Merhabalar değerli NFLTR.com okurları… Bu hafta Green Bay Packers, Lambeau Field’da sezona kötü bir başlangıç yapan Minnesota Vikings’i ağırladı. Bu maçın ne kadar soğuk ve rüzgarlı bir havada oynandığını anlamak için Mike Zimmer’ın kıpkırmızı olan burnuna bakarak da anlayabiliriz. Ancak soğuk ve rüzgarlı geçen bu maçta bir aşçı vardı: “Dalvin Cook”. Takımını kazandırdığı dört TD ve toplamda 226 yard kazanımı ile 28-22 galibiyete, unutulmayacak bir şekilde taşıdı.

Maçta, Packers hücumunun büyük ölçüde üstüne düşeni yaptığını söyleyebiliriz. Maçın kaybedilmesini zaten uzun süredir koşu oyunlarında alarm veren bir Packers defansı yüzünden kaynaklandığını bariz bir şekilde görüyoruz. Artık bunu Vikings karşısında daha net bir şekilde görmüş olduk. Geçtiğimiz yazıda da belirtiğim gibi Cook’un varlığı önemli bir değişken olacaktı ama bu denli büyük bir değişken olacağını düşünmüyordum. Sakatlıktan sonra böyle bir dönüşü kimse de beklemiyordu diye tahmin ediyorum. Maçın sonuna kadar neredeyse durmadan skor üretmeye devam etti. Aaron Jones’un da sakatlığı yüzünden inactive olmasıyla beraber Cook’a rakip olacak, karşı cevapları verecek bir isim de sahada bulunmuyordu. Jamaal Williams kötü oynamasa da Cook’a cevap verecek kalibrede bir koşucu değil. A.J. Dillon da çok fazla şans bulamadı ama bulduklarını da şu an için iyi kullandı diyebiliriz. Jones’tan farklı olarak eksik olan önemli isimler David Bakhtiari ve Kevin King idi. Bu maçta diğer maçların aksine King’in yokluğu koşu oyunları ile ilerleyen bir hücum karşısında çok da hissedilmedi.

Maç öncesinde başta Jones olmak üzere eksiklerin olması; Dalvin Cook gibi dominant bir koşucunun dönüş yapması, Vikings’in Justin Jefferson ve Adam Thielen gibi değerli receiver’ları olması, Mike Zimmer’ın da kötü bir koç olmaması ve eğer gününde olan bir Cousins’ın olması durumunda Packers adına Tampa Bay (tabii ki Tampa Bay’i Vikings ile kıyaslamıyorum) gibi bir yol kazası olur mu düşünceleri kafama oturmuştu. Koşu defansında böyle sıkıntılar cereyan ettikçe bu pek yol kazası durumunda olmayacak gibi ve bu önümüzdeki maçlarda da devam ettikçe büyük bir sıkıntı olarak ilerleyecektir. Takımın trade deadline gelmeden önce gündemde olan A.J. Green, Will Fuller V gibi receiver’ları almak yerine öncelikle savunmada koşu oyunlarına müdahale edecek bir isim için uğraş göstermesi gerekiyor. Bu defansın bu ofansı taşıyamadığını bu maçta görmüş olduk. Matt LaFleur’un da dediği gibi “Formül belli, bu koşu defansını düzeltemezsek San Francisco’da olacaklar belli. Öne çıkıp bir adım atmadığımız takdirde böyle sonuçlar meydana gelecektir” şeklinde yaptığı açıklamasıyla beraber Packers’ın bu defansın ne kadar üstüne koymasının önemliliğini açık bir şekilde belirtti. Eğer bir Super Bowl oynanacaksa bunun hayati bir anlam taşıdığı da bariz bir şekilde ortada artık.

Maça ilk iki drive’ından touchdown ile dönen Packers bu sezon açılış drive’larında yedide yedi skor üreterek dönen tek takım olarak lige devam ediyor. Matt LeFlaur ve Rodgers’ın da sahip oldukları oyun zekaları ile izleyenleri hayran bırakan bir ekip haline geldi. Genç koç, gerektiğinde de sorumluğu üstüne almaktan çekinen bir isim değil. Başarılı ve etkili formasyonları da deneyen Matt LaFleur görevinde güvenilebilir olduğunu kanıtlıyor. Bu maçta da dikkatimi çeken ilk drive sırasında “4th&1” oynanırken üç tight end’in olduğu bir dizilişle çıkıldı. Bu oyun sırasında Rodgers’ın ilk hedefi Robert Tonyan uygun değilken açıktaki tight end Jace Sternberger’e pası atarak bu drive sonunda touchdown’a ulaşıldı. Şu an Dallas Cowboys koçluğu yapan Mike McCarthy şu an her ne kadar suçlanacak ilk kişi olmasa da sıkıntılı zamanlar geçiriyor ama onun için Green Bay için efsane koçlarından biri diyebiliriz. Bana kalırsa bu iki koçun kariyeri sona erdiğinde koçlukları kıyaslandığında Matt LaFleur’un McCarthy’nin net olarak önünde olacağını düşünüyorum.

