Merhaba sevgili NFLTR okurları. Bildiğiniz gibi, sezonun ilk yarısında her hafta tekrarlamaya alışkın olduğumuz yazı girişlerimiz, son haftalarda iyice tersine dönmeye başlamıştı. Bu haftayı da ne yazık ki bir mağlubiyet haftası olarak kapattık. Arizona Cardinals, Cumartesi gecesi maçında konuk ettiği Indianapolis Colts’a 22-16 yenilerek tepe taklak gidişatını devam ettirdi.

Aslında bu mağlubiyet bizim açımızdan çok da sürpriz olmadı. Takımın son haftalarda süregelen düşüşünün yanı sıra art arda gelen sakatlık ve COVID haberleri neticesinde ortaya çıkan oldukça önemli eksikler takımın görüntüsünün iyice sıradanlaşmasına neden olduğundan maç öncesinde böyle bir sonucu bekliyorduk.

Daha önce uzun süreli sakatlıklara kurban verdiğimiz J.J. Watt ve DeAndre Hopkins’in yanı sıra, bu maçta da kadronun önemli oyuncuları RB James Conner, WR Rondale Moore ve DT Jordan Philips’in sakatlık C Rodney Hudson’ın ise yine COVID nedeniyle maça çıkamaması takımın iyice belinin bükülmesine neden oldu. Ancak Indianapolis Colts tarafında da OL ekibinde C Ryan Kelly’nin sakatlık, LG Quenton Nelson ve RG Mark Glowinski’nin COVID nedeniyle oynayamamalarının yanı sıra ilk yarıda LT Eric Fisher’ın da sakatlanmasıyla, asıl OL ünitesinden yalnızca RT Braden Smith ve yedek oyuncularla maçı sürdürmek zorunda kaldılar. Hatta Fisher’ın ardından Nelson’ın yerine oynayan yedek LG Chris Reed’i ve TE Jack Doyle’u da sakatlıklar yüzünden kaybeden Colts adeta derme çatma bir OL ekibiyle tüm maçı götürmek zorunda kaldı. Ayrıca Colts savunmasının en önemli isimlerinden LB Darius Leonard’ın da COVID nedeniyle oynayamadığını da belirtelim. Ancak maç genelinde Cardinals’ın bu avantajlardan pek de yararlanabildiğini söyleyemeyiz. Yani sözün özü Cardinals’ın sakatlıkları bu maçtaki kaybın bir bahanesi olamaz.

Üstelik rakibin yıldız RB’i Jonathan Taylor’u ilk snapteki 43 yardlık büyük koşusunun ardından 26 denemede 65 yardda tutmayı başardığınız bir maçta, iki FG ve bir ekstra sayı denemesi kaçırıp, iki kez dördüncü hak denemelerinde başarılı olamayarak top kaybedip, bir de hatalı snap sonucu safety ile sayı verip, üstüne üstlük 85 yard kayba neden olan 11 ceza alırsanız, rakip ne kadar eksik olursa olsun maçı kazanmanız pek de mümkün olmuyor.

Maçın değerlendirmesine geçtiğimizde öncelikle hücum takımına bakacak olursak, OL ünitesinde C Rodney Hudson’ın yerine oynayan Max Garcia ve RG Justin Murray’nin yerine oynayan Josh Jones’dan kaynaklanan sıkıntıların maç genelinde ciddi problemlere sebep olduğunu görüyoruz. Max Garcia’nın ikinci çeyrekte Arizona 11. yardından oynanan oyun sırasında yaptığı hatalı snap sonucu Kyler Murray’nin topu son anda endzone içinde yakalayıp rastgele fırlatmasına verilen intentional grounding cezasının neden olduğu safety ile iki sayı kaybedilirken, Josh Jones’un da hepsi kritik bölümlerde üç kez false start ile kaybettirdiği mesafeler zaten sıkıntılı durumdaki hücumun işleyişine önemli zararlar verdi.

James Conner’ın yokluğunda Chase Edmonds, 16 taşımadan 56 yard’lık (koşu başına ortalama 3.5 yard) performansının dışında pas hücumunda sekiz defa top tutarak 71 yard ile takımın aynı zamanda pas lideri de oldu. Pas hücumuna Zach Ertz sekiz yakalamada 54 yard, Christian Kirk yedi yakalamada 48 yard ve A.J. Green yalnızca tek yakalamada 32 yard ile katkı verdiler. Ancak gördüğünüz gibi bu rakamlar ligin ilk bölümünde WR-TE ekibinden gelen rakamların oldukça gerisinde kalıyor ve haliyle maç kazanmak için yeterli olmuyor. Hücum tarafında adı öne çıkan bir diğer oyuncu ise Kliff Kingsbury’nin Texas Tech’den eski öğrencisi WR Antoine Wesley oldu. Baltimore Ravens tarafından 2019 yılında undrafted olarak alınan Wesley 2021 yılında Cardinals practice squad ekibine katılmıştı. Son maçlarda daha çok kullanılması ve kullanıldıkça göze çarpan işler yapmasıyla taraftarların ilgisini çekti. Colts maçında da Kyler Murray’nin 24 yardlık pasında Wesley’in topu DeAndre Hopkins’e benzer tarzda yakalayışı gerçekten çok başarılıydı. Böylece bu sezonki ilk TD pasını yakalayarak skora katkıda bulunmuş oldu. Gelecek yıllarda adını daha çok duyacağımızı düşünüyoruz.

Gelelim Kyler Murray’e. Ligin ilk yarısındaki MVP kalibresindeki performansı sayesinde hafta içinde yeniden Pro Bowl seçilme onurunu yaşayan Murray, seçimine burun kıvıranları haklı çıkartacak derecede vasat performanslar göstermeye devam ediyor… Hem OL hem de WR ekibindeki eksiklikler performansının düşüşünde çok önemli olsa da sakatlık dönüşünden bu yana Murray’nin de eski formunda olmadığını kabul etmemiz lazım. Murray bu maçı da 245 yard pas ve 1 TD pası ve 4 denemede elde ettiği 74 yard koşu mesafesi ile tamamladı. Özellikle ilk çeyrekte yaptığı 57 yard’lık kolej zamanlarını andıran koşusu ise maç genelindeki en patlayıcı performansı olarak ön plana çıktı. Ancak özellikle Max Garcia ile oynadığı maçlarda bir türlü oturtamadıkları snapler sırasındaki anlaşmazlıklar yüzünden de her maçta birkaç kez sorun yaşamaya devam ediyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu sorun en nihayetinde bu maçta bir safety ile sayı kaybına mal oldu.

Savunma takımına geçtiğimizde ise Budda Baker’ın özellikle blitz savunmalarındaki başarısı sayesinde bir tanesi mesafe kaybına neden olan yedi tackle ve bir sack ile Cardinals adına maçın en başarılı oyuncusu oldu. Genel olarak Jonathan Taylor’u yavaşlatmaya odaklı bir maç geçiren savunma takımında CB Marco Wilson’un maç içinde sakatlanmasıyla artık secondary’deki sıkıntı da iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Bu sayede Carson Wentz de maçı 225 yard pas ve iki TD pası ile bitirerek kendisi adına başarılı bir geceyi geride bırakmış oldu.

Artık normal sezonun kalan son iki haftasında Cardinals, önce Dallas Cowboys ile deplasmanda ve son maçta ise Seattle Seahawks ile evinde oynayarak sezonu tamamlayacak. Takım için bu haftanın tek iyi gelişmesi ise Perşembe gecesi haftanın açılış maçında San Francisco 49ers’ın Tennessee Titans’a yenilmesinin ardından, Pazar akşamı da Minnesota Vikings’in LA Rams’e kaybetmesiyle beraber Cardinals’ın NFC West liderliğini kaybetmesine karşın wild card oynamayı garantilemesi oldu. Böylece 2015 sezonundan bu yana ilk defa playoff görmüş olacağız. Ancak art arda gelen üç mağlubiyete rağmen playoff’a girmeyi garantilemiş olan sayılı takımlardan biri olmamıza rağmen şu anki düşüncemiz, playoff’a adeta bir misafir sanatçı gibi katılıp “geçerken uğramıştık” diyerek ilk turdan evimize dönmemizin oldukça muhtemel göründüğü. Öte yandan belki de normal sezonu boş vererek artık tüm hazırlıkların playoff için yapıldığını düşünmek gibi bir Polyannacılık oynamaya çalışsak da ne yazık ki sahadaki görüntü hiç de öyle görünmüyor ve artık açık bir şekilde her geçen hafta adeta tükenişimizi izliyoruz. Cardinals’ın şu anda sahada gösterdiği performans, şampiyonluk hedefleri olan bir takım gibi olmasa da, şu an için tek umudumuz J.J. Watt’ın ve DeAndre Hopkins’in küçük de olsa playoff döneminde yeniden sahalara dönme ihtimali. Onların dönüşü belki playoff’larda biraz daha ayakta durmamızı sağlayabilir fakat takımın genel maç performansları bu şekilde olduğu sürece Cardinals’ın playoff ilk turunun ötesine ilerleyebilmesi pek de mümkün gözükmüyor.

Haftaya Cardinals – Cowboys maçının değerlendirmesiyle tekrar görüşmek üzere…