“Ooo peşeşe ikinci not defteri yazısı” diyorsanız (Kaan Özaydın’ın peş peşe iki yazı gönderinceki tepkisi böyle) evet ben de sizin gibi şaşkınım. Baştan söyleyeyim yazı biraz uzun olmuş olabilir. Gündem yoğun. Saha içine biraz daha odaklanmışken hem takas dönemi hem kovulanlar derken biraz uzadı bu not defteri. Sonuçta not dediğin üç satır olur beş satır olur. O yüzden çayı ya da kahveyi alıp okumaya başladıysanız sonrasında bir kez daha tazelemek gerekebilir. Eğer otobüste veya metrobüste okuyorsanız ise o zaman en azından köprü veya Ümraniye trafiğinden hemen önce okumaya başlayın ki biraz zamanın geçmesine yardımcı olsun. Ben ne diyorum? Başa alıyorum: Gündem yoğun. Kovulan koçumuz var, namağlup takımımız var, yükselişteki takımımız var ve takasımız var… Hadi o zaman gelsin not defteri.

Birimiz yükselecek, birimiz düşecek.

Bu başlıktan kastım New York Jets ve Houston Texans maçına ithafen idi. AFC’nin gidişatının en azından hangi yönde olacağını belirleyecek karşılaşma olduğunu şayet düşünüyorum (Üç dört hafta sonra görüşelim). Eğer Texans kazansaydı Bills ile birlikte Chiefs’in en yakın takipçisi olacaktı. Ancak Jets kazandığı için senaryo şöyle oldu: Aaron Rodgers ve arkadaşları da momentum yakalamak için tam doğru zamanda galip geldi. Bundan sonraki süreçte alacakları galibiyetlerle AFC yarışının içinde olacaklardır. Yani yükselen burada Jets. Ki hafta sonu kaybettikten dört gün sonra kazanmaları kaybolan moralleri de yeniden toparlayabilir. Texans içinse sakatlıklar zaten moral bozdu. Üstüne bir de bu mağlubiyetle Chiefs’i zorlama hayalleri şu an için suya düştü. Yine AFC Güney’i kazanabilirler ancak daha fazlası için soru işaretleri mevcut. O yüzden düşen takım ise Texans.

Philadelphia Eagles’ta toparlanma var sanki.

Hatırlarsanız eğer 29 Eylül’de Tampa Bay deplasmanına giden Eagles, O maçta daha ilk yarı bitmeden 24 sayı fark yemiş ve sahadan oyun olarak hem hücumda hem de savunmada silinmişti. O zamanki yazımda da Nick Sirianni’nin koltuğunu ısındığını belirtmiştim. Nitekim kötü gidişata dur diyen Philadelphia ekibi, bay haftasından çıktığı altıncı haftadan bu yana üst üste dört maçını da kazanmayı bildi. Browns maçı özelinde oyun pek tatmin etmese de sonraki süreçlerde de oyunun her iki tarafında pozitif gelişmeler de olmadı değil. Hücumda Saquon Barkley’in patlayıcılığı etrafında Jalen Hurts’ün de A.J. Brown ile eski uyumunun tekrar yakalanması hücuma ritim kattı.

O zaman biraz rakamlara boğarak gelişimin nasıl olduğuna bakalım. İlk dört maçta hücumda ortalama 365 yard ile oynayan Eagles, yine işbu son dört maçta bu rakamı 388’e çıkardı. Öte yandan belki de buradaki gizli özne ise top kayıpları oldu. ilk dört maçta sekiz top kaybı varken yine galibiyet serisindeki dört maçta ise sadece bir top kaybı mevcut. Eee, hal böyleyken hücumun da verimliliği zaten artmış gözükyor. Tabii bunda Kellen Moore’un da bazı değişiklikleri mevcut. En basitinden Hurts üzerinden oynanan ikili üçlü setlerdeki hızlı okumalar ve çabuk paslar yine Hurts ve Barkley üzerinden koşularla birleşince Eagles’in maç başı topa sahip olma süresi yaklaşık 33 dakikalara yükseldi. Drive başı ortalamalarda da elde ettikleri 6.7 ile Commanders ve Chiefs’in arkasından üçüncü sırada yer alıyorlar. Bu sistemle en azından tempo tutmaları ve kazanmalarıyla işler yolunda. Bakalım aynı düzen gruptaki rakip Cowboys karşısında da işe yarayacak mı?

Haftanın goygoyu: Bu atletizm şaka mı “Şakuan”?