Öte yandan Aaron Rodgers ve Davante Adams ikilisi de maça geçen haftadan bıraktıkları yerden başlamıştı. Cook ve Adams’ın karşılıklı TD’ları başlayan bu düelloyu izlemesi çok keyifliydi. Aaron Rodgers da maçı Adams’a attığı 3 touchdown ile bitirdi. Adams her ne kadar üç touchdown yakalasa da bu maç sadece 53 yard kazanım sağlayabildi. Bunun için payı büyük ölçüde onu ikinci yarıda iyi savunan bir Vikings savunmasına veriyorum. Genellikle, Adams’ı Vikings maçlarında 100 yardı geçen performansları ile bilirdik. Bundan olsa gerek Minnesota’nın dersini aldığını görüyoruz. Bu bağlamda Packers’ta en çok yard kazandıran kişi, bu sezon sürpriz bir çıkış yapan 79 yard ile Robert Tonyan oldu. Vikings’te ise Cook dışında da en çok receiving yard elde eden kişi 27 yard ile Thielen oldu. Cousins’ın hata yapmadığı başka çok kimsenin karışmadığı maçı neredeyse tek başına oynamış bir Dalvin Cook ile karşı karşıya kaldık. Cook’a bu başarısında ona yardımcı olan Vikings offensive line’ı da müthiş bir maç çıkardı. Hücum ve defansın da daha çok arzusunu sahaya yansıtmasıyla maç dinamiği baştan aşağı değişti. Özellikle üçüncü çeyrek olmak üzere Green Bay’i zorlayan Vikings defansı, Baltimore Ravens’a takaslanan Yannick Ngakoue’nin ayrılışının ardından onun eksikliğini çok hissettiğini göremedik.

Kısmen ilk yarı Packers’ın başarılı olduğu bir aralık da hissedilmiş olabilir ama bana kalırsa o sahada da olsaydı hücumların sonucunun çok farklı olacağına düşünmüyorum. Packers hücumunun ivmesinin düşmesini ise araya giren devre arasında topun sahibinin değişmesi ve Cook’un da etkili performansının demotivasyonu ile ofans takımı düşüşe geçti. Ayrıca eminim, Packers hücumu başta Jamaal Williams olmak üzere Vikings’in hücum ettiği defansa karşı oynamayı dilemişlerdir. Cook’un unutulmaz bu etkili performansı ve özellikle 50 yard koşusundan ardından defansa gelen bu motivasyon ile beraber Vikings defansının performansı oldukça arttı. Packers defansı da sonlara doğru Cook’a daha çok önlem almaya başlamıştı ama artık bunun için çok geç kalınmıştı. Green Bay hücumunun da son saniyeye kadar direndiğini gördük. Koç Matt LaFleur’un takımın defansına da olası overtime gidecek bir durumda güvenmedi ve iki sayılık denemeye başvurdu ve başarılı da olundu. Bunun ardından böylece defansa son bir şans daha verilmiş oldu. Defans ise her ne kadar zor şartlarda olsa da maçı hücuma geri devretti. Fakat 47 saniyede kendi 25 yardlarından mola olmadan touchdown’a ulaşmak Aaron Rodgers da olsa tüm quarterback’ler için çok zordur. Maç, D.J. Wonnum’un sack’i ile Green Bay Packers için sona erdi.

Yapılan power ranking’lerde Packers’ın çok üst sıralara konduğunu görüyoruz. Bunu hücumdaki görkemli isimleri ve oynanan oyunların aldatıcılığının etkisi olduğunu düşünmekle beraber kötü biten Tampa Bay maçı dışında belirleyici olabilecek tek maçın bu sezon eski hallerine dönmeye çalışan ve bir sürü eksiği bulunan New Orleans Saints’e karşı idi. Bunlar dışında çok dişli rakipler ile maçlar yapılmadı. Fikstür ve oyuncuların isminin etkisiyle yapılan bu listelerde takımın fazlasıyla şişirildiğini düşünüyorum. Tabii ki bu potansiyele ve yeteneğe sahip bir takım ama bunun için biraz daha ellerini masaya vurmaları ve kendilerini göstermeleri lazım. Aaron Rodgers’ın ise MVP yarışında başta Russell Wilson olmak üzere Tom Brady, Patrick Mahomes gibi isimlerin artık arkasında kaldığını düşünüyorum.

Gelelim Packers’ın bu hafta Thursday Night Football’daki rakibi San Francisco 49ers’a doğru. Geçtiğimiz sezon Super Bowl’a kadar giden 49ers hatta şampiyonluğu bile Mahomes’un onların elinden aldığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon ile peki neden bu kadar farklı? Nick Bosa, Dee Ford, Richard Sherman ve Kwon Alexander gibi üst seviye oyunculardan yoksun olunca ve buna Garoppolo, Coleman ve Kittle da eklenince 49ers’ı bu sezon sakatlıklar çarptı ve sert bir düşüşe doğru geçti. Kabus gibi bir sezon yaşayan San Francisco için bu sezon hiç hoş bitecek gibi gözükmüyor. 37-27 kaybedilen Seahawks maçının ardından da ölüm grubu olarak nitelendirilebilecek NFC West’te de işleri zorlaştı ve bu gruptan üç takım playoff’a çıkacak olsa bile 49ers’ın o takımlardan biri olamayacağı gözüktü diyebiliriz.

Bu sezon özelinde 49ers’ın “Yıkılmak üzereyim ama savaşıyorum” duruşu ile rakipleri için maç öncesi problem oluşturma riski de bulunan bir takım. Kimse zaten bir sezon önce Super Bowl oynayan bir takımı ne kadar eksiği olursa olsun hafife almaz, almamalı. Son maça kısaca bakacak olursak Russell Wilson’ın bu sezonki 26. touchdown’una ulaştığı maçta Cardinals maçının acısı çıkarıldı. Bu maç, geçen maçtaki Tyler Lockett’ın aksine D.K. Metcalf 162 yard kazanımı ve iki TD ile iz bırakan kişi oldu. Maça rakibin yarı sahasında toplar kaybederek başlayan 49ers için maç pek keyifli geçmedi. Yaşanan sakatlıklar saç baş yoldurur vaziyette artık.

Jimmy Garoppolo’nun asla elit bir quarterback olduğunu düşünmedim ve bu karşılaşmada da TD yapamadan interception atıp sakatlanarak sahayı terk etti. Sahaya sonradan giren Nick Mullens ise kısa bir sürede Garoppolo’nun 84 yardlık pas kazanımına karşılık 238 yard kazandırıp iki TD pası atarak devreye girdi ve izleyenleri şaşırttı. Seattle Seahawks’ın sıkıntılı olduğu secondary kısmını da daha iyi kullanan Mullens’in son çeyrekteki şahane performansı takımı geri döndürmeye yetmedi. Sonradan girip ortaya koyduğu mücadelesinden dolayı onu da tebrik ederiz. San Francisco 49ers bir sürü sorunlarla mücadele eden bir takım ama karşısında defansta problemler yaşayan bir Packers varken Rodgers’ın hücumda eli çeşitlilik olarak azalıyor.

Son olarak takımda ilk COVID-19 vakası cereyan etti. Şu an için sadece çaylak koşucu A.J Dillon’ın pozitif olduğunu biliyoruz. Koşu oyunlarında durumu belirsiz Aaron Jones’tan sonra güvenilebilir tek koşucu Jamaal Williams gibi gözüküyor. Elde performansı yetersiz bir Tyler Ervin var ve o da Vikings maçında birkaç pozisyonda takıma güven vermedi. Rodgers en azından şu an bir Adams’a sahip yoksa işler sarpa sarabilirdi. Sezon başında çeşitlilik olarak wide receiver sıkıntısı bulunan Packers şu an running back rotasyonu ile problemler yaşamaya başladı. Bu kadar eksiğe rağmen Packers önde gözüküyor. 49ers için gelecek maçın kazanılması bir geri dönüş ümidi verebilir ama bunun olması durumunda “Vayy, Packers’ın haline vayy!!”. Baktığımızda bu hoşnutsuz ve acı maçın ardından taraftar nezdinde de geçen sene NFC konferansı finalinde elendiği takımı yenerek tekrar sağlam bir çıkışa geçmesi Packers için olabilecek en iyi durumlardan biri olur. Bu maçın mağlubiyet ile sona ermesi Green Bay adına radikal kararların alınması veya yaptırımların olması gerektiği mesajlarını da alttan alttan vermeye başlar.

Bu haftalık yazının sonuna doğru gelirken yaşanan sakatlıklardan ve COVID-19 vakalarından uzak bir lig geçmesini temenni ediyorum. Herkese sağlıklı, mutlu ve football’lu günler dilerim…