Merhaba sevgili NFLTR okurları, bu haftaki yazımızda, Washington’a karşı alınan galibiyetin analizi ile birlikte Kyler Murray’nin MVP yarışına girişini ve NFC West’in haftalık durumunu ele alacağız.
Bu haftaki 30-15 lik galibiyet ile Arizona Cardinals’ın 2015’ten bu yana sezona ilk defa 2-0 başlamasını kutluyoruz ve böyle de devam edeceğini umuyoruz. Cardinals lige en son 2-0 başladığı 2015 sezonunun sonunda NFC şampiyonluk maçı oynamıştı. Bu sezon bu kadar iddialı olmak için henüz çok erken fakat Cardinals o kadar ileriye giderse de hiç şaşırmayacağımızı not düşmek isteriz. Ancak geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz gibi, ilk hafta alınan 49ers galibiyeti sonrasında 5-0’lık bir başlangıç ihtimalinin önü tamamen açık ve yakalanabilecek bu ivme ile sezon boyu çok iyi şeyler yapılabilir.
Cardinals için bu çok iyi şeylerden birisi de Kyler Murray’nin MVP yarışında adı geçenler arasında olması. Murray’nin gidişatı, ikinci senesinde MVP olan Patrick Mahomes ve Lamar Jackson’a oldukça benziyor ve ilk iki maçta çok iyi istatistikler ortaya koydu. Washington maçında 286 passing yard, 67 rushing yard, bir touchdown pası, iki touchdown koşusu ve bir interception ile taraftarları oldukça memnun etti. Bu performansı neticesinde sezonun ilk iki maçında 500+ pas yardı ve 150 koşu yardına olan ilk oyuncu olarak NFL rekoru kırdı. Eğer bu performansını sürdürebilirse geçtiğimiz sezon Lamar Jackson’ın sergilediğine benzer bir performans ortaya koyabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz.
Bu hafta hücum tarafında çok mutlu olduğumuz bir diğer gelişme, dört WR’ın da maç içinde aktif olarak kullanılması oldu. Andy Isabella’nın 45 yardlık top tutuşunda bütün Cardinals taraftarlarının sabırla beklediği o patlayacılık gücünü kullandığını görmüş olduk. Ligin şu anda en hızlı oyuncularından biri olan slot receiver Andy Isabella’yı aynı kolej günlerindeki gibi çok uzun pas yakalayışında görmek bizi çok mutlu etti. Bu sene önemli gelişim göstermesini beklediğimiz Christian Kirk ise ilk hafta sıfır yardda kalıp bizi endişelendirmişti fakat Washington maçında ben henüz ölmedim dercesine 49 yardlık büyük pas yakalayışı ile “endişe etmeyin” mesajını verdi. DeAndre Hopkins ise yine bildiğimiz gibi 68 receiving yard ile ikinci hafta sonunda da takımın receiving yard lideri olmaya devam ediyor. En zor zamanlarda artık Hopkins olduğu için takımın diğer WR’lerinin de bayağı rahatladığı görülüyor. Larry Fitzgerald ise 37 yaşında hala yedi pasın tamamını yakalayarak sıfır drop ile oynamaya devam ediyor.
Sezon öncesinde skill position’lardaki en zayıf noktamız olarak görünen TE mevkiinde ise, geçen sezonun ortasında aldığımız ve şu anda ligin en underrated oyuncularından olan Dan Arnold’ın performansından gayet memnunuz. Arnold’un boyunun uzun olmasının yanı sıra eline gelen her topu bir şekilde tutabilmesi bizi çok etkiledi. Canada Football League’den gelen (namı diğer yeni model Taysom Hill’imiz) Chris Streveler’ın kadroya katılmasıyla beraber kendi 29 yardımızdan 4&4 oynayacak kadar agresif işler yapıyoruz ve Streveler’ın bütün dördüncü hak denemelerinde başarılı olarak gerçekten iyi iş çıkardığını söyleyebiliriz. Koşu tarafında ise Kenyan Drake 86 koşu yardı ile her zamanki gibi formunu koruyor fakat Kyler Murray bu sene çok daha fazla koştuğu için Drake’in ön plana çıkmasına fazla gerek kalmıyor diyerek Fantasy oyuncularına da takımlarına alacakları RB konusunda bir tüyo vermiş olalım. Şunu da not etmek gerekir ki, Kyler Murray geçen seneki gibi goal line’a bir-iki yard uzaklıktayken çoğunlukla Kenyan Drake’i kullanıyor ve Drake’in bu konuda başarılı olduğunu görüyoruz.
