Yıl 2000, Aylardan Aralık;
Türkiye’de kendilerinden başka kimsenin, onların ne yaptığından haberi olmayan bir grup genç toplam 8-9 tane üniversite takımında Türkiye’ye çok yabancı olan bir sporu geliştirmeye gayret ediyorlar. Aralarında maçlar yapıyor, sessiz bir bicimde yıllara dayanan bir mücadeleyi sürdürmeye uğraşıyorlar. Karşılıksız, beklentisiz… Kimi zaman çamur içinde kimi zaman içlerine kadar ilişen Aralık ayının keskin kar sofunu hissetmeden… Henüz çoğunun bu spor hakkında ileri düzeyde bilgisi de yok. Sadece bilgisi değil sporun yapılması için gerekli olan malzemelere, sahalara hatta doğru dürüst üniformalara bile sahip değiller. Kimi zaman antrenörsüz kalıyor kimi zaman antrenmanlarda sadece eğlenmek, kardeşleriyle vakit geçirmek istiyorlar. Onlar, içinde bulundukları tüm imkânsızlıklarda kendilerine bir imkân, sahip oldukları tüm amatör ruhda bir profesyonellik arayışı içindeler. Kimsenin adını bile duymadığı takım temsilcilerinden oluşan ve tamamen kişisel fedakarlıklarla yürütülmeye çalışılan bir komiteye, o komitenin de her sene iki yakasını bir araya getirmeye çalıştığı “gazozuna” bir lige sahipler. Aynı amatörlükte aralarında da bazen sürtüşüyor ayni duygusallıkla sorunlarda yasıyorlar… Ama oluyor… Bu insanlar bir şeyler yapmanın hesabını yaparken, nasıl daha iyi yapabiliriz in sorgusunda çekiyorlar birbirlerine… Beklentisiz bir şekilde, amatörlüklerle ve sadece fedakârlıklarla kurulmuş bir lig diliyorlar. İki elin parmak şayisini geçmeyen takım sayısı, her sene imkansızlıklarla dağılan takımlar, bir sonraki sene küçük bir kıvılcımla yeniden alevlenen amerikan futbolu sevgisi.
Yıl 2006, Aylardan Aralık;
Aynı gençler o zamanlarda sahip olduğu Amerikan Futbolu aşkını artık Türkiye’nin bir çok köşesine nasıl daha iyi yayarız düşüncesinde artık. Bayrak yarışını yaşça küçük olanlar devralmış kısmen, aynı o gençlerinde zamanında ilk bu yarışa başlayanlardan devraldığı gibi… Bunca çaba, iyi niyet ve imkânsızlıklara rağmen dışardan bakan bir insanin anlaması için üstüne bir anlam yükleyemediği bu sevgi, onların artik Federasyon olmalarına, resmi olmalarını sağlamış. Sponsorların artik ilgisi onların üzerinde çünkü bu adamlar, gerçekten “Bir şeyler” yapmaya çalışıyorlar ve gerçekten şuana kadar kimse bilmese de büyük isler yapmışlar… Belki sevdikleri sporu sevdirmeye, belki de sadece kendi seslerini duyurmaya çalışıyorlar ama her ne yapıyorlarsa sesleri artik duyuluyor. Sayıca artık eskisinden üç kat fazla takımla, çok daha profesyonel bilgi ve organizasyonla kendilerini izlemeyen ama bir gün izleyecek olan seyircilerin karşısına çıkıyorlar, prova yapıyorlar bir nevi. Oynadıkları sporu layığıyla oynuyor, sahada kahramanca mücadele veriyorlar. Artık bir çoğunda gerekli ekipman var, bir çoğu artık üniformalarının nasıl daha alimli olabileceğini düşünme çabası içinde, nasıl daha iyi oynarız, nasıl “iyi” oluruz isteği her saniye içlerinde bu insanların… Kimsenin izlemediğini ama bir gün izleyeceğini düşünerek her gün her gece bu sevgiyle bu hırsla yaşıyor bu insanlar… Ve bir gün başaracaklarını bilerek.
Ve Yıl 2012, Aylardan Aralık;
Bu sporun gençliği artık çığ gibi büyümüş… İstanbul ve ardından Ankara’dan minik kıvılcımlarla tutuşan bu yangın artık Türkiye’nin her yerinde. Ege’de Akdeniz’de Kıbrıs’ta Adana’da Antalya’da Trabzon’da Samsun’da Eskişehir’de Diyarbakır’da Erzurum’da Sivas’ta Konya’da Mersin’de Çanakkale’de Bolu’da ve çok yerde… Bu gençler bayrağı artık en üst noktaya taşıma gayretinde… İzleyenler var, ilgilenenler, merak edenler, anlam veremeyenler ama anlamak isteyenler… Televizyonlarda artık onların her hafta yayınlanan rutin programları var… O amatörce başlayan tüm sevgi artik profesyonellikle yoğrulmaya başlanmış… Milli takımımız Avrupa’da maçlar yapmaya başlamış, ay yıldızlı kan kırmızı kaskların nasıl da sert vurduğuna tanık oluyor izleyen binlerce insan… Tam yılbaşı arifesi karlı bir günde Avrupa’dan Türkiye’ye maç yapmaya gelen kalabalık bir milli takım kafilesi İstanbul Atatürk havalimanından boynu bükük evine dönüyor… Bizim oyuncularımız ise mutlu, gururlu bir kaç hafta sonra oynanacak ve televizyondan naklen yayınlanacak Türkiye kupası finalinde akılları… Hepsi hala arkadaş, hepsi hala içlerinde amatör sevgiyle bu sporu yapıyor… Önce kendilerine, sonrada karşısında onunla boğuşan kardeşine saygı duyarak, ve her şeyin başında olduğu gibi “bu sporu çok ama çok severek”…