Oynadığı yedi maçta rakiplerine ortalama maç başına 11, son dört maçta ise sadece 5,75 sayı şansı tanıyan 49ers savunmasının son kurbanı Carolina Panthers ve taze QB’leri Kyle Allen oldu. Sorunlu oyun kurucuları Cam Newton’ın sakatlığı sonrası şans bulan Kyle Allen oynadığı ilk dört maçta dört galibiyet ve sıfır top kaybı unvanlarına, 2019 NFL sezonunun ilk yedi haftasındaki en etkili savunmalardan biri olan 49ers savunması sonrası veda etmek zorunda kaldı. Sezonu ve buradaki yazıları takip edenler bilir, San Fransisco 49ers’ın 2019 yılındaki yenilgisiz yolculuğu şu ana kadar ağırlıklı olarak savunma başarısı ve görece zayıf olduğu iddia edilen rakiplere bağlanırken 51-13’lük Panthers galibiyetinde sahada hücum-savunma olarak kusursuza yakın, komple bir takım vardı.

49ers’ın bulmuş olduğu 51 sayı 19 Aralık 1993’de Lions’a karşı attıkları 55 sayıdan bu yana en yüksek skormuş. O tarihten bu yana 50 sayıya da 1994 ve 2003 yıllarında olmak üzere sadece iki kez ulaşmayı başarabilmişler. Bu özel hücum performansı namağlup ilerleyen takımın tek dudak bükülen yanı olan hücumunun da korkutucu olabileceğini gösterirken hem savunma hem de hücum anlamında sahada göze batanları şöyle bir değerlendirelim.

Öncelikle yukarıda da söylediğimiz gibi burada yazacağımız isimlerin dışında takımda aksayan neredeyse hiçbir bölge ya da oyuncu olmadı. Ancak savunmada Nick Bosa, hücum olarak da Tevin Coleman’ın hakkını ayrı teslim etmek gerekir. Toplam dört tackle, üç sack, üç QB teması, üç top kaybına zorlayıcı tackle, bir pas arası (blok) ve sonunda 46 yardlık koşuyla tamamlanan bir interception. Bilmem başka söze gerek var mı? Üstelik Bosa bunları daha birkaç hafta önce LA Rams karşısında da sergilemekten geri kalmamıştı. Arizona Cardinals, Kyler Murray’i birinci sırada seçtiği için ne düşünüyordur bilmiyorum ama 49ers takımı taraftarları olarak biz kendilerine müteşekkiriz. Bu yılın 49ers savunma sanatı unsurlarından, olağan şüpheliler Fred Warner, Richard Sherman, Kwon Alexander ve Arik Armstead’a bu maç özelinde 2017 draftı altıncı tur 198. sıra seçimi DT D.J. Jones da büyük katkı sağladı. Sene başında takıma katılıp büyük katkı sağlayan Dee Ford’un eksikliği hissedilmedi bile.

Maçın skorundan da anlaşılacağı gibi tıkır tıkır işleyen bir hücum vardı sahada. Bu makinanın da en parıldayan dişlisi, hiç şüphesiz, dört touchdown’lık performansıyla Tevin Coleman oldu. Coleman 11 topla buluşmada kat ettiği 105 yard ile neredeyse her topu eline alışında takıma bir firth down kazandırmış gibi oldu. İki top tutma ile 13 yard ve bir touchdown da cabası. Dürüst olmak gerekirse geçen sezonun başında yüksek bir kontratla takıma kazandırılıp sakatlık dolayısıyla hiç verim alınamayan McKinnon dönecek ve elde de geçen sene gayet iyi iş çıkarmış Breida, Mostert gibi koşucular varken Coleman’ın transferi açıklandığında dudak bükenlerdendim. Ancak şimdi bakıyorum da Tevin’i Atlanta günlerinden çok iyi tanıyan koç Shanahan’ın onu takıma kazandırma nedeni katkı olsun diye olmaktan çok, takımı bir üst seviyeye çıkarmakmış. Bunda da şu ana kadar ortaya alkışı hak edecek bir sonuç çıktı.