Hücum oyuncularını bu kadar övdükten sonra head koç Kliff Kingsbury’den de bahsetmemiz gerekiyor. Kendisini bugüne kadar Patrick Mahomes’un kolejdeki koçu olarak ve çok büyük ve rahat olan eviyle tanıdığımız bu adamın Kyler Murray ile aynı playbook’a sahip olmasından dolayı çok iyi bir ikili oluşturduğunu hepimiz biliyoruz fakat bu sefer biraz da Kingsbury’nin kendisine değinelim. Kingsbury’nin NFL’deki çaylak sezonunda çok önemli hatalar yaptığını görmüştük fakat bu sezon şu ana kadar hiçbir hatasını görmedik ve üstelik playbook’unda yaptığı geliştirmeler ile kolej futbolunu NFL’e uyarlamasının yanı sıra rakip defansı çok iyi bir şekilde aldatan ve reciever’larını kolay bir şekilde boşa çıkaran yeni taktikleri ile gerçekten rakibi çok zor durumlarda bıraktığını görüyoruz. Üstelik “Air Raid Offense”i sonuna kadar uygulamayı başarıyor. Cardinals bu seneki gelişimini Kyler Murray mi yoksa Kliff Kingsbury sayesinde mi gösterdi sorusuna geçen sene cevap verseydik muhtemelen sadece Kyler Murray derdik fakat bu sezon gördük ki bu ikili gerçekten çok iyi bir uyum yakalamış durumdalar ve önümüzdeki yıllarda bu ikilinin kesinlikle takımda olmalarını istiyoruz.
Defans tarafına bakacak olursak, geçen haftaki vahim hatalarından sonra Isaiah Simmons bu hafta kızağa çekildi. Gerçekten yetenekli olan bu genç oyuncunun potansiyeli çok yüksek olmakla beraber, ilk haftaki düşük performansından dolayı bu hafta kenarda beklemesi bizi hiç şaşırtmadı. Açıkçası off-season’da yapılan transferler sonucunda bütün LB ekibi tecrübeli oyunculardan oluşan Cardinals’in şimdilik kendini geliştirene kadar Simmons’a ihtiyacı olduğunu düşünmüyoruz…
İlerleyen senelerde kesinlikle “Defensive Player of the Year” adayı olacağını düşündüğümüz Budda Baker’ın özellikle rakip hücumun üçüncü haklarındaki performasını hayranlıkla izledik. Nerede yardıma ihtiyaç duyulsa Budda Baker koşup tackle yapıyor, çok sert oynuyor ve sezon başında aldığı 59 milyon dolarlık rekor kontratı kesinlikle hakeden bir performans gösteriyor.
Bu hafta ayrıca dikkatimizi çeken iki konuya daha değineceğiz… Bunlardan ilki free agency’den gelen oyuncuların savunmaya yaptıkları katkılar. Atlanda’dan gelen De’Vondre Campbell’ın Budda Baker gibi tackle konusunda sekiz tackle ve iki asisst ile savunmaya büyük katkı sağlaması, diğer sezon öncesi transferi Devon Kennard’ın, Chandler Jones’a güzel bir ekip arkadaşı olması ve Buffalo’dan alınan Jordan Philips’in Defensive Line’a güzel bir katkıda bulunması ve defans playbook’unun çeşitli blitz taktikleri ile QB’nin üstüne baskı kurmaları çok üst seviyede.
