NFL diğer sporlardan farklıdır, takımların sahada ve saha kenarında bolca oyuncuları vardır, salary cap ve kontrat olayları da diğer sporlara göre değişiklik gösterir, dün yıldız olan adam ertesi gün ismi hatırlanamayacak seviyede bulabilir kendisini, dünkü şakşakçılar ertesi günün en acımasız eleştirenleri oluverirler… NFL’in draftı da diğer sporlara göre farklıdır, üç gün üç gece sürer, soluksuz bırakır, saatler alan analizler, goygoylar, takaslar, umutlarla doludur.

Draft’a başlamadan evvel, draft esnasında ve draft sonrasında bir muhabbet alır Amerikan futbolu camiasını, kimileri takımlarının çıkardığı işi beğenmez, kimileri hayran kalır ancak bunun neredeyse ortası da yoktur. Birçok spor sitesi, birçok analist, draft’tan önce mock draft denilen olaya girişir, bazen üçüncü, bazen ikinci hatta ve hatta birinci sıradan seçilen oyuncuyla beraber o mock draft’lar yırtılıp atılır. Bir de draft sonrası takımların çıkardıkları işe göre bir değerlendirme puanı vardır, A+’dan başlar F’ye kadar devam eder, ben de geçtiğimiz hafta büyük keyifle izlediğim draft’ı, gönül verdiğim takım Chicago Bears için değerlendirmeye çalışacağım.

Öncelikle geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de Chicago’nun ev sahipliği yaptığı draft’ın eğlenceli ve bol hikayeli geçtiğini belirtmek lazım. Los Angeles Rams ve Philedelphia Eagles’ın birinci ve ikinci sıraları takasla almalarından önce haftalarca ilk sıra seçimi olarak değerlendirilen Jeremy Tunsil’in olayından tutun da, Amerika’da kolej futbolu oynamamış, sadece Almanya’da futbol eğitimi almış bir oyuncunun NFL’e seçilmesi, hatta seçilirken de NFL Network’ün “draft guru”su Mike Mayock tarafından piyasaya sunulmasına kadar çok eğlendiğim üç günü geride bıraktım. Chicago Bears’ın yaptığı işi de gayet beğendim, şöyle başlayalım o halde:

1.Tur 9.Sıra: OLB Leonard Floyd (Georgia): İki sezon önce Bears hala Trestman yönetiminde iken Aaron Donald isimli Pittsburgh çıkışlı oyuncunun 14.sırada kendi eline düşmesini bekliyordu. Draft öncesi yapılan birçok mock draft da bunu işaret ediyordu ta ki 13.sıra seçim hakkını elinde tutan St.Louis Rams’in Donald’ı seçmesine kadar, Chicago Bears da performansı şuanda bakılınca tartışmalı gözüken CB oyuncusu Kyle Fuller’ı draft etmişti. Bu sezon orjinalde 11.sıra hakkına sahip olan Bears, 11.sıra hakkı + 4.tur 106.sıra hakkını Tampa Bay’e yollayarak dokuzuncu sıraya çıktı ve New York Giants’ın muhtemelen ağzını sulandıran Leonard Floyd’u kaptı. Lamarr Houston, Pernell McPhee, Willie Young gibi hiç de fena sayılmayan OLB pozisyonu oyuncularını kadrosunda bulunduran Bears, savunma koordinatörü Vic Fagnio’nun 3-4 defans şeması için “belki de” muhtemel yıldız adayını kadroya katmış oldu. Eğer ki, Ronnie Stanley (LT),  Ezekiel Elliot (RB), DeForest Buckner (DE) gibi oyuncular hala seçilebilecek durumda olsaydı Bears’ın Floyd için çaba harcamayacağını düşünüyordum ancak Jeremy Tunsil’in yaşadığı düşüşle beraber karışan draft sıralamasında istediğiniz adamı almak için de karşılığında birşeyler vermelisiniz ki bu hamle sadece New York Giants’ın önünde seçim yapabilmek için gerçekleştirildi.

Leonard Floyd son bir ayda ismi yükseklere çıkan bir oyuncu. Georgia çıkışlı bu adamın en büyük özelliği hızı ve çevikliği, oynadığı pozisyona göre kendisini zayıf görenler var, güç açısından sorunlar yaşadığı düşünülüyor ve pas savunmasında adam tutma konusunda da pek de iyi olmadığına dair söylentiler dolaşıyor. Peki neden dokuzuncu sıraya kadar çıktı? Hızı, çevikliği ve durmadan yorulmadan bir adım dahi geri atmadan oyuna kattığı devamlılık. QB savunması için çok ideal bir adam, hızı kendisini karşılayan oyuncu açısından başa bela, boyuna göre çok çabuk yön değiştirebiliyor, sadece biraz daha yontulmaya ihtiyacı var. Draft sonrası okuduğum analizlerin birinde şu geçiyordu: “Eğer NFL draft’ında çok büyük bir yetenek değilseniz, çok büyük bir proje olmalısınız”, Leonard Floyd şu anda o büyük proje.

Değerlendirme: A-

2.Tur 56.Sıra: OL Cody Whitehair (Kansas State): Irsi olarak saçlarına çabuk kar düşmesi beklenen oyuncu Bears’ın 56.sıra seçimi oldu. Bears ilk turda Leonard Floyd’u almak için yukarı bir hamle yaptı, ikinci turda ise Green Bay Packers pek de geleneği olmamasına rağmen yukarıdan bir seçim hakkı elde edip, Bears’ın hemen önüne geçip muhtemelen Bears’ın istediği oyuncu OT Jason Spriggs’i kadrosuna kattı.  Bunun üzerine orjinalde 41.sıraya sahip olan Bears önce 49.sıraya (Buffalo Bills’in 2016 ve 2017 dördüncü draft hakları karşılığında) sonra da 49.sıradan 56.sıraya (Seattle Seahawks’ın üçüncü ve dördüncü turlar karşılığında) gönderip Kansas State çıkışlı oyuncuyu kadrosuna kattı. Whitehair, kariyerinin büyük bölümünü LT oynamasına rağmen NFL için kendisine uygun olan pozisyon G olarak görünmekte ki draft’ın bitiminin ardından da Bears, geçtiğimiz sezon tüm snap’lerde yer alan uzun zamandır da Bears kadrosunda bulunan emektar oyuncu Matt Slauson’ı serbest bırakarak Whitehair’e yer açmış oldu. OL’nın hemen her yerinde oynayabilecek Whitehair, kimi analistlerin Guard pozisyonu için mevcut draft’ta en yukarıya yazdıkları isimdi, bu nedenle hem yavaş yavaş arka sıralara ilerleyip draft hakkı toplamak hem de iyi bir oyuncu almak işe yarar bir hamle olacaktır. Cody Whitehair da muhtemelen ilk günden ve ilk snap’ten itibaren takımın 11’inde yerini alacaktır.

Değerlendirme: A-

3.Tur 72.Sıra: DL Jonathan Bullard (Florida) : Bears’ın ilk kendine ait seçim yerinden aldığı oyuncu Florida’nın cevval DL oyuncusu Jonathan Bullard. Tüm sezon beş büyük kolej konferansının hemen her maçını izlediğimi söyleyemem (ki buna hafta da yetmiyor sanırım hesaplandığı zaman) fakat Bullard’ın her nasılsa bir sezon maçına denk gelmiştim. Kendisi ilk turda takıma katılan Leonard Floyd’un aksine gücüyle ön plana çıkan, hücum hatlarına korku salabilecek bir oyuncu. Hakkında okuduğum yorumlardan en çok şu dikkatimi çekti “Bears, birinci turdan draft edilmesi gereken bir oyuncuyu üçüncü turdan draft etmeyi başardı”. Fiziki yapısı eski 49ers oyuncusu Justin Smith’i hatırlatıyor. DE pozisyonunda geçtiğimiz sene büyük sıkıntı yaşayan Bears için hem pozisyon anlamında hem de oyuncu yeterliliği açısından çok yerinde bir başka seçim oldu gibi duruyor şu anda.

Değerlendirme: A

4.Tur 113.Sıra: Nick Kwiatkowski (West Virginia): Bears’ın yine orijinal draft yerinde duramayıp, dördüncü tur ve altıncı tur hakkı karşılığında 113.sıraya yerleşmesi ile oluşan seçim oldu Kwiatkowski. Yine bir defans seçimi ve Fagnio’nun sistemine uygun, üçüncü turdan seçilmesi bekleniyordu ancak dördüncü tura kadar düştüğü zaman Bears’ın gözünden kaçmadı. ILB pozisyonuna Danny Traveathan’ı ve Jarrell Freeman’ı transfer etmesine rağmen Bears, mutlaka bu oyuncuları yedekleyecek de bir başka isme ihtiyaç duyuyordu. Kwiatkowski hakkında yapılan en iyi yorum, pozisyonunun da gerekliliği olduğu üzere oyunu okuma yetisi. Ayrıca kariyerinin önemli bir bölümünü de Safety pozisyonunda geçiren Kwiatkowski için ilk sene beklentiler special teams düzeyinde olacaktır.

