İyi kötü idare ediyoruz diye bir laf vardır bizde. Önceki güzel günleri düşündükçe çok memnun değilsinizdir durumundan ama şikâyet etmeye de korkarsınız zira daha kötü günleri de görmüşsünüzdür. İşte tam böyle başlayıp bitti 2019 NFL’in 16. haftasında oynanan San Francisco 49ers – Los Angeles Rams maçı. 10 hafta önce Los Angeles’da ne koşu, ne pas ve ne de quarterback performansı olarak hiç şans tanımayıp sadece yedi sayıya izin verilen o güzel günlerin ardından aynı rakibe kendi evinizde son saniye field goal’ü ile galip gelmenin burukluğu… Canavar dediğin pas savunmasının geçen hafta Julio Jones ve bu hafta da Robert Woods ve Tyler Higbee karşısında paspas olması. Ancak her şeye rağmen geçen hafta son topla kaybederken bu hafta son topla da olsa kazanmayı becermek… Son haftaya girerken genel bir maç yazısından ziyade hem içerik hem de formatı farklı olarak iyi ve kötüleri yazmak istedim.
– Rams gibi bu sene pek bir düzen tutturamamış, geçen yılki Super Bowl oynama başarısının çeyreğini mumla aratan bir takıma karşı bu kadar geriye düşmek ve yine maçı son vuruşta kazanmak kötüyken,
– Takımın iki kez iki skor geriye düştüğü halde geri dönüp maçı alması bir o kadar iyiydi.
– Center Weston Richburg’un sezonu kapatmasının ardından sağ guard Mike Person’un da boyun sakatlığı ile kenara gelmesi ile 49ers hücum hattı oyuncularının uzaya giden roketin sırayla ayrılan kapsülleri gibi takımdan birer birer kopuşlarının pas korumasını getirdiği haller ne kadar kötü ise,
– Kötü koruma ve Aaron Donald, Dante Fowler gibi rakip oyuncular yüzünden tam altı kez sack olup sekiz kere de Rams savunması tarafından darbe yiyen ve kötü bir maç çıkarıyor gibi görünen Garoppolo’nun en ihtiyaç duyulduğu anlarda “clutch” olmayı başarması iyiydi.
– Biri doğrudan Jalen Ramsey’in kucağına, sonu touchdown ile biten olmak üzere, iki kez interception yapan Garoppolo performansının kötülüğüne karşılık,
– Durum 31-31 berabereyken, maçın son drive’ında iki kez “3 ve 16”yı biri Kendrick Bourne diğeri de Emmanuel Sanders’ı topla buluşturarak convert etmeyi başaran Garoppolo güzelliği iyidi.
– Richburg’un yerine center oynayan Ben Garland’ın shotgun snap’lerde yaşadığı ve Garoppolo’ya yaşattığı problemlerle ekran karşısında bize yastıkları tokatlatışı kötü,
– Daha önce Joe Staley’in yokluğunda sol tackle oynayıp göz dolduran yedek hücum hattı oyuncusu Daniel Brunskill’in Mike Person’un yokluğunda Sağ Guard olarak da kötü olmayan bir iş çıkardığını gördükçe yastığı düzgünce köşesine koymak iyiydi.
– Takımın savunmasındaki genel düşüşle doğru orantılı olarak secondary ve linebacker oyuncularının ilk yarıdaki oyunları kötüyken,
– İlk yarının sonunda Fred Warner’ın Rams quarterback’i Goff’un topu atacağı yeri tam olarak tahmin ederek yaptığı pick six ile başlayan ikinci yarıdaki oyun iyiydi.
– Bu yıl hem istatistik olarak hem de gözle tespit edilebildiği kadarıyla savunmanın lideri konumundaki Fred Warner’in yanındaki çaylak linebacker Dre Greenlaw’ın sessiz sedasız, dikkat çekmeyen oyunu güzeldi.
– Hücum hattının değişen oyuncularla beraber sadece pas koruması değil aynı zamanda koşu oyununda blok ve gedik açma konularında da zafiyet göstermesi,
– Ancak yine de Raheem Mostert ile birlikte, sene başında bunca adam varken gerek var mıydı diye dudak bükülen Tevin Coleman ve bu maçta hiç top almasa da Matt Breida’nın her maçın bir noktasında 49ers lehine mutlaka maça damga vuran bir aksiyonun mimarı olmayı başarabilmeleri, iyiydi.
– Marquise Goodwin ve bu yılın üçüncü tur seçimi Jalen Hurd’ün sezona başlamadan dükkânı kapattığı sakatlıklardan sonra, geçen yılın ikinci tur seçimi Dante Pettis’in sahada kendisine yer bile bulamayacak kadar kötü oluşuna karşın,
– Bu yılın ikinci tur seçimi Deebo Samuel ve “sezon ortasında almasaydık halimiz ne olurdu?” dedirten Emmanuel Sanders’in performansları iyiydi.