İkinci konu ise defansın endzone savunmasındaki başarısı. Aslında böylesine bir defensive front’u olan takımın bunları yapması çok zor değil ancak sadece koşu savunmasında değil aynı zamanda CB’lerin de pas hücumlarında topu kesişleri dikkatimizden kaçmıyor. İki hafta üst üste goal line’da yapılan savunmaları görünce bunu ayrıca vurgulamak istedik ve görünen o ki rakiplerin bu sezon endzone’da Cardinals’e karşı TD bulmaları hiç de kolay olmayacak.
Önceki yazılarımızda special team tarafına çok az değinmiştik fakat bu hafta dikkat çeken bazı noktalar vardı. Geçtiğimiz sezon fantasy football’da yıldız olan fakat 49ers maçında üç field goal denemesinin ikisini kaçıran Zane Gonzalez, takım yeni kicker arayışına girince kendini çabucak toparladı ve bu hafta bütün golleri atmayı başardı. Ancak genel olarak bakıldığında special team ekibi geçen seneden beri hem punt oyunlarında, hem de punt ve KO returnlerinde mükemmel işler çıkartıyor. Cardinals’in her an bir punt bloklaması veya rakip returner’ın fumble yapması bayağı olanaklı bir durum hâline geldi. Biz de bunlara fazla şaşırmamaya başladık ve insana geçekten güzel bir his veriyor.
Vahşi Batı’da İşler Zorlaşıyor
Belirttiğimiz gibi Cardinals için sezon iyi başlamış olsa da içinde bulunduğumuz grubun şu anda ligin en güçlü grubu olması, işimizin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Her ne kadar sakatlıklardan muzdarip olsa da geçen yılın Super Bowl finalisti San Francisco 49’ers ile birlikte grubun bütün takımları sezona çok iyi başladılar. San Francisco 49’ers’ı Önder Gacemer detaylı bir şekilde yazdığı için biz de biraz Seattle Seahawks ve Los Angeles Rams’e değinelim…
Seattle Seahawks son bölümünde zorlanmasına rağmen Russel Wilson’un 288 yard pas, beş TD, bir interception ve 39 rushing yardlık muhteşem performansı ile New England Patriots’u mağlup etmeyi başardı. Wilson iki maç toplamında 610 pas yardı, dokuz TD pası ile MVP ödülünün bir numaralı adayı olduğunu ortaya koydu. Seahawks hücumunda D.K. Metcalf’in bu yıl daha fazla ön plana çıktığını ve geçen yılki sakatlığını atlatan Chris Carson’un da koşu hücumunda kendinden beklenen katkıyı verdiğini görüyoruz.
Los Angeles Rams ise 2016 NFL Draft’ının ilk iki sırasında seçilen QB’ler Jared Goff ve Carson Wentz’i karşı karşıya getiren maçta deplasmanda Philadelphia Eagles’ı üstün bir oyunla mağlup etti. Jared Goff’un 267 yard pas ve üç TD pası ile oynadığı maçta tüm TD paslarını tutan TE Tyler Higbee ön plana çıkan oyuncu oldu. Koşu hücumunda Darrel Henderson (12) ve Malcolm Brown’a (11) topu eşit şekilde paylaştıran Rams’de pas hücumunda geçen haftanın etkili ismi Robert Woods’un sadece iki pas yakalaması dikkatimizden kaçmadı. Defans hattında ise sack yapamadıkları maçta savunma adına Troy Hill ve Darious Williams’ın interceptionları ile başarılı bir performans gösterdiler.
Arizona Cardinals için 5-0 başlangıç hedefinde fikstürün nispeten kolay görünen bölümü devam ediyor ve bu hafta kendi sahamızda Detrit Lions ile oynuyoruz. Geçtiğimiz iki haftadaki performansı devam ettirerek kazanmayı beklediğimiz bu maçın analizi ve NFC West’in genel değerlendirmesiyle önümüzdeki hafta yeniden görüşmek dileğiyle…