Sezon başında yaşanan Antonio Brown draması, Vontaze Burfict’in sezon boyu ceza alması ve acımasız sezon başı fikstürü nedeniyle Oakland Raiders’ın bu sezon playoff ile uzaktan yakından alakası olmasını beklemiyordum. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen sezonun yarısı geride kalırken 4-4’lük derece beklentileri tamamen aşmış durumda. Normal şatlarda şu noktaya kadar 1-7 veya 2-6’lık bir derece öngörüyordum. Colts ve Bears galibiyetleri büyük sürprizler oldular. Texans karşılaşmasının da son anda kaybedildiğini düşünürsek 5-3 derecesi hiç uzak bir ihtimal değildi. Raiders’ın içinde bulunduğu mevcut şartlarda bu tablo gerçekten çok umut verici. Ligin en kötü receiver ve linebacker gruplarına sahip olduğunu hatırlatayım bu takımın. Bu tablodaki en büyük paylardan birinin çaylak oyuncularda olduğunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Raiders’ın draft’ına baktığımız zaman potansiyelden ziyade anında katkı verecek oyunculara yöneldiğini daha önce söylemiştim. Plan şimdiye kadar tutmuş gibi görünüyor. Josh Jacobs, sadece çaylaklar arasında değil lig genelinde en iyi running back performanslarından birisini sergiliyor. Lions karşısındaki dört touchdown’ın hepsi iki Jacobs, birer Hunter Renfrow ve Foster Moreau olmak üzere çaylak oyunculardan geldi.

Tüm bunların yanı sıra Derek Carr ve Jon Gruden sonunda rayları oturtmuşa benziyor. Son iki yılda göremediğimiz bir sakinlik ve oyuna hakimiyetle oynuyor Carr. Gruden’ın sistemine tam olarak uyum sağladığı belli. Çok eleştirildiği “checkdown QB” yakıştırmasının aksine Lions maçına kadar pas başına yard ortalaması kariyerinin en iyi rakamı olan 7.7 idi ve Lions karşısında ise 9.3 ile oynadı. Yani sistemde rahat etmeye başladıkça derine atılan paslar da artmaya başladı. Şimdi Raiders’ın önünde Bengals, Jets, Titans ve Jaguars gibi kazanma şansı yüksek olan division dışı maçlar var. Ancak playoff şansını doğrudan etkileyecek maçlar division karşılaşmaları olacak ve ilki de önümüzde hafta Los Angeles Chargers ile başlıyor…

Chicago Bears quarterback’i Mitchell Trubisky’den ile bir cacık olmayacağı belli gibi duruyor. Defansla bir yere kadar bence. Teddy Bridgewater veya Andy Dalton takası mantıklı olmaz mıydı? – @murat1960

Trubisky’nin geçen sezon gösterdiği hareketlenmeden sonra bu sezon kendisi için çok yüksek beklentiler vardı. Baktığımız zaman bu beklenti haksız da sayılmaz. Ligdeki üçüncü sezonunu geçiren ve ikinci sıradan draft edilmiş bir QB’den bahsediyoruz. Üstelik bu bahsettiğim beklenti öyle takımı sırtına alıp tek başına taşıması falan da değil. Bears zaten hâlihazırda tarihe geçebilecek kalitede bir defansa sahip, Trubisky’nin tek yapması gereken maçları idare etmekti. Ancak geldiğimiz noktada bunu bile başaramaz durumda. Bu hafta Eagles karşısında onun önderliğindeki Bears hücumu ilk yarıda sadece dokuz yard hücum edebildi. İnanabiliyor musunuz? Dokuz yard! Bunun hiçbir açıklaması olamaz. Yine savunma sayesinde maçın içinde kalmayı ve ikinci yarıda biraz kıpırdanma sonucu maça ortak olmayı başardılar. İşte Bears defansı bu kadar iyi bir defans ve Trubisky bu takımı maalesef tek başına sabote ediyor. Kariyerini backup olarak geçiren Chase Daniel bile iki senedir Trubisky’nin sakat olduğu dönemlerde takım için daha faydalı ve daha iyi oynadı.

Trubisky’nin omuzlarına ekstra binen bir başka baskı da aynı draft sınıfına mensup olduğu Patrick Mahomes ve Deshaun Watson’ın çoktan ligin en iyileri arasına girmiş olmaları. Normal şartlarda Trubisky’ye biraz daha sabredilebilecek ortam olabilirdi ancak Watson ve Mahomes’un yaptığı her spektaküler harekette konu bir şekilde Trubisky’ye geliyor. Bence bu noktada Ryan Pace’in yaptığı hatayı kabul etmesi ve en kısa sürede Trubisky’den vazgeçmesi gerekiyor çünkü Bears’ın başarı penceresi her geçen süre daralıyor. Savunmanın her zaman bu dominantlıkta olacağının garantisi yok. Andy Dalton mevcut şartlarda pek mümkün olmayabilirdi ancak Teddy Bridgewater, Bears’a benzer yapıdaki (iyi savunma) New Orleans Saints ile Drew Brees’in yokluğunda çıktığı beş maçı da kazanarak eğer gerçekleşseydi iyi bir ekleme olabileceğini gösterdi bence.

Raiders’ın Las Vegas’a taşınması hakkında ne düşünüyorsun? Las Vegas Raiders kulağa fazla hoş gelmiyor… – @kayzermer

Her Raiders taraftarı gibi ben de memnun değilim bu durumdan elbette ancak benim için değişen pek bir şey olmayacak. Asıl Oakland’da yaşayan Raiders taraftarları için büyük bir yıkım oldu bu. Las Vegas Raiders bence de kulağa hoş gelmiyor ancak Oakland ve Raiders evliliğinin artık son noktaya geldiği artık belliydi. Takım ve şehir arasındaki stadyum konusu bir türlü çözüme kavuşmadı. Son yıllarda sürekli kiralıyordu stadyumu Raiders. Yeni stadyum için yerel yönetim ile anlaşma bir türlü sağlanamadı ve destekçi konusunda da bazı sıkıntılar vardı çünkü Oakland Coliseum, ligin en eski stadyumu ve bildiğiniz gibi şehrin beysbol takımı Athletic’s ile ortak olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Eylül ayı boyunca Raiders iç saha maçlarında “baseball dirt” dediğimiz toprak sahayı bol bol görüyorduk. Takdir edersiniz ki bu biraz çağ dışı bir durumdu. Sonuç olarak Raiders’ın taşınması kesindi. Bu noktada benim tercihim ve isteğim ortak bir tarih nedeniyle Los Angeles’tı ancak ligin bu noktadaki tercihleri Rams ve Chargers olunca Las Vegas tek seçenek olarak kaldı. Las Vegas, yıllardır profesyonel spor takımlarını şehre çekmeye çalışıyor ve bu noktada Raiders onlar için çok güzel bir hedefti. Şehrin hızlı hayatı oyuncular için potansiyel bir sorun olarak görülse de Vegas, market olarak Oakland’dan çok daha fazla imkan sunuyor ve Raiders’ın sahibi olan Davis ailesi ise ligin en az zengin takım sahiplerinden birisi. Bu noktada bize hayırlısı olsun demekten başka bir şey düşmüyor.

Sezonun yarısı geride kalırken mağlubiyet yüzü görmeyen tek bir takım kaldı. San Francisco 49ers’ı kim durdurabilir?

San Francisco 49ers gerçekten de beklentilerin çok üstünde bir sezon geçiriyor. Garappolo’nun dönüşü ve Nick Bosa ile Dee Ford’un takıma katılışıyla beraber zorlu NFC’de playoff yarışı veren bir takım olmaları beklenirken NFC’yi yöneten takım konumundalar şuanda. Üst üste sekiz maç kazanırken bunu büyük oranda ezici bir savunma ile başarmış olmaları asıl korkutucu olan nokta. Çaylak Nick Bosa’nın sürüklediği savunma takımı neredeyse tüm savunma istatistiklerinde ligin en iyi iki takımından biri konumunda. Benim gözümde ise Patriots ve Bears’ın birkaç adım önünde en iyi savunma takımı konumundalar. Hücum tarafında ise tam bir Kyle Shanahan takımı görüyoruz. Tamamen koşu oyununun sürüklediği bir hücumdan bahsedebiliriz. Ligin en çok yard alan üçüncü en çok koşu touchdown’ı yapan birinci takımı konumundalar. Güçlü savunma ve güçlü koşu oyunu en son baktığım zaman Super Bowl tarifesiydi ve 49ers şuan bunu en net olarak sağlayan takım konumunda. Birkaç hafta öncesine kadar pek ihtimal vermesem de şu anda çok ciddi, belki de en ciddi aday konumundalar. Tek sorun yaratabilecek konu eğer iş Jimmy G’nin koluna kalırsa ne yapacakları. Garappolo büyük oranda inişli çıkışlı bir oyun sergiliyor ve Sanders takasına kadar Kittle’ı bir kenara ayırırsak ciddi bir pas hücumu silahı yoktu. Sanders, kuşkusuz hücumlarına farklı bir boyut kattı ancak playoff zamanı hala yeterli olacak mı sorusunun cevabı için Garappolo-Sanders ikilisini bir süre daha izlememiz gerekiyor.