– Oyuna etki ettiği her an maçı anlatan yorumcular tarafından “Şu an NFL’in en iyi fullback’i” olarak gösterilen Kyle Juszczyk’in 23 yardlık koşusu, Richie James J.R’ın 81 yardlık kick return’ü, Deebo Samuel’in 31 yardlık top tutmanın yanında üç denemede 28 yardlık da koşu performansı ve koşu touchdown’ı iyiler arasındayken,
– Safety ve cornerback’lerin başta Robert Woods olmak üzere Rams receiver’larını, tabiri caizse, milli yapmaları kötüydü.
– Ve son olarak hakkında hiçbir kötü şey yazılamayacak, hücumun tartışmasız en etkili ismi tight end George Kittle’ın bu maçta da her maç olduğu gibi blok, fake koşu, pas tutma, yard after catch gibi ne kadar ihtiyaç duyulan özellik varsa hepsini sahaya yansıtması iyiydi.
Sonuç olarak; ayak futbolunda sezon sonuna yaklaşıldığı haftalarda iddiası olan takımlar için kullanılan klasik bir söz vardır “Önemli olan 3 puanı almaktı” diye. Playoff’lara avantajlı bir konumda girebilmek için bu haftalarda nasıl olduğundan çok ne olduğuna bakmak lazım. 49ers’ın bu maçı mutlak kazanması gerekiyordu ve bir şekilde kazandı. Seattle’ın Cardinals’a karşı yaşadığı sürpriz kaybı görünce çok da önemsemediğimiz geçen haftaki Atlanta Falcons mağlubiyetine hayıflanmaya başladık. Şimdi artık playoff’da oynamak değil, ne zaman oynayacağımıza karar vermeye geldi sıra ve bunun matematiği de oldukça basit. Seattle’ı yen, birinci sırayı kap. Birinci sıranın anlamı ne? Bu kadar sakatı olan bir takım için bir hafta fazladan dinlenme ve sezonun son maçına kadar ev sahipliği avantajı. Playoff’lara kalan ya da kalmak için mücadele eden pek çok takım için playoff sıralaması karmaşık denklemlere göre şekillenecekken hesap 49ers için çok kısa ve öz. Birinci sıra, bay hakkı ve sezon sonuna kadar ev sahipliği için kazan, beşinci sıra ve wild card maçında Eagles/Cowboys’dan biriyle rakip sahada oynayarak yoluna devam etmek için kaybet.
Her ne kadar eksiklerimiz olsa da birkaç nedenden ötürü favori olduğumuzu düşündüğüm bir maç Seattle Seahawks maçı. Öncelikle kaybettiğimiz maç da dâhil son altı maçta bir kez Panthers’e karşı yaptığı 285 yard’ın dışında 250 yard’ı geçemeyen bir Russell Wilson olacak sahada. Bundan dört, beş hafta önce Wilson mu, Lamar mı MVP olur tartışmalarında her iki oyuncu da at başı giderken son haftalarda Wilson’ın esamesi okunmaz oldu. İkincisi Rashaad Penny’nin ardından son maçta Chris Carson ve kolunu kıran C.J. Prosise’nin sezon kapatan sakatlıkları üzerine tamamen çöken Seahawks koşu oyununun 2015 sezonu sonrası takımda tutmak için pek de çaba sarf etmediği ve neredeyse bir yıldır top oynamayan, 33 yaşındaki Marshawn Lynch’e umut bağlaması. Üçüncüsü, Seattle savunmasının Arizona Cardinals running back’i Kenyon Drake’e tanıdığı 166 yardlık koşu şansı ve son olarak da Seattle’ın bu sezon aldığı dört mağlubiyetten üç tanesini de kendi sahasında almış olması maçı kazanma oranının bize daha yakın olduğunu düşünmeme sebep oluyor. Umarım kazanır ve avantaj sağlarız.
Plasemiz, o olmazsa bu olsunumuz, orta güney doğu Amerika’nın sempatik takımı Tennessee Titans’ımız sonucunun kendi açısından hiçbir şeye etki etmediği bir maçta, 14-0 öne geçmesine rağmen Saints’e kaybetti. Aslında Saints maçı Cumartesi gecesi Texans Bucs’ı yenince önemini yitirdi. Zaten sırf bu yüzden de oynaması şüpheli görülen Derrick Henry oynatılmadı. Tannehill, maç kaybedilmiş olsa da yine 272 yard, üç touchdown ve sıfır interception ile sonuca etki etmeyen ancak iyi bir oyun ortaya koydu. Titans’ın da dâhil olduğu AFC Playoff hesaplarında Steelers’ın Jets’e kaybetmesi ile kazanılan takımların güç oranlarına istinaden galibiyet eşitliğinde avantaj Titans’da. Biliyorum karışık bir cümle ama kısaca Titans rakip sahada playoff’u ve dördüncü sırayı garantilemiş Texans’a karşı kazanırsa her halükarda playoff’lara kalıyor. Kaybederse bile, yanılmıyorsam, bir dizi skora bağlı olarak yine de playoff yapma ihtimali var. Hani o meşhur karikatürde olduğu gibi. En azından kendi kaderi kendi elinde. Umarım hesaba kitaba gerek kalmadan kendi göbeğini kendisi keser…