Ya hadi iç koşulardaki cutback denilen hareketi yani anlık yön değiştirmeleri anladık… Hadi tackle yememek için rakiplerin üzerinden atlamanı da anladık… Ama bu son yaptığın nedir? RAKİBİN ÜZERİNDEN NİYE TERSİNE ATLIYORSUN? Bu nasıl bir atletizm. Hayır atladığın adama yazık değil mi? Yani düşünsenize Tyson Campbell’sınız. Uyanıyorsunuz. Öğlenleyin maçınız var. Bütün hafta çalıştınız çabaladınız. Sevdikleriniz uğruna hayat mücadelesi içindesiniz. Evinizden çıkıp işinize yani maça gidiyorsunuz ve SAQUON BARKLEY ÜZERİNİZDEN TERS ATLIYOR. Ne diyelim artık. Jerome Simpson’dan sonra bu da tarihe geçti.

Başlamadan biten kariyer (mi?): Anthony Richardson

Ama biz bu çocuktan çok umutluyduk. Değil miydik? Daha çaylak senesindeki uçan kaçan görüntüsü, tackle kırıp yard alması ve eksantirik uzun paslarıyla “Aha yeni Cam Newton” şeklindeki yorumları açıkçası bendeniz de bu satırlarda yapmıştım. Ancak hayat tiyatrosunda senaryo beklenenden farklı bir doğrultuda ilerledi.

Öyle ki Anthony Richardson (Bundan sonra kendisini AR5 diye anılacaktır) sezona yine geçen sene bıraktığı gibi başlamıştı. Ancak oynadığı oyun artık keyif vermekten öte “Ne yapıyor bu adama?” dönmeye başladı. En basiti kendini koruma konusunda bu kadar cömert davranan ve cornerbacklerin üzerine koşup tackle kırmaya çalışan, sürekli kendisini kalabalığın içine atan AR5, sezon içerisinde de yine sakatlıklar geçirirken head koç Steichen’in sistemine de çok bir katkısı olmadı. Hele ki “Ben yoruldum canım iki dakika dinleyeyim” deyip kenara gelmesi görülmemiş bir olay. Ki bu olaylar neticesinde AR5, head koçu tarafından yedeğe çekilirken çok doğru bir kadro yapılanmasıyla takıma katılan Joe Flacco, bir kez daha formayı kaptı. Flacco cephesi ayrı bir konu; yine geldiği gibi takıma canlılık kattı ve en azından “Colts’un hala şansı var” dedirtti. Ancak biz AR5 cephesindden bakacak olursak görünen o ki Flacco sağlıklı kaldığı sürede formayı alamayacak ve hatta Colts kariyeri de burada bitmiş olabilir. Bu noktada eski oyun kurucular ve yorumculardan da kendisine nasihatler gelmeye başladı bile. Özellikle Cam Newton’un konuşması bu raddede en iyilerinden birisi sayılabilir. Yetenekleri ve yapabilecekleri konusundaki becerileri fazlasıyla mevcut. Lakin bu çocuğun tek eksiği mental olarak gözüküyor. İçinde bulunduğu durumdaki hayal kırıklığı kendisine has bir moral bozucu etmen olabilir ancak bundan sonraki sürecinde hazır ve nazır bir biçimde tekrar sahaya çıkmasıyla AR5 yeniden parlayabilir.

Bu adamları kim durduracak? Kansas City Chiefs namağlup

Pazartesi gecesi evinde kazanıp yoluna dolu dizgin devam eden Chiefs, sakatlarına  ve eksiklerine rağmen ligdeki liderliğini sürdürüyor. Özellikle DeAndre Hopkins’in gelişiyle birlikte hücumda bu haftaya kadar yapamadığı noktaları da sahada uygulayan Chiefs, kenarda Andy Reid-Spags sahada da Patrick Mahomes liderliğinde dominasyonuna devam ediyor. Reid’in her hafta şaşırtan dizaynları, Travis Kelce’nin oyun kurucu gibi savunma okuması yapıp kendisini savunmanın zayıf bölgesine atıp sürekli boşta kalması, Patrick Mahomes’un elma atar gibi TD pası atması, koşu oyunlarında hücum hattındaki herkesin hem iç koşularda hem de gap koşularındaki verimliliği, Spag’in ön tarafta Chris Jones’u konumlandırdığı bölgeye göre savunma şemasının belirlenmesi, arka alanda sürekli coverage değişimleri ve savunmanın fark yaratan oyunu olarak blitzleri… İşte Chiefs için detay yazısı yazmaya çalışsak bunlar belki alt kırılmlar olabilir diyelim.

Kazanma alışkanlığı ve kültürü konusunda adeta 2007 New England Patriots’u hatırlatan kırmızı beyazlı ekibi peki kim durduracak? Bize bir Eli Manning lazım diyeceğim ama New York Giants’in Daniel Jones ile başı dertte. O zaman bize şöyle kuzeyden birisi lazım. Hatta kuzeybatı civarından diyelim. Böyle şelalesi ve tavuk kanadı meşhur olan bir yerden birisi. Forma numarası 17 olan. Gel bizi kurtar bu dertten yen şunları… NOT: Chiefs taraftaları alınmasın lütfen. Mesele şahsi değil tabii ki. Josh Allen’i bir Dolphins’li olarak çok sevdiğim söylenemez ancak 1972 Dolphins takımının namağlup şampiyonluğu baki kalmalı ve kalacak.

İyi başlangıç, kötü bitiriş: Dennis Allen’ın kovulması

Oysa ki her şey çok güzel başlamıştı. Uçan kaçan hücum, gunslinger günlerine dönen Derek Carr, rakipleri 20 sayının altında tutan savunma ve bireysel olarak parlayan oyuncular… Dennis Allen ikinci senesinde Saints’te hücum tarafına Klint Kubiak’i getirerek NFLTR Youtube Kanalının bile dikkatini çekmişti. Ancak sakatlıklardan epey etkilenen Saints, önce hücum ritmini kaybetti ardından da savunmadaki sert adamlar yerini kırılgan bir grup oyuncuya bıraktı. İşlerin ters gitme durumu daha önce Murphy Kanunları’nda açıklanmıştı. Bir işin kötü gitme ihtimali varsa gidecektir. Ancak bu gidişat karşısında Dennis Allen’ın da tecrübesi ve bilgi birikimi süreci idare etme konusunda istenilen seviyede olmadığı ortaya çıktı. Hele ki Panthers yenilgisi? Yok artık Dennis Allen hocam. Ayrılık vakti bundan daha iyi olamazdı herhalde. Artık Saints için yeni br dönem de başlayacaktır.

Niye geldin niye gittin: Raiders’in hücum koordinatörü Luke Getsy’i kovması.

Olmayacağı belliydi. Hem Getsy cephesinden hem de Raiders. İkisi de gayet açık. Raiders kötü bir hücum yapılanmasında. Yani oyun kurucu yok. “Gaddar” Minshew ve Aidan O’Connell mı Super Bowl kazandıracak oyun kurucular? Öte yandan Getsy’e ne demeli? Chicago Bears, Caleb Williams ile yola devam ederken head koçu Eberflus’u tuttu ama Getsy’i tutmadı. Neden? Nedeni açık. Eee peki Steelers’a giden Justin Fields ne yaptı? Öyle veya böyle Steelers’in yükselişinde payı var. Biraz fazla “noktalı” bir açıklama oldu ancak bunlar Getsy-Raiders ile ilgili liste yapsak alt alta eksi olarak yazabileceğimiz durumlar. Bu noktada yol yakınken dönmeleri en azından “acaba doğru yola giriyorlar mı?” dedirtmiyor değil. He tabi bir de bu ayrılığın Tom Brady’nin Raiders ortaklığı resmileştikten sonra gelmesi de ne bileyim “TESADÜFFFF”

60 milyon dolarlık Dak Prescott’un sakatlığı ve Cowboys’un akıbeti: Sezon sonu Mike McCarthy’e elveda.

Kötü gidişata dur diyemeyen ve yere tablet fırlatan McCarthy, artık takımın kontrolünü de kaybetmiş durumda. Oyuncuların muhabirlerle atarlı konuşmaları, Jerry Jones’un sinirli halleri ve şimdi de Dak Prescott’un sakatlanması. Prescott’un yokluğunda McCarthy’nin forma şansı vereceği isim de bu noktada önemli olacaktır. Cooper Rush daha önce Prescott’un yokluğunda 5-1’lik derece elde etmişti. Trey Lance ise formayı alırsa “Tamam mı? Devam mı?” şansını elde edecek ancak bu kadar dağınık bir takımda olmasıyla işi de hiç kolay değil. Sezon sonu Cowboys’u ligin en kötü 10 takımından biri olarak görürsek şaşırmayalım. Spoiler Uyarısı…  Mike McCarthy sezon sonu gidiyorrrr!