Merhabalar, değerli NFLTR.com okurları… Aylardır hasret kaldığımız Amerikan futbolu bu hafta resmen geri döndü. İlk haftasında mükemmel olaylara ve maçlara tanıklık etmemizle beraber oyunu ne kadar özlediğimizi hissettik. Buna rağmen bu zevki haftada muhtemelen en çok tadı kaçan Green Bay Packers taraftarları olmuştur. Sezonun ilk maçında en büyük rakibi Minnesota Vikings’e net bir şekilde mağlup olarak Packers için sezon tatsız bir şekilde başladı. Bu mağlubiyetin ne ifade ettiğine karar vermek mümkün olmasa da biz ne ifade edebileceğini tartışalım.

Aslına bakarsanız geçen seneki New Orleans Saints maçı gibi bir sürpriz olmadı. Herkesin beklediği hatta bağırarak bile söylediği bir durumdu. Matt LaFleur’un da belirttiği gibi takım üst üste ikinci defa sezonun ilk maçında hazır görünmedi. Ancak, bir kıyaslama yapmak gerekirse şu an geçen sezonki maça göre daha pozitif bir tablo olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim yine takım 13 galibiyetli sezona gidecek demek de değildir. Takımın oturmasıyla hem hücumda hem defansta daha iyi yerlere gelebilecek bir potansiyele sahip. Ancaka şimdi bir saniyeliğine oturup potansiyelden ziyade şimdi yaşananlara ve sonuca bakalım. Ortadaki vaziyet Packers mağlubiyetinden daha çok Vikings galibiyeti olarak da yorumlanabilir. Minnesota Vikings, NFC Kuzey grubunda ağırlığı artık biz alacağız mesajını verircesine bir galibiyet aldı ve Packers’ı artık başka bir boyutta eleştirmenin vaktinin geldiğinin habercisi oldu.

Bu Hücumun Geleceği Olur Mu?

Takımı yine eldekiler üzerinden değerlendirmenin yorumları daha isabetli ve verimli yapacağını düşünüyorum. Baktığımızda, en çok dikkat çeken eleştiri wide receiver’lar üzerinden çıkıyor. Her yerde Packers wide receiver’larının toplamının Davante Adams’ın bu haftaki yardına ulaşamaması gibi istatistikleri bulabilirsiniz. Artık bunu bizlerin ve Aaron Rodgers’ın tamamen kabullenmesi gerekiyor, Adams gitti ve pas hücumu asla eski seviyesine gelmeyecek. Bu da kısmen Packers ofisinin yaptığı bir hamlenin sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bunun hata olup olmadığını ileride daha net göreceğiz ama şu an ki görüntüde Adams’ı takımda tutamadıkları için değil her şeyiyle riskli bir karar verip harekete geçirdikleri için zor bir konumdalar. Adams zaten takımda tutulmaya çalışıldı ama bunun karşısında alınan önlem ve hamlelerin sonuçlarını yaşayacağız gibi gözüküyor. Packers’ın burada yapması gereken kaza kontrol olacaktır ve bu takım için üzücü bir durum.

Wide receiver ekibi çok genç ve ham olmakla beraber daha önce hiç beraber oynamayan bir ekip ve bu maç sırasında rahatlıkla anlaşılabiliyordu. Karşılaşmaya bu bağlamda da zaten favori çıkan zaten Vikings’ti. Eğer takım içi iyi yönetilirse ve oyunculardan bir şey elde etme durumunda yine efektif bir hücum izleyebiliriz. Allen Lazard’ın da sahaya olumlu bir şekilde adım atmasıyla takım biraz rahatlayabilir. Christian Watson da yine sakatlıklar ve hazırlık maçlarında bulunmamasına rağmen Romeo Doubs’tan daha fazla snap aldı ve bu da bir anlamda takımın ona ve yeteneklerine güvendiğini gösteriyor. Çaylakların üstüne koyup koyamayacakları bu noktada çok kritik olacak. Ben yine Rodgers ve LaFleur’un elinde bir şansları olduğunu düşünüyorum. İşin biraz buralara kalmasını Packers’a yakıştıramadıysanız size asla bir şey diyemem çünkü haklısınız…

Vikings karşısında en büyük problem aslında wide receiver ekseninden çok offensive line tarafında oldu. Maç boyunca Rodgers alanı ve zamanı asla bulamadı. Birebirde pas korumasının çok zayıf kaldığı anları gördük. 2020’deki Bakhtiari-Jenkins-Linsley-Patrick-Turner’lı hattan Nijman-Runyan/Tom-Myers-Hanson-Newman’a geçilmesinden O-Line’da kaybedilen gücün wide receiver’da kaybedilenden çok bir farkının olmadığını hatta daha çok olduğunu bile görebilirsiniz. Bu noktada Bakhtiari ile Jenkins’in ne şekilde ve nasıl döneceği çok büyük öneme sahip. Packers’ın bu sezondaki geleceği burada belli olabilir. Bu maçta Adams’tan çok bu ikilinin arandığı söylenebilir.

Maçın içerisinde hücumun yine ilerleyebildiği anlar oldu ve bunu Aaron Jones ve A.J. Dillon ekseninde gördük. İki oyuncunun da pas yakalamasının iyi bir seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Sene içerisinde Packers’ın en büyük silahı bu olacaktır. Christian Watson ve A.J. Dillon’ın touchdown’un ucundan döndüğü iki oyun da olumlu sonuçlansa başka bir oyun da izleyebilirdik. Maçın sonucunu değiştiremeyebilirdi yine ama daha olumlu bir hava ile hücum ve defansta daha iyi bir takım olabilirdi, bu da önümüzdeki daha pozitif bakmamızı sağlardı. Ben yine umutlarımı koruyorum ama bildiğimiz eski Packers hücumunun dominasyonunu unutun derim.

Defans Beklentilerin Neresinde?

Buradaki değerlendirmeler aslında hücuma kıyasla işin çok başka bir yerde. Bunun nedeni takımın asıl yatırımı defansa yapması ve bir noktada takımı taşıması beklenmesinden kaynaklanıyor. Eğer bir defans “Top 5” olacaksa işini yapmakla beraber size ekstra bir şeyler sunuyor demektir. Bize ne yazık ki olumlu bir ilk performans da gösteremediler. Hayatta hiçbir zaman ilk performans çok başarılı olacak diye de bir koşul yok. Ekibin yetenek potansiyeli gayet açık ancak bir sakatlık durumunda derinlikte sıkıntılar yaşanabileceğini de biliyoruz ve yaşanmaya başlayabileceğini de gördük. Quay Walker ve Krys Barnes’ın sakatlıkları korkulan kadar olmasa da yürekleri titrettirmeye yetti. Packers’ın birinci tur seçimi Walker’ın Bears maçına yetişme ihtimali bulunurken Barnes da sezonu kapatacak bir sakatlıktan paçayı kıl payı kurtardı.

Vikings hücumu karşısındaki bu hezimet de açıkçası Joe Barry’e yazar diyebiliriz. Vikings hücumu ve Justin Jefferson çok ayrı bir boyutta ve ne olursa olsun Packers defansı elektrik bir hücuma karşı oynadı. Vikings hücumunun çok iyi olacağını herkes biliyordu ve böyle bir hücuma özel bir bakışla yaklaşmak gerekirken çok yanlış bir bakışla yaklaşıldı. Jefferson’a yapılması gereken özel baskılar ve oyunlar yapılmazken kendisine, “Buyur gel, bizi delik deşik et!” dercesine imkanlar verildi. Jaire Alexander’ın da kullanımı çok yanlış oldu. Ligin en iyi cornerback’i denebilecek bir adamı bırak izleyelim superstar bir oyuncu karşısında. Kendisinin bu sene kaptanlığının alınması yanı sıra bu maçta istemesine rağmen Justin Jefferson eşleşmesini alamaması büyük bir hatadır. Sonuç olarak da adam gelir kariyer rekorunu kırar maçı kazanır. Açıkçası, burada Kevin O’Connell’a da ayrıca şapka çıkarmak gerekir. Yeni hücum şeması ve sürekli motion yapan ve sahayı daha çok kontrol edebilen bir Justin Jefferson çok daha tehlikeli bir oyuncu haline gelir ve gelmeye de başladı. Bunun karşısında zayıf kalan Barry ve oyuncular hazırlıksız yakalandı ve sonuç olarak cezalandırıldı.

Bu maç bize gösterdi ki takımın hem hücumda hem defansta sezon içerisinde üstüne koyması ve oyunu oturtması şart. Aksi takdirde, choke eden bir takımdan ziyade zayıf kalıp elenen bir takım görebiliriz. Öyle ya da böyle Packers bir sakatlık olmadıkça zayıf bir NFC’de playoff yapacaktır ama ilerleyen maçlarda ne durumda olacağı fazlasıyla belirli olacak.

Prime Time’da NFL’in En Köklü Derbisi: Green Bay Packers vs. Chicago Bears

Senenin başında herkes Packers’ın ilk maçı kazanacağı ve Bears’ın kaybedeceğini düşünerek bu maç ile tarihin en çok maç kazanan franchise’lar rekorunun el değiştireceği düşünülüyordu. Gelin görün ki tam tersi oldu ve San Francisco 49ers karşısında galibiyet elde eden Bears ile Vikings’e mağlup olan Packers’ı izleyeceğiz.

Bu maç da baktığımızda geçen sene ikinci hafta oynanan Detroit Lions maçı gibi bir maç olacaktır. Packers’ın kuşkusuz aynı reçeteyi uygulaması gerekiyor. Bears ilk maçı kazanmayı bilse de şanslı bir galibiyetti onlar adına. Bu maçta Bears hücumun Packers defansına karşı hiçbir şekilde durabileceğini düşünmüyorum. Green Bay, hücumu da biraz daha oturursa ve genç oyunculardan da hırs performansı görebilirsek umut dolu bir maç olacağını düşünüyorum. Belki çok rahat olmasa da Packers sahadan galibiyetle ayrılacaktır.

Tarihi anlamda birçok öneme sahip bir karşılaşma ve izlemesi içerdiği olaylar itibariyle keyifli olur. Önümüzdeki hafta da bu maçın değerlendirmesiyle beraber karşınızda olacağım. O zamana kadar da görüşmek dileğiyle, iyi haftalar…