’nin sakatlandığını, bunun üzerine üçüncü tur seçimi Oregon çıkışlı oyuncu Hloniss Grasu’nun neden oynamadığını kendimce sorguladığımı anlatmıştım, bu hafta sahaya ilk 11’de çıktı. Hemen karşılaşmanın başında adamını kaçırması ile beraber Bears bir fumble TD’a maruz kalsa da maç içinde iyi sinyaller verdiğini eklemek lazım. Veteran LT Jermon Bushrod iki karşılaşmadır sakat ve Bears bu karşılaşmaların her ikisini de kazandı. Jay Cutler sadece iki defa sack’e maruz kaldı ve geçtiğimiz hafta da çakma center oynayan Matt Slauson hariç hücum hattı gayet olumdu bir görüntü koydu ortaya.

Diğer yandan defansta da işler aslında göründüğünden iyi. Vic Fagnio Bears’da savunma koordinatörü görevini kabul etmeden evvel ismi hem Bears hem başka takımlar için baş koçluk için de geçiyordu. Birkaç sezondur iyi iş yapan 49ers savunmasa yön veren kişiydi ve geldiği zaman ilk icraatı da bilhassa koşu savunamayan Bears defansının şemasını 4-3’den 3-4’e çevirmek oldu. Bu nedenden ötürü Jared Allen gibi isimler alışık oldukları DE pozisyonundan OLB pozisyonuna geçmişler, pek de başarılı olamamışlardı. Bears savunmasının “fena” olmadığını gösteren karşılaşma ise üçüncü haftada Seahawks deplasmanıydı. O maçla alakalı tek hatırlanabilecek şey Bears’ın hiç sayı üretemediği ve her topu tekmelemekten punter Pat O’Donnell’ın sakatlandığı olabilir, haklısınız fakat Seahawks (her ne kadar bu sezon geçtiğimiz iki sezondan daha da kötü olsalar) hücumda durdurulabiliyordu.

Geçtiğimiz sezon 30 küsür fark varken Patriots deplasmanında yaptığı sack sonrası “havalı” kutlama yapmaya çalışan Lamarr Houston çapraz bağlarını koparmış, uzun bir süre alan rehabilitasyonun ardından sezonun başında takımdaki yerini almıştı. Houston, Raiders’da geçirdiği son sezonda göze batmış, iyi bir kontratla Bears’a katılmıştı, beklentiler fazlaydı ve kafasının toparlandığı da görülüyor yavaştan.

Takımın geçtiğimiz sezon sack lideri olan (9) Willie Young da hakkında çıkan takas söylentilerinden sonra takıma konsantre olmayı başarmış görünüyor. Jared Allen gibi OLB pozisyonuna alışmakta zorlanan oyuncu, hafta içi verdiği demeçlerde koçların kendisinden ne isterse onu sahaya koyacağından bahsetmişti, bu hafta da bir sack ile yüzümüzü güldürdü.

Bears’ın ölü sezonda yaptığı en büyük transfer olan Parnell McPhee de hem yaptığı sack hem de alan golünü bloklamasıyla takıma katkıda bulunmaya başladı. Bilhassa üçüncü haftadaki Seahawks karşılaşmasından beri olumlu perfomans sergiliyor.

Bears’da bazı şeyler sancıyla da olsa yerine oturmaya başlamış durumda, bunun bir işe yarayıp yaramayacağını ise göreceğiz, sezonun ikinci division maçında, sezon hiç de istediği gibi gitmeyen Lions karşısındaki performans belki de sezonun gidişatı açısından anahtar olacak.

Az önce yazdığım satırlarda değindiğim üzere haftasonundaki karşılaşmalar heyecan açısından muazzamdı, ilk bölümde izleyebildiğim kadarıyla üç karşılaşma uzatmaya gitti. Bilhassa takip edebildiklerim özelinde, Ravens’ın da sezonunun benim açımdan hayal kırıklığı olduğunu belirtmek isterim. Bears’ın eski koçu Marc Trestman’ın hücum koordinatörü olmasıyla beraber Flacco’nun coşacağı (bu arada tek kabahatlinin de Flacco olduğunu iddia etmiyorum), varyasyonlu bir hücum olacağı, hali hazırdaki savunmasının muazzam olduğu bu takımın yeri göğü inleteceğini sanıyordum, sandıklarımın yanından bile geçmiyorlar sezonun şu vaktinde.

Diğer yandan her ne kadar arada Drew Brees’in sakatlığıyla sarsılmış olsalar da Sean Payton yönetimindeki Saints’ın da acziyetini içim acıyarak izliyorum, tek galibiyetlerini kolu (Tony Romo) ve kanadı (Dez Bryant) “kırık” olan Cowboys karşında aldılar da şu haliyle Cowboys, Jaguars ile karşılaşsa dahi favori olamaz, Sean Payton’ın seneye nerede olacağına dair haberler şimdiden gündemi meşgul etmiş durumda. Geçtiğimiz hafta kalbimi de hayallerimi de kırdıklarına değinmiştim ancak Texans’ın önlenemez düşüşünü de hafta değerlendirmemizde atlamayalım. Brian Hoyer, Ryan Mallett gibi oyuncularla olmayacağı anlaşıldı anlaşılmasına da savunmanın hali nedir, neden böyledir anlamak zor, bu kadar eksik ve iyi olmayan Colts karşısında kanımca sezonu kaybettiler. Colts demişken, Chuck Pagano’nun yerine az önce de adını geçirdiğim Sean Payton nasıl olur acaba, sevgili İzge Can Ünal’a sormak lazım

Son paragraf laklaklarından sonra konumuza dönecek olursak, sezonun başından beri “Bears izlemeyin” diyordum ya, kredi notumu yükselttim, cidden yapacak bir şeyiniz yoksa Bears izleyebilirsiniz şu haftalarda, hele haftaya kaybedenin muhtemelen sezonu çöpe atacağı Bears – Lions maçını takip edin derim, tekrar görüşmek üzere, esen kalın…