Bir önceki yazımda Dallas’ı yiğidin hakkını vererek uğurladıktan sonra Green Bay de kendi çantasını toplayıp Seattle yolunu tutuyor. Bu maçı aslında sene başındaki maçın rövanşı ya da Fail Mary’nin intikamı olarak görenler olacaktır. Ben aslında her maçı kendi içinde ve kendi bağlamında değerlendirmeyi severim ama ille de rövanş arıyorsanız 2003 playoff’larında uzatmaya giden maça bakmak yeterli olacaktır. Ödev: Matt Hasselbeck kimdir, ne yer ne içer, neden “We want the ball and we’re gonna score”?
Playoff’ta hiçbir maçın garantisi yoktur ama Super Bowl’a çıkarlarsa Seahawks’dan daha zorlu bir rakiple oynayacaklarını sanmıyorum. Aslını sorarsanız bu sezon Green Bay’in başka bir maç daha yapacağını da sanmıyorum, ama bunun yeri burası değil. Önce maçın hücum-savunma karşılaştırmaları gelsin.
Seattle Savunması – Green Bay Hücumu’nu İnceleyelim:
Ligin kesinlikle en iyi savunmasının Seattle’da olduğu açık. Bir Detroit Lions veya Buffalo Bills kadar adı anılmasa bile savunma line’ı kesinlikle dominant diye adlandırılabilecek yetenekte oynuyor. Adının anılmamasının sebebi ise Seattle’ın arka dörtlüsü. Richard Sherman’ı zaten hepiniz tanıyorsunuz ama arkada Earl Thomas ve Kam Chancellor belki tarihte görülmemiş bir çift safety. Bu dörtlü hem son derece atletik, hem de bir o kadar fiziksel oynuyorlar. Rakip receiver’lar daha çıkış yapar yapmaz bunaltıldıkları için, özellikle ritme dayalı pas oyunu kullanan hücumlar bir anda afallayabiliyorlar.
Green Bay de az çok bu şekilde oynuyor. Aaron Rodgers’ın bu tip yakın markaja karşı silahları açık: Bir kere cep içinde dans edip, adamlarına açığa kaçmaları için süre veriyor. Daha da zamana ihtiyacı olursa cepten kaçıp zaman kazanıyor. Hiç olmadı koşup gerekli yardları kendisi alıyor. Bütün bunlar güzel de Rodgers’ın baldır kasından sakatlığı, bu silahını elinden alıyor. Yazının sonlarına doğru bundan daha detaylı bahsedeceğim, o yüzden Rodgers’ın elindeki diğer silahlara bakalım. Packers oyun kurucusu blitz ve coverage okumada, doğru ve hızlı karar vermede son derece üstün. Topu da elinden bir o kadar çabuk çıkarabilince blitz’e karşı çok tehlikede kalmıyor. Ancak bu maçta, üstüne gelen baskının çabukluğundan çok, boş adam bulamamaktan sıkıntı çekeceğini düşünüyorum. Yani Rodgers yine sack olacak, yine darbe alacak ama bunun sebebi topu elinde fazla tutmak zorunda kalması olacaktır. Cobb yine Cobb, Nelson yine Nelson ama rakipler aman vermiyor. Yoksa ne senenin ilk maçında, ne de bu Pazar gecesi Rodgers maça “Sherman tarafına atmayayım” diye çıkacak adam değil.
Green Bay’in koşu oyununu etkili kullanmasının gerekliliği de buradan geliyor. Rakip linebacker’ların aklı Lacy’de olursa tight end’ler Quarless ya da Richard Rodgers’dan biri ve ille de üçüncü receiver Davante Adams ortada boşluk bulacaktır. Lacy rakip yedili üzerinden koşamazsa sıkıntı o zaman başlar. “Green Bay şunu şunu yapsın…” diye bir reçete verecek değilim. Artık son dört takım kalmış, rakibi birebirde yeneceksin. Yani receiver’lar markajda kalmayıp koşabilecekler. Yani line oyuncuları rakibe iki santim vermeyecekler. Yani Rodgers topu yine iğne deliğinden geçirecek. Yani savunman sana maçı kazanmak için yeterli fırsatı verecek.
