Ligin başlamasının ardından birinci ayımızı bitirirken hepinize selamlar değerli NFLTR okurları. Cardinals Lobisi’nin iş güç ve eğitim hayatının biraz yoğun olmasından kaynaklı sebeplerle bir aylık süreci beraber ele alacağız. Performans anlamında daha iyi geçtiğini düşündüğümüz ilk iki haftanın ilkinde maçı kazanmanın eşiğinden dönmenin üzüntüsünü diğer haftada ise yıllar sonra Sean McVay önderliğindeki Rams’i ağır yenilgiye uğratmanın sevincini yaşadık. Öncelikle ilk hafta Bills’e karşı yaşanan şanssız yenilgiyi değerlendirerek yazımıza başlayalım…
Cardinals, sezonun ilk drive’ında kolay bir şekilde sayı çizgisine ulaşıp, Michael Wilson ‘un touchdown’u ile hızlı bir sayıya ulaştıktan sonra yine birinci çeyrek bitmeden savunmanın fumble recovery sonucunda topu sayı çizgisine kadar getirmesinin ardından hücumun bir türlü skor bulmamasıyla alan golüne razı olup ilk çeyreği 10-0 önde kapatmış oldu. İkinci çeyrekte ise her iki takımın da drive’ları bir hayli uzun sürdü. İlk yarının bitimine üç dakika kala James Conner’ın koşu touchdown’u ile beraber skor 17-3’ü buldu. Tam “Aman Tanrım neler oluyor?” şaşkınlığı içerisindeydik ki maçın tam bu noktasında Cardinals tam da momentumu aldı diyecekken tarih her zamanki gibi tekerrür etti. Cardinals’ın tarihi boyunca çok fazla zaman yönetimi iyi olan bir takım olduğunu söyleyemeyiz.
Maçların sonunda da Lobi mensupları olarak da bizler için de maçları izlerken aynı psikoloji vardır. Cardinals savunması, bir çeyreğin bitmesine üç dakika kala garip bir şekilde skor yiyebilir. Aynı şekilde yine üç dakika kala skor bulunması gerekiyorsa hücum bunu beceremez. Bu bilgiler de bizlere en büyük hayal kırıklığımız olan Super Bowl XLIII’ü anımsatıyor. İlk yarının sonunda Josh Allen’ın kademe kademe ilerleyişi ardından yaptığı touchdown ile durum 17-10’a gelindi ve ardından ikinci yarıda Bills hücumu başlamasıyla ve ilk drive’larında Mack Hollins’in touchdown’u ile beraber bir anda skor eşitlendi ve Cardinals lehine giden momentum, aslına baktığınızda iki dakika içerisinde zaman yönetimi sorunundan kaynaklı olarak kaybedildi. Cardinals’ın yıllardır bitmeyen hücum ve savunma line’ı probleminj yazılarımızdan belki hatırlarsınız. Kyler Murray’nin maç boyunca üç tanesi Greg Rousseau bir diğeri ise neredeyse iki yıl aradan sonra DE Von Miller tarafından sack’lenmesi ile Bills defansı maçı dört sack ile tamamlamış oldu.
Üçüncü çeyreğin bitmesine beş dakika kala Rousseau’nun müdahalesi ile beraber bir fumble gerçekleşti. Müdahalenin sayı çizgisine yakın olmasının da avantajı ile iki dakika içerisinde hızlı bir sayıya ulaşan Bills öne geçmiş oldu. Üçüncü çeyreğin bitmesiyle beraber dördüncü çeyrekte Bills’in tekrardan elde ettiği bir touchdown ile durum 31-20’ye gelse de DeeJay Dallas’ın ligin yeni dinamik kick return kuralındaki ilk touchdown’unu bulması ve ardından gelen two point conversion ile durumun 31-28’e gelmesi maçı çok çekişmeli bir hale getirdi. Biz de “Acaba” demeye başlamıştık ki iki yıl aradan sonra nispeten zayıf kalan Cardinals O-Line’ına karşı oynamayı fırsat bilen Von Miller sack ile topu geri takımına aldı ve Bills hücumu bir field gol daha bularak beş dakika kala Cardinals hücumunu bir touchdown’a mecbur bıraktı. İşte bu drive’da hem Cardinals taraftarlarını hem de bütün NFL takipçilerini birbirine düşüren olay gerçekleşti. Kyler Murray’nin bir an bomboş kalmış olan Marvin Harrison’a top atmak yerine iki kişinin kurbanlık danayı tutarcasına tuttuğu Greg Dortch’a topu atmayı tercih etmesi o anın dondurulmuş anını gören herkesin Murray’i gömmesine neden oldu. Ancak pozisyonu ağır çekim yerine normal hızda izlediğimizde Murray’nin ikili zone coverage’a girmek üzere olan Harrison’u görmesinin çok da kolay olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Greg Dortch’un maç boyu takımın en değerli Wide Reciever’ı olması ve Bills’in de bunu bilip son saniyeler bu oyuncunun üstüne oynayıp çaylak oyuncuya önem vermemesi gayet doğaldı. Her ne kadar o play’de pass interference çalınabileceğini düşünsek de yapılacak bir farklı hareket ile kazanmanın eşiğinden dönmenin üzüntüsü ile birinci haftayı bitirdik. Her ne kadar taraftarların birbirine düşüp Kyler’ı suçlasalar da pasın mükemmel olduğunu ve maçın bu noktaya gelebilmesindeki en büyük etkenin Kyler Murray olduğunu unutmamak lazım. Tabii maçın en dikkat çekici istatistiği ise draftten büyük beklentiler 4. Sıradan seçilen süper yıldız adayı WR Marvin Harrison Jr’ın sadece dört yardlık tek bir pas yakalayarak maçı bitirmesiydi.
Asıl olay ise maçtan sonra Kyler Murray’nin “Marvin henüz bir çaylak, boşa kaçıp top istemek onun görevi değil” açıklamasıyla yaşandı. Aslında Murray’nin bu açıklamayı bilerek yaptığını düşünüyoruz. İkinci haftadaki Los Angeles Rams maçı öncesi yaptığı bu çıkışı ile rakiplerin Marvin Harrison Jr’a önem vermemesini sağlayıp bütün topları ona atacağını hepimiz çok iyi biliyorduk. Belki şaşıracaksınız ama 41-10 kazanılan Rams maçı için aslında konuşulacak çok fazla şey yok. Murray’nin açıklamasının ardından çaylak Harrison’ı rakip savunmanın adeta boş vermesiyle beraber teker teker sayıları yapıp momentumun geri dönülmez şekilde Cardinals’a geçişiyle beraber maçın büyük bölümü garbage time havasında oynandı hücum açısından çok kolay bir maç oldu. Tabii bu maçta savunmadan da bahsetmeyi unutmamak gerek. Maçın yıldızı üç sack, bir fumble ve altı solo tackle ile Dennis Gardeck’in Matthew Stafford’a ve Rams hücumuna şans tanımaması skorlar arasındaki farkın açılmasında büyük katkı sağladı. Defansta ismi öne çıkan diğer oyuncular ise sekiz solo tackle ile Budda Baker, bir sack, iki solo tackle ile Krys Barnes ve bir sack ile Zaven Collins oldu. Cardinals savunması toplamda ise beş sack ile Rams hücumuna hiç şans tanınmadı.
Mükemmel geçen ikinci haftanın ardından Cardinals lobisi ve elbette tüm Cardinals taraftarları arasında playoff muhabbetleri konuşulmaya başlandı. NFC Batı’da kolay fikstürü ile lige 2-0 başlayan Seattle Seahawks’tan sonra ikinciliğin elde edilmesiyle beraber playoff’larda Batı grubunu ikinci bitirebilmemiz senaryosunda playoff’lara kesin girebileceğimizi düşünmüştük fakat ardından gelen iki haftadaki Lions ve Commanders maçlarında Cardinals’in morali aşırı bozuldu. Üç maç üst üste kendi evinde oynama avantajı ile en azından Commanders maçını rahat kazanıp önümüzdeki San Francisco 49ers maçına 2-2’lik bir derece ile gidebileceğimizin hayalleri içindeyken maalesef hayatın gerçekleri ile çok erkenden yüzleşmek zorunda kaldık.
Öncelikle üçüncü haftadaki Detroit Lions maçından biraz bahsedecek olursak, Cardinals’in şu andaki en büyük problemlerinden biri olan Savunma Cephesi problemi (Ön Yedili) elit seviyedeki Lions O-Line’ı karşısında Rams maçında olduğu gibi kendisini gösteremedi
Hakemlerin aldığı üç karar sonucu hücumun bir türlü ilerleyememesi maçın mağlup kaybedilmesine yol açtı. Hakemlerden bahsetmeyi çok sevmediğimizi belirtsek de maçın gidişatını bu denli kötü etkilemesi moralimizi bozsa da hala umutlar bitmemişti çünkü biz yine de iğneyi kendimize batırıp hatanın büyük bölümünü takımda bulmama evresindeydik. Dennis Gardeck iki solo tackle, Mack Wilson bir sack, üç solo tackle ve Dante Stills bir sack, iki solo tackle ile kendisini göstermeye çalışsa da maalesef maç boyu Lions RB’i David Montgomery’nin takımına sürekli takımına first down kazandırmasını izledik. İkinci yarıya kadar hücumda her şey normal ilerlese de ikinci yarıdan sonra hücumda adeta bir çöküntü başladı. Cardinals savunması her ne kadar hücum takımına geri dönüş şansı verse de hücum bu şansı kullanamadı. Bu etkenlerden üç tanesi Kyler Murray’nin, sürekli Marvin Harrison’ın üstüne oynaması ve bunun Rams maçındaki gibi işe yaramaması, verilen hakem kararları ve bazı koç hataları oldu.
Aslında maç geçen haftaki gibi Kyler Murray-Marvin Harrison ikilisinin maça çok iyi başlaması ardından ise Detroit defansının bu işe bir dur diyerek Cardinals’ın sürekli Marvin Harrison üzerinden ilerlemesini kesmesiyle devam etti. Teknik hatalar ise head koç Jonathan Gannon’un 4th&1 ve 4th&2 gibi kritik anlarda risk almaması bizleri Kliff’ Kingsbury’nin hasretine bıraktı, kendisini zamanında çok eleştirmiş olsak da en azından elinden geldiği kadar dördüncü hakları geri çevirmeye çalışıp çoğunda da başarılı olduğu konusunda hakkını teslim etmemiz gerekir. Lions maçının en büyük skandalı olan hakem kararına gelecek olursak, maçın kader anı ilk yarının sonunda verilen “two minute warning” kararı ile başladı. Her devrenin son iki dakikasına gelindiğinde bu kararın verildiğini elbette biliyoruz ancak skor 7-13 iken Detroit center’ının 2.01 saniye kala çok net bir şekilde topu yerden kaldırdığı görüldü ve ardından gelen interception ile Cardinals pick-six’e kadar gitti.
Tüm Cardinals taraftarları skorlar eşitlendi diye sevinirken hakemler oyunu geçersiz kıldılar ve sürenin top yerden kalkmadan önce 2.00’a geldiğini kabul ederek TD’u geçersiz saydılar. Tekrar gösterimde de snap’in tam bir saniye kala alındığını gördüğümüzde ise “sıkıntı yok bir saniye kala alınmış zaten” deyip yolumuza devam edeceğimizi düşünürken hakemler kararlarını değiştirmediler ve Detroit hücumu sahada kalmaya devam etti ve hücumun devamında TD buldular. Bu oyunla beraber de Cardinals 14-13 öne geçeceği yerde 7-20 geriye düşmüş oldu ve maçın da kaderinin tamamen değiştiğini düşünüyoruz. İkinci yarıya başlarken “Henüz zaman var bir şekilde geri çeviririz” diye düşünürken de hücumda üst üste yapılan hatalar devreye girdi Kyler Murray’nin ısrarla sadece Marvin Harrison’a top atmak istemesi ve Offensive Line’ımızın yetersiz kalmasıyla beraber sürekli yüksek baskı altında oynamasının sonucu pası bazen fazla bazen ise olması gerekenden az atması sonucunda bir interception’a ve hücumun yeterince ilerleyememesine sebep verdi. Halbuki James Conner ile her oynadığında first down alınmasına rağmen erken paniğe girilip ısrarla pas oyunlarına devam edilmesi hücumu bu maçta adeta felç etti.
Lions maçından sonra umutlar henüz tükenmemiş olsa da dördüncü haftada Cardinals’ın sezonun en büyük tokadını yemesiyle adeta hayatın gerçeklerine geri dönmek zorunda kaldık. Kliff Kingsbury’nin sezonun ikinci yarılarında adeta stop eden hücum sistemini beğenmeyip takımdan kovup sonra da ki yıl sonra Washington Commanders’ın hücum koordinatörü olarak State Farm stadına geri dönüp Cardinals defansına güle oynaya 42 sayı atmasını izlerken kalp krizi geçirmek üzereydik. Ancak bu maç Cardinals’ın hem hücumda hem de defanstaki en büyük eksikliklerini ortaya çıkarttığı maç oldu. Kısacası takke düştü kel göründü.
Commanders maçından anladığımız üzere Cardinals’ın henüz playoff adayı bir takım olmadığını ve birçok eksiği olduğunu net bir şekilde görmüş olduk. Problemlerin ilk sırasında takımın hücum koordinatörü Drew Petzing’i görüyoruz. Geçen senenin sonlarına doğru Kyler Murray’nin de sakatlıktan dönüşü ile birlikte hep pozitif yönde devam eden Cardinals hücumu ne yazıkki bu sezon sadece ilk çeyrekte işledikten sonra adeta stop ediyor. Maçlar 15 dakika oynansa ligin en iyi takımı olduğumuzu düşünebiliriz. Maçlara bomba gibi girip muhteşem pas ve koşu oyunlarıyla devam edip sonrasında rakip savunmalar tarafından kolaylıkla çözülüp tek düze hale dönüşen bir hücum izliyoruz. Hızlı giden atlarla ilgili meşhur atasözümüz bu duruma adeta cuk oturuyor. Geçen senelerden kalan “Screen Play” faciasını Drew Petzing’in de devam ettirmesi, rakip defansın ne yapacağını okuyamaması ve oyun taktiklerinde bir değişiklik yapmaması bizlere eski head koçumuzu hatırlatıyor.
Şu anda sosyal medyada dönen haberlerde her ne kadar sezon ortasında Petzing’in kovulma dedikoduları dönse de Cardinals lobisi olarak bunu pek mümkün görmüyoruz. Bizi en çok şaşırtan şeylerden biri ise maaş bütçesinde henüz harcanmamış 22 milyon doların kalmış olması. Bu rakamlar bizleri henüz kazanmak için henüz erken mi acaba diye sorduruyor. Her ne kadar takımdaki pek çok oyuncunun bireysel performansından memnun olsak da Cardinals hücumunun senelerdir bitmeyen O-Line’daki ihtiyaçlarını hala görüyoruz. Sezon öncesi takıma katılan RT Jonaj Williams’ın hiç oynamadan IR’a gitmesi, RG Will Hernandez ve LG Evan Brown’un yetersiz kalmaları bu ünitede daha yapılacak çok iş olduğunu gösteriyor. Kyler Murray, Marvin Harrison Jr. ikilisini her ne kadar övüp bizleri playoff’a taşıma potansiyelleri olduklarını zannetsek de en az bir tane daha Veteran bir ride Receiver’a ihtiyacımız olduğu aşikar çünkü Kyler-Marvin ikilisi durduğunda hücum da duruyor. Belki 6 maçlık cezasını tamamlayınca Zay Jones’dan bu katkıyı alabileceğimizi düşünüyoruz. WR oyuncuların yanısıra geçtiğimiz sezon ortasında Zach Ertz’ün de takıma veda etmesi hem önemli bir silahın eksilmesi hem de James Conner’a yol açmaya yardımcı değerli bir oyuncunun takımdan ayrıldığı anlamına geliyor. Bunların hepsini bir araya topladığımız zaman hücumun biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu görüyoruz.
Öte yandan savunmanın ise bir maç iyi bir maç kötü oynamaları patlamaya hazır bomba olduklarını şimdiden bize gösterdi. Bu alanda gördüğümüz en büyük problemler ise rakip koşu oyunlarını durdurulamamasının yanı sıra ligin en kötü pass rush savunmasına sahip oluşumuz olarak gösterilebilir. Draftin ilk turundan seçilen ve büyük umutlar bağladığımız DT Darius Robinson’ın sezonu IR’da açması, bu sezon büyük gelişim göstermesini beklediğimiz geçen yılın ikinci tur seçimi OLB B.J. Ojulari’nin preseason da sakatlanıp sakatlanıp sezonu kapatmasıyla D-Line hattı ne yazıkki çok zayıf kaldı. Tüm yük veteran Dennis Gardeck ve eski ilk tur seçimi ILB’den OLB’e evriltmeye çalışılan Zaven Collins’in üzerine binmiş durumda. Secondary oyuncularının ise fena olmasalar da henüz üst düzeye ulaşıp ulaşmayacağından da şüpheliyiz. Budda Baker’ın eski performansını gösterememesi, Kyzir White’ın istatistikleri her ne kadar güzel bir noktada olsa da bazı pozisyonlarda rakip hücumun ne yapacağını okuyamaması başta gelen problemlerden iki tanesi.
Netice itibarıyla iyisiyle kötüsüyle ilk ayı geride bıraktık. Sırada ise Cardinals’ın bu sezonunun kaderini belirleyecek en önemli maçlarından bir tanesi olan 49ers maçı var. Bütün yapılan tahminlerde maçın galibi olmayı planladığımız bu maçta hem muhtemel NFC Batı ikinciliği hem de playoff hayallerinin suya düşmesi an meselesi olacak. Muhtemel bir mağlubiyet durumunda bütün sezondan umutları kesmiş olabiliriz. Başta da belirttiğimiz giibi iş-güç yoğunluklarımızdan dolayı ilk ayı genel bir incelemeye aldığımız yazımızın sonuna geliyoruz. Bundan sonra ise eskiden olduğu gibi yazılarımıza aralıksız bir şekilde her hafta istikrarlı olarak devam etmeyi umuyor ve planlıyoruz.
Haftaya 49ers maçının analiziyle yeniden görüşmek dileğiyle esen kalın…