Anlamını bilmeden çok sık kullanılan “İntikam soğuk yenen bir yemektir” diye bir söz vardır. İntikam ateşi ile yanarken sıcağı sıcağına aptalca bir şey yapmaktansa, işi zamana bırakarak, günü geldiğinde kendine zarar vermeden, sonunda gevrek gevrek güldüğün bir şekilde intikam almanın güzelliğini anlatır. Eminim, Baker Mayfield 2017 yılında Oklahoma Sooners ile geldiği Ohio State’in ikonik stadyumu Horseshoe’nun tam ortasına maçtan sonra diktiği bayrağın iki yıl sonra NFL kariyerine yıllarca konuşulabilecek bir etki bırakacağından habersizdi. Ancak işte o bayrağın dikildiği gün, tüm Ohio State Buckeyes taraftarının olduğu gibi, Buckeyes takım kadrosunda bulunan Nick Bosa’nın da nasıl gücüne gittiyse, aradan geçen iki yılın ardından Baker Mayfield’ın karşısına çıktığı ilk maçın özellikle ilk yarısında Browns QB’sine adeta sahayı dar ederek o günün intikamını aldığını belirtir bir kutlama yaptı. Bir anda internette fenomen olan harekete en çok destek de yine, Cleveland şehrinin de Ohio eyaletinde olmasından dolayı, “Browns’ı tutuyorum ama bu hareket çok iyiydi” diyen Browns taraftarlarından geldi. Benim açımdan ise bu hareketin tek bir önemi var ki o da Bosa’nın sadece fizik ve teknik olarak değil mental olarak da dominant bir savunma oyuncusundan isteyeceğiniz bir özelliğe sahip olduğuna işaret etmesiydi. Üç maçta ortalama üstü oynadıktan sonra, kendisini motive ederek çıktığı dördüncü maçta, dört tackle, iki sack, beş QB hiti, bir fumble’a zorlama ve bir fumble recovery performansı tam da ondan “beklenen” düzeydeydi. Koç Shanahan’ın yerinde olsam onun her maça motive olması için bir sebep bulmasına yardımcı olurum, belli ki gazla çalışınca daha iyi sonuç veriyor.

Her zamanki gibi, maçın şurasında şu oldu, bu dakikada bu oldu demek yerine genel olarak bir değerlendirme yapacak olursak, 49ers maça 3-0’lık hype ve bir haftalık dinlenmenin ardından oldukça hızlı başladı. Aslında NFLTR Podcast’te Kaan Özaydın’ın da dediği gibi bay haftasına çok güzel bir zamanda girilmişti. 5-0, 6-0 ile giren takımların o “kalkmışlıkla” bay sonrası fena çuvalladığı pek çok örnek var iken daha henüz “tamam, biz olduk ya” psikolojisine girmemişken, bay haftasını atlatıp ciddi bir şekilde lige dönmenin meyvesinin fazlasıyla toplandığı bir maç oldu. Pek çok kimsenin dikkatini çekememiş olsa da 49ers oynadığı ilk üç maç itibariyle (Tabi oynadıkları takımların ligin en kötü (!) takımları olmasını bir kenara bırakırsak) hemen hemen tüm savunma istatistiklerinde, çoğunlukla ilk üçte olmak üzere, ilk beş takım arasında yer almıştı. Browns maçına da aynı hızda girip sonunu da aynı şekilde getirerek rakibe adeta red zone’u göstermediler. Şaka değil. Cleveland Browns maçta, benim hatırladığım kadarıyla, ilk çeyrekte Baker’ın yukarıdan yukarıdan gönderdiği toplarla heba ettiği bir hücum dışında sadece Antonio Callaway’ın elinden kaçırıp K’Waun Williams’ın interception yaptığı pozisyonda red zone’a gelebilmişti ki onu da boş geçtiler.

İlk üç maçta iyi olan savunma bu hafta da üstüne koyarak devam etti. Nick Bosa’nın iki sack’i dışında DeForest Buckner yine bir sack ile haftayı boş geçmedi. Fred Warner bir kez daha beşi solo olmak üzere altı tackle ile takımın tackle lideri olurken, Richard Sherman ve K’Waun Williams maçı birer interception ve şahane markajlarla maçı tamamladılar. Şunu hatırlatmakta fayda var; ligin beşinci haftasında koşu sayısı yemeyen tek takım 49ers, rakibine en az yard şansı tanıyan ikinci takım 49ers, rakibine maç başına pasla en az yard şansı tanıyan ikinci takım 49ers ve son olarak rakibine maç başına koşu ile en az yard şansı tanıyan beşinci takım yine 49ers. Savunma ile ilgili daha fazla konuşmaya sanırım şimdilik gerek yok.

