San Francisco 49ers’da sezonun en kötü takımı Raiders’a karşı geçen hafta alınan galibiyet sonrası oluşan yalancı bahar havası çok da uzun sürmedi. Takım, 13 Kasım Salı günü sabaha karşı, 2019 NFL Draftı sıralamasındaki en büyük rakiplerinden New York Giants’a kendi evinde 27-23 mağlup olarak draft için rakibine karşı avantaj sağlamış oldu. :) İşin şakası bir yana, camia olarak nasıl heyecan özlemi içerisine girildiyse, takımın üçüncü quarterback Nick Mullens’in artık sosyal medyada Alabama ya da Crimson gibi NCAA takımlarının bile yenme ihtimallerinin konuşulduğu Raiders’a karşı üç TD ve sıfır top kaybı ile oynadığı performansı bir hafta boyunca konuşuldu. İlk kez sahaya çıkmış ve draft edilmemiş bir QB olarak bakınca Mullens’in özellikle topu elinden çıkarma hızı ve 16/22 pas tamamlama oranları hiç de fena değil gibiydi am işte rakip Raiders olunca kafadaki “ama”ların sayısı da hiç azımsanmayacak ölçülerde oluşmuştu. Bu yüzden daha dişine göre bir rakip olan Giants maçı hem Mullens hem de yeşerme niyetindeki umutlar için bir gösterge olacaktı.
Öncelikle her ne kadar sıralamada 1-7 galibiyet-mağlubiyet oranı ile 49ers’dan bile daha aşağılarda yer alsa bile, NY Giants kadro kalitesi olarak, özellikle hücum takımı kalitesi olarak 49ers’dan çok önde. Onların derdinin daha çok yönetimsel olduğu bir gerçek. O yüzden ortada hiç de al Giants’ı vur Raiders’a durumu yok. Saquon Barkley, Odell Beckham Jr., Sterling Shepard ve hatta Evan Engram’lı Giants hücumunu pozisyon olarak karşılaştıracak olsak sanırım bir tek TE George Kittle, Engram’a üstünlük sağlar. Buna rağmen savunma son hücumunda aynı oyunu üst üste iki kez yemese maçı kazanmak işten bile olmayacaktı. Neyse, maça gelecek olursak; öncelikle 49ers açısından bütün gözlerin Mullens’in üzerinde olduğu bir gerçekti. Nasıl olmasın ki? NFL tarihinde ilk maçında en az 250 yard pas, sıfır top kaybı ve üç TD pası ile oynayan Jim Kelly ve Fran Tarkenton’dan sonra üçüncü kişiydi ve ilk ikisi kariyerlerini Hall of Famer olarak kapamıştı. Öyle ki, maçı anlatan spikerler bile onun başarılı olmasını ister şekilde, ah haydi bir hareket yapsa da muhabbet çıksa edasıyla geçirdiler tüm maçı.
Her ne kadar Mullens ikinci maçında bu ilk maçındaki görkemli istatistikleri yakalayamasa da bence işi batırmadı da. 27/39 tamamlama ve 250 yardın yanında Breida’ya bir TD pası atarken biri Kendrick Bourne diğeri Marquise Goodwin’in elinden seken iki de top kaybına yol açtı. Ancak son çeyreğin sonuna kadar takımı kazanacak pozisyonda tutmayı başardı. Gerisi defansın ayıbı. Bence iki maçında da bu seneki Garoppolo ve Beathard’dan iyi performans ortaya koydu. En azından sack’lenmelere doyamayan ilk ikisine karşı iki maçta hiç sack olmadı. Goodwin’in sakatlanıp çıkıp girmesiyle elindeki tek pas opsiyonu Kittle olmasına rağmen Kittle’dan gayet iyi yararlandı. Bu maçta da hızlı karar verip topu hızlı ve isabetli kullandı. Hiç mola hakkı olmayan ve zamanı durdurmak için tek şansı topu bir şekilde saha dışına çıkarmak olan son saniyelerde ise elinden geleni yaptı ancak süre yetmedi. Yine de en kötü yedek QB olur dedirtti.
