Son yıllarda izlediğim en muhteşem Super Bowl’du desem yeridir. İki defansif takım sahadayken, tüm spor basınının QB’lere odaklanması, sadece Amerikan medyasının “The Next Big American Hope” ya da “The Next Captain America” yaratma sevdası ile açıklanabilecek bir akıl tutulması dalgasıydı sanırım. Maç öncesi New Yrok Post’un ana sayfasına “Old Man vs. Superman” manşeti atan genel yayın yönetmeninden de hala haber alınamadığını bildirmek isterim. :)
Gelelim maçın analizine. Maç öncesi tüm rüzgar Carolina Panthers yönünde esiyordu. Panthers, NFL’in en skorer hücumuydu ve Cam Newton da normal sezon MVP’si seçilmişti. Bütün sezon da “Keep Pounding” yapmışlardı. Aslında maç öncesi benim de favorim olacaklardı. Eğer Broncos, Peyton Manning’i tekrardan starting QB yapmasaydı ve topun savunma tarafında DeMarcus Ware ve Von Miller adında iki insan ötesi varlık bulunmuyor olsaydı…
Sanırım sadece football’da değil, hayatın her alanında, toplumun neredeyse tamamı, salgın halde “short term memory illness”e tutuldu. Bu sadece bizde de değil, global bir virüs. Genç, atletik, popüler olmanın kötü hiçbir tarafı yok elbette ki. Ancak Super Bowl öncesi Boğaziçi Sultans – Sakarya Tatankalar maçında da yanımdakilere söylediğim gibi, başarıda tecrübeden daha önemli hiçbir unsur yok. O yüzde Tebow’lar, Manziel’ler, Simms’ler geldikleri gibi gittiler. O yüzden Manning’ler (her ikisi de), Brady, Rodgers, Brees, Big Ben hala başarıdan başarıya koşuyor ve playoff oynuyorlar.
Maçtan önce global bir “Manning bu sezon ne yaptı ki aabiii? Osweiler oynasın” akımı başlatıldı. Elbette bu akım bizde de karşılığını buldu çünkü bizde herhangi bir takımla iki idmana çıkan herkes NFL ve Denver Broncos efsanesi, Super Bowl kazanmış QB’den ve şimdilerin Broncos GM’i John Elway’den ve Denver Broncos head koçu Kubiak’tan daha fazla football bilgisine sahiptir. Hatta o derece gelişmiş bir football bilgisine sahiptir ki, maç sonrası basın toplantısında “Super Bowl kazanmamızı sağlayan farkı yaratan isim Peyton Manning oldu” diye açıklama yapan Broncos head koçu Kubiak tüm yurt genelinde vahşi at taşlayarak protesto edildi.
Bu maç öncesi Cam Newton için bir tahminde bulunmuştum. Hiç çıkmadığı bir arenada boy göstereceğini ve bu seviyede oynamaya alışık olmadığı için adapte olamayacağını düşünüyordum. Bu dediğim kısmen gerçekleşti. Maçın başlangıcından bitişine, çok kritik anlarda topu elinden kolayca çıkarmakla kalmadı, ayağının altındaki fumble’lara bile atlamaya çekindi. Bunun en büyük sebebi de, çok hızlı bir defensive front’a karşı oynamasıydı. Eğer her down, pocket içinde ortalama bir saniye daha vakti olsaydı, bu maçta da sihrini gerçekleştirebilirdi. Bu defans ona çok hızlı geldi ve Newton ilk kez çıktığı bu sahnede vites yükseltmeyi başaramadı. Bence bu mağlubiyet onun NFL kariyeri için en değerli kazanımları beraberinde getirdi. Bu tecrübe onu önümüzdeki yıllarda çok daha olgun, farkındalığı yüksek, karar verme ve uygulama hızı ve başarısı yüksek bir oyuncu yapacaktır.
Savunma takımlarının düellosu şeklinde geçen karşılaşmada o kadar fazla “3rd and Long” ve bir o kadar düşük “3rd Down Conversion” oranı izledik ki, hemen her drive’da “3rd and Out” olmasına şaşırmamaya başladık. Zaten skorun geneline baktığımızda, her iki takımın da birer hücum TD’u var ve her ikisi de çok kısa koşu oyunları ile geldi. Maçın genelinde Carolina hemen hemen hiç koşu yardı alamazken, Broncos RB’i CJ Anderson maçı 90 koşu yardı ve bir TD ile tamamlamayı bildi. Aslında istatistiksel olarak çok da vasat bir performans sergilememesine rağmen, başarılı bir oyun sergiledi diyemememizin tek sebebi, üzerine yüklenen ağır yükü taşıyamamış olması. Denver Broncos her red zone’a girdiğinde topu yerden taşımayı tercih etti. Ancak bu kritik durumlarda, iki yardlık TD koşusu hariç, Anderson hiçbir varlık gösteremedi. Hatta üç denemede üç yard, iki denemede bir yard almayı bile başaramadı. Bunda elbette ki O-Line’ın line of scrimmage’ı kontrol edememesinin ve özellikle Kony Ealy başta olmak üzere Panthers, D-Line’ının dominant bir oyun sergilemesinin payı büyük.