Bu maça çıkana kadar maç başına 32 sayı ile oynayan 49ers hücumu ise bu maçta da 31 sayı ile ortalamasını korumasını bildi. Kicker Robbie Gould biraz standardına yakın olsa (İki FG denemesini kaçırdı, bir tanesi de bloklandı) bir başka 40 sayılık galibiyeti konuşuyor olabilirdik. Neyse, o kadarı da nazarlık olsun. İlk üç maçta koşu oyunu da olan pas ağırlıklı bir hücum anlayışı varken ilk kez 275 yardlık koşu ile 181 yardlık pas oyunu geçilmiş oldu. Gerek Matt Breida (114 yard, biri koşu olmak üzere iki TD) gerekse Tevin Coleman (97 yard, bir TD) koşmakta hiç sıkıntı çekmezken Garoppolo, wide receiver’lara sadece ihtiyaç duyduğunda başvurdu. George Kittle üçüncü çeyreğin başındaki 22 yardlık toucdown’ının yanında tam üç kez de çok kritik third down’ları rakip tackle’ları kıra kıra almayı başardı. Hücum deyince bir paragraf da full back Kyle Juszczyk’a açmak gerek. Sakatlanıp çıkana kadar 49ers koşu hücumunun en önemli parçalarından biri oldu. Her hücumda blokları ile açtığı gediklerden gerek Breida gerekse Coleman çok iyi faydalanırken yine kendini rakibin önüne attığı bir pozisyonda sol dizinden sakatlanıp çıktı ki o çıktıktan sonra koşu hücumu da bir anda sekteye uğradı. Kyle Juszczyk aynı zamanda iki seferde 20 yardlık koşu ile katkı sağlamayı da ihmal etmedi. Running back’leri kapatmadan Breida’nın 83 yardlık TD koşusunun saatte 22 millik hızının bu yılki koşucu hız rekoru olduğunu da belirtelim.

Yukarıda da bahsettiğim gibi maç boyunca wide receivar’lara neredeyse hiç iş düşmedi. İhtiyaç anında da Jimmy G’nin en çok başvurduğu isim TE George Kittle oldu. Marquise Goodwin ve Kendrick Bourne kendi vasat sayıları ile maçı tamamlarken çok şeyler beklenen Dante Pettis kritik bir topu düşürerek hakkındaki soru işaretlerine bir yenisini daha ekledi. Maçta 49ers’ın sıkıntı yaşadığı söylenebilecek tek konu aslında en clutch ismi olan kicker Robbie Gould’un performansı idi. Gould kullandığı üç alan golü denemesinden ikisini dışarı atarken birini de bloka kurban verdi. Aslında Gould’un kötü performansında bu yılın dördüncü tur seçimini harcadığımız rookie punter Mitch Wishnowsky’nin iki eliyle bir topu doğrultmayı becerememesinin de büyük etkisi oldu.

Son olarak, aslında bir NFL takımında en çok konuşulması gereken kişi olan QB pozisyonundaki adama, yani Jimmy Garoppolo’ya kısaca değinelim. Kısaca diyorum çünkü maçı gayet güzel idare etti. 29 denemede 20 isabet, 181 yard, iki TD pası ve sıfır top kaybı ile topu sürekli koşturmasını ve ihtiyacı olduğunda da doğru adamı, yani George Kittle’ı bulmasını çok güzel becerdi. Önündeki hücum hattının yardımı ve ağabeyi Tom Brady’den öğrendiği ‘Sack olacağına intentional grounding riskini al’ öğretisi sayesinde sadece iki kez sack oldu. O-Line demişken (yazık bunlara ya, maç ile ilgili hiçbir istatistikte görünmüyorlar, tüm istatistikler gizli saklı ve genel) Mike McGlinchey’in Myles Garret’a karşı aciz kaldığı bir iki pozisyon dışında hem Garoppolo’yu korumada hem de koşu hücumuna yardım konusunda çok başarılı bir maçı daha geride bıraktıklarını söylemeliyim. Özellikle kameraların arada sırada kenarda gösterdiği Staley’in yokluğunda genç Justin Skule’in geçen maçın ardından bu maçta da left tackle pozisyonunda hiç zorlanmaması övgüye değerdi.

