Geçen sefer NFL yazısı yazmanın en cazip kısmının geçmişi kurguyla bütünlemek olduğundan bahsetmiştim. Bu kez de NFL yazısı yazmanın en caydırıcı yanından konuya girmek istiyorum. NFL gündemi, New England Patriots gibi en istikrarlı takımlar için bile fikir beyan etme hususunda sadece birkaç haftada epey söylem değişikliğine iten dinamikleri bünyesinde barındırır. Disneyland’a hangi takımın QB’si, hangi sezon sonunda gitmiş olursa olsun oraya vardığı yolun bir lunapark treni eğlencesinden (rollercoaster ride) pek farkı yoktur. İnişleriyle, çıkışlarıyla ve savrulmadan alınabilmiş dönemeçleriyle bir serüvendir her birisi. Bu hissi her yıl kazanan takım adına yayımlanan America’s Game serisini izlemiş olanlar bilhassa iyi tanır. Bunun yazıp çizen veya söz hakkı alan kişilere yansıması bazen yersiz olduğu anlaşılan kaygılardır, bazen de toz pembe gözüken iyimserliklerdir. Taraf olduğunuz hususta söyleminize kattığınız karamsar bir hava dahi olsa tek temenniniz haklılığınızın vadesinin olabildiğince uzayabilmiş olması. Herkes Max Kellerman gibi değil, bu mecra mantığınız kadar gururunuzun da nüfuz ettiği bir alan en nihayetinde.
Laf kalabalığını aşıp Patriots’ta son yazımdan bu yana kısaca ne olup bittiğine bakacak olursak, yazımın bitmesinden birkaç gün fakat yayınlanmasından yalnızca birkaç saat sonra Antonio Brown, kabaran sabıkası sebebiyle takımla ilişiğini yitirdi ve mücadelesini hukuksal zeminde sürdürmekle meşgul. Takım bu süreçte yenilgi yüzü görmedi. İlk ciddi sınavını Buffalo’da zor da olsa verdi ve Bills haricinde diğer rakiplerine karşı asgari 30 sayıyı görebilmiş oldu. Fakat skor üretkenliğinde ve hatta edinilen zaferlerde aslan payı, yakın dönem Patriots sezonlarının aksine bu kez işin hücum tarafında değil. Dahası, kusursuz dereceye karşın medyada yaygın kanı, Patriots’un gerçek anlamda henüz sınanmadığı ve en önemlisi Tom Brady’nin (biraz da hücumda kadro derinliğinin bir hayli törpülenmesi sebebiyle) vasat görüntü çizmeye başlamasıyla hem bu sezon hem de ötesi için parlak bir geleceğin beklemediği yönünde. Madem konu Brady klişesine kadar vardı, biz de Patriots klişelerinin ilkinden başlayalım.
Patriots’ın Miami Dolphins ile sezon başlarında aldığı neticeye bağlı biçimde iki söylem yayılır. Eğer Dolphins karşısında “sürpriz” bir yenilgi alındıysa Patriots’a karşı şüpheci tavır erken baş gösterir ancak Patriots sezon ortasını iyi getirir ve laflar yutulmasa da söylenmiş her söz unutulur. Diğeriyse Patriots’ın Miami etabını kayıpsız geçtiği ve doludizgin başlangıcıyla hemen peşinden söylenen “Bu yılın Patriots’u 2007 modelinden iyi mi?” klişesidir. Nitekim bu sene Patriots ilk yol ayrımından ikincisine saptı erken favoriliğin ötesinde yılların eskitemediği mukayese geyiğinde kendisine yer buldu. Tabii çok geçmeden hücumdaki zaaflar göze çarptı yani bir nevi takke düştü kel göründü. Gelişmelerin ve intibaların bendeki tezahürü de bugüne dair yanıtları arşivlerde arama refleksi ile gerçekleşti. Gerçekler kadar eğip bükülebilen zamanın akışında, günümüz Patriots’una en yakın konumun nerede olduğuna kafa yordum ve çok geçmeden bir yanıtla çıkageldim.
2015 sezonuna Patriots, yine rakip ve mekan tanımaksızın kusursuz dereceyle ilerlemeye başlamış ve bir üst paragrafta aşina olduğumuz diyalogların içinde yer almıştı. Fakat sezon ilerledikçe hücum ünitesindeki daralma önce New York (eyaletinin) ekipleri Giants ve Bills maçlarında takımın sendelemesine yol açmış, akabinde Denver’da başlayan ve yine Denver’da biten kaçınılmaz sona doğru ilerleyen bir çırpınış dönemini beraberinde getirmişti. 2015, hüsranla sonuçlanmasına karşın benim için Brady’i en özel kılan sezonların başında gelir çünkü yokları oynayan O-Line yüzünden aldığı darbelere rağmen takımını oyunda tutabilmeyi başarmıştı. Gözümde adeta Boromir gibi belirmişti. Bu sitedeki ilk yazımın başlangıç noktası Broncos’a karşı aldığımız yenilginin hemen sonrasıydı ve sakatlıklar yaşanmasaydı fumble misali elimizden kayıp gitmiş bir şampiyonluğun olmayacağı iddiasında bulunmuştum. Nitekim 2016’da yine filmlere konu olacak türde bir Super Bowl müsabakasıyla şampiyonluk geldi. Nükseden sakatlıkların yerini tekerrür eden bir şampiyonluk aldı. Nostalji kuşağını bir kenara koyup mevcut emareleri nasıl yorumlamak gerektiğine gelince…
Bana göre savunma takımı Brady gerçekten kötü oynasa bile takımı şampiyonluğa taşıyabilecek ölçüde muhteşem bir kalibrede. İşin odağında klişeler gibi hep Brady veya Belichick olduğundan epey göz ardı edilmiş haldeler ancak hücuma umut bağlamaktansa savunmaya sırtını dayayıp, ötesine bakmanın aşıladığı his daha tatminkar. Örnek çeşitlendirmeye lüzum görmüyorum 2015 savunmasıyla şampiyon olan Broncos kisvesine bürünsek kafi. Takımın karakteri her zaman en büyük güvencelerimden birisi olmuştur. En şüpheci tavır yanlısı kişiler bile Patriots’un kolay bir fikstüre sahip olduğunu gösteriyor ve bunun bize getirisi kolay bir AFC turu olacağı yönünde. Çok ters bir takım olsa da Bills, AFC East’i Patriots’la paylaşmanın götürüsüyle cebelleşecek ve Andy Reid -bakın Chiefs demiyorum- normal sezon sonrası için ideal bir koç olmanın çok uzağında. Ben de bu sebeple ilerleyen dönemde yazıya konu olarak AFC’den ziyade NFC’den karşımıza çıkabilecek olası rakipler üzerine değerlendirmelerde bulunacağım.
Kadro özelinde şu ana dek kaybına en üzüldüğüm kişi bu birçoğuna sürpriz gelebilir ama fullback pozisyonundaki James Develin oldu. Koşu oyununda çok özel katkı sunan birisiydi. Buna O-Line’daki kayıplarımız da eklenince Brady’nin verimliliği ciddi azalış gösterdi. Develin’in yer aldığı ve alamadığı maçlarda Brady’nin QB reytinginde yaklaşık 40 puanlık bir fark oluşması epey çarpıcı. Koşu oyununun işleyememesi bir dizi aksaklığı da beraberinde getiriyor. Ancak dediğim şimdilik gibi enseyi karartmalık bir durum yok, üstelik takas perdesi de henüz kapanmadı. Patriots hamle kovalamayı seviyor. Robert Kraft gibi Gronkowski’ye bel bağlamış değilim…
Son olarak burada kağıt üzerinde vurgulamaktansa tavsiye niteliğinde kaynak verebileceğim bir dizi görsel materyal var. Patriots’un resmi YouTube kanalında Belichick Breakdown serisi bireysel anlamda katkıları, Belichick’in ağzından aktaran güzel bir kaynak. Daha geçmişe gitmek isteyenler NFL Films’in Super Bowl için hazırladığı Turning Point videosuna ve ek olarak tabii ikinci hanedanlık dönemine mahsus Do Your Job serisinin üçüncüsüne de bakabilirler. İyi seyirler dilerim…