Uzun bir aranın ardından tekrar merhaba sevgili okurlar. Biliyorum bu sezon hala bir Dallas Cowboys yazısı yazamadım. Aslında yazmak istedim, Dallas’ın nasıl oldu da bu kadar iyi sezon başlangıcı yaptığını, gelecekte neler yapabileceğini bol keseden yazmak istedim ama beni bilirsiniz, bu aralar yine maşallah dediğimin yaşayamadığı dönemlerden birindeyim. Cowboys’un olumlu yönlerini hala konuşmak isterim ama Romo dönene kadar bu ne kadar tutarlı olur?
İnanın Weeden center altındayken (bu tabir tam olmadı gibi arkası diyelim (haydaa)) bırakın Cowboys konuşmayı, izlemeye bile tahammülü olmuyor insanın. Her ne kadar DeMarco Murray kardeşimiz rekorları bir bir kırıp tarihlere geçse de Romo’suz Dallas sütsüz sahlepe benziyor sayın seyirciler. O kadar tatsız ve bir o kadar eksik. Bu hafta Oakland Raiders da yazmıyorum, hayır, küsmedim ama bir başlarsam yine aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz. Bir kaç ufak ayrıntıya değineceğim, bu hafta konumuz ortaya karışık bir şeyler, kim bilir belki sizin takımınızla da ilgili bir şeyler bulabilirsiniz bu yazıda.
İnanma Çocuk! İlk Önce En Cesurlar Ölür!
Oakland Raiders… Umudun uzun zaman önce çekip gittiği, her baktığında insanın içini formasının karası kadar karartan takım. Bu aralar hayatınızda işler yolunda gitmiyor mu? Dönüp bir de Black Hole’a bakın. Az önce bahsettiğim umut, bu sezon Derek Carr sağ olsun içimize bir kaç tohum ekti ama yeterli olmuyor. Carr her hafta üstüne koyuyor, defans toparlanıyor, Raiders her geçen gün daha iyi oluyor derken lig tablosuna bakıyoruz W’nun altında hala koca bir sıfır var. Raiders neden kazanamıyor? Çünkü ligin en kötü koşan takımı. Offensive line iyi oynuyor ama Carr ligin en az sack yapılan oyun kurucusu, Raiders neden koşamıyor? Protection ve run blocking birbirinden çok farklı olgular çünkü, takımın running back’leri McFadden ve MJD çünkü, çünkü, çünkü… Çünküleri geçelim efendim, Raiders geçtiğimiz hafta şampiyonu deplasmanda yenmeye çok yakındı. 2012’den beri evinde sadece iki kez yenilmiş, ligin son şampiyonu olan takımı gidip de Raiders’ın yenmesi ne kadar tuhaf olurdu değil mi? Olmadı da zaten.
Ancak bu maçta dolaylı yoldan etkisi olsa da koşu oyununu suçlu gösteremeyiz. Derek Carr umut verici oynasa da, gelecekti bu takımın yüzü olacak olsa da hala çaylak olduğunu hatırlatan bir maç oynadı ve bu sezon kendisi yüzünden kaybedilen maçların yanına ikinci çentiği attı. Carr ile ilgili yapılan en sırt sıvazlayıcı yorumlardan birisi korkusuz olması. Ligdeki diğer yaşlı-genç oyun kuruculara nazaran rakip cornerback’in kim olduğunu umursamadan, isimlerden çekinmeden oynuyor. Bu cesaret takdire layık ancak cesaret ile bilgelik arasındaki çizgiyi iyi ayarlamak gerekiyor çünkü bu sayede Aaron Rodgers’lar yetişiyor. Raiders maçı altı sayı farkla kaybetti ve Seahawks’ın 14 sayısı Carr’ın ilk yarıdaki fazlaca cesur top kayıpları sonrası geldi. Ateşle oynayan ateşle ölür, Raiders savunmasının en iyi oynadığı maçı Carr’ın çaylaklığı yüzünden kaybetti. Ligin en bilge ve en yaşlı oyuncusu C-Woodson’ın da dediği gibi; Carr, Richard Sherman’ın tarafına bu kadar çok top atmamalıydı.
Şampiyonun Nesi Var?
Seattle Seahawks, 2004 ve 2005 yıllarında Patriots’tan sonra repeat yapmaya en yakın takım olarak gözüküyordu. Fakat son dönemde Seahawks büyük düşüş yaşıyor ve bırakın şampiyonluğu playoff bile tehlikede. Arizona Cardinals’ı daha oynanacak bir sürü division içi maç olsa da bu saatte sonra yakalamanın çok zor olacağını hesap edersek Seahawks için tek çıkar yol wild card. NFC gibi bir konferansta da bu oldukça zorlu bir görev. Bildiğimiz Seahawks sahada olsa onları wildcard’ın bir yüzüne yazabilirdik düşünmeden ama işler değişti. Üzülerek söylüyorum ki Seahawks defansı artık eski dominantlığından çok uzak ve kendi görüşüm bunun nedeni Legion of Boom’un bozulması. Diğer üçünün yanında underrated kalan Brandon Browner’ın değeri her geçen zaman kendini daha da belli ediyor. Browner ligde belki de başka benzeri olmayan irilik ve güçte bir cornerback, bu açıdan Sherman’la çok iyi bir ikili oluyorlardı. İkincisi Percy Harvin takası. Sehawks hücumu artık eski üretkenlik ve çeşitliliğinden yoksun. Tüm hücum yükü yavaş yavaş Wilson’ın omuzlarına kalmaya başlıyor ki bu iyi bir haber değil. Seahawks, Harvin’i takas ederek önümüzdeki bir kaç sezon için de rekabetin içinde kalmayı tercih etti ama feda ettikleri şey ikinci bir şampiyonluk olabilir. Size sorum şu; birkaç sezon daha zirveye oynayabilecek kadro dengesi için alınabilecek bir şampiyonluktan vazgeçer miydiniz?
Devin Uyanışı
Ben Roethlisberger ligin en enteresan oyun kurucularından birisidir. Hepsinden önce dev gibi bir adamdır mesela, çabuk bir oyuncu olmasa bile ligdeki en mobil oyun kurucuları bile cebinden çıkarabilecek değişik bir insandır. Sonra, gerek geçmişte adının karıştığı tecavüz olayı olsun, kazandığı şampiyonluklar olsun, Steelers’ın quarterback’i olsun fazla da seveni yoktur. Bunların hiç birisi sorun değil, en önemlisi de nedir biliyor musunuz? Bu adam ligin en çok göz ardı edilen adamıdır. Big Ben, son iki haftada takımına aldırdığı farklı galibiyetler ve attığı 12 TD pasına rağmen hala büyük bir kesimi tatmin edebilmiş değil.
Benim merak ettiğim neden? Neden bu adam bir şeyleri başardığı zaman sürekli bahanelerle karşılaşıyor? Bu iki maçlık dönemde yendiği takımlar Colts ve Ravens. Bu iki takım da .500 galibiyet yüzdesinin üzerindeki playoff takımları. Neden Big Ben insanları tatmin edemiyor? Adı Peyton değil diye mi? Roethlisberger bu maçları inanılmaz performanslarla kazanınca rakipte şu yoktu, bu yoktu oluyor ama kimse Roethlisberger’ın yıllardır en iyi takım arkadaşlarını kaybettiğini konuşmuyor. Hines Ward, James Harrison, Mike Wallace, Emmanuel Sanders bir bir takımdan ayrılırken yerleri dolmadı ama bu onlar için hiç bir zaman bahane olmadı. Ben Roethlisberger bu ligin elit QB’lerinin arkasında gelen en iyi oyun kurucu ve şuan gayet ısınmış durumda. Steelers’a kalan haftalarda dikkat edilmesi gerekiyor.
Robert Griffin Döndü, Peki Ya RGIII?
En sevdiğim oyuncuların başında gelen Robert Griffin, ikinci haftadaki bilek sakatlığından sonra geçtiğimiz hafta Vikings karşısında sahalara döndü. Döndü dönmesine ama başlıkta da dediğim gibi dönen kimdi? RGIII mi? Bunun cevabı şimdilik hayır. Aynı zamanda bu hiç bir zaman dönmeyeceği anlamına da gelmiyor. Ben hala Trent Richardson’ın bile umutla kolej günlerindeki vaat ettiği oyuncuya dönüşeceğini beklerken RG için umut bolca var. Sorun şu ki Griffin fiziksel olarak hazır olsa da (bu da tartışılabilir) mental olarak hazır değil. Yaşadığı tüm o sakatlıklardan sonra kendisini suçlayamayız ama yeniden RGIII olmak için cesaretini toplaması gerekiyor.
Griffin, Vikings maçının son drive’ında çok rahat first down’a koşabileceği mesafe varken çok kötü bir pas atmayı tercih etti ve maç bitti. Aslında pasın o kadar kötü olması Griffin’in ne yapacağına tam olarak karar verememesinden kaynaklanıyor. Bunu sakatlıktan çıkan biri olarak tüm maç Vikings defansı tarafından dayak yemiş olmasına da bağlıyorum. Redskins, Griffin’i korumak adına pek fazla bir şey yapmıyor. Ayrıca dikkatimi çeken bir nokta şu; herkes Griffin’in kendini korumamasını, slide yapmayı bilmemesini konuşuyor ama bu adam pocket içinde darbe aldığında bile çok enteresan şekillerde düşüyor. Bunun nasıl bir açıklaması var inanın bilmiyorum. Norv Turner’ın maçın son periyodunda Jim Haslett’ı nasıl mat ettiğinin yorumunu Berk Orkun’a bırakıyorum ve RGIII’nin dünüşünü umut ederek yazıyı noktalıyorum.
Son olarak eğer oralarda bir yerlerde beni duyan başka Oakland Raiders taraftarları varsa size sesleniyorum. Enseyi karartmaya gerek yok. Unutmayın ki Raiders bu sezonun en zor fikstüre sahip takımı, eğer olur da 0-16 olursa en dibi görmüş oluruz ve daha fazla endişe edilecek bir durum olmaz. Unutmayın ki 2015 NFL Draftı’nın bir numaralı seçim kartını ellerimizde tutuyoruz ve Marcus Mariota için soyabileceğimiz bir çok takım sırada bekliyor olacak. Haydi kalın sağlıcakla.