Henüz birkaç yazı önce bahsetmiştim, Chicago Bears tarihi bilhassa defans oyuncuları ile anılır diye. Tarihsel yapı olsun, kültür olsun, tarz olsun Bears takımı, ne zaman üst basamaklara çıktıysa, defans takımının önderliğinde olmuştur, hücum denince de akla sadece koşucular gelir neredeyse.
Geçen yıldan beri sürekli yazdığım üzere, Chicago Bears’ın oyun mantalitesi, Marc Trestman geldiğinden beri hücum ve pas odaklı olarak yoğunlaşmıştı ancak geldiğimiz nokta, neredeyse koşu savunamayan, maçları bol skorlarla kazanıp-kaybeden bir Bears olmuştu.
Bilhassa sene başından beri Bears, defans anlayışını değiştirmeyi amaçladı. Aaron Rodgers, Calvin Johnson, Adrian Peterson gibi oyuncularla senede iki defa karşılaşılması “savunma yapma” gerekliliğini de getiriyordu. Savunma koordinatörü Mel Tucker, ölü sezonda yaptığı açıklamalarda geçen seneden farklı bir Bears savunması olacağını söylüyordu sürekli. Sezonun ilk karşılaşmasında Bills’e Chicago’da kaybedilen maç sonrası “aynı tas aynı hamam” minvalinde deli düşünceler sarmıştı aklımı ancak geçen hafta 49ers maçının, Brandon Marshall-Jay Cutler iletişiminin olduğu kadar savunmada Kaepernick’e zorluk yaşatmanın da nedeniyle kazanıldığını görünce “acaba?” demeye başlamıştım.
Nitekim geçen haftanın bir tesadüf olmayabileceği Jets karşısında alınan galibiyet ile tasdik olundu. Nasıl mı? Geno Smith, maç boyunca neredeyse rahat pas atabilme imkanı bulamadı, Jets koşucuları maçın büyük bölümünde daha ilk müdahalede yere düşürüldüler. Peki tamam, Geno Smith, çok doğru tercihlere pas atan bir QB değil, zaten kendi pas tercihlerinin sonucu olarak da maçı iki interception ile kapattı ancak neredeyse topu eline atıp sahayı süzme vakti dahi tanınmadı Bears defansı ve aslında Smith, kendi açısından da attığı pas miktarına ve pas tamamlama yüzdesine de bakarak iyi bir maç geçirdi denebilir (26-43).
Defans, sadece sack yapmaktan ibaret olmuyor, QB’yi her kıstırdığınız, telaşa düşürdüğünüz pozisyon sizin için kar, üstelik sadece anlık da değil, QB’nin daha erken topu elinden çıkarma düşüncesi maçın geneline yayılıyor, hata yapma olasılığı artıyor. İşte burada Jets’in yaşadığı sorun da tam anlamıyla bu oldu. Yalnız şunu da belirtmek gerekiyor ki, bu durum sadece Bears defansının kendini geliştirmesinden kaynaklanmıyor, Jets’in her hafta kısaltılmış maçlarını izliyor olmama rağmen maçın tamamını izlemek farklı şeyler de gösteriyor. Örneğin, Jets hücum çizgisi saniyeler içinde delinmeye çok müsait. Matt Slauson ve Jeremiah Ratliff’in sakatlıklarından ötürü, Bears DT pozisyonunda bolca maçta kalan iki çaylağı izleme fırsatı buldum: Ego Ferguson ve Will Sutton. Ferguson ve Sutton, eşleştikleri oyunculara karşı mücadelerini gereğinden fazla kazandılar ve Smith’i zor durumda bıraktılar. Her ne kadar sezon içinde sack yapmamış olsa da (ki az önce de dedim, defans sadece bundan ibaret değil) Jared Allen da eşleştiği oyuncuları kolaylıkla saf dışı bıraktı.
Bears defansı açısından tek beklenenin altında performans, eski Raiders oyuncusu Lamar Houston’dan geliyor. Dört senelik 30 küsür milyon dolarlık kontrat imzalayan Houston, neredeyse performans olarak eski Lions oyuncusu Willie Young’ın arkasında kalmış gibi. Beklenenden çok önce o performansı gösteren isim ise elbette genç CB Klyle Fuller. Fuller, geçtiğimiz hafta 49ers karşısında sakatlanan ve muhtemelen sezonu ve kariyerini noktalayan Charles Tillman’ın yerine ilk 11 başladı. Geçtiğimiz haftayı iki interception ile kapatan Fuller, bu haftayı da boş geçmedi ve bir de rakip oyuncuyu fumble yapmaya zorladı.
Hücuma da biraz değinmek gerekir. Chicago Bears, sezon başladığından beri iyi hücum edemiyor. Evet, deplasmanda 49ers ve Jets galibiyetleri var ancak hücumun iyi olduğunu söylemek güç. Maç başına alınan yard ortalamasında Bears, lig 27.si. Bears hücumunun şanslı olduğu bir taraf varsa, rakiplerin kural dışı hareketlerinden kazanılan yardlar. Hücumda Matt Forte’nin formda olduğunu söylemek güç, neredeyse onu birkaç snap dinlendirmek de mümkün olamadığı için (alternatifsizlik) koşu hücumunun tamamında, pas hücumunun ise hatrı sayılır miktarında rolü olan güzide oyuncumuzun bedeni umarım yakında iflas etmez.
Hücumla ilgili tuhaf bir şey ise şu, Jay Cutler ilk üç maç itibariyle sekiz TD pası attı ki, kariyerinin en iyi başlangıcı bu, ne kadar devam ettirebilecek tartışma konusu zira Bears ligin en zorlu fikstürlerinden de birine sahip, yine de Cutler’ın Trestman ile başkalaşım yaşadığı gerçeği de var. Ha bir de, geçen hafta da üzerinde durduğum hücum çizgisi, hala Cutler’a bol zaman tanıyor, iki metrelik Brandon Marshall ve Alshon Jeffrey de neredeyse gelen her pası yakalıyorlar.
Tampa Bay karşısında yaptığı return TD ile NFL rekorunun tek başına sahibi olan Devin Hester gibi bir returner elbette bulunamadığı için, Bears özel takımları neredeyse return işine bulaşmıyorlar, orası da ayrı konu. Gerçi, Santonio Holmes’un Jets taraftarları tarafından ıslıklanırken bir return TD olmasa da şöyle 40-50 yardlık bir deneme yapması, ne de güzel olurdu demeden geçemeyeceğim.
NFC North, sezon boyunca karışık ve heyecanlı geçecek, Pazar günü ise saat 20.00’dA, bana göre NFL’in en büyük tarihsel anlamı olan kapışması Packers-Bears karşılaşması var, imkanı olan izlesin, görsün, takip etsin, haftaya da yine NFLTR.com’da yazımı okusun.
Görüşmek üzere.