Memleketim insanı çelişkilerle doludur. Konuşmayı çok sever, iş işten geçtikten sonra… Konuşmayı hiç sevmez, bir faydası olacağı zaman… Konuşmayı çok sever, uygulamayı başkası yaparsa… Konuşmayı hiç sevmez, kuralları kendi koyacaksa…
Her ne kadar oyunun bilinen adı Amerikan futbolu olsa da, bir başka köşe yazarına atıfta bulunarak bizim yaptığımızı sporun adı kakışbol… Her sene başında tekrarladığımız gelin canlar bir olalım söylemi bu senede fikstür açıklanana kadar havada kaldı… Bizim hatamız yeterince agresif olamamamız, camianın sıkıntısı ise açılan yelkenlere rüzgar olamaması…
“Biz dört ligi, 17 kulüp takımı, 20 küsür üniversite takımı, bilmem kaç oyuncu ve bilmem kaç senelik ligi olan koskoca FOOTBALL’uz. Nasıl Rugby’nin alt dalı oluruz?” sorusunun cevabıyla başlayalım… Rugby olimpik spor oldu da ondan diye düşünüyor olabilirsiniz. Kısmen haklı da olabilirsiniz… Ama bu bilmem kaç tane, bilmem kaç kakışbolcunun kaç tane birliği, organizasyonu var sorusuna cevap vermeden, doğru şıkka ulaşamazsınız.
Cevap koca bir sıfır… Organizasyonsuzluk içimize işlemiş, dışımıza çıkıyor. Peki kaç organizasyonumuz olması lazım. ÇOK… Kaç birlik olması lazım…. Adı üstünde BİR….
Bir sağlam gövdenin üzerinde, bir çok dalı olan geniş bir ağaç olmalıyız ve o kadar şanslıyız ki bu ağacı en baştan ekip büyütmemize gerek yok. Parça parça birleştirme şansımız var. Bu noktada hala iş işten geçmiş değil. Tabi ki fikstür açıklanmış, talimatlar yayınlanmış bu sene bu kurallar geçerli. Ama zaten bu işi kotarmak nereden baksanız bir yıl alır. O da şimdi ayağımızı frenden çekip gaza basarsak…
Peki nasıl bir yol haritası izlemek lazım. Öncelikle küçük gruplar halinde bir araya gelinip ne istendiğine karar verilmesi lazım. Hangi küçük gruplar kurulmalı.
Kulüpler 1. Ligi takımları ve Kulüpler 2. ligi takımları bir araya gelip… Ligden ne istediklerini, ne beklediklerini açık yüreklilikle masaya yatırmalılar. Maçları ne zaman oynamak istiyorlar, kaç maç yapmak istiyorlar, nasıl imkanları var, rakiplerine ne türlü faydaları dokunabilir, önümüzdeki yıllardan beklentileri neler, ligin kalitesini artırmak için neler yapılabilir… Bunları belirledikten ve öğrendikten sonra bir yol haritası ile federasyona başvurmak, cevap alabilmenin tek yolu.
Üniversite 1. ligi ve 2. ligi takımları belli onların temsilcileri bir araya gelip ne istediklerini belirlemeliler… Belki bu işi daha küçük tutup bölge bölgede bir araya gelinebilir… Ankara, İstanbul, Batı ve Güney Bölgeleri… Acaba Üniversite takımları da fikstür belirlenene kadar bekleyip sonradan isyanlara gelirler mi?
Unutmayın Üniversite Lig iki federasyon tarafından koordine ediliyor. Üniversiteler federasyonu ve Ragbi Federasyonu. Bu kakışbolcular olarak elimizde altın bir fırsat. Üniversiteler federasyonunun düzenlediği tek lig organizasyonu… Tek lig olma özelliği, o kadar geniş bir tabana yayılma fırsatı veriyor bize… Bu potansiyelin öylesine yatmasına daha ne kadar süre seyirci kalacağız acaba…
Daha sonra ne istediğini bilen bu küçük gruplar birer temsilci seçip, hakem temsilcisini ve federasyon temsilcisini bir araya getiren bir toplantı ile “ne istiyoruz ve elimizde ne var” sorularını sorup… Ne yapmalıyız cevabını alabilirler…
Bu cevabı aldıktan sonra, hali hazırda çalışmaya, çalışsan NFLTR, FootballTürk gibi ekipler ve bireysel kalmış tecrübeleri de bir araya topladığınızda alın size ağacı büyütecek koca bir gövde.
Bu veya benzeri bir organizma olmadan kakışbolun, football’a evrimleşmesi pekte muhtemel görünmüyor… Zaten ben federasyon olsam bildiğimi yapmaya devam ederim… Kaba tabiri ile 3-5 çırtlak sesten başka bir şey duymazsan, karşında bir eylem, oluşum görmezsen, bu genelin senin icraatlarından memnun olduğunun göstergesidir… Ben niye bu icraatlarımı değiştireyim ki takımlarım memnunsa…
Evrimselleşmek ümidiyle, mübarek sezonunuz kutlu olsun efendim…