Her şeyden öte, sezon istatistikleri ya da kariyer rakamları değil, maçın ortada olduğu, kritik durumlarda yaptıkları, bir oyuncuyu kahraman yapar. Bu yüzden Peyton Manning bence istatistik olarak Cam Newton’un çok gerisinde kalmasına rağmen, kusursuza yakın bir oyun sergiledi. Çok fazla sack oldu, çok baskı altında kaldı, interception attı, fumble yaptı. Ancak bu hataların hiçbiri maçın ortada olduğu, kritik down’larda gelmedi. Cam Newton gibi daha maçın başında, sadece 3-0 geride olduğu bir durumda, blind side’dan değil, tam da karşısından gelen Von Miller’ı görmeyip, elindeki topu da koruyamayıp fumble yapmadı en azından. Genel olarak Manning’in pocket içindeki QB Awareness’ı da daha yüksekti, topu da elinden çok daha hızlı çıkardı. Peyton’ın attığı tek interception da zone coverage için drop back yapan DE Kony Ealy’e oldu, ki o pozisyonda da çok hatası yoktu çünkü secondary’i çok iyi okuyup, doğru hedefe pas atmıştı.
Denver defansı maça damgasını vurdu derken, Panthers defansının da hakkını yememek lazım tabi. Zira maçı Panthers’ın kazanması durumunda Super Bowl MVP’si kuşkusuz Kon Ealy olacaktı. İki takım arasındaki tek fark, Panthers hücumunun, Cam Newton dahil, hiç bu kadar büyük bir maçta oynamamış olmasından kaynaklanıyordu. Manning ve Broncos ise bu alanda çok daha tecrübeliydi. Psikolojik açıdan çok daha hazırlıklı çıktılar maça. Hatalardan dönmeyi başardılar, az hata yaptılar, az ceza yediler. Defansif olarak kritik birkaç hata yaptılar. Talib daha ilk çeyrek, ikisi personal olmak üzere fazlaca ceza aldı. Broncos adına savunmada yapılan bir diğer büyük hata da maçın ortada olduğu üçüncü çeyrekte yaşandı. Panthers hücumu Broncos 28 yard çizgisinden “2 ve 10” oynadığı down’da Cam Newton çok kötü bir pas çıkardı ve Broncos safety’si #43 TJ Ward tarafından interception geldi. Ancak Ward topu iyi koruyamadı ve return yapmaya çalışırken, kendi sekiz yardında topu düşürerek fumble yaptı. Bu pozisyonda, Broncos LB’ı #59 Danny Trevathan, üç Panthers oyuncusu arasından topu recover etmeyi başaramasa, maçın kaderi Panthers lehine değişebilirdi.
Hücum olarak Panthers’ın en büyük oyunları iki uzun pas sonucunda ortaya çıkarken, Broncos’un belki de tek big play’i special team’de punt return esnasında gerçekleşti. Broncos hücumu maçın genelinde aşırı temkinli bir hücum şeması ve dengeli bir oyun anlayışı benimsedi. Panthers ise, tıpkı Bill Belichick-Tom Brady gibi topu havadan ve özellikle tight end Greg Olsen’ı kullanarak Broncos karşısında sayı arama hatasına düştü. Aslında her iki takımın da bundan başka şansı yoktu da diyebiliriz. Zira hem Patriots’un, hem de Panthers’ın O-Line’ı ve koşucuları, hızlı ve sert Denver Broncos savunmasını aşmak için gerekli olan sertlikten ve baskınlıktan çok uzaktaydı. Tıpkı Konferans Finali’nde olduğu gibi, Super Bowl’da da NFL’in en etkili iki tight end’ini de çok iyi tutmayı başaran Broncos savunması NFL’in pas istatistiklerinde olarak en zirvede olan Sheriff’ine de çok güzel bir veda hediyesi vermiş oldu.
Önümüzdeki sezon favoriler Broncos, Panthers, Seahawks, Packers ve Patriots için neler getirecek, bunu draft ve free agency sonrası daha net görme şansına sahip olacağız. O zamana kadar olan arayı kapatmak için TAFL maçlarını kaçırmayın diyorum. Herkese football dolu günler dilerim…