Merhabalar, değerli NFLTR.com okurları… Bu sezon çok izleyemediğimiz karlı maçlardan birini izleme şansını bu hafta Green Bay Packers – Tennessee Titans karşılaşması ile bulduk. Maç bembeyaz bir sahada oynansa da kar şiddetinin oyuna fazla bozduğunu görmedik. Sıcaklığın sıfır santigratın altını bulduğu bir Green Bay akşamında, Packers ligin güçlü ekiplerinden Tennessee Titans’ı çok zorlanmadan net bir şekilde yenmeyi başardı…
Geçen hafta, çok iddialı bir şekilde Titans’ın zorlanmadan bir galibiyet alacağını düşündüğümü belirtmiştim. Bu maç, takımın bence bu sezon açık ara oynadığı en iyi maçtı. Packers; karşılaşmada çevre faktörlerin de etkisiyle beraber olabilecek en iyi maç senaryolarından birini yaşadı. Ancak ben halen Green Bay’in bir Super Bowl takımı olduğuna ikna olamadım. Bunun sebebi bu maç performansından dolayı değil, daha önce gördüğüm takımdan dolayı kaynaklanıyor. Bu yüzden Super Bowl söylemleri için halen daha çok erken olduğunu düşünüyorum. Takımın önümüzdeki günlerde ortaya koyacağı performansı büyük bir merak ile bekleyeceğim..
Konferanstaki birinci sıra yarışı da yakın bir şekilde devam ediyor. Seattle Seahawks, Los Angeles Rams karşısındaki galibiyeti ile o koltuktan vazgeçmedik mesajını verdi. Bir diğer yandan konferansın en güçlü takımı olduğunu düşündüğüm New Orleans Saints’in, Vikings karşısında çok zorlanmadan, Alvin Kamara’nın muazzam oynamış olduğu ve altı koşu TD ile çok nadir görülecek performanslardan birine imza attığı bir maçı geride bıraktık. Üç takımın içinde bulunduğu bu yarışta Packers’ın eli güçlü durumda ve bu başarıyı Packers’ın elde etmesi çok önemli. Sonuçta kim şubat ayında soğuk bir Green Bay gününde maç yapmak ister?
Geçtiğimiz hafta Titans karşısında alınan bu galibiyet eğer bir mağlubiyet olsaydı da Seahawks’ın 49ers’a mağlup olmadığı takdirde bunun çok bir önemi olmayacaktı. Tüm dinamikleri değiştirecek tek bir olay var, Packers’ın bir mağlubiyet yaşayıp yaşamayacağı. Rakip ise çok eleştirilen, şahsen yerden yere çok vurduğum Chicago Bears. Ona da daha sonra geleceğiz ama şimdi sıra Tennessee Titans maçının analizinde…
Green Bay Packers, soğuk bir havada oynanan prime time maçında gösterdiği performans ile içleri ısıtan bir performans sunmayı başardı. Bu maça baktığımızda çok değerli üç kazanım var: İlk olarak, defansın gösterdiği performans söyleyebiliriz. Packers, Derrick Henry’i oldukça iyi savunmayı başardı. Derrick Henry’nin rahat bir şekilde 100 yardı geçeceğini belirtmiştim. Yaklaştı ama başaramadı, 98 koşu yardı ile 100 yardı geçme serisi sona erdi. Baktığımızda 98 yard koşu yine fazla gözükebilir ancak bu rakamlar Henry için oldukça düşük rakamlar ki maçta da tüm Titans hücumu gibi o da beklenilenin altında kaldı. Ryan Tannehill, tüm takımın Henry’e odaklanması sonucu bir read option yapması ile 45 yard koşup elini kolunu sağlayarak end zone’a girip skor katkısında bulundu. Bu pozisyon dışında da çok fazla bir etkide bulunamadı ancak kötü olan Titans hücumunun yine bir nebze iyi olan ismiydi. Bir pas ve bir koşu TD’ı ile de takımını sahada tutmayı çalıştı ancak attığı iki interception buna hiç yardımcı olmadı. Receiver’lar, A.J. Brown ve Corey Davis’ten çok verim sağlanamadı bu maç. Özellikle Davis bu maçta hiç topu kucaklarına alamadı. Bu sezon red zone’da iyi bir performans gösteren Jonnu Smith yine üstüne düşeni yaptı diyebiliriz ama bu karlı havada Tannehill ve Titans aradığını kesinlikle elde edemedi. Titans, sahada grup birinciliğine oynanıyor havasını hiç vermedi. Packers için de rakip hücumları hem koşuda hem pasta çok iyi savundu diyebiliriz. 12. haftaya girilirken sıfır interception’ı olan Darnell Savage’ın şu an dört interception’ı var ve o da takımın defansı gibi önemli bir yükselişe geçti. Ve defansın diğer isimleri de çok değerli performanslar gösterdiğini söyleyebiliriz. Umarım takım olarak konsantrasyonu üst bir seviyede tutarlar çünkü buna ihtiyaçları olacak.
Maçın ikinci kazanımı ise uzun bir süre COVID-19 listesinde olup kendini gösterme imkanını bulamayan A.J. Dillon’ın ortaya koyduğu başarı oldu. Titans’da aradığınız Henry’i bulamadınız mı? Size bu performansı A.J. Dillon gösterdi. 124 koşu yardı ve iki TD’ı ile Aaron Jones’un ayrılma olasılığının maksimum olduğu bir tabloda bunun ne kadar değerli olduğunu anlatamam. Sahip olduğu güç ve atletizm ile onu izlemesi çok keyifliydi. Böylece 100+ yard ve 2+ TD ile Packers tarihinde bunu gerçekleştiren en genç koşucu oldu. Bu sezon draft’ta neden ikinci turda seçildiğini de kanıtladı ve belki bize ileride bunun daha fazlasını sunmayı başarır da biz izleriz. Evet, bir maçtan yargıya ulaşmak hiçbir zaman doğru olmamıştır ama bu performansı koruyup üstüne koyarsa ligde durdurulamaz running back oyuncularından biri olması içten bile değil. Gelişimini heyecan ile bekleyeceğiz…
Üçüncü ve son olan kazanım; Aaron Rodgers’ın, dört TD ve 231 pas yardı ile MVP yarışında Mahomes’un favori olarak önüne geçmesi oldu diyebiliriz (Bir tane de interception var ama olsun o kadar diyelim, zaten tarihin interception atmama alanında en başarılı ismi). 128.1 QB rating ile bu alanda ligin net lideri ve 44 TD pası ile ligin bu alanda en iyisi konumunda bulunuyor. Son hafta çok ekstrem bir şey olmazsa ve geçtiğimiz hafta Tonyan’ın Pro Bowl’da kazıklanması gibi bir olay da yaşanmazsa kendisine MVP ödülü hayırlı uğurlu olsun diyebiliriz. Açma ağzını, şom ağızlı adam diyecek olursanız da canınız sağ olsun. Öyle ya da böyle bizim MVP’miz Aaron Rodgers’tır. Bunu bilir, bunu söyleriz…
Green Bay bu sezon alışık olduğumuz akıcılığı ile maça çok iyi başladı. Rodgers, Adams (2) ve Equanimeous St. Brown’a attığı toplamda üç TD pası ile takımını 19-0 gibi bir liderliğe taşıdı. Bu skor küçük hatalar yapılmasaydı 24-0 da olabilirdi ve maçın sonuna doğru yakın geçen bir maç olsaydı çok baş ağrıtabilirdi. Bunlar playoff’lar için kabul edilemez hatalara dönüşebilir. Special Teams’deki kötü görüntü bu hafta da izlerini gösterdi. Kaçan alan golleri vardı ama bunlar olur diyelim. Ancak hem special teams’de hem hücumda ufaktan performans vermeye başlaması gereken Tavon Austin adeta korkak dövüşüyor. Kendisinden çok şey beklememek gerekiyor ama biraz daha katkı verse hani. Return’lerde hep bir fair catch var ve hücumda da henüz screen oyunları dışında bir top da tutmadı.
Bir diğer yandan Adams’ta çok iyi bir performans gösterdi ve bu maçta üç TD daha yaptı ve Gronk’tan sonra 17 TD pası yakalayan ilk oyuncu oldu. Önümüzdeki hafta bunu ileri taşıyarak Sterling Sharpe’ın Packers rekorunu geçme sansına sahip olabilir. Bu maçta da 11 top yakalama, 142 yard ve üç TD ile sahanın çok da gizli olmayan ama bir yandan gizli de kalan bir kahramanıydı.
Bir diğer iyi performans da Aaron Jones’tan geldi. Takımına toplamda 108 yard kazanımı sağladı. Kendisi daha az kullanılmak adına toplarının çoğunu A.J. Dillon’a bıraksa bile çok önemli bir performans göstermekten eksik kalmadı. İkinci yarılarda tıkanan bir Packers hücumu ve ikinci yarılarda açılan bir Titans ofansı varken 59 yardlık koşusu ile maçın kilit oyununu gerçekleştirdi diyebilirim. Koşu sırasında hakem şansı da yerinde olan Packers bu pozisyondan sonra TD’a ulaştı ve maçın mührünü bastı. Bundan sonraki Packers drive’ında da A.J. Dillon “4th&1” oyununda 30 yard koşusu ardından yaptığı touchdown ile maçın geri kalanı garbage time ritmine sokmuş oldu. Maçın sonucu da buradan 40-14 oldu ve Packers adına kazanılmış bir maç izledik.
Sıra geldi normal sezonun son maçına. Bu sezon, Bears’tan oldukça çok bahsettik. Genellikle çok hoş olmayan yorumlarda bulundum ancak kaybettikleri Detroit Lions maçının ardından sürpriz bir yükselişe geçip play-off yarışındaki mücadelesini son maça kadar taşımayı başaran bir takım var karşımızda. Bu periyotta takımın quarterback’i olarak sahada olan kişi Trubisky olmuştu. Nick Foles’un oynadığı sürede kötü bir performans gösterdiği sezonda Trubisky, performansını rezilden idare edere taşıyınca bir yükseliş geldi ve Montgomery de koşu performansını geliştirince takım olarak daha iyi bir seviyeye geldiler. Zaten, Allen Robinson ise her zaman çizgisinde iyi bir performans gösteren bir wide receiver olunca daha iyi bir hale giren Chicago hücumu gördük. Üç maçı üst üste kazanarak gelen Bears, Lambeau Field’daki rezaletinden ardından sahada daha iyi bir halde olacaktır. Her ne kadar kazandığı takımlar; Texans, Jaguars gibi iddiası olmayan takımlar olsa da Minnesota Vikings galibiyeti onlar için büyük bir belirleyici oldu.
Bears defansının bildiğimizden daha kırılgan görüntüsü olsa da oturmuş bir defans kültürü var ve bu maçın derbi olduğunu düşünüp Bears’ın sahaya playoff’lar adına ya hep ya hiç diyerek çıkacağı göz önüne alırsak çok düşük bir olasılık dahilinde olsa da bu maçta her şey olabilir. Tabii ki, bu çok düşük bir olasılık ancak kesine yakın bir yargıda bulunmak bana pek mümkün gözükmüyor. Packers hücumunun ne kadar yıkıcı olduğunu biliyoruz ve Titans maçında da defans olarak çok güzel bir görüntü de verilse Bears ne kadar kötü olursa olsun (ki bence çok kötü, play-off takımı asla değiller) son maçlar ve derbiler belli olmaz diyeyim. Siz de diyeceksiniz bana: ‘Yetmedi mi arkadaş, ne zaman kabul edeceksin Packers’ın gücünü ve sağlam bir söylemde bulunacaksın?’ Packers çok güçlü bir ekip olduğunu hepimiz biliyoruz ancak halen benim içime sinmeyenler var. Packers için sezonun ortasına göre defans adına iyi bir yol alan takım, hücum ise Rodgers önderliğinde çizgisini korursa çok sıkıntı yaşamaz ve dilerim genel tablodaki bu iyi görüntüyü Super Bowl hedefi doğrultusunda playoff’lara da taşıyabilir.
Bu hafta böylelikle bir yazının daha sonuna geliyoruz. Bir sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle…