Arizona Cardinals adına ikinci haftada yine aşırı zorlanılarak alınan bir galibiyet haftasından merhaba. Skor hanesine yazılan ikinci galibiyet, istatistiklerde olumlu bir başlangıç olarak görünüyor. Ancak sahadaki oyun, rakipten çok adeta kendimizle mücadele ettiğimizi kanıtlar nitelikteydi. İkinci hafta performansı, kazanılan bir diğer galibiyetin ötesinde ciddi dersler içeriyor. Bildiğiniz üzere Cardinals, Panthers’e karşı 27-22’lik bir skorla galibiyet alarak yoluna namağlup bir şekilde ilerlemeye devam ediyor fakat Cardinals namağlup olmasına rağmen contender mı yoksa pretender mı, bu yazımızda onu tartışacağız…
Bu hafta Cardinals’ın savunmasıyla başlamak istedik çünkü Cardinals hücumunun önceliği hak etmediğini düşünüyoruz. Bu giriş ile az çok neler okuyacağınızı biraz anladınız gibi. Arizona Cardinals’ın iddialı başlayıp J.J. Watt ve DeAndre Hopkins sakatlıklarıyla sonunu getiremediği 2021 sezonu, Kyler Murray’nin uzun süreli sakatlığı nedeniyle kaybedilen 22-23 ve 23-24 sezonları aslında Cardinals arka planda yeniden kurulma aşamalarıydı. Hücum tarafında Kyler Murray gibi yetenekli ve umut veren bir oyun kurucu olduğu için yatırımların önce savunma tarafından başladığını düşünüyoruz. Her ne kadar “Kyler Murray artık yedinci yılında bir şeyler yapması lazım” gibi eleştiriler olsa da aslında Cardinals’ın aldığı galibiyetlerdeki hücum tarafı temelde onun başarısı sayesinde kazanılıyor. Panthers maçına dönecek olursak, Cardinals savunma tarafında gerçekten çok güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi.
Evet, yazılarımızda öve öve bitiremiyoruz ama buradan tüm okurlarımıza değerli vakitlerinden ayırıp Cardinals savunmasını canlı izlemelerini tavsiye ediyoruz. Cardinals savunma koordinatörü Nick Rallis başta olmak üzere Cardinals savunması gerçekten büyük bir çaba ortaya koyuyor. Her ne kadar maç sonuna kadar Panthers hücumuna 22 puana izin vermiş olsalar da burada aslında yaşanan olay Cardinals hücumunun ikinci yarının ilk hücum serisinde bulduğu TD ile skoru 27-3’e taşıdıktan sonra adeta dükkanı kapatıp maçı adeta bırakmaları bizlere “Gol atamayana atarlar” sözünü hatırlatıyor. Oyuncu tarafına baktığımızda genelde yazılara yıldızlardan başlarız ama bu sefer birçok yıldızımız var. Bir Cardinals efsanesi olan Calais Campbell ile başlamak istiyoruz çünkü maç içinde gösterdiği yüksek performans ve maçı bitiren hareket Cardinals efsanesinden geldi. Toplamda iki sack, dördü solo ve biri asist olmak üzere toplamda beş tackle ile maçın MVP’si herkesin gözünde Calais Campbell idi. Panthers’in son hücum serisinde yaptığı maçtaki ikinci sack ile de Panthers hücumunu durdurup maçı bitirdi. Savunma tarafında diğer yıldızlarımız ise bir touchdown, iki tackle ve bir oyun kurucu darbesi ile Baron Browning, secondary tarafında Budda Baker, Jalen Thompson, Mack Wilson, Garret Williams ve Will Johnson’ın toplamda 21 tackle ile tüm secondary ekibi iyi iş çıkardı. Maç içinde Garret Williams’ın sakatlanmasının ardından oyuna giren Denzel Burke ise vasat bir performans gösterse de üç pas bloğu sayesinde endzone touchdown’unu önlemesi kayda değerdi. Bu sonuçlara bakarak savunma tarafına verdiğimiz puan 10 üzerinden 8.5.
Hücum tarafını ise birazcık kısa tutacağız çünkü saha içinde tam bir vasat yani ortalama dediğimiz bir performans sergileniyor. Bunun en başlıca iki sebebi var. Maç genelinde Jonathan Gannon tarafından gelen anlık kararları beğensek de hücum koordinatörü Drew Petzing tarafından hazırlanan oyun kitabını pek beğenmiyoruz. Sezon öncesinde koşu oyunlarını ön plana alacağımız herkes tarafından bilindiği için rakip takımlar elbette geçtiğimiz sezonunun yıldızlarından biri olan James Conner’ı engellemeye çalışacaklardı ve düşünülen de oldu. Eğer Drew Petzing kariyerine devam etmek istiyorsa yani kaliteli bir koordinatör olmak istiyorsa bunu tahmin etmeliydi çünkü herkes ne olacağının farkındaydı. Drew Petzing’e bir şans daha verilmesinin sebebi vasat performansının yanı sıra geçtiğimiz sezonun bir bölümündeki umut verici sonuçlardı. Sezona namağlup başlanmasının getirdiği rahatlık ile bir süre tolere edilebilir ama bu sorun devam etmemeli. İkinci kısım ise receiver eksikliği. Cardinals bu sezon draft’ta yaptığı yedi seçimden altısının savunma birinin ise Offensive line oyuncusu olması kendinin burada gösterdi.
Geçmiş sezonlardan itibaren yapılan savunma seçimleri kaliteli olduğu kanıtlanmış olsa da maalesef receiver yönünde eksiklikler var. Rakip savunmanın receiver odasında karşısında sadece Trey Mcbride ve Marvin Harrison’ı görmesi onlar için büyük bir avantaj. Michael Wilson her ne kadar yetenekli de olsa rota koşusu yönünden zayıf olduğu için boşa çıkmayı çoğu zaman başaramıyor bu da onu vasat bir oyuncu haline getiriyor. Receiver tarafında çeşitlilik olmazsa veya Trey Mcbride ve Marvin Harrison daha çok çaba göstermediği sürece pas oyunlarımızın işinin zor olduğu gözle görülüyor. Aynı şekilde koşu oyunlarıyla popüler olan bir takımın oyunları çok tahmin edilebilir olduğu için hücum bu şekilde bir çıkmaza giriyor. Rakip savunmanın penaltı yapmasından dolayı veya mucize gibi gelen 3. hak oyunu dışında maalesef sahada bir ışık göremiyoruz. Bu sonuçlara bakarak hücum tarafına verdiğimiz puan 10 üzerinden 6.5.
Öyle veya böyle ilk iki haftadan namağlup bir şekilde ayrıldık. Her ne kadar ezici üstünlük göstermemiz gereken bu maçlarda ortalama bir takım performansı göstersek de Cardinals tarafına yaptığımız bu eleştiriler Pazar günü San Francisco 49ers deplasmanında oynanacak maçta her şey az çok belli olacak gibi gözüküyor. Namağlup division rakibimiz olan 49ers’in evinde oynanacak bu maçta Cardinals’ın 3 sezonun ardından tekrardan kayıpsız bir şekilde ilerleyeceği fırsatı bulması bunu kaybetmemesi gerektiğini biliyoruz. Cardinals’ın kendi kültüründe kolay rakiplere karşı zor galibiyet aldığını da biliyoruz bu sebepten ötürü NFC West yarışı üzerinde çok önem arz eden bu maçı kazanma şansımız olduğunudüşünüyoruz. Ancak eleştirdiğimiz kısımlarda bir gelişme olmaz ise bu sezon da play-off’u zor göreceğiz.
Yeniden görüşmek dileğiyle…