Değerlendirme: B

4.Tur 123.Sıra: S Deon Bush (University of Miami): Chicago Bears gerek sezon içinde gerekse draft esnasında yaptığı takaslarla dördüncü tur haklarını bollaştırmıştı, üç draft hakkı olan bu turda seçilen ikinci oyuncu olan Bush, büyük kalıplı bir safety. University of Miami her ne kadar o parıltılı günlerinden uzak olsa da iyi oyuncular yetiştirebilme konusunda hala etkili bir ekol, ayrıca Bush özellikle sert darbeleri ile meşhur. Chicago Bears’ın da DB pozisyonunda eksik olduğu düşünüldüğü zaman geçtiğimiz senenin  dördüncü tur oyuncusu Adrian Amos gibi Bush hakkında da umutlanmamak için bir neden göremiyorum.

Değerlendirme: B-

4.Tur 127.Sıra DB Deiondre Hall (Northern Iowa):  Ryan Pace iki yıldır görevde ve bu seçime kadar her daim büyük okullardan oyuncu seçmişti, Deiondre Hall’da ise muhtemelen farklı bir şey görüldü. Özel takımlara hemen etki yapacak kolej kariyerinin yarısını CB, yarısını Safety pozisyonlarında geçirdi ve her iki pozisyonun da gerekliliklerini yerine getirebiliyor. Hızlı bir oyuncu olduğu için return yeteneğinden de bahsediliyor ki her ne kadar bir Hester olmasa da bu işe yarayan bir adam takıma lazım. CB pozisyonunda Kyle Fuller ve Tracy Porter’ın seneye başlayacak olması muhtemel yine de Hall için beklentiler de hiç aşağı kalır değil.

Değerlendirme: B+

5.Tur 150. Sıra: RB Jordan Howard (University of Indiana): Bu olay tamamen Matt Forte’nin gidişi ile alakalı. Jordan Howard’ın takıma sağlayacağı ve takımda olmayan şey ise, güçlü bir RB zira Howard hızından çok tackle’ları devirebilme, ayakta kalabilme başarısı ile gündeme gelen bir oyuncu. Jeremy Langford, KaDeem Carey ve Jacquizz Rodgers’lı bir RB üçlüsüne ek olarak takıma katılacak oyuncu, muhtemelen Langford’ın ardından en fazla yard kat eden oyuncu da olacak. Üçüncü hak oyunlarında kendisini bolca sahada göreceğiz. Üçüncü tur civarında gitmesi beklenen Howard, biraz da senenin RB sınıfının güçsüzlüğünden nasibini alır şekilde beşinci tura kadar geriledi ancak bu sırada ve ihtiyaç olunan pozisyonda “tam oturan” bir seçim oldu.

Değerlendirme: A-

6.Tur 185.Sıra S DeAndre Houston-Carson (William&Mary): Bu arkadaşla alakalı herhangi bir yorum yapmam mümkün değil, draft başlamadan iki ay öncesine kadar (ki bu da sezonun bitişine tekabül ediyor) oyuncuları araştırmaya, oturup combine ve pro-day izlemeye, mock draftları günü gününe takip etmeye başladım, üstelik kolej sezonunu da haftada iki-üç maç izleyerek geçirdim. Fakat bu oyuncunun ismi daha önce hiç karşıma çıkmadı fakat unutulmamalı ki altıncı, yedinci turda seçilen oyuncular “tutarsa” oyuncularıdır. Bu adamlar tutabilir, hiç de beklenmedik işler yapabilirler, büyük ihtimalle oyun tapelerinden çok fiziksel özellikleriyle GM’leri hayran bırakmışlardır. Chicago Bears, üç DB oyuncusu aldıktan sonra Antrell Rolle’u da serbest bıraktığına göre, mutlaka bu adamlardan birisi takıma monte edilecektir. Dediğim gibi oyuncuyu hiç duymadım ancak nasılsa kolej kariyerinde All-American (bir nevi sezonun takımı) seçilmeyi de başarmış. Bir de kayda değer ilginç bir istatistiği mevcut, dokuz defa punt-field goal bloklamış kolej kariyerinde, bir tuhaf.