Çoğu kişinin playoff adayı hatta bazılarının Super Bowl adayı dediği Cleveland Browns neden böyle oldu? Baker Mayfield gerçekten franchise QB mi?

Ben de o gruba dahilim maalesef. Cleveland Browns’ın, sezon başlarken en büyük hatayı koç tercihi noktasında yaptığını düşünüyorum. Freddie Kitchens, bu görev için doğru tercih olmadığını gösterdi. Browns’ın bu kadar yıldızla doldurduğu kadrosunu Kitchens’a emanet etmesi son model Ferrari otomobili acemi şoföre teslim etmek gibi oldu. Kitchens, hücum koçu olarak başarılı bir koç olabilir ancak her başarılı asistanının başarılı head coach olamayacağını Todd Bowles, Dennis Allen, Adam Gase ve daha saymakla bitmeyecek bir çok örnekte gördük. Mayfield da düşüş yaşıyor, kabul fakat Nick Chubb, Odell Beckham ve Jarvis Landry gibi silahlara sahip olan bir hücum takımının çok daha etkili hücum etmesini beklemek hakkımız. Aslında burada Browns’ın yaptığı bazı yönetimsel hatalardan da bahsedebiliriz. Geçtiğimiz sezon offensive line bu takımın en zayıf tarafıydı ve takıma sayısız yıldız isim eklenirken offensive line daha da kötü bir hal aldı. Olivier Vernon uğruna takımın en iyi offensive line oyuncusu Kevin Zeitler gönderilirken ligin en kötü left tackle’larından biri olan Greg Robinson hala Mayfield’ın kör noktasını korumaya çalışıyor. Kısacası Browns, ses getiren yıldızları takıma katarken detaylarda büyük çuvalladı ve kendim de dahil çoğu kimse sezon öncesi buna dikkat edemedi. Günün sonunda NFL’de başarı çizgisini bu küçük detaylar çiziyor ve Browns bu çizginin fersah fersah gerisinde kaldı.

Mayfield’a dönersek tüm soytarılıklarına rağmen henüz kendisinden vazgeçmek için çok erken. Mayfield’ı eleştirmek en kolay olanı ve çoğu zaman “Cleveland Browns” denilen bir ortamın içinde olduğu unutuluyor. Henüz ligde ikinci senesi ve ikinci koçu. Ayrıca neler yapabildiğini geçen sezon gördük, tek bir kötü sezon “Mayfield franchise QB değil” demek için erken bir yargı olur, aynı şekilde tam tersini de söyleyemeyiz. Mayfield için biraz daha süreye ihtiyacımız var.

Tampa Bay Buccaneers, playoff kovalamaktan bir QB kadar uzakta mı? Jameis Winston yedeğe çekilmeli mi?

Winston gerçekten çok enteresan bir oyuncu. Bu ligde başarılı olabilmek için gerekli olan yeteneğe fazlasıyla sahip ancak o zihinsel olgunluğa bir türlü ulaşamıyor. Bruce Arians, tam olarak bu nedenle, Winston’ın saçmalık derecesindeki hatalarını yontmak için göreve getirildi fakat şimdiye kadar bu konuda çok başarılı olduğu söylenemez. Winston, alıştığımız beyin tutulmalarını hala yaşıyor ve bir kere top kaybetmeye başladı mı son hızla hareket eden bir yük treni gibi durdurulamaz bir hal alıyor. Bazı şeyleri halledebilse ligin en iyi 10 QB’si arasında olacak yeteneğe sahip olduğundan şüphem yok ancak kafasını bir türlü odaklayamadığı için bunu her zaman sahaya yansıtamıyor. Dolayısıyla bu yeteneğin pek bir önemi de kalmıyor.

Soruya dönersek Tampa Bay’in başarılı olmak için tek şansı Jameis Winston ancak başarısız olmalarına neden olacak en büyük etken de yine Jameis Winston aynı zamanda. Burada biraz “silahla yaşa silahla öl” durumu var. Bucs kadrosu, iyi takımlarla dolu NFC konferansında hatta daha da daraltmak gerekirse NFC South grubunda en iyi ihtimalle averaj bir kadro. Bu sezon koşuya karşı dirençli bir savunma gösterseler de hala ligin en kötü pas savunmasına sahipler. Winston yedeğe çekilse Blaine Gabbert’ın bu takıma playoff yaptıracağına inanan var mıdır gerçekten? Jameis Winston, Bucs için iki ucu keskin bir bıçak. Çoğu zaman bu bıçak kendilerini kesse de şu anda ondan vazgeçebilecek konumda değiller…

Bir sonraki Posta Kutusu’nda cevaplanmasını istediğiniz sorularınızı yazının altındaki yorumlar bölümünden iletebilirsiniz…