Birinci hafta: Chargers, Detroit Lions’ı ikinci yarıdaki muazzam performansıyla yendi.
İkinci hafta: Chargers, Cincinnati Bengals’a yaptığı sayısız hata sonucunda yenildi.

Bunlardan önemli olan bir şey var, AFC West bu yıl muazzam bir kapışmaya sahne olacak. Broncos için artık Peyton ve ofans en önemli grup değil, dominant bir defansları var. Chiefs ise hala WR’larına TD pası atamıyor ama Travis Kelce ve koşu oyunlarının yanında ligin en iyi defanslarından birisi ve sezona en hızlı giren çaylağa (Marcus Peters) sahipler. Chargers ise elit olmayan ama genellikle mükemmel DB oyunu sayesinde her rakibi durdurabilen bir defansa ve Rivers önderliğinde genellikle tıkır tıkır işleyen bir ofansa sahip.

Bu yıl, Chargers’ın Broncos ve Chiefs ile division şampiyonluğu için kapışabileceğini gösteren en büyük faktör de bu ofans. Ama bunun gerçekten olup olmayacağını son cümledeki iki “genellikle” kelimesi gösterecek. Lions karşısında kendi gösteren takım, Bengals karşısında yok gibiydi. Bunun dışında ilk iki maçta hem Broncos hem Chiefs ofansta tutuk gözüktü. Özellikle Peyton ilk iki maçta iki tane pick-6 yaparak, köşelere ve derin toplarda kolunun eski gücünde olmadığını gösterdi. Zaten Alex Smith bir game-manager’dan fazlası değil. İlk hafta sonunda, Raiders’da bu sezon beklediğimiz çıkışı yapacak gibi değil… İkinci hafta sonunda, Raiders bu yıl 5-6 maç kazanabilecek potansiyele sahip. İki maç geçmişken hem Chargers hem de ligin çoğunluğunda, akla gelen ilk kelime “bipolar”.

Lions karşısında ilk devrede Chargers geçen sezon sadece bir TD yaparak kaybettiği ve playoff’ların dışında kaldığı Chiefs maçının devamını oynuyormuş hissi verdi. Defans kolay koşular veriyor, Lions’ın çaylak RB’i Ameer Abdullah üniversite maçı oynuyormuş gibi koşuyordu. Zaten bunun üstüne ofansif çizgi #throwbacksunday deyip önceki yıl beşinci center’ı ile oynayan takımı taklit edince, Rivers’ın pick-6’i de eklendi ve iyi adamlar soyunma odasına 21-10 geride girdi. Maçı anlamak için ise ikinci çeyreğin son dakikalarında gelen Woodhead TD’ına kadar Chargers’ın 21-3 kaybettiğini düşünmek lazım. Bundan sonra ise dördüncü çeyrekte yarı garbage-time bir durumda Lions bir TD daha yapana kadar Chargers sayı yemedi ve cevapsız tam 30 sayı attı. Zaten geride olduğu zamanlarda bile Chargers istatistik departmanında rakibinin çok önündeydi. Hem yard, hem first down, hem oyun başına yard, vs vs. Ama geride olduğu iki çok kritik alan vardı. Skor ve turnover…

Rivers, birisi rakibin kırmızı alanından, birisi de kendi endzone’unda yedi Lions puanı anlamına gelen iki interception attı. İkinci yarıda ise 23 denemede sadece iki pasında isabet sağlayamayan, 249 yard ve iki TD yapan, interception atmayan, sack bile yemeyen bir Rivers vardı. Zaten maçı döndüren de bu ve Keenan Allen’ın performansı oldu. 15 reception ile birinci hafta için franchise rekoruna ortak olan Allen, 166 yardlık performansını TD ile taçlandıramasa da özellikle third & 19 pozisyonunda kazandığı first down ile maçın en kritik yerlerinde kendini gösterdi. Bu sezon Chargers’ın kaderini underrated oyuncuların belirleyeceğini daha önce de söylemiştim. Aynen böyle oldu ve Stevie Johnson, LaDarius Green ve Danny Woodhead touchdown’ları yaptı.

Defansta da maçın adamı beşinci tur seçimi Kyle Emanuel’di. Bir sack yapan, koşu oyununda en etkili isim olan, bir interception yapan ve bir diğer interception’ı da baskısı ile sağlayan Baemanuel, lakabını da hak etti. Bütün bunları da ilk NFL regular season maçında sadece üç çeyrek oynayarak yaptı. Ünite olarak ise en çok göz dolduranlar beklendiği gibi secondary idi. Ligin en dinamik WR gruplarından birisine sahip olan Detroit’te Megatron’u Flowers ve Weddle ikili oyun ile nötürlerken, Jason Verrett muazzam hız ve coverage skilleriyle ligin bana göre en underrated receiver’larından Golden Tate’i oyundan resmen sildi. Verrett’da gerçekten bir yıldız potansiyeli var. DB grubunun ikinci haftaki rakiplerinin ise Detroit’ten aşağı kalır yanı yoktu. AJ Green, Mohamed Sanu ve Marvin Jones’u durdurmak için Detroit’e karşı kullandığı formulü kullanmayan John Pagano, kendi ayağına sıktı resmen.

“Weddle ve Flowers Green’e ikili oyun oynarsa, Verrett, Sanu’yu adaya alacak. Jones’u tutma işi ise geçen hafta kariyerinde ilk kez INT yapan Patrick Robinson’a kalacak.” adlı planım, Weddle’ın Tyler Eifert ile uğraşması ve AJ Green’e ikili oyun yapmak yerine Verrett’ın AJ Green’i tek başına tutması yüzünden suya düştü. John Pagano’nun oyun planının saçmalığı da Brandon Flowers’ın üç TD’a izin vermesinde görülüyor. Hem de Weddle’ın adamı Tyler Eifert’tan ve Verrett’ın adamı AJ Green’den… Flowers’ın en büyük handikapının hız olduğunu düşünürsek rakibin en hızlı WR’ı Marvin Jones’un dört adım fark açıp uzun bir TD yapması da süpriz olmadı. John Pagano’nun ligin en kötü starter’larından Andy Dalton’a değişik package’lar sunması, kafasını karıştırması gerekiyordu, baskı altında oyunu rezalet olan Dalton’a 0 (sıfır) sack yapmak ve neredeyse hiç pocket’ı bozamamak mağlubiyetin reçetesiydi.

Bengals karşısında ofans da sahada kısa sürelerde bulundu, geri kalanında özellikle Bengals DL’ı kendi kendine oynuyor gibiydi. DJ Fluker’ın eksikliği Hairston’ın RG pozisyonundaki rezalet oyunuyla hissedildi. Melvin Gordon, 88 yard koşarken 10 yardlık da pas yakaladı. Gordon’ın çoğu yardı ve çoğu taşıması ilk yarıda geldi. İkinci yarıda takım geriden geldiği için pas oyunu daha etkiliydi ve bu nedenle Danny Woodhead sahada daha fazla yer aldı. Pek fazla artısı olmayan bu grupta taraftarı mutlu eden Malcom Floyd’un derin toplardaki hakimiyetini hala koruması, Gordon’ın her hafta daha da gelişmesi ve LaDarius Green’in beklenenin üstünde performans göstermesiydi.

Diğer Notlar

Manti Te’o tam altı tane tackle kaçırdı. İkinci ve üçüncü tur seçimleri Denzel Perryman aktif olmasına rağmen fazla snap göremezken, Craig Mager aktif bile değildi. Chargers’ın üçüncü turda seçtiği Mager’dan tam üç sıra sonra Cardinals’ın aldığı RB David Johnson bu sezon neredeyse topa dokunduğu her pozisyonda endzone’a girdi. Chargers’ın en kötü pozisyonu DL oyuncusu Henry Anderson ise Colts için altısı kayıp için olmak üzere dokuz tackle yaptı bu hafta. Anderson, Mager’dan 10 kişi sonra seçilmişti.

Keenan Allen hala punt’ları geri götürüyor, daha doğrusu çalışıyor. Bengals karşısında ilk çeyreğin hemen başında fumble yaptığı punt maçtaki beş puanlık farkın yedi puanını oluşturdu. Matematiğini boş verin, onun farkıyla kaybettik yani.

Mike McCoy hala bizi delirtiyor. Üçüncü senesine giren bir head koç olarak hala, hala oyun içinde ne zaman ne yapılması gerektiği konusunda hiçbir fikri yok. İkinci yarıda rakibin 19 yardından 4 & 1 pozisyonunda hard count yapıp belki birisini ofsayta çekmesi için Rivers’ı geri gönderdi. Bengals tarafında ise Chargers hazırlanmış beklerken çizgide sadece iki oyuncu vardı. Gene de Rivers’ın snap yapmasına izin verilmediği için Chargers bundan faydalanamadı. Woodhead’e verilecek bir top en az 10 yard demekti. En büyük saçmalığı ise ikinci çeyreğin sonunda bir dakikaya yakın süre varken ve iki mola hakkı varken mola almayıp Rivers’a bir şans vermemesiydi. Orada alınacak üç puan bile maçın sonunda topu pas ile zorlamak ve INT atıp kaybetmek yerine koşarak field goal mesafesine götürüp maçı kazanmayı sağlayabilirdi.

Chargers bütün maç ayağına sıkmasına rağmen maçın sonunda NFL’in en başarılı regular season takımlarından birisine karşı TD yapsa maçı kazanabilirdi. Gelecek için en büyük umut ışığı da bu. Haftaya rakip NFL’de sempati beslediğim takımlardan birisi, Minnesota Vikings (evet, başarısız takım desteklemek hoşuma gidiyor, Bills de sempati beslediğim diğer takım), ama daha önemlisi Chargers tarihinin en iyi kadrosunu heba eden Norv Turner. Öcümüzü aldıktan sonra görüşmek üzere…