49ers açısından skordan bağımsız olarak diğer iyi yönlere bakacak olursak birincisi, her ne kadar görece zayıf rakiplere karşı oynansa da son iki maç O-Line gayet iyi iş çıkardı. Takımın üçüncü quarterback ve ikinci running back’i sahadayken biri hiç sack olmadan diğeri de 100 yard üstü koşu ve iki TD ile maçı bitiriyorsa o hücum hattı işini iyi yapmış demektir. İkinci running back demişken, her şerde bir hayır vardır demişler. 49ers için sezon başında büyük ümitlerle Vikings’den alınan RB Jerrick McKinnon’un sakatlığı sezon başında ne kadar yıkıcıymış gibi görünse de yerine oynayan Breida’nın ortaya koyduğu performans yüzleri güldürmeye devam ediyor. Belki de McKinnon olsa Breida bu kadar şans bulamayacağından kaybolup gidebilecekken şimdi gelecek sezon için McKinnon-Breida ile RB pozisyonunda ideal bir ikili yakalanmış gibi görünüyor. Öte yandan bu yıl 49ers ile ilgili övgü dolu ne zaman bir söz öbeği oluşturulsa içerisinde mutlaka George Kittle’ın ismi geçiyor. Sadece sekiz fantezi puanı aldığına bakıp da aldanılmasın, Mullens’in neredeyse tek pas opsiyonu kalmasından dolayı Giants defansının en çok odaklandığı adam olmasına rağmen yine kritik anlarda Mullens’in her baş vuruşunu boş çevirmeyerek maçı dokuz taşımada 83 yard ve pek çok blokla tamamladı. Aslında onun blok opsiyonu takım hücumunun önemli noktalarından biri. Daha iki sezonda, Gronk’un verimsizliği de göz önüne alındığında, NFL’in en iyi üç tight end’inden birine sahip olmak 49ers için büyük lüks.
Peki neden yenildik? Öncelikle son çeyrek hastalığı devam ediyor. İlk dokuz haftanın ilk haftasındaki Vikings ve geçen haftaki Raiders (3-0) maçları dışında diğer maçların hiç birisinde son çeyreği 49ers önde kapatamamış. Kalan yedi maçın da iki tanesi berabere. Giants maçı ile birlikte son çeyreği skor olarak kaybettiğimiz maç sayısı altı oldu. Takım olarak ‘clutch time’ denen en kritik anlarda bir s*çma durumu söz konusu. Eğer rakip Raiders gibi salmış bir takım değilse son bölümlere ne kadar önde girseniz de hep “kesin yeniliriz” durumu hakim olmaya başladı. İşin ilginci bu durumun tek çözümü de birkaç maçı o anlarda kazanmaktan geçiyor. İkincisi savunmanın maç içindeki dengesizliği. Bir bakıyorsunuz ligin Gurley’den sonra en etkili koşu+pas tehdidi Saquon Barkley’i maç boyunca durduran savunma üçüncü çeyrekteki bir Giants drive’ında ‘2 ve 7’ oynarken incomplete olan Manning – OBJ hücumunun aynısını bir sonraki ‘3 ve 7’de yine yiyor ve TD şansı vermekten kurtulamıyor. Ya da baskı altında saçmalama üstadı Eli Manning’in üzerine çullanmaktansa çoğu zaman alan savunmaya kalkışarak Eli’ya istediği zamanı tanıyor (sana diyorum savunma koordinatörü Robert Saleh!). Daha önceki yazılarda değindiğim pass rusher ve secondary sorunları hala devam ediyor ama şu ligde birkaç takım hariç kimin bu konularda sorunu yok ki? Yine de önüne gelenin sack’lediği ve bu sezon 31 sack ile yerden kalkamayan Eli Manning’in koca maç boyunca sadece bir kez sack’lenmesi de ayıp artık. Üçüncü olarak hücumda RB Breida ve TE Kittle dışında bir opsiyon olmaması. Manning kafayı kaldırdığında neredeyse tamamı ilk turlardan draft edilebilir iki WR, bir RB ve bir TE görürken Mullens rakip savunmanın odaklandığı Breida ve Kittle dışında tek gördüğü çöp. Ha bir de Goodwin ki o da çöpten hallice.
Maçın kırılma anlarına gelince. Kısa özetlerde de görüleceği üzere, Mullens’in ilk çeyrekte skor 3-0 iken end zone’da Kendrick Bourne’dan sekerek interception olan topunun bir sonraki drive’da TD olması. Üçüncü çeyrekte skor 20-10 49ers lehine iken Manning – Odell ikilisinin karbon kağıdı koyulmuşçasına yaptığı aynı oyunu savunmanın üst üste yiyip skorun 20-17 oluşu. Maçın bitimine iki dakika kala 23-20 49ers üstünlüğü varken ‘3 ve 12’de incomplete olmuş pasta yapılan savunma holding’i ve sonrasındaki TD ile skorun 23-27 ye gelmesi. Eh bir de son saniyelere hiç mola hakkı bırakılmaması. Sonuçta skor olarak kayıp ama 2019 NFL Draftı açısından kazanç olan bir maç geçti. Haftaya bay haftası. Mullens’in takımla biraz daha beraber çalışma şansı bulması açısından tam da zamanında geldiği söylenebilir.
Haftanın diğer maçlarına gelecek olursak; Kuzey derbisinde bu sene pek karşılaşmasak da geçen senelerde geri dönüş denince en çok akla gelen isim olan Matthew Stafford her ne kadar son çeyrekte 12-0’lık bir maç çıkarsa da atı alan Chicago, Detroit’e karşı çoktan Üsküdar’ı geçmişti bile. Belli ki NFC North’da birincilik çekişmesi Bears ile Vikings arasında geçecek. Haftanın sürprizi ise Nashville semalarından geldi. Bu haftaya kadar ne oynadığı belli olmayan Tennessee Titans ve onun touchdown fukarası quarterback’i Mariota, ligin olağan favorisi Patriots’u adeta ezip geçti. Maç boyunca Mariota’nın sezonun ilk dokuz maçında attığı TD pasının yarısı kadar td pasını daha ilk çeyrekte atması, Derrick Henry’nin iki TD koşusu yapması ve Tom Brady’nin maçı td pası vermeden bitirmesi gibi her biri ayrı bir mucize sayılabilecek olaylar zinciri yaşandı. Fitzpatrick’in muayyen gününe denk gelen maçta Buccaneers kendi evinde Redskins’e boyun eğdi. İstatistik olarak 400 yardın üstüne çıkmış olmasına rağmen Fitzpatrick’in attığı iki ölümcül interception ve maç içindeki saçma sapan tercihleri Tampa Bay’in maçı sadece üç sayı ile kapatmasına yol açtı. Redskins’te ise Alex Smith’in 19/27, 178 pas bir TD’lık Alex Smith (!) performansı kazanmaya yetti.
Chiefs evinde Cardinals’e karşı zorlanmazken maçın yıldızı 98 yard koşu, 85 yard pas tutma ve iki TD ile David Johnson oldu. İki interception ile önceki maçlara nispeten daha az saçmalayan Josh Rosen umarım bundan sonra David Johnson gemisine binmeyi akıl eder. Bills’de Matt Barkley geldi dertler bitti. :) Sonunda Petterman sakarından kurtulup sahada QB gibi duran bir adamla oynayan Bills’de McCoy da 113 yard ve iki TD ile fantezi takım sahiplerine nihayet bir oh çektirdi. Jets ise adeta sahaya hiç çıkmamış gibiydi. Saints deplasmanda 51-14 ile Bengals’ın üzerinden geçerken geçen hafta ikinci çeyrekte Rams’e 21 sayı attıktan sonra Bengals’a da yine aynı çeyrekte tam 28 sayı atmayı başardı. Şu anda durdurulamaz gibi görünen takım ibresi Rams’den Saints’e kaymış gibi duruyor zira Los Angeles’ta oynanan maçta Los Angeles Rams, Seattle Seahawks’ı çok zorlandığı maç sonunda, son top savunmasıyla geçebildi. Son çeyreğe geride giren Rams’de Russell Wilson son pası geçirebilse haftanın ikinci sürprizi de gerçekleşmiş olacaktı.
İkinci sürpriz belki Los Angeles’in kül kokulu, kara dumanlı semalarında gerçekleşmedi ama Cleveland şehri Hugh Jackson’dan kurtuluş şenliklerini sürpriz bir sonuçla Atlanta Falcons’u yenerek kutlamaya devam etti. Maç boyunca hiç kaybedecekmiş hissi vermeyen Browns’ta Baker Mayfield 216 yard, üç TD ve 0 (yazıyla sıfır) top kaybı ile oldukça başarılı bir maç çıkardı. Falcons’un ise red zone hücumu yine yerlerde süründü. 350 yard, iki TD ve top kayıpsız oynayan Matt Ryan’ın bu istatistikle red zone’da bu kadar başarısız olması inanılır gibi değil.
Colts sessiz sedasız kazanmaya, Jaguars ise hızla Raiders’la birlikte eski dalga geçilen günlerine dönmeye devam ediyor. Packers, Dolphins’i beklendiği gibi geçerken ligin en az dikkat çeken galibiyetlerini alan Chargers galibiyet sayısını yediye yükselterek AFC wild card’a göz kırptı. Derek Carr için tek cümle; lütfen gidin herhangi bir sayfada haftanın skorlarına bakın. Tüm QB’lerin istatistiklerinde yard, TD ve INT değerlerinden en az iki tanesi var. Derek Carr’da ise sadece “243 yards” yazıyor. Hepsi o. İşte bu seneki Carr’ın özeti. Son maça gelecek olursak. Son şampiyon kan kaybetmeye devam ediyor. Eagles Wentz’in fena da oynamadığı maçta Ezekiel Elliott’u durduramayınca evinde Cowboys’a 27-20 yenilmekten kurtulamadı. Cowboys’da ise Elliott’un yanında bir tane daha hücum tehdidi olması her şeyi değiştiriyor. Amari Cooper sonrası zayıf division rakiplerine karşı Cowboys’un önündeki tek engel Jason Garrett…