Hücumun diğer kayda değer isimleri olarak rahatlıkla, ne zaman başımız sıkışsa topu sıkabildiğimiz George Kittle, takımın hedefinin playoff’dan bir anda konferans finali ve hatta daha yukarısı olduğu ve bu hedefe eldeki genç ve dengesiz receiver’larla ulaşılamayacağına karar verildiğinde, geçen hafta takıma kazandırılan tecrübeli Emmanuel Sanders ve bir interception gömüp bir de safety’ye yol açsa da takımı gayet güzel idare eden Garoppolo’yu gösterebiliriz. Amerikalıların her ota boka olduğu gibi TE’lere de özel bir anlam yükleyip onların da gönlünü aldığı Ulusal Tight End’ler gününde George Kittle özellikle maçın ilk çeyreğinde hücumun adeta yağ gibi akmasını sağlayan adam oldu. Altı top tutuşta 86 yard ile yine third down’ların güvenli eli olduğunu gösteren Kittle, taze receiver Emmanuel Sanders’in topa ilk dokunuşunda touchdown yapmasına da topu oraya kadar taşıyarak yardımcı oldu. Bu yılın başına kadar NFL’in en iyi üç TE’sinden biri diye nitelenen Kittle’ın bu yıl, daha sadece bir TD yapmış olmasına rağmen, blokları, rakip savunmalar üzerinde en büyük pas tutma tehdidi oluşu ve third down conversion oranı ile en iyi TE etiketini üzerine yapıştırdığını düşünüyorum. Öte yandan bu haftaya kadar genç ve tecrübesiz receiver kadrosu sebebiyle rakip savunmaların ilk hedefi olan Kittle’ın Sanders ile birlikte biraz daha rahat alan bulacağı da su götürmez bir gerçek.

Bu sezon henüz tam anlamıyla yeteneğine hiçbir maçta ihtiyaç duymadığımızdan hala ak mı kara mı karar veremediğimiz yüksek kontratlı oyun kurucu Garoppolo’yu ben biraz da Tom Brady’ye benzetiyorum. Hemen çarmıha germeden önce bir yazacaklarımın gerisini okuyun isterseniz. Öncelikle benzerlikten kastım kesinlikle yetenek değil. Zira Garoppolo’nun yeteneğini konuşturmak zorunda kaldığı bir maçı henüz yaşamadık ya da ihtiyaç duymadık demeliyim. Benim bahsetmek istediğim yakışıklılık (kıssskanıyoruz kardeşim, ne yapalım?) ve iyi koç şansı. Evet, Belichick iyi seviyesini aşıp gelmiş geçmiş en iyi sıfatını alalı çok zaman oldu ama bu seneki yaptıkları ile Shanahan’da quarterback’ine fazla muhtaç olmayan iyi bir koç görüntüsü çiziyor. Çiziyor derken mealen değil adam ciddi ciddi NFL’de görülmemiş yeni hücum oyunları kurgulayıp, takımın da bunları sahada gerçekleştirmesini sağlıyor. Her maç, hiç ummadığınız oyuncular için çizilmiş özel kurgular görebilir, bu adam ne zaman oyuna girdi dediğiniz oyuncunun o down’ın adamı olduğuna şahit olabilirsiniz. İşte Garoppolo’nun sırrı da burada yatıyor. Takımın savunması bu kadar iyiyken, hücum ve savunma kurguları böyle sıra dışıyken bir oyun kurucu olarak, şu ana kadar, asla batırmadı. İleride daha eli yüzü düzgün rakiplere karşı muhtemelen yeteneğine de ihtiyaç duyacağımız maçlar olacaktır ama şu ana kadarki “idare ediciliği” herkes için kabul görmekte.

Carolina Panthers için söylenecek fazla bir söz yok. Son dört maçı kazanırken de daha önceki kayıplarında da oynadıkları Christian McCaffrey oyununu oynamaya çalıştılar. 117 koşu, 38 de receiving olmak üzere toplamda 155 yard ile yine oldukça başarılı bir fantasy performansı çizmesine karşın 49ers savunması sadece bir pozisyon hariç McCaffrey’i red zone’dan uzak tutmayı başarınca 13 sayıda kaldılar. Bunun dışında Curtis Samuel’in iyi görünen rakamları garbage time’da yaptığını da söylemek lazım. Dört maçın ardından Kyle Allen’ın da hayalet gördüğü bir maç olarak tamamlandığı söylenebilir.

Kalan takvime bakıldığında iki Cardinals ve bir Falcons dışında zor bir ikinci yarı bizi bekliyor. Packers, Rams ve ilk Seahawks maçlarını iç sahada, Ravens, Saints ve ikinci Seahawks maçlarını ise dışarıda oynayacağız. Her geçen hafta üstüne koyan savunma, Emannuel Sanders’in de gelişiyle çeşitlenen hücum ve Joe Staley, Mike McGlinchey, Kyle Juszczyk gibi isimlerin yakın zamanda takıma katılacak olmasını da düşünürsek yaşadığımız bu La Dolce Vita’ın (Tatlı Hayat) sezon sonuna kadar sürmemesi için hiçbir neden göremiyorum…