Değerlendirme: B

7.Tur 230.Sıra: WR Daniel Braverman (Western Michigan): Chicago Bears’ın draft’ı kapattığı isim bir WR oldu. Seneye ne olacağı belli olmaz, Alshon Jeffrey bu sezonluk da olsa elde tutuldu ancak hala uzun süreli bir kontrata ulaşamadı, diğer yandan Eddie Royal sakatlıklarıyla tam bir facia olurken 2015 draft’ı yedinci sıra seçimi Kevin White’da henüz hazırlık kampında tüm sezonu kaçırdı. Eğer ki Jay Cutler bu sezon sağlıklı kalabilen bir WR çekirdeği ile çalışabilirse geçtiğimiz sezon “aaa iyiymiş” dedirten performansının üzerine çıkabilir. Braverman da bazı analistler tarafından draft’a giren en iyi “slot” receiver olarak değerlendiriliyor. Zaten üç gün boyunca çoğunlukla NFL Network’den takip ettiğim draft’tan şunu anladım, ya Ohio State oyuncusu olacaksın ya da en iyi kolej maçını Ohio State’e karşı oynayacaksın, bu durumda bir takım gelip seni seçiveriyor, Braverman da bu kategoriye giriyor.

Değerlendirme: B

Genel olarak Bears draftına bakıldığı zaman ihtiyaç alanları OT haricinde doldurulmuş gibi, draft’ın doğal gidişatının dışına çıkması belki de ilk turda bir tackle alacak olan Bears’ın stratejisini hafif bozsa da, ihtiyaçlar genel itibariyle giderildi, üstelik beklenmedik şekilde iyi isimlerle. Diğer yandan Ryan Pace draft’ta fazlasıyla agresif davrandı, sürekli takas peşinde koştu, aklındaki oyuncular için elinden geleni yaptı, ayrıca hiç yoktan bir sonraki sene için de Bears’a fazladan draft hakları kazandırarak üç günün kazananı oldu. Tüm bunlar beraber değerlendirildiğinde ve genel draft puanlamalarına da bakarsak, Bears için A- verebileceğim bir draft geçirildi ki bu hiç fena bir skor değil.

Draft’ın mock’lar gibi olması beklenemezdi ancak Jeremy Tunsil’in 13.sıradan Miami Dolphins’in kucağına düşeceği de hiç aklımın ucundan geçmemişti. WR’ların ilk turda ard arda üç defa seçilmesi de ilginç gelen bir başka nokta oldu. Draft’ın “tuhaf” olarak değerlendirebileceğim seçimi ise 10.sıradan New York Giants’ın Eli Apple’ı seçmesi oldu. Sezon içinde birçok defa kolej maçı izledim ve bunların önemli bir kısmı da Ohio State karşılaşmalarıydı, inanın Eli Apple hiç gözüme çarpmadı, bir NFL GM’inden, koçundan hatta video değerlendirmecisinden fazla bildiğimi asla iddia edemem, haddime de değil fakat illa ilk adı Eli olduğu için bir oyuncu Giants tarafından seçilmemeli.

NFL draft’ları uzun bir süre New York’ta yapılmasının ardından 2015 yılında Chicago şehrine taşınmış, Bears’ın da parlak geçirmediği ve yeniden yapılanmaya girdiği şu aralar taraftarın seçilen oyuncuları sahnede görmesi olanağı sağlanmış oldu. Green Bay Packers, ikinci turda draft sırasında takas yapıp hemen Bears’ın önüne geçtiğinde seyircilerin uzun uzun yuhalamaları da sanırım draft’ın kendi adımca en tatlı anıydı, bunu unutacağımı sanmıyorum. NFL gelecek sene draft’a Chicago’nun ev sahipliği yapmayacağını açıkladı ve bu da benim için bir burukluk olacak, eğer ki ben seçebilseydim 2017 NFL Draftı’na ev sahipliği yapacak şehri, sanırım Philedephia olsun derdim, bakalım göreceğiz, hayırlısı.

Sona gelmeden evvel söylemek istediğim şu, yazının başlığında ve yazının içeriğinde birkaç yerde atıf yaptığım üzere, bu kadar çok oyuncuyu barındırmak durumunda olan bir takım sporunda, yıldız olmanın öncesinde “karakterli” olmak takımların isteği, o nedenle karakter sorunu yaşayan müthiş atletler düşebiliyor, heba olup gidiyor.

Uzun bir yazının ardından, sezon öncesi değerlendirmelerde tekrar görüşmek üzere sevgili NFLTR.com okurları…