Green Bay Savunması – Seattle Hücumu Ekseninde Düşünelim:
Seattle hücumunu tehlikeli yapan şey aslında Marshawn Lynch’in durdurulamayan koşusu ve Russell Wilson’ın ele avuca sığmayan oyunu. Lynch’in iç koşularının ligdeki hiçbir koşucudan aşağı kalır yanı yok ama asıl tehlikesi dışarı çıkınca başlıyor. Rakip savunmanın nispeten daha küçük ve hafif oyuncuları tarafından tackle ile düşürülmüyor adam bir türlü. Green Bay için bir sıkıntı kaynağı kesinlikle budur. İki üç senedir draft’te ve free agency’de hep atletik oyun kurucuya karşı oyuncu alındı. Julius Peppers, Datone Jones, Nick Perry bunun eseri. Mesela bir Sam Barrington’ın AJ Hawk’tan neredeyse formayı çalarak alması da bu atletiklik arayışından. Hadi bu adamlar line ve linebacker; diğer oyuncuların suçu ne? Wilson kaçarken zaman kazandırdığı receiver’larını adım adım takip edebilmek için safety ve cornerback’lerin gerçekten atik olması gerekiyor. Buna göre bulup sahaya koyduğun fizikte adamlar ise Lynch tarafından linç edilebiliyor.
Pazar akşamı seyredeceğimiz hücum, sene başındaki Seahawks hücumundan çok farklı değil. Elbette Harvin’in gidişi ve Lockette’ın sakatlığı pas oyunlarında hedef darlığı yaratabilir ama Wilson diğer oyunculara nefes aldıracak zamanı koşarak kazandırabilecek bir oyuncu. Green Bay’in pass rush ve blitz’lerini deli dana gibi değil, Wilson’ı cepte tutacak şekilde kullanması gerek. Şimdi burada “Hilmi Abi, zaten her şeyin kontrollüsü iyi değil mi?” diye sorabilirsiniz. Buyurun sorun, teoride ifade özgürlüğü diye bir şey var. Cevap ise açık, Seattle’ın durumu farklı. Blitz kararı verildikten sonra artık Rodgers’ın üstüne giden adamın kontrole ihtiyacı yok çünkü Rodgers’ın bir yere kaçabilecek hali yok.
Yazmaya lüzum görmedim bile, vasat üstü koşu oyunu olan her takıma karşı, bu koşu oyununu durdurmak gerekiyor. Eğer senin kendi hücumun etkili gelebiliyorsa, rakip koşuyu durdurmayıp kontrol altında tutsan da olur. Green Bay hücumu her zaman etkilidir ama Seahawks savunması karşısında o 20-25 sayının da garantisi yok. Bu maçı kazanacaksan Lynch koşturulmayacak, o kadar. Yoksa Dallas maçındaki gibi geriden geleyim dersen; Rodgers zaten oldukça zorlanacak bir de Lynch yaldır yaldır koşarsa eline o fırsat da geçmez.
Savunma – Hücum Dışında Nelere Bakalım:
Geçen hafta da yazdığım gibi, bu hafta da sürpriz bir return falan olmazsa maçın sonucunun special teams oyunlarında belirleneceğini sanmıyorum. Tekrarlıyorum, eğer her maç olabilecek bir return sayısı izlemezsek special teams’de olacak en büyük atraksiyon, Green Bay’in bir iki field goal’ünün bloklanmasıdır. O da Kam Chancellor’ın hafta içi ne kadar yüksek atlama idmanı yaptığına bağlı. Biz gelelim diğer faktörlere:
Saha avantajı: Aslında ben bu seyircinin gürültü çıkarma olayına pek takılmazdım. Sonuçta bu gürültü rekoru bir NFL’de kırılıyor, sonra geliyor Beşiktaş, ne bileyim Galatasaray, sonra yine NFL falan… Böyle saçma bir rekoru önemseme potansiyeli zaten bir ABD vatandaşlarında var, bir de bizde. “Ehöööy, en çoh biz bağırıyoz!!!!” Orada bari maçta bira falan içip bağırıyorlar, bizdeki neyin kafasıdır? Neyse, dalga geçmeyi bırakalım. Bu ses işinin önemi gittikçe ortaya çıktı. O kadar ki, misafir takım hücumdayken suni gürültü yapılan yerler bile var. Oldu olacak misafir takım pas atarken yapay rüzgar çıkarın ya da rakip koşucu sola koşarken hidrolik