Cleveland Browns’a gelince. Geçen haftaki görkemli Ravens galibiyetinden sonra üzerlerindeki spot ışıklarının büyüsüne fena kapılmış gibiydiler. Özellikle Baker Mayfield’ın maçta yaptığı tek olumlu hareket sanırım açılış drive’ında OBJ için blok koymasıydı. Bunun dışında hem 49ers savunması hem de işi kişisele döken Nick Bosa kâbus gibi üzerine çöktü. Ne cep içinde ne de cepten çıktıktan sonra hiçbir varlık gösteremedi. Adeta kötü bir çaylak QB gibi 22 denemde 8 isabet, 100 yard, iki interception ve birini kaybettikleri iki fumble ile unutmak isteyeceği bir maçı ardında bırakarak döndü Cleveland’a. Bu senenin yıldız adaylarından ve geçen haftanın gösterişli ismi Nick Chubb da 100 yardın altında kalarak maçın içinde kayboldu. Üç olan skordan da anlaşılacağı üzere ne koşabildiler ne de pas oyununu tutturabildiler. Birkaç hafta sonra uzun ve daha kolay bir takvimleri var. Division’daki diğer takımları düşününce hala benim AFC Kuzey favorim onlar. Ancak Baker Mayfield’ın sağa sola laf atmak yerine kendisini oyuna vermesi şartıyla.

Son olarak gelelim yazının başlığına. Bilen bilir Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu yıllarda herkesin hayran olduğu, afili, yakışıklı mı yakışıklı jönler vardı, Kartal Tibet, Tarık Akan, Kadir İnanır gibi. Bir de onlar kadar yakışıklı olmasa da filmleri en az o yakışıklı aktörler kadar gişe yapan, Yılmaz Güney vardı. Adana’da başlayan hayatı, Paris’te son bulan aktör yukarıda da yazdığım gibi alımlı aktörler kadar çekici yüz hatları olmamasına rağmen Çirkin Kral olarak bilinirdi. Tıpkı 49ers gibi. Ne alaka mı? Şöyle ki; NFLTR Podcast’te geçen hafta Kaan Özaydın bahsedince dalga geçilmek amacıyla hazırlanmış şu iki karikatürü arayıp buldum…

Birincisi üçüncü hafta diğeri de dördüncü haftanın sonunda hazırlanmış iki karikatürde de yenilgisiz olmayı başarmış takımların “ortaya koydukları” performanslara bakarak yenilgisizliği ne kadar hak ettikleri ifade edilmiş. Buna göre göz alıcı kadrolarıyla diğerleri ne kadar yakışıklı ise ilk üç haftada Bills, Lions, 49ers daha sonraki hafta ise sadece 49ers, ilk yağmurda makyajı akacak defolu ürünlerdi. Benim sitemim bu karikatür üzerinden genel NFL takipçisi yaklaşımına. Bunu Türkiye için de söylemiyorum. Karikatürden de anlaşılacağı gibi bu durum Amerika’da da aynı. Kimse Patriots’un Steelers, Dolphins, Jets, Bills ve Redskins’e karşı oynadığını, ilk kez adam gibi rakip olan Bills ile karşılaşınca nasıl zorlandığını konuşmuyor. Ya da Dallas’ın yendiği takımların Giants, Redskins ve Dolphins gibi çöp takımlar olduğuna fazla dem vurmuyor. Green Bay’e lafım yok, oynadıkları bütün takımlar konferans finali adayları ama Super Bowl adayı denilen Rams’in bile eli yüzü düzgün rakiplere karşı boyun eğdiğini görüyoruz. Neyse fazla uzatmadan, şimdi Chiefs de gittiğine göre, artık belki 49ers soldaki çirkin krallıktan ortadaki çapkın bakışlı jöne devşirilebilir. Zira hücumu aksıyor gibi görünse de (maç başına 32 sayı ortalamasına rağmen), franchise QB’si hala çıkarıp masaya vuramıyor gibi dursa da yukarıda bahsettiğim gibi bu takımın savunması (geçen seneki dökülen savunmaya kimi eklediler ki oğlum yea?) düşünülenden daha iyi ve haftaya oynayacağı Rams maçından sonraki beş maçı da alma şansı var (Redskins, Cardinals dışarıda, Panthers, Seahawks ve Cardinals içeride). Haftaya melekler şehrindeki Rams maçını gerçekten merakla bekliyorum. Kaybetse de karakterli bir oyun ortaya koyup, bu haftaki Browns gibi darmadağın olmadan eve döndü mü sonrası daha kolay görünüyor…