Şu 17 maç olayının en sevmediğim yanı ilk dört maçın sonunda “Ligin ilk çeyreğinin sonuna geldik” cümlesinin karşılık bulmamasıdır. Yani ne güzel ligi dört farklı dilime bölüp bu tarz içeriklere de kolayca başlık buluyorduk. Şimdi ne oldu mutlu musunuz takım sahipleri?
Neyse tekrar konumuza geri dönelim: Dördüncü haftayı bitirdik ve ligin yüzde 23,53’ü tamamladığımız bu haftada açıkça söyleyelim Minnesota Vikings, yükselişiyle birlikte şu an itibariyle güç sıralamalarının da zirvesine oturmuş durumda. İki maçtır maçın başında beşinci vitesle başlayıp hem hücumda hem de savunmada fark yaratmalarıyla “şansa bala” bu noktada olmadıklarını ve bileklerinin hakkıyla lider olduklarını ispatladılar. Öte yandan Kansas City Chiefs’in namağlup olma durumu var ancak kendileriyle ilgili Vikings benzeri bir yorum yapabileceğimizi söyleyemem. Öte yandan Houston Texans ve Detroit Lions da şansları yüksek ve oynadıkları oyunla keyif veren takımlardan. Diplerde ise Miami Dolphins’in çakılması, New York Giants’in bir arpa boyu ilerleyememesi ve Cleveland Browns’un başta Deshaun Watson cephesinden alarm vermesi en dikkat çekenlerden. Tamam tamam biliyorum Jacksonville Jaguars da var lakin ona biraz aşağıda değindiğim için buradaki listeye dahil etmedim. Çıkış yakalayan ve ligin ortasına doğru akıbetini yakinen takip etmemiz elzem olan takımlar için ise Washington Commanders, Cincinnati Bengals, Denver Broncos ve New Orleans Saints’in ismini bahşedelim.
Daha uzun bir süre var ve ligdeki dengeler sürekli değişecek. Özellikle grup içi maçların sayısının üçü geçmesiyle playoff yarışı için de çok daha somut adımlar atacakken kimlerin düşeceğini kimlerin de çıkacağını altını daha kalın bir şekilde çizebileceğiz. Ancak bir söz vardır “Nasıl başlarsan öyle gidersin” diye. Ucundan da olsa bu sözü lige uyarlayabiliriz sanki. Oyunculara ise bir sonraki hafta değiniriz diyerek bu haftanın not defterime yazdığım bazı gündem maddelerine değinelim.
Not: Miami Dolphins’i yazmadım, kendilerine ayrı bir yazı yazmayı planladığım için buradaki tek paragraflık satırlara sıkıştırmadım.
“2020 Ruhu Geri Mi Döndü?”: “0-4 Jacksonville Jaguars”
Ligin galibiyet alamayan tek takımı olan Jacksonville Jaguars, sezona Trevor Lawrence’a kontrat vererek başlamış ve off-sezon hamleleriyle ve drafttan seçilen gençlerle takıma yatırımlar yapmıştı. Ancak dört maç sonunda bir türlü vasatı aşamayan Jaguars, tam Houston deplasmanında kazanmak üzerdeydi ki son Texans hücumunda saçma sapan ve basit hatalar yapıp rakibe galibiyeti kendi elleriyle verdi; tıpkı ilk haftadaki Miami Dolphins maçı gibi. Hem oyuncuların kolayca psikolojik çöküşleri hem de koçların oyun planları ve en kritik anlardaki başarısızlıklar…
Bu gidişat takımdaki moral motivasyonu da şüphesiz düşürecektir ancak ligin içinde bulunduğu sürece bakıldığında ise Jaguars’ın da hala şansı var. Nasıl mı? Yani Tennessee Titans ve Indianapolis Colts böyleyken ve daha bu iki takımla oynamamışken tüm bu kötü gidişat unutulabilir. Peki bunun formülü ne? Hemen verelim. Öncelikle Doug Pederson’un Trevor Lawrence’in özel bir oyuncu olmadığını kabul etmesi gerek. (Kusura bakma Trevor darılmaca ve gücenmece yok ama öyle ne yazık ki. Yani şapkadan tavşan çıkarmak şu an senin harcına değil. Belki ilerleyen zamanlarda sözümü geri alırım ama şu an değil.) Pederson’un şemaları ağırlıklı olarak “Full Field Scheme” olarak geçiyor. Yani oyun kurucunun tüm sahayı taraması gerektiren şemalar. Bunu oynamak için üç temel unsur gerekli: 1. Yüksek pas isabeti yakalayabilen bir oyun kurucu 2. İyi bir pas koruması 3. Seperation yani rakip savunma oyuncudan gerek fiziksel gerekse teknik bir biçimde kurtulabilecek receiver. Hatta Receiverlar. Bunlardan birini sağlayamadığınız anda elinizdeki hücum lige 0-4 başlayabilir. Eğer Pederson, Lawrence’ye daha “Alex Smith” vari oyunlar verip Travis Etienne-Tank Bigsby ile koşu setlerine ağırlık verirse bu hücumun işlememesi için bir sebep yok. Ancak Jaguars’ın yaşadığı bu komplekslik ruh hali takımın oyundaki en basit işlerde bile hata yapmasına sebep oluyor. Lawrence için özellikle şu noktadan sonra pozitif iş yapmaya ihtiyacı var. Bunu sağlamanın yolu da burada. Belki de son olarak çaylak receiver Brian Thomas Jr.’a değinebiliriz. Yine Doug Pederson’un kendisinin rolünü arttırması ve özellikle playaction oyunları için ana hedef haline getirmesi Jaguars hücumunu canlandırabilir.
Son olarak bir dipnot verelim: 1992 San Diego Chargers, lige 0-4 başlamış ancak sonraki maçlarını kazanarak sezonu 11-5 ile playoff potasında bitirmişti. Playoff’ta ise Don Shula ve Dan Marino’lu Miami Dolphins’e yenilerek Divisional turunda veda etmişlerdi.
Adam olacak çocuk: Jayden Daniels
Buldu. Sonunda buldu. Hadi gözümüz aydın. Duyan duymana haber verin, buldu. Arşimet… Yok o değil. Washington Commanders nihayet oyun kurucusunu buldu: Jayden Daniels. Draftın ikinci sırasından sürprize mahal vermeyerek LSU çıkışlı ve 2023 sezonu Heismann ödülü kazananı Jayden Daniels’i seçen Commies, Nisan ayında ektiği tohumların meyvesini Ekim ayında almayı bildi. Oynadığı oyunla takımının maç kazanmasının en büyük müsebbibi olan genç oyun kurucu, oyunun her iki yönüne de hâkim olmasıyla hücumun da kalitesi artmış durumda. Terry McLaurin, Brian Robinson, Zach Ertz ve Austin Ekeler gibi yan parçalar da bu kalite artışında doğrudan payı olan isimler ki bu oyuncu grubunun Jayden Daniels’a karşı vücut dilleri de gayet neşeli olduğu da gözlerden kaçmıyor.
İşin arka planında ise daha önce Arizona Cardinals ile macera yaşayan Kliff Kingsbury, bu sefer daha doğru bir tercih ile hücum koordinatörü olarak takıma katılırken Jayden Daniels’ta Kingsbury’nin sistemine çabuk adapte olmuş durumda. Sahanın hemen hemen her bölgesine pas dağıtan, koşu alanlarını çabuk değerlendirip ekstra yardlar alan ve en önemlisi endzone’da yeteneklerini konuşturan Daniels, Kingsbury’nin oturmuş koşu oyunlu pas setlerinde erkenden ritim buldu. Yıllardır oyun kurucu hasreti çeken Washington’da keyifler yerindeyken bireysel anlamda da performanslar yükselmiş durumda. Başta yeni head koç Dan Quinn olmak üzere tüm koç ekibi, mevcut süreci yönetebilirler ise Dallas Cowboys ve Philadelphia Eagles’in sallantıda olduğu sürede NFC Doğu grubunda liderlik yine el değiştirebilir.
Yeni bir ısınan koltuk adayı: Nick Sirianni
Henüz ikinci sezonunda Philadelphia Eagles’i Super Bowl’a çıkaran Nick Sirianni, o zamanki yorumlara bakıldığında Eagles’i uzun yıllar çalıştıracak bir aday olarak gözüküyordu. Yönetiminde Jalen Hurts’un oyununu geliştirmesi, AJ Brown takası ve savunma hamleleriyle Eagles, kazandığı maçlardaki baskın görüntüsüyle de ilerisi için de şampiyonluk adayları arasında yerini rahatlıkla alması en yaygın görüşlerdendi. Ancak geçen sezonun son bölümü ve bu sezonun başı itibariyle adeta bir rollarcoster sezonu geçiren Philadelphia ekibinde Sirianni de artık hedef tahtasındaki isim. Ve ne yazık ki bu takım bir kez daha ilk yarıdan üç veya dört farklı skorlu geriye düşmeler yaşayacaksa bu ayrılık sezon sonunu bile belki beklemez.
Geçen sene özellikle düşüşten sonra somut hamleler atan Sirianni, yanına Kellen Moore ve Vic Fangio’yu alarak ekibini çeşitlendirmişti. Ancak sakatlıkların da etkisiyle kırılgan bir hale gelen Eagles’in kritik anlardaki yetersizlikleri birçok kez baş ağrıttı. AJ Brown bir kez daha ne kadar önemli bir isim olduğunu hissettirirken Devonta Smith’in de oyuna katkısı beklentilerin altında kaldı. Jalen Hurts özelinde Saquon Barkley gelmesiyle koşu oyunlarındaki şemalar daha verimli hale geldi ancak pas oyunlarının işlemediği yerde Barkley’in de ne arka alanda ne de koşuda efektifliği henüz istenilen seviyede olamadı. Savunma tarafında ise Fangio’nun huysuzlukları Bryce Huff ve Devin White gibi iki iş yapabilecek yan parçadan takımın mahrum kalmasına neden oluyor. CJ Gardner Johnson savunma yapmayı ancak bu kadar unutabilirdi. Bununla birlikte James Bradberry’nin de olmayışı ve Darius Slay’in gözle görülür düşüşü cornerback konusunda da Eagles’in elini kolunu bağladı. Bu noktada takıma liderlik etmesi gereken Sirianni’nin, takımın kanayan yaralarına merhemi bulup bir an önce tedaviyi bulması gerekecek. Eğer bunu yapamazsa Eagles’in sezonu kendisini işinden edebilir.
Kendi adamını sakatlayan oyun kurucu
Sezon namağlup devam eden Chiefs, kazandığı Chargers maçında Pirus Zaferi yaşayarak sezonun geri kalan bölümü için en önemli oyuncusunu kaybetti: Rashee Rice. Marquise Brown’un sezon başındaki talihsiz sakatlığı sonrası hücumun tüm yükü Rice’a kalmış ve genç oyuncu da bu rolde iyi işlere imza atmıştı. Ancak Mahomes’un intercepton sonrası tackle yapmaya çalışması Rice’in çapraz bağlarına mal oldu. Gelen haberler henüz daha Rice’in sezonu kesin olarak kapatmadığı yönünde ancak resmî açıklama gelmediği müddetçe bu konu henüz daha havada. Şüphesiz üçte üç yapmayı hedefleyen Chiefs için artık bir receiver seçmek de şart. Rice’in kullanımına göre setler Andy Reid tarafından işe yararken Kelce’nin az kullanılması da en azından şimdilik göz ardı ediliyordu. Öyle ki Rice’in bu sakatlığı Chiefs için ise bir dönüm noktası olacak gibi gözüküyor. Ola ki “hadi gelen bir oyuncu alalım” derlerse ligdeki receiver piyasası önümüzdeki bir ay içerisinde karışacaktır. Bu konuda en iyi adaylardan birisi belki de eski dost Tyreek Hill. Hazır Miami Dolphins de kötü gidiyorken şöyle bir “The last dance” misali buluşma fena olmayabilir. Ya daaaaaa bir isim daha var… O ismi buraya yazmıyorum hemen bir alttaki başlığa geçelim orada değerlendirelim.
Davante Adams’ın Las Vegas Raiders azabı
Evet yukarıdaki Chiefs maddesinden geldiğinizi düşünerek öncelikle Las Vegas Raiders’tan çıkış arayan Davante Adams, 2024 sezonu başında geçen seneki gibi sabırlı davranmadı ve baktı ki Raiders bu sene bir öyle bir böyle, hemen gemileri yaktı ve takas isteğini iletti. Ki zaten “Gidicem banane!” şeklindeki söylenmelerini bu yaz yayınladığı belgeselde açıkça söyledi. Green Bay Packers’tan ayrılırken hem yüklü bir kontrata imza atan Adams hem de en iyi arkadaşı Derek Carr’ın yanına gideceğini belirtmişti. Lakin Carr-Raiders iş birliği pek hoş bitmeyince Adams, Jimmy G’ye, Aidan O’Connell’a kalmak zorunda olmuştu. Fakat Raiders macerasının da sonuna geldiği bu dönemde takas isteğini de göz önünde bulundurulduğunda Adams’in talipleri bir hayli fazla olacaktır. Tam da bu noktada yukarıda yarım bıraktığımız yerden yani Kansas City Chiefs’in receiver arayışından devam edelim.
Davante Adams-Chiefs evliliği kesinlikle kırmızı beyazlı takımın şansını büyük ölçüde arttıracaktır. Sadece Chiefs’in elindeki receiver eksikliği değil; Andy Reid’in “full-field” konseptlerinde yani sahayı hem enine hem de boyuna oynattığı oyunlarda Travis Kelce’nin linebacker-safety arasına oturması ve Xavier Worthy’nin de uzun rotalardaki rolüyle Adams’ın orta alan veya kenar isabetlerinde fark yaratacağını düşünüyorum. Öte yandan Jayden Daniels ile çıkış yakalayan başkent ekibi Washington Commanders da yine Davante Adams’in gidebileceği muhtemel yerlerden birisi. Lakin ille de ya Aaron Rodgers ya da Derek Carr diyen DA17, artık medyaya nasıl sızdı bilinmez bir şekilde (!) kendisi için Saints ve Jets yazılmaya başlandı bile. Bakalım artık en yakın dostlarını mı seçecek yoksa yüzük kazanmayı mı seçecek… Son olarak bitirmeden Antonio Brown’dan sonra Davante Adams’ın da tartışmalı ayrılması tarihin tekerrür ettiği yerlerden biri olabilir. Antonio Brown sonrasında Tampa Bay Buccaneers’a giderek kariyerine yüzük de eklemişti. Belki Davante Adams da aynısını yapar.
Tom Brady ve Chicago Bears mı? Hmmm… İlginç bir deney olabilirdi.
Bilmiyorum takip ettiniz mi ancak Tom Brady, bu hafta Tampa Bay Buccaneers-Philadelphia Eagles maçında yorumcu olarak yerini aldı. Bu maçta 2020 yılına bizleri geri götürerek o zamanki takım seçimini yaptığı notları çıkardı. Bu notlardan bahsederken “Chicago Bears’a gitmeyi ciddi şekilde düşündüm” diye bir cümle sarf etti. Nitekim 2020 Chicago Bears kadrosuna bakıldığında hücum tarafı kesinlikle Buccaneers ile mukayese edilecek noktada bile değil. Yani Bears’ın kadrosunda David Montgomery, Cordarrelle Patterson, Allen Robinson, Jimmy Graham, Anthony Miller ve Cole Kmet bulunuyordu. Florida ekibinde Mike Evans, Chris Godwin, Ronald Jones, Rob Gronkowski ve Cameron Brate kadrodaki isimlerdi. Bu isimlerin yanına Antiono Brown, Leonard Fournette ve LeSean McCoy da katıldığını da ekleyelim. Tabii savunma tarafında ise Bears’ta Roquan Smith, Eddie Jackson, Khalil Mack, Kyle Fuller ve Bilal Nichols; Bucs’ta ise Ndamukong Suh, Jason Pierre-Paul, Shaq Barrett, Lavonte David, Devin White, Antonie Winfield Jr., Jordan Whitehead ve Jamel Dean gibi isimler bulunuyordu. Nitekim Bears ve Bucs, 2020 sezonunda karşı karşıya gelmiş ve Tom Brady’nin hangi hak oynandığını karıştırdığı maçta bir kez daha Nick Foles’a mağlup olmuştu.
Kağıt üzerinde bu kadrolara bakıldığında Bucs tercihi daha doğru olduğuna herhalde itiraz eden çıkmayacaktır ki üstüne üstlük Bruce Arians faktörünü de eklemek lazım. Bununla birlikte yine yayında söylediğine göre antrenman tesisleri ve konum gibi diğer saha dışı etmenleri de göz önünde bulundurduğunu da ekliyor sevgili GOAT’ımız. Ancak Brady’nin Bears’ a gitmesi durumunda Nick Foles ile aynı yerde olacak olması çarşı pazarı muhakkak karıştırırdı. Neyse daha fazla dalmayalım konuya fakat şu da var ki şuradan gözüktüğü üzere Bears’ın 10 milyon dolar önerdiği yerde Bucs’un 27,5 milyon dolar teklif etmesi de kadro kalitesinin dışında etkili olmuş gibi.