pistonlu bir sistemle sahayı sağa doğru 20-30 derece eğin. Dalga geçmeyi gerçekten bırakalım, Green Bay gibi no huddle oynayan takımlar için oyun kurucuyu duyabilme çok önemli. Sezonun ilk maçında Green Bay yine Seattle’a konuk olmuştu. İlk yarı üç molayı da bundan kullanmışlardı. Derslerini alıp hazırlık yapmışlardır herhalde. Rodgers’ın ilk drive sonunda “Koç, sesimi duyuramıyorum ne yapacağız?” diye soracak duruma düşeceğini sanmıyorum. Gürültü konusunda Packers taraftarı da bu hafta kendince iyi bir performans ortaya koydu. Bazı Packers taraftarları da Steelers ve Raiders taraftarları gibi “biz de kuduzuz, manyağız” iddasına sahipler ama oralara giden biri olarak söyleyeyim; bu kadar nazik, dost canlı insan az görülür. Takım kaybedince de büyük çoğunluk internette “Yazık oldu, tüh. Hay aksi” gibi üzülüyorlar. Bunlardan kuduz olur mu, soruyorum size…
Aaron Rodgers’ın sakatlığı: Görülen o ki, iki hafta da dinlense, iki ay da dinlense Rodgers’ın baldır kası bu sezon iyileşmeyecek. Yırtık olduğu açıklandı, adam o şekilde oynuyormuş. Bu sene bu sakatlıkla bitecek; ister 60, ister 120 dakika oynasın (uzatma kavramının farkındayım, merak etmeyin). Dallas çok dominant bir savunmaya sahip değildi, savunma line’ı da Detroit Lions gibi ortalığı darmaduman edemedi ama Rodgers’ın sakatlığı yüzünden rakip oyun kurucuyu oldukça rahatsız edebildi. NFL’in en iyi savunmasına sahip Seattle, bu reçeteyi kullanıp Rodgers’ı iyice bunaltacaktır. Bunun da derdi bana düşmüyor elbette, McCarthy bir çözüm bulsun. Maç içinde “Aaa, koç ben yürüyemiyormuşum, ne yapacağız” demesinler de… Normal bacakla ne yaptın da şimdi yeneceksin Seattle’ı? Üstelik Seahawks sene başında şu andaki gibi oynamıyordu.
Sadede Gelelim:
Maçta görecekleriniz ve bunların sebeplerini yazdık. Bunun dışında kalan her şey şans. Hava çok soğuk olmayacak, ancak biraz yağmur ve çokça rüzgar beklense de kimsenin oyununu bozacak bir durum yok. Packers koçu McCarthy, Rodgers’ın bir Mazlum’a ya da Küçük Emrah’a dönüşmemesi için çok iyi hazırlanması gerekecek ama sahada bir acıların çocuğu görmek mümkün. Eğer Dom Capers’ın öğrencileri Seattle hücumunu dizginleyemezse, ev sahibi takımın NFC Şampiyonluk maçına yakışmayacak rahatlıkta kazanmasını bekliyorum. Beklentim bu şekilde olsa da Green Bay her zaman şapkadan tavşan çıkarabilen bir takım. Son ana kadar tırnaklarımızı kemirmesek bile güzel bir maç olacağını düşünüyorum.
Seyrettiğimiz Maçın Hakkını Verelim:
Bu maçı kazanan artık Super Bowl’a çıkacak ve rakiplerinin kim olduğunu da önceden biliyor olacak. Yine de bunu şimdilik bir yana bırakalım; sizin aklınızda Russell Wilson olsun. Marshawn Lynch ve Eddie Lacy’nin rakibe çektirecekleri olsun. Rodgers’ın sekerek nasıl oynayacağı, Nelson ve Cobb’ın ne kadar top görebilecekleri olsun. İki takımdan birini tutuyorsanız ve hatta birinden nefret ettiğinizden rakibe sempati duyuyorsanız bile maçın bütününü görmeye çalışın. Fanatikliğin lüzumu olan sporlar vardır, bizimkisi onlardan değil. Packers taraftarıyım diye Sherman’ın fantastik yeteneğini kaçırmayın. Seahawks taraftarıyım diye Rodgers’ın şiirsel oyununa dudak bükmeyin. Cowboys taraftarıyım diye hakemlerle uğraşmayın; tadı kaçtı. Sporun tadını çıkarmayı bilin. 15 gün sonra kendinizi “NBA’de ne oluyor yaa?” derken bulacaksınız, ona göre. Bu duruma düşmeyin ve futbol zevkiniz azalmasın.