Hayatınızda hiç Youtube’a girip “Chargers highlights” yazdınız mı bilmem ancak videoların hesap makinesiyle değil de kameralarla çekildiği zamanların başlangıcından beri Chargers offense videolarında sadece bir-iki tane güzel klip olurdu ve bunlar da zaten üç dakikalık videolar olurlardı. Bu, değişti. Chargers ofansı bu yıl mükemmel performans sergiliyor ve Philip Rivers 14 TD pasıyla Tony Romo ve Drew Brees ile birlikte ikinciliği paylaşıyor. Ryan Matthews ise Colts maçında 100 yardın üstüne çıktı ve Danny Woodhead ile birlikte bu yılın ofans videolarında büyük rol sahibi olacakları kesin.
Defans için aynı şeyi söylemek ise pek mümkün değildi. Bu maça kadar. Chargers ilk kez maçı defansı sayesinde kazandı. Colts gibi ofansı kuvvetli sayılabilecek, Andrew Luck gibi önceki yılın bir numaralı draft’ı olan bir QB’nin yönettiği bir oyuncu grubuna karşı. Her ne kadar bizim takımdan övgüyle söz etmek gerekse de biraz şansın yardımından da bahsetmek gerekiyor. Colts receiver’ları bu hafta Saints TE’i Graham’a özenmiş olacaklar ki çok fazla önemli topu düşürerek incomplete yaptılar. Genede John Pagano abisine karşı takımı çok iyi hazırlamıştı diyebiliriz, 3rd down conversion’larına neredeyse hiç izin verilmedi, Indianapolis touchdown yapamadı, vb.
Defansın bu performansının beni niye bu kadar mutlu ettiğini eğer yazılarımı devamlı okuyorsanız biliyorsunuzdur. “Ofans maç kazanır, defans şampiyonluk” mottosuyla gelecek hakkında yorum yapmayı severim (Amerikan futbolunda) ve Chargers ilk kez beni bu konuda mutlu etti. İlk kez defansın pozitif bir oyun sergilediğini gördüm ve geleceğe umutla bakmaya başladım.
Sakatlık mı? O da ne? (!)
Chargers’ın yıllardır sakatlık problemleriyle boğuştuğu aşikar, zira bu yıl da böyle oldu, Freeney ve Ingram gibi takımın en önemli iki pass rusher’larını kaybeden takım, genede Colts maçında blitz’lerde başarılıydı ve neredeyse her snap’de Luck’a baskı kurmayı sağladı. Durum böyle olunca secondary de daha iyi gözüktü. Hücumda ki sakatlıklara geçersek ise takımın iki starter WR’ı, Malcom Floyd ve Danario Alexander daha ligin başında, hatta birisi lig başlamadan, sezonu kapattı. Onların yerine ise yeni bir yıldız doğdu: Keenan Allen. Önceki yazılarımda onu ne kadar sevdiğimi söylemiştim ve ona ayrı bir parantez açacağım için WR konusunu şimdilik kapatıyor ve Donald Butler’ın sakatlığına geçiyorum. Bir başka LB ve şuan kadrodaki en önemlisi. Oynadığı maçlarda tackle sayısı herkesten üstün ve sakat. Ligin başında haftalarca oynayamayan rookie Manti Te’o iyileşti ancak Butler sakatlandı ve bu takımı nasıl olduysa pek etkilemedi. O geri döndüğünde ne olacağını ise merakla bekliyoruz.
Keenan Allen
Eğer bu maçta Allen’a ayrı bir başlık açmayacaksam asla açmamalıyım. Aynı zamanda benden biraz torpilli de olduğundan açtım. Allen, NFL tarafından haftanın çaylağı yarışmasına katılmasına layık görüldü. Tabii bu sadece küçük bir detay. Genç receiver dkouz topta 107 yard ve bir touchdown performansıyla oynadı ve San Diego’ya yıllar sonra mevkisinde bu kadar heyecan yaratan ilk oyuncu oldu.
Son iki maçta ağızları açık bırakan bir performans sergileyen Allen, hem sakatlanan Malcom Floyd ve Danario Alexander’ın yerlerini doldurmayı başardı, hem de Rivers’ın ona olan güveninin hatırı sayılır şekilde artmasını sağladı. (Bu arada San Diego çok büyük bir şehir olmadığından bu hafta onun için baya ağır geçmiştir, Allah kolaylık versin). Çiçeği burnunda yıldızımızdan şimdi daha sert davranmamız gereken iki isme geçiyoruz: Eddie Royal ve Vincent Brown.
Royal, sezona fırtına gibi başlayıp üç maçta beş TD yapmıştı ancak bundan sonra yaşadığı düşüş öyle böyle değildi. Hala fantasy football takımıma biraz daha katkı yapmasını bekliyorum, free agency’den boşuna mı aldık? Vincent Brown ise henüz ne iyi, ne kötü anlamda bir şey göstermedi. Bence bir oyuncunun bu kadar nötr performans sergilemesi kötü performans sergilemesinden daha iyidir. Mesela Mark Sanchez önceki yıl hayatının reklamını yaptı, Peyton’dan da Flacco’dan da, Kaepernick’den de fazla adından söz ettirdi. Sonuç olarak Allen’a tebrikler, tam bir üçüncü tur draft steal’ı. Diğer receiver ekibinden de daha iyi performans bekliyoruz. Bu konuyu kapatmadan önce, D.J. Fluker şu an yılın rookie’si yarışmasında 7. sırada, Allen ise 10. Yani “In Tom Telesco we trust.”
Son Olarak
Herkesten bahsedip de Novak’den bahsetmemek olmaz. En son “iyi” olduğumuzda “En kötü oyuncun kadar iyisindir” lafına takılıp kicker’ımız yüzünden Super Bowl’dan olan bir takımın taraftarları olarak biraz vefa göstermemiz gerekir. Bloklanan field goal’ler dışında affetmiyor. Bu maçta da 50 yarda kadar çıkan mesafelerden sayıları yazdı ve 12 field goal’den + 1 de extra pointten tam 14 puanı Chargers’ın hanesine yazdırarak galibiyette bir kicker’ın oynayabileceği en büyük rolü oynadı.
Rivers ise bu yıl hepimizi şaşırtmaya devam ediyor. “Kariyeri bitti”ci arkadaşlar ise halk içine çıkamıyorlar. Geleceğin en iyi QB’lerinden Andrew Luck karşısında saati kontrol etmeyi başardı ve oyun süresi olarak 38 dakikaya 21 dakikalık bir fark yarattı. MVP yarışına da beş numaradan giriş yaparken 33 pasın 22’sinde isabet buldu ve 237 yard, bir TD ile koşu oyununa fazla şans verilmesi durumunda bile ne kadar başarılı olabileceğini gösterdi. Allen’a attığı 22 yardlık TD pası ise usta işiydi.
Son olarak size NFL.com’da gördüğüm bir fail’i de göstermek istiyorum:
Haftaya rakibimiz ise Jags… Devamını yazmama gerek yok sanırım, bu yıl ilk kez iki maçı üst üste kazandığımızda görüşmek üzere diyerek şom ağzımı konuşturmamış olmamı umuyorum. İyi